bugün

Özellikle fatih'ten sonra Osmanlı'da Türkler anadoluda tutulur ve saraya sokulmazdı, enderun'lara alınmazlardı ve sanayi işletmeleri kurmalarına izin verilmezdi, Loncalara bile Türklerin girmesi yasaktı, Padişah Türklerden eş seçmez ve savaşlarda Türkler en ön cephede yer alırdı, tarım sektöründe ve madencilikte Türkler çalıştırılır devlet dairelerine alınmazlardı.
Bu durumda Osmanlı ve Türkler'in ilişkisi tek taraflı düşmanlık gözüküyor sanki.
(bkz: osmanlılık sendromu)
Türk devletlerini yöneten hükümdarlar tarih boyunca han, hakan, kağan, başbuğ, hatun gibi unvanlar kullanmışlardır.

Sadece bu bilgilden bile yola çıkarak, osmanlı padişahları ne zaman han unvanını bırakmışlarsa, o zamandan sonra türklüğünü yitirmişlerdir. Osmanlılar türk devletlerindeki unvanları red edip, arap ve fars unvanlarını alarak zaten türklüğü red etmişlerdir.

Ayrıca olaya ırki anlamda bakacak olursak, osmanlı padişahlarının annelerini tek tek inceleyiniz. içlerinde sadece bir kaç tanesi türktür, diğer hepsi gavur dünyasındandır, hatta yahudi annesi olan padişah bile vardır.

Bir insanın musevi olması için annesinin yahudi olması gereklidir. Bunu biliyorsunuzdur.

Eğer türk devletinde türk hükümdarı arıyorsanız;

(bkz: attila)
(bkz: cengiz han)
(bkz: timur)
(bkz: mete han)
(bkz: oğuz kağan)
(bkz: tomris hatun)
(bkz: satuk buğra han)
bazılarının soyunun türke dayanmasıyla türk olunmuyor. sen türke sahip çıktığın kadar türksündür. gider eşini slav, vezirlerini rum, ermeni, sırp vs., din adamını arap yaparsan, mısıra ve balkan ahalisine vergiyi düşürürken anadoludaki türke vergiyi arttırırsan sikerler öyle türklüğü. bu durum celali isyanlarının sebebini araştırılırsa daha iyi anlaşılacaktır.
osmanlı devleti ile osmanlının sonunu getiren kelimenin aynı cümle içerisinde kullanılması. milliyetçilik akımının yayılması sebebiyle osmanlı devleti zarar görmemek için osmanlıcılık diye bir görüş attı ortaya fakat bu çözüm arayışı milliyetçilik akımı karşısında ezilerek devlet çökme sürecine girmiş oldu.
Bir kısmın Osmanlı'nın türk oldugunda bir kısmında olmadığında inat ettigi mevzu. yıl olmuş 2013 bunu önemseyen insanlar var, ah nolurdu bunlardan biride ben olsaydım, şu varoluş bunalımı denen melanetle mücadele edeceğime oturur atillanın ırkını filan düşünürdüm, ne güzel dünya la.
-Osmanlı türkmüş ya la
-ee napam?
Özdeşleşmiş terimlerdir. Osmanlı türklükten bazen uzaklaşsa da türk'ün en kutlu hanedanlarındandır.
--spoiler--

Türk­ler/Ale­vi­ler, Os­man­lı­’nın ku­ru­cu­suy­du. Za­man­la Os­man­lı yö­ne­ti­miy­le yol­la­rı ay­rıl­dı.

Os­man­lı, Tür­k’­ü aşa­ğı­la­ma­ya baş­la­dı:

Ho­ca Saa­det­tin Efen­di­’ye gö­re Türk; le­ş’­ti.
Na­ima’­ya gö­re Türk; az­gın­dı; çir­kin yüz­lüy­dü; ka­bay­dı; ca­hil­di.
Ne­f’­i’­ye gö­re Türk; Al­la­h’­ın ir­fan pı­na­rı­nı ya­sak­la­dı­ğıy­dı.
Ha­fız Çe­le­bi­’ye gö­re Türk; ba­ban bi­le ol­sa öl­dü­rül­me­si ge­re­ken­di.
Sad­ra­zam Ku­yu­cu Mu­ra­t’­a gö­re Türk; ba­şı vu­rul­ma­sı ge­re­ken pi­s’­ti.
Ak­sa­ray­lı Ke­ri­med­din Mah­mu­d’­a gö­re Türk; hun­har kö­pek ve kurt gi­biy­di; Tür­k’­ün eli­ne fır­sat ge­çer­se yağ­ma­yı ga­ni­met bi­lir­di.
Mer­zi­fon­lu Sey­yit Ab­dur­rah­man Eş­re­f’­e gö­re Türk; ta­lan­da, ül­ke yak­mak­ta eş­siz­di bir gad­dar­dı.
Şey­hü­lis­lam Mus­ta­fa Sab­ri Efen­di­’ye gö­re Türk; soy­suz­du. Vah­det­ti­n’­e gö­re Türk; di­ni, so­yu so­pu, yur­du be­lir­siz kar­ma­ka­rı­şık bir ca­hil­ler sü­rü­süy­dü.

Çal­dı­ran Sa­va­şı­’n­dan ön­ce­ki ya­zış­ma­la­rın­da Ya­vuz Sul­tan Se­lim, Şah is­ma­il’­e ne di­yor­du: “Ben Sul­tan Be­ya­zıt oğ­lu Sul­tan Se­lim, sen ki ey eşek Türk.”

Pe­ki…

Os­man­lı; Er­me­ni­le­re “mil­let-i sa­dı­ka­”, Arap­la­ra “kavm-i ne­ci­p” der­ken Türk­le­r’­i ne­den aşa­ğı­la­dı?

Os­man­lı bir im­pa­ra­tor­luk­tu; kul­la­rı ara­sın­da bir­çok din-mez­hep ve et­nik men­sup­luk var­dı. Ni­ye Tür­k’­e düş­man­lık et­sin?
As­lın­da Os­man­lı­’nın “Tür­k” de­di­ği, “kut­sal dü­ze­ne­” baş­kal­dı­ran Ale­vi­’y­di!
Os­man­lı, Ale­vi­’ye Türk di­yor­du… Ale­vi düş­man­lı­ğı­nın te­me­lin­de Türk düş­man­lı­ğı var­dı.
Arap Tür­k’­e na­sıl “kö­tü Müs­lü­ma­n” gö­züy­le bak­tı ise, Os­man­lı da öy­le bak­tı. Öy­le ki, bu ba­kış açı­sı, bir Türk
Dev­le­ti olan Sa­fe­vi­ler dö­ne­min­de da­ha da art­tı.
Os­man­lı-Sa­fe­vi­ler Sa­va­şı hep bir “ez­be­r” üze­rin­den ko­nu­şu­lu­yor. As­lın­da bu sa­va­şa, “Os­man­lı-Türk Sa­va­şı­” mı; ya da “Tür­k’­ün Tür­k’­le sa­va­şı­” mı de­me­li­yiz. Ama Os­man­lı Türk­lü­ğü ka­bul et­mi­yor­du! O dö­nem…
Şah is­ma­il, “Şah Ha­ta­yi­” mah­la­sıy­la Ça­ğa­tay Türk­çe­si’y­le ya­zar­ken, Os­man­lı Sa­ra­yı Türk­çe­si­’ni, Arap­ça ve Fars­ça so­ka­rak bo­zu­yor­du.

--spoiler--
alakası olmayan iki akım, osmanlıcılık daha geneldir, türkçülük daha öznel. aslında osmanlı bu iki akımla da yönetilmedi ümmetçilikle yönetildi. sıkışınca bunları denedi ama yemedi.
Osmanlı'da rum rum um yahudi yahudiyim ermeni ermeniyim derdi ancak türk türk' üm diyemezdi çünkü osmanlıyım demek zorundaydı.
Osmanlı. Net
(bkz: 404 not found)
Oğuzname'yi isyan eden Türkler için yazdirmis olan devlettir Osmanlı.

"Bizde Türk üz hanedan Türk, isyan etmeyin" demek istemişlerdir.

Üzgünüm sav, keşke Türklük bilincinde oldukları için okusalardi.
kutsal roma ve italyanlık arasındaki ilişki gibidir.
ankara savaşı'ndan sonra jet hızıyla uzaklaşmış, fatih sultan mehmet'le birlikte bağı kalmamış iki oluşum. biri sülâle diğeri ırk.
Türklük bir ırk, osmanlı sadece bir hanedanlıktır.
uzun uzun yazmaya gerek yok. Osmanlı iliklerine kadar türk'tür. türk geleneklerini yaşatmıştır.


http://hizliresimyukle.com/image/BQHJ
''fatih, ferman formunda çıkardığı birçok kanunlardan başlıca iki kanunname ilan etmiştir. bunlar islam hukuk naziyesi karşısında şekil ve içeriği bakımından kuşkusuz yenilik teşkil ederler: şeriat karşısında sırf devlet çıkarı için hükümdarın kendi iradesiyle bağımsız kanunname çıkarması, islami esaslara değil, türk-moğol geleneğine bağlanabilir. fatihten önce selçuklu melihkşah'ın ve ilhanlıların kanunnameler çıkardıklarını biliyoruz.'''

halil inalcık, osmanlı devleti'nde şeriat dışı kanun yapma faaliyeti, türklük müslümanlık ve osmanlı mirası.

halil hoca bu kitapta osmanlı devletinin din devleti değil. gelenek devleti olduğunu uzun uzun açıklamıştır. osmanlı devletini türklükten aforoz etmeye kalkan yeni yetme türkçülerin tarihle bağını koparmış kemalistlerin türklük müslümanlık ve osmanlı mirası kitabını okuması gerekir.
Avusturya - macaristan ımparatorluğu ve cermenlik? Rus çarlığı ve rusluk?

Osmanlı 'nın topluma nüfuz ettiği zamanlarda insanların etnik kimlikleri değil daha çok mensup oldukları din önemliydi ancak yinede osmanlı devrin diğer devletlerine göre daha ılıman daha demokratik bir yaklaşım göstermiştir vatandaşlarına.

Türklük yoktu demekse çok boş bir iddiadır. Türkler vardı güçlü olanlarda bey sıfatıyla vali konumunda olabiliyordu. Ancak tabi bu güçlü türkler çok fazla değildi. Sebebide gayet mantıklı bir politikanın yürütülmesidir.

Avrupa da birçok hanedan el değiştirmiştir. Rus çarlığında osmanli daki vezir konumundaki şahıslar çeşitli oyunlarla hanedanı değiştirip yerine kendileri geçmiştir.

Osmanlı da türk aşiretlerinin dağıtılması parçalanması bir politikadır ve saray da devlet kademesinde devşirme diye tabir edilen adamların paşa veya vezir seçilmesi siyasi iktidarın tedbir amacıyla hareket etmesinden kaynaklıdır.

Örneğin soyca türk olup güçlü bir asirete sahip türk sarayda güçlü bir konuma gelseydi arkasındaki aşirete dayanarak hanedanı değiştirebilir devlet parcalanabilir veya komple dağılma durumuna düşebilirdi. Mısıra atanan devşirme paşa dahi buna cüret edebiliyorsa düşünün arkasında güçlü bir aile olan paşayı.

O sebeple osmanlı türk alerjisi olan bir devlet değildir. Zaten dönem milli duyguların değil dini duyguların ağır bastığı dönemlerdir.
osmanlı ve türklük konusunu gerçekten merak edenler varsa buyursun ilber ortaylı dan dinlesin...

yok ben türkçülük oynayacam, osmanlı ya da saldıracam diyen cahiller varsa 12 dakikasını boşuna harcamasın...

http://www.youtube.com/watch?v=J_9vgF_VDmk

kısaca kendi fikrimi belirtmek gerekirse; osmanlı yı seven, sayan, ecdad olarak gören biriyim; ancak türklüğün biraz fazlaca geri planda kaldığını düşünmekteyim; ancak bu osmanlı nın türk olmadığı, ki bazıları kayı boyundan gelmediğini iddia eder halil inalcık gibi, bazıları da kayı boyundan geldiğini belirtir. hangi boydan gelirse gelsin osmanoğulları türktür. osmanlı devleti de bir türk devletidir. padişahların annelerinin türk olmadığını belirtip bu açıdan osmanlının türklüğünü kaybettiğini söyleyenleri ise hiç ciddiye alamam veya islamiyeti araplaşmak olarak görenleri, unutmayalım ki eski dönemlerde avrupa müslümanlar için genel olarak türk tabirini kullanmışlardır. çünkü türklerle savaşıp, onlarla haşır neşir olmuşlardır. arnavutların dahi elhamdülillah türk üm dedikleri varsayılır eski dönemlerde. yani türklük eşittir müslümanlık idi. bence hala da öyledir. kalu beladan beri geliyoruz, islamiyet hz.peygamberle vücud buldu ama onunla vuku bulmadı, ondan önce de vardı. islamiyetten önce paganlığın, tengriciliğin veya şamanlığın veya binlerce inancın içerisinde de islamiyetin hak noktaları vardı. çünkü ademoğluna inanmayı 125 bin peygamber öğretmişti. yani paganlık da , şamanlık da veya türevlerinin içerisinde hak noktalar vardı. ama islamiyetin vücud bulmasıyla birlikte artık o hak noktalar kalmamış islamiyet bir olmuştur yani allah birdir. yani hep müslümandık bazı taraflarımızla ve bir kere de tam müslüman olduk.

günümüz dünyasına fransız ihtilalinin açtığı algı penceresinden baktığımız için imparatorluklara yabancıyız, uzağız; ulusalcı düşünebiliyoruz. millilik kavramı ise zaten dini bir kavramdır ki ilber hoca da bunun doğru kullanımının türk siyaseti içerisinde milli görüş tarafından yapıldığını söylemiştir. yaşadığımız sorunlar fransız ihtilalinin getirdiği ulusalcılık fikriyatıdır.

osmanlı dönemine de bu ulusalcılık fikriyatıyla bakıldığı için osmanlı eleştiriliyor.
ama unutmayalım ki o dönemin algıları farklıydı.
o dönem farklıydı.
osmanlı imparatorluktu.

keşke bu meseleleri tarihimize saygısızlık yapmadan konuşabilsek...
(bkz: Etrak-ı biidrak)

etrak ı biidrak meslesi de çok tartışmalıdır...

anlamı da idrak edemeyen Türkler olan bir kelime. ama bu idraksizlik, bahsedildiği gibi aşağılama değil tavazuu anlamındadır. tarihte türklerin diğer milletlere seslenişine bakalım. Ermeniler Millet-i sadıka değil mi? Arap'lar Seyyid Kürtler Nim-Seyyid değil mi? Nerdeyse tüm dünyaya hükmederken tebaası olan bu toplumların gönlünü yüceltmek için Türkler tarafından söylenmemiş mi hepsi? Zaten Osmanlı'nın bu politikası değil miydi milliyetçilik akımına kadar Osmanlıyı tek bayrak altında tutan? Tüm bu deyimler kullanılırken siz necisiniz diye soranlara da 'Biz Etrak-ı biidrakız' demişlerdir. Mütevazilik anlamında yani.Mağrur olmadıklarını anlatmak için. tıpkı bendeniz lafı gibi. bendeniz köleniz demektir.

memurlar. net ten alıntıdır...
başlığı ben açmıştım. ilk giriyi sildim. yayımlanmayı bekleyen bir makalem var. makalenin yayımından bir sonraki ay buraya da atacağım.

yalnızca iki makalesini şimdilik buraya bırakıyorum:

Gerçekliği ilim adamlarınca tartışılmış bir konu da olsa, genel kabul itibariyle Osmanlılar Kayı boyuna mensup gösterilirler. Bunda Osmanlıların kendilerini öyle görmeleri en büyük etkendir.P. Wittek, Faruk Sümer gibi tarihçiler Kayılığı Osmanlıların sonraki dönemlerde iddia ettiğini söylese de Feridun Emecen bu kimliği kabullenmelerini gerektirecek bir durumun olmadığını ve Osmanlıların Kayı olduğunu söylemektedir(1) Bu görüşü savunmasında 15.-16. Yüzyıldaki sayım defterlerinde bölgede Kayı nüfusunun varlığı ve Kadı Burhaneddin ile Emir Temur’un Osmanlıları ‘’Kayıkçı’’ olarak aşağılamaları önemli etkenlerdendir. Osmanoğulları gerçekten Kayı boyuna mensup değillerse, Dede Korkut’un eserinde de(Dede Korkut hikâyelerinde de) hâkimiyetin Kayılara ait olduğu yönündeki inancı nedeniyle -ki bu inanç Türkmenler arasında da oldukça yaygındır- meşruiyet arama çabaları onları Kayı kimliğini kabullenmeye zorlamıştır. Aynı biçimde çoğu zaman Ertuğrul Gazi’nin babası olarak gösterilen Süleyman Şah da, Selçuklu Süleyman Şah’ı ile karışmıştır. Buna ilaveten Kılıçaslan’ın vefatı Türkler arasında büyük bir üzüntüye neden olduğundan, onun ölümü de dilden dile Türkmenler arasında anlatılagelmiştir. Bu anlatılardan ötürü, Kılıçaslan ile Ertuğrul Gazi’nin babasının ölüm nedenleri arasında da bir benzerlik kurmak mümkündür. (2) Hatta Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın Fırat nehri kıyısında atıyla boğulmasının, Ertuğrul Gazi’nin babası olduğu söylenen kişinin ölümü ile aynı olması da önemli noktadır. Bazı kaynaklarda ‘’Gündüz Alp’’ olarak geçen tarihi şahsiyeti, her ne biçimde olursa olsun Osmanlılar kabullenmişler ve onun mezarına ‘’Mezar-ı Türkî’’ yani ‘’Türk mezarı’’ adını takmışlardır.(3)

Osman Bey 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlangıcı itibariyle beylik alametleri bulundurmaya başlamıştır. Bu beylik alametlerinin tamamı Türk yönetim sistemi ve islam ile bu yönetimin perçinlenmesinden meydana geliyordu. Türk yönetim sisteminde, bir hanedanın halk nezdinde yönetmesi ancak Tanrı tarafından verilen kut ile kazanılmaktaydı. Aksi takdirde yönetimleri meşru sayılmazdı. Önceki yazılarımızda da Timur’un soylu olmadığı için hakan ya da sultan unvanları yerine Emir yahut(ve)Köregen lakaplarını taşıdığını söylemiştik. Bu hâkimiyet arayışları kimi zaman Oğuznamelerin değiştirilmesiyse tesis edilmeye çalışılmış, kimi zaman da rüya ve keramet yoluyla anlatılagelmiştir.
(#39928026).
bilgi diye yazıyorum... carlamayın hemen aq. hanedanlığı yazıyorum, devleti değil!

36 padişahın 35 inin annesi türk değil. genetik olarak bu kadar kuşak sonra vahdettinin genetik olarak türklüğü bilimsel olarak tahminen %0.06

ufku aydınlatacak bilgi...

1'inci Padişah Osman Gazi (Karısı Moğol soylu Bâlâ Hatun)

2'nci Padişah Orhan Gazi'nin annesi Moğol Bâlâ Hatun.

3'üncü Padişah Birinci Murat'ın annesi Rum Horofira (Nilüfer Hatun)

4'üncü Padişah Yıldırım Bayezid'in annesi Bulgar Maria (Gülçiçek Hatun)

5'inci Padişah Mehmet Çelebi'nin annesi Bulgar Prensesi Olga.

6'ncı Padişah ikinci Murat'ın annesi Veronika (Bir iddiaya göre Dulkadir Bey'in kızı Emine)

7'nci Padişah Fatih Sultan Mehmet'in annesi Osmanlı tarihçilerine göre Çandaroğlu Tacettin Bey'in kızı Hüma Hatun, yabancı tarihçilere göre Sırp Kralı Brankoviç'in kızı Prenses Despina (Mara Hatun).

8'inci Padişah ikinci Bayezid'ın annesi Rum Kornelya (Zağanos Paşa'nın kızı)

9'uncu Padişah Yavuz Sultan Selim'in annesi Beti adlı cariye (Bülbül Hatun)

10'uncu Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Polonya Yahudisi Helga (Hafsa Sultan)

11'inci Padişah ikinci Selim'in annesi Rus kızı Roksalan (Hürrem Sultan)

12'nci Padişah Üçüncü Murat'ın annesi Yahudi Raşel (Nurbanu Sultan)

13'üncü Padişah Üçüncü Mehmet'in annesi Venedikli Bafo (Safiye Sultan)

14'üncü Padişah Birinci Ahmet'in annesi Yunanlı Helen (Handan Sultan)

15'inci Padişah Birinci Mustafa'nın annesi ispanyol Violetta (Mahpeyker Sultan)

16'ncı Padişah ikinci Osman'ın annesi Rum kızı Evdoksiya (Mahfiruz Sultan)

17'nci Padişah Dördüncü Murat'ın annesi Rum Anastrasya (Kösem Sultan)

18'inci Padişah Deli ibrahim'in annesi Rum Anastasya (Kösem Sultan)

19'uncu Padişah Avcı Mehmet'in annesi Rus kızı Nadya (Turhan Sultan)

20'nci Padişah ikinci Süleyman'ın annesi Sırp kızı Katrin (Dilaşup Sultan)

21'inci Padişah ikinci Ahmet'in annesi Yahudi kızı Eva (Hatice Muazzez Sultan)

22'nci Padişah ikinci Mustafa'nın annesi Rum kızı Evemia (Emetullah Gülnuş Sultan)

23'üncü Padişah Üçüncü Ahmet'in annesi Rum Evemia (Gülnuş Sultan)

24'üncü Padişah Birinci Mahmut'un annesi Rum kızı Aleksandra (Saliha Sultan)

25'inci Padişah Üçüncü Osman'ın annesi Sırp kızı Mari (Şehsuvar Sultan)

26'ncı Padişah Üçüncü Mustafa'nın annesi Fransız kızı Janet (Mihrişah Sultan)

27'nci Padişah Birinci Abdülhamit'in annesi Fransız cariye ida (Rabia Sultan)

28'inci Padişah Üçüncü Selim'in annesi Cenevizli Agnes (II.Mihrişah Sultan)

29'uncu Padişah Dördüncü Mustafa'nın annesi Bulgar Sonya (Ayşe Sultan)

30'uncu Padişah ikinci Mahmut'un annesi Fransız Nache de la Bazari (Nakşidil Sultan)

31'inci Padişah Abdülmecit'in annesi Rus Yahudisi Suzi (Bezmialem Sultan)

32'nci Padişah Abdülaziz'in annesi Megrelli Gürcü Besime (Pertevniyal Sultan)

33'üncü Padişah Beşinci Murat'ın annesi Fransız Vilma (Sevkefza Sultan)

34'üncü Padişah ikinci Abdülhamit'in annesi Rusyalı Ermeni Virjin (Trimüjgan Sultan)

35'inci Padişah Mehmet Reşat'ın annesi Rum kızı Karolin (Gülcemal Hatun)

36'ncı ve son Padişah Vahdettin'in annesi ingiliz Henriet (Gülûstu Hatun) * * *
Mısır tam 362 yıl Osmanlı hakimiyeti altında kaldı. O Mısır'ın en modern ve en iyi haritalarını Osmanlı değil, Napolyon Mısır'a sefer yapınca onun emri ile Fransızlar yaptı.Dünyanın belki de en başta gelen arkeolojik keşfi olan Firavunun mezarlarını bir ingiliz keşfedip dünyaya tanıttı. Onu da bir başka ingiliz finanse etti. Osmanlı bırak keşfetmeyi orada ne var ne yok merak bile etmedi. Çünkü o Anadolu halkını Araplaştırmakla, cahil bırakmakla meşguldü.

Irak 383 yıl Osmanlı egemenliğinde kaldı. Petrol deposu topraklara sahip olan ve bunun üzerinde yaşayan Osmanlı bunu keşfedemedi. Etse bile iş işten geçmişti.Yine Irak'ta Asurbanipal'in kil tabletten oluşan arkeolojik hazine olan kütüphanesini 1876'da Ninova'yı kazan bir ingiliz olan George Smith keşfetti, daha 30 yaşında iken ölen bu adam bu keşfe dair iki ciltlik muhteşem eser bıraktı ve bütün göksel dinlerin Sümer icadı olduğunu ispatladı.

Ürdün 400 yıl Osmanlı egemenliği altında kaldı ama dünyaca ünlü Petra 1812’de maceraperest gezgin isviçreli Johann Burckhardt tarafından keşfedildi.

Suriye, Ürdün, Irak, Lübnan, Mısır'ı ortalama 400 yıl elinde bulunduran ve birileri tarafından Türk devleti olarak lanse edilen Osmanlı buralarda Türklük adına tek bir iz bile bırakamadı. Çünkü Osmanlının temel politikası Araplaştırma üzerine kurulu idi. Osmanlı Arap kültürünün hizmetçisi idi, yani Arapçı idi. Eğer fırsat bulsaydı Türkçeyi bile yasaklayacaktı.

Osmanlının Anadolu'dan topladığı gariban Türk çocukları burada 400 yıl bedelsiz, hiç bir fayda elde etmeden sadece boş yere bekçilik yaptı. Bir tarihçi der ki: Bizim Hatay'dan itibaren düz bir hat ile ta Yemen'e kadarki hat resmen Türk mezarlığı gibiydi. O kadar Türk çocuğu öldü oralarda. Zayıf düştüğü andan itibaren kendisine bekçilik yaptığı yerel halklar tarafından kalbinden hançerlendi. Yani 400 yıl yaptığı bekçilikle kaldı. Şu an oralardaki insanlar kendilerine bekçilik yapan bu halktan nefret ediyor. Onu işgalci görüyor. Görebilir ama garip olan şu: içimizdeki bazıları hala oralara bekçi olma hevesinde. Oradakiler kendi kendilerinin bekçiliğini yapamıyor da sanki Türkün oğlunun işi onların bekçiliğiymiş gibi...