bugün
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi16
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak11
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım12
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (508)
erkeklere has bir özellik değildir bu durum. insan vasfı taşıyıp taşımamakla ilgilidir.
ha erkek ha kadın ne fark eder ki...yalan kötü şeydir. söylemeyin, başkasının söylemesine çanak tutmayın.ayıp.
ha erkek ha kadın ne fark eder ki...yalan kötü şeydir. söylemeyin, başkasının söylemesine çanak tutmayın.ayıp.
aldığı parayı hak edip etmeme konusunda az biraz düşünmesi gereken bir duruma sebebiyet vermiştir. bir amacı var mıdır? bence yoktur. mutsuzdur. canı sıkılıyordur. ama olmaz öyle.
sadece yolculuk yapmaktır insan olana.
ama yok kendi pis kokusunu pahalı parfümlerle sindirmeye çalışan biri için o işçinin alın terinin kokusu, emeğinin ibaresine pis demek sadece kendi bayağılığı gösteren durumdur.
ama yok kendi pis kokusunu pahalı parfümlerle sindirmeye çalışan biri için o işçinin alın terinin kokusu, emeğinin ibaresine pis demek sadece kendi bayağılığı gösteren durumdur.
çok şükür ki artık kıyılmışları da satılıyor olan lezzetli ama elden kokusu çıkmayan sebze. e bir de ağlatyor.
adını taşımayan karakter. gerçi şirine diye bir adı kimse taşımasın mümkünse. şirin olan erkek mi oluyor şimdi?
işsizlik...
ama tabi bazen(her zaman değil) bu durumu genç bünye kendisi de sağlıyor olabiliyor.iş beğenmeme, bulduğuna burun kıvırma, kısa yoldan zengin olma isteğinin ağır basması tabi ki bulnarın nedeni.
ama tabi bazen(her zaman değil) bu durumu genç bünye kendisi de sağlıyor olabiliyor.iş beğenmeme, bulduğuna burun kıvırma, kısa yoldan zengin olma isteğinin ağır basması tabi ki bulnarın nedeni.
çok beğenmişse eğer bir 2.sini giyerek kafasını karıştırmaya gerek görmez. iyi yapıyordur.
kendilerinden var mı burada diye merak ettiklerimdir.
sorunsal falan değildir. kızlar da tipe önem verir.tam bu konuya cuk oturacak bir hikaye gelir halil cibran'dan aklıma...
elbiseler
"bir gün "güzellik" ve "çirkinlik" bir deniz kenarında karşılaşırlar. hadi denize girip yıkanalım" dediler birbirine. soyundular ve denize girip yüzdüler. sonra "çirkinlik" sudan çıkarak "güzelliğin" elbiselerini giydi ve gitti. daha sonra "güzellik" çıktı sudan, fakat elbiselerini bulamadı. kendini çıplak hissedip utandı ve mecburen "çirkinliğin" orada kalan elbiselerini giydi ve kendi yoluna gitti.
ve o gün bu gündür insanlar "güzellikle çirkinliği" birbirine karıştırırlar. ama yine de "güzelliğin" yüzünü önceden görmüş olanlar elbisesine rağmen onu tanırlar. ve yine "çirkinliğin" yüzünü önceden görenler elbisesi onu saklamaya çalışsa da onu tanırlar."
yani kısacası insanlar hakkında herkes yanılır. maksat insanın dışını değil içindeki iyiliği güzelliği görebilmekte.
elbiseler
"bir gün "güzellik" ve "çirkinlik" bir deniz kenarında karşılaşırlar. hadi denize girip yıkanalım" dediler birbirine. soyundular ve denize girip yüzdüler. sonra "çirkinlik" sudan çıkarak "güzelliğin" elbiselerini giydi ve gitti. daha sonra "güzellik" çıktı sudan, fakat elbiselerini bulamadı. kendini çıplak hissedip utandı ve mecburen "çirkinliğin" orada kalan elbiselerini giydi ve kendi yoluna gitti.
ve o gün bu gündür insanlar "güzellikle çirkinliği" birbirine karıştırırlar. ama yine de "güzelliğin" yüzünü önceden görmüş olanlar elbisesine rağmen onu tanırlar. ve yine "çirkinliğin" yüzünü önceden görenler elbisesi onu saklamaya çalışsa da onu tanırlar."
yani kısacası insanlar hakkında herkes yanılır. maksat insanın dışını değil içindeki iyiliği güzelliği görebilmekte.
kolpanın eğlenceli, güzel, hoş parçası.
beni piskopata bağlayan, elimden düşüremediğim, öldü diye günlerce ağladığım çocukluk oyuncağım. ya da oyuncaklarım. yalnız şunu seneler sonra anladım ki benim gibilere bebek, böcek, misket, top, ip gibi canlı ortam oyuncakları gidermiş. teknolojiye geçiş kısmı uymszmış yani. aptallık işte, çocuk aklı.
topuklu ayakkabının da rahat olanını bulmuştur. çeşit çeşit almıştır. her gün de giyer. hatta işe spor ayakkabı ile gidip iş yerinde topuklu da giyebilir. yapar yani sorun yok.
konuşabilmek için cinsiyetin önemli olmadığını anlayamayanlar için kategorize edilen konulardır. saçmadır.
fark etmek, hayal etmek, hissetmek, başkasının hayalini sahiplenmek, ait olmak, dışında olmak, hiç olmamak, var olmak, düşüncelerine hakim olmak, bilmek, öğrenmek, bazen sadece eğlenmek, kaybettiğini bulmak, susmak, kendinle konuşmak, anlamak, sessizliğin içinde sesini duymak, hayatı harflerin dizilişinde anlamak...her kitap bir hayat:)
artık gözlüğün hoş bir aksesuar olduğu göz önüne alındığında sadece gözü bozuk olmayan kızların da çok rahat bir şekilde gözlük takarak bu sınıfa dahil olduğu gruptur. gözlük candır. çeşit çeşit takılır.
baştan aşağı boş lakırdı.
bu başlığa yazıyor olmak bile aslında oldukça sinir bozucuyken, o hakkı ne sen verirsin ne de sen alırsın. Allah tez zamanda acil şifalar versin ki o güzel gülüşüyle yine sağlığına kavuşsun.
bu başlığa yazıyor olmak bile aslında oldukça sinir bozucuyken, o hakkı ne sen verirsin ne de sen alırsın. Allah tez zamanda acil şifalar versin ki o güzel gülüşüyle yine sağlığına kavuşsun.
ne yazık ki lise bitiminde herkesin üniversite mezunu olması gerekliliği insanlar üzerine basar ki lisedeyken başlarsınız dersanenin o berbat eğitimine. berbat dediğimie bakmayın aslında evet okullardan çok daha iyi. ama bunun sebebi tabiki devlet okullarında verilmeyen eğitimdir.
alışkındır aslında bünye taaaa ilkokuldan başlar kurslara. çünkü yarıştadır; hangi okul, hangi bölüm falan derken zaten bir dünya para dökülür yollara.
eğitim bir nevi dersanelere peşkeş çekilmiştir. tabiki bunun sadece ilköğretim düzeyinde kalmamamış olmasıdır kpss kuırsları. sınavlar artık hayatın heryerinde olmasından dolayıdır kpss'nin bu kadar ilgi görüyor olması ve ondan sebeptir ki işsizlik deryasında kaybolanın kpss'ye sarılıyor olması.
düşünün bir kere, aslında öğretmen olduğu halde hatta diplomanız olduğu halde bu sınavı geçerseniz işinizi yapacak olduğunuzu. yani 4 veya 5 sene okumuş olmanız, okulda vermiş olduğunuz dersler, diplomanız hiçbir şey ifade etmez. varsa yoksa artık kpss. hatta bu sınavdan geçiyor olmanızın barajını da belirleyemezsiniz. bir öğretmen alımında 40.000 öğretmen alırlar. ama sizin branşınız sadece 150 dir. belki o kadar bile değil. bazı bölümler 60 la atanırken siz 85 le açıkta kalırsınız. sonuç bu sınava asılındır. lan dersiniz daha ne kadar asılıcam. 85 aldım açıkta kaldım. devlet baba atamadı beni. nitelikli öğretmen değilmişim. vay arkadaş neymiş bu nitelikli, kaliteli öğretmen, 60 alıp atanan mı yoksa 85 le açıkta kalan mı?
sonuç mu kpss'ye daha fazla çalışmak gerek dersin ve yine gidersin dersaneye. ne de olsa umut dünyası.ama değişmez tabi hiçbir şey.
dersanelere kökten karşı çıkan biri olarak, eğitim sisteminin s'sinden bi'haber olmuş bir toplumda dersanenin sadece kpss için oluyor olması bile tuhaftır. her şey için dersane. kapanmasınlar hatta ya.(!)
alışkındır aslında bünye taaaa ilkokuldan başlar kurslara. çünkü yarıştadır; hangi okul, hangi bölüm falan derken zaten bir dünya para dökülür yollara.
eğitim bir nevi dersanelere peşkeş çekilmiştir. tabiki bunun sadece ilköğretim düzeyinde kalmamamış olmasıdır kpss kuırsları. sınavlar artık hayatın heryerinde olmasından dolayıdır kpss'nin bu kadar ilgi görüyor olması ve ondan sebeptir ki işsizlik deryasında kaybolanın kpss'ye sarılıyor olması.
düşünün bir kere, aslında öğretmen olduğu halde hatta diplomanız olduğu halde bu sınavı geçerseniz işinizi yapacak olduğunuzu. yani 4 veya 5 sene okumuş olmanız, okulda vermiş olduğunuz dersler, diplomanız hiçbir şey ifade etmez. varsa yoksa artık kpss. hatta bu sınavdan geçiyor olmanızın barajını da belirleyemezsiniz. bir öğretmen alımında 40.000 öğretmen alırlar. ama sizin branşınız sadece 150 dir. belki o kadar bile değil. bazı bölümler 60 la atanırken siz 85 le açıkta kalırsınız. sonuç bu sınava asılındır. lan dersiniz daha ne kadar asılıcam. 85 aldım açıkta kaldım. devlet baba atamadı beni. nitelikli öğretmen değilmişim. vay arkadaş neymiş bu nitelikli, kaliteli öğretmen, 60 alıp atanan mı yoksa 85 le açıkta kalan mı?
sonuç mu kpss'ye daha fazla çalışmak gerek dersin ve yine gidersin dersaneye. ne de olsa umut dünyası.ama değişmez tabi hiçbir şey.
dersanelere kökten karşı çıkan biri olarak, eğitim sisteminin s'sinden bi'haber olmuş bir toplumda dersanenin sadece kpss için oluyor olması bile tuhaftır. her şey için dersane. kapanmasınlar hatta ya.(!)
büyük ihtimalle platoniktir. kafayı karıştırır, sonu yoktur. can yakar ve hatta sıkar. kaçmak lazımdır en hızlısından.
bitene kadar canını çıkaran ama sonrasında yani hani o mezuniyette vay be bitti 5 koca sene dedirten aslında koca bir boşluk. hatta bazen,"başa dönebilir miyim?" sorusu bile geliyor akıllara.
gerçi bu soru okul bitiminden sonra yaklaşık 3 4 seneyi devirdiğin vakit geliyor ama olsun. hayatın zorluğu ya da bazen can sıkıntıları yük olunca ölesine bir anda geliyor akla ahhh dedirtiyor ama bitti işte demek yüze gerçeği vuruyor.
gerçi bu soru okul bitiminden sonra yaklaşık 3 4 seneyi devirdiğin vakit geliyor ama olsun. hayatın zorluğu ya da bazen can sıkıntıları yük olunca ölesine bir anda geliyor akla ahhh dedirtiyor ama bitti işte demek yüze gerçeği vuruyor.