bugün

insanın hayatına yön veren filmlerdendir.
'Gül ve dünya seninle gülsün , ağla ama yanlız ağla'
izlemek icin bu kadar gec kaldigim icin cok ama cok uzuldugum film. olay orgusu o kadar basarili, her oyuncu kendi karakterine o kadar oturmus ki puan kiracak yer bulamadim. hicbir kliseye yer vermeyen bu kadar orijinal bir senaryoyu cok ama cok takdir ettim.
güzel film olmakla beraber üniversiteye yeni başlayanlar için başucu filmidir, arkadaşlarla birlikte açılır ki bu izleyenler uzakdoğu sinemasına pek aşina olmayan tiplerdir, o yüzden yadırgarlar uzakdoğu sineması izlemeyi sonrasında da vay amuagoyim adam ne yapmış derler, lakin en geç bir yıl içerisinde konusunun genel detayları harici filmdeki her şey unutulur. Bunun bir diğer versiyonu da requiem for a dreamdir.
herkesten çok övgüler aldığım ve beklentimi en üst çıtaya çıkararak izlememe sebep olan intikam filmi. Sanırım o kadar çok övgü duymak filmin etkisini azaltabiliyormuş. Bir filmin iyi olduğunu bilerek izlemek bazen sorunlara yol açabilir dostlar.
Hollywood versiyonu yolda olan başyapıt. Ayrıntılar için http://sinemayazari.blogs...-hollywoodla-imtihan.html
Bu filmi izlemeden önce piyasadaki filmleri izlemenizi tavsiye ederim şayet bu filmi izledikten sonra diğer filmler daha bi tatsız tuzsuz geliyor daha bi eleştirel gözle bakıyorsunuz , zor beğeniyorsunuz. filmi izledikten sonra ilk 1-2 saat kendinize gelemeyip abuk subuk hareketler yapmanız doğal endişelenmeyin , bu film size intikamın ve psikopatlığın ne demek olduğunu öğretiyor.
seyirciyi ilk dakikadan itibaren esir alan, eşi benzeri görülmemiş müthiş bir senaryo, harika çekimler, çok iyi bir kurgu, etkileyici müzikler ve enfes bir yönetmenle bir sinema başyapıtı. gelmiş geçmiş en iyi filmer arasında. sinemanın nasıl bir sanat eseri olduğunu görmek için mutlaka izlenmeli.
izledikten sonra düşen çenemi elimle yukarı doğru düzeltmeme rağmen kapanmamasını sağlayan film. ağzıma etti bildiğin. izlemeyin izlettirmeyin. ensest ilişkinin, şizofreninin ve mazoşistliğin dibine vurmuş film. çok orjinal ve sağlam lafım yok ama etkisinden üç günden aşağıda çıkana helal derim.
uzakdogu sinemasının incisi diyebileceğimiz, senaryosuyla, oyunculuklarıyla ve tabii önemi yadsınamayacak soundtrackleriyle gönlüme taht kurmuş bır filmdir. bende cok özel bir yeri var ve daima öyle kalacak.
min-sik choi, sen nasıl bı varlıksın lan.
izlediğim en iyi intikam filmidir.soundtrackları bir harikadır.
--spoiler--
ismini duyunca bile inanılmaz derecede gerilmenizi sağlayan, dil kesme sahnesiyle insanın amına koyan bir yapıttır.
--spoiler--
hala intikam filmi olduğunu düşünenler var. diğerleri sevdikçe ben soğudum öyle bir film.
Beni benden alan filmdir. Arkadas kisisi izlemem.konusunda cok israr etmis hatta israrla kalmayip.filmi acmis ve bilgisayarin basina zorla oturtmustur. Zora ki izlememin ardindan yaklasik olarak 3 kez daha izlemis ve en begendigim film sifatina nail olmustur.
O nasil bir kin, nasil bir oc diye sordurur.
''bi film öner de izleyelim lan'' şeklindeki isteklere, izle de gör dünyanın kaç bucak olduğunu şeklinde önerdiğim, izlerken tabir- i caizse müstakbel ebenizle cinsel ilişkiye giren bir filmdir.
Şok edici tek yönü vardır o da şimdi söylenmez izlemek isteyenlere ayıp olur. Başroldeki kız ve erkek arasındaki ilişki harici şok eden bir yanı yok. Etkilenmedim açıkcası. Vahşet sahneleri de Salo ya da Sodom'un 120 Günü filmindeki kadar hasar bırakıcı değildir. Alt tarafı dilini kesiyor anacım. Ne var bunda. izlenir ama yine de sıkıcı değil abartılacak film de değil. (abartılacak film için incendies'e yönlendiriyorum sizi. )
beklediğinizden çok farklı olan bir film. bir şey bekleyemiyorsunuz bir yerden sonra. neler oluyor neler. herkes kaldıramaz ama, ona dikkat.
ilk izleyişim, derinden etkiledi yahu. Öncelikle film sır perdeleri ardına kurulu. Bu perdelere harika motifler veren bir kurgusu da mevcut. izlediğim uzak doğu filmlerinin en iyisiydi. Senaryosu her ne kadar intikam tadı verse de bu film intikamdan öte acı ve sırlarla dolu bir yaşamın hikayesi.. Oyunculukların hepsini aşırı derecede beğendim. Rollerini yaşayarak ve hissederek oynadıkları çok belliydi. Sahneleri de insanın içine işliyor. Aslında konuyu biraz basit tutarak film içerisinde iyi bir strateji uygulamışlar. Final, harika bir final..

--spoiler--

” ister kum tanesi olsun ister kaya. ikisi de aynı şekilde batar suya. ” Yaşamın sonunda bir kast sistemi yoktur. Burjuvalar ya da köleler de öyle. Hayat en üsttekini de aynı şekilde aşağıya çeker, en alttakini de. Tabii herkesin yaşam öyküsü kendine göre. Ne olarak suda batmak istiyoruz? Yaşama şekil veren tüm cevaplar bu sorunun içinde. Belki de dilin kemiğinin olmamasından dolayı hayat mahvolur ya da susmak aynı hayatı mahvedecektir. Ancak şu kesindir ki anlık bir hata ölümcül bir yaraya dönüşebilir. Tıpkı izlediğimiz filmde Dae-su karakteri gibi. Kim bilebilir ki söylediği bir sırrın hayatına şekil veren bir sapma olduğunu? Yine kim bilebilirdi ki hipnoz edilmiş bir şekilde sevdiği bir kızın onun öz kızı olduğunu? Böyle bir acı var mıdır? Yoktur.. Ona o kutuyu açtırmamaları için dilini bile keser. Çünkü çektiği acının yanında diğer acıların zerresi umrunda değildir. En büyük acıyı yaşamıştır kendi içinde. Bir anlığına kendinizi alın ve onun yerine koyun. Dehşete kapılıp geri döneceksiniz. Lakin sadece hayal kuruyorsunuz. Ya gerçek olsaydı?

” Gülersen herkes seninle güler, ağlarsan yalnız ağlarsın.” Genelde herkes bir başkasının yanında ağlamamaya özen gösterir. Çünkü eğer ki ağlarsak karşı taraf bizi hor görebilir. Bu şekilde de yalnız ağlarız. Burada ki gözyaşı ''insanlar ne der?'' olarak değil, inanılmaz bir hatadan dolayı hayata şekil veren o acı dolu yaşamın verdiği yalnızlıktan dolayıdır. Keza güldüğümüz sırada herkes çevremize toplanır. Genellikle iyi gün dostlarıdır bunlar. Onları neşelendirdiğiniz için o da gülmeye gelmiştir. Ancak bu filmde kimse gülmüyor, hep bir yalnızlık var. Hayatın acı tarafını tadan insanlar toplumdan kendilerini soyutluyorlar. Gülmüyorlar ki onlarla birlikte başkaları da gülsün.. Ancak böyle bir kaos insana gülmeyi de unutturmaz mı?

” Bir hayvandan daha aşağı olsam bile benim de yaşamaya hakkım yok mu? ” Bazılarının ölümün ucundayken hayat felsefesini keşfettikleri kimin aklına gelirdi.. Yazının başında kast sistemi demiştim ya bakın hayvanlar orada bile değildir. Bu adamın düşüncesi ise hayvandan daha aşağı bir durum. Peki yaşamaya hakkı yok mudur? Aslında en güzel şekilde yaşamaya hakkı vardır. Bu söz Mevlana'nın bir sözünü aklıma getirdi: ''Ne olursan ol, yine gel.'' Hayvandan daha da aşağı olsan bile yaşamaya devam et. Ben şahsen insanların her yanlışta veya her hatada üç tane sapma hakkı olduğuna inanırım. Her zaman affedici olalım ki olur ya artık karşıda ki kişi af dilemeye utanır. Hep denedin, hep yenildin. Yine dene, yine yenil, daha iyi yenil.

--spoiler--
insan psikilojisi ile ancak bu kadar oynanır dedirten film. o onun bacısıyla yatmışta diğeri bunu görmüş oda gitmiş diğerine söylemiş. bu seferde diğerini farkeden kız bunu kendisine yedirememiş ve abisiyle yaşadığı yasak ilişkinin duyulmasından korkarak intahar etmiştir. bunun üzerine intikam için diğerinin peşine düşen namussuz ziver 15 yıl boyunca hapsettiği diğerini dışarı çıkararak ona büyük kötülüğü yapar ve kızına kensini kendisini de kızına aşık eder. işler karışır. sonuç hüsrandır yani. kimin eli kimin g.tünde belli değil.
ensest ilişkiyi gösteriyor bize.
abi kardeşe baba kıza falan...
bir an bu ne lan diyorsunuz ancak kurgu şahane.
filmin sonunda şunu da görüyoruz.

bazı şeyleri insan asla unutmaz. istediğin kadar insanı uyuştur ya da hipnoz et, bazı şeyler unutulmaz.
O kadar övülmesinin ardindan izledigim film.

Öncelikle arka plandaki müzik gercekten cogu sahneyi benim icin daha dokunakli yapti.

---Spoiler---
Acikcasi benim icin de soru basindan beri neden adami 15 sene sonra biraktilar olmustu.
Ayrica o kizin kizi olma ihtimali ilk sahneden itibaren aklima gelmisti. Hic aa öylemiymis dedigim sahne olmadi. Ama olay o degil bence.

Bu dogu kültüründe namus ve intikam olayi hep var anlasilan. Kan davasi diye bir seyin oldugu topraklarda büyüdügümüzden herhalde evil guy in kendini kiz kardesinin intikamina adamasi kimseye cok tuhaf gelmemistir.

Ben finali ve son sahneleri özellikle begendim. Adamin köpek gibi yalvarisi, kiziyla oldugunu ögrenince yikilmasi, bir de normalde herkesin kinayacagi bir olay olan ensest iliskiyi, bak iste herkese olabiliyormus, sana da oldu ya getirmeleri...

bir de kizin barajdan atlayip intihar etmek isterken, abisinin elinden tuttugu sahne gözlerimi doldurdu. Resmen kötü adama daha cok üzüldüm. http://www.youtube.com/watch?v=ur31IcG-1qg

-----
üzülmek isteyenlerin izleyebileceği film.
amerikada vizyon tarihi 11 erkim 2013 olan, samuel l. jackson, josh brolin gibi yıldızları kadrosunda bulunduran bir hollywood versiyonu çekilecek olan film.
müzikleri de yer yer dikkat çekicidir.

http://fizy.com/#s/14cndt
Dün izlediğim ve sonunda midemin kaldırmadığı ama kurgu ve intikam konusu üzerine efsane olabilecek düzeyde bir film kendileri.

Başrl oyuncusu akmış resmen tebik edelim.