bugün

Yaratıcılığın yok edildiği bir ''eğitim'' kurumudur .
bir tür hapishane.

sosyal ortamı dışında gereksizdir.
5 yaşında sabahın esselasında yollara düşülen ve gitmenin zorunlu olduğu eğitim-öğretim kurumudur.
Hiç sevmeyerek okuduğum ve arsızlıktan dayağın envai çeşidini yediğim için ulan ben nasıl da kazara okumuşum dediğim eğitim yuvası.
sabahın köründe olsa bir dert öğlen olsa 2 dert akşam olsa 3 dert.

benim ki sabah.
ve dönemin son dersi için, popişkomu kaldırıp gideceğim.
keşke sene içinde de azıcık çok gitseymişim.
neyse, haftaya ağlarım.
chav.
"insanın güldüğü için azar işittiği tek yer okuldur." (alıntı)
türkçede mektep anlamında "okula" diye bir kelime olduğu Atatürk zamanındaki bir mebus tarafından iddia edilmiştir ve buna dayanarak okula kelimesi kullanılmıştır.

halk dilinde gerçekten var mıdır yok mudur tartışmaya açık fakat morfolojik açıdan bakınca okumak fiilinden okula kelimesinin türemesine Türkçenin türetme ekleri elveriyor. Tıpkı tarmak (dağıtmak)(bkz. darma duman) kelimesinden tarla kelimesi türetildiği gibi.

sonradan "ekol" kelimesinin evrenselliği de göz önüne alınarak okula kelimesi okul'a indirgenmiştir.

ayrıntı için bkz. https://www.academia.edu/...u_Kelimesinin_K%C3%B6keni

edit:typo düzeltimi
Öğrencilerin eğitilmemiş köpekleri andırmasından, ve öğretmenlerin çoğu zaman alacakları maaştan başka hiç bir şeyi önemsememesinden dolayı üniye kadar işkence platformudur.

Ünide iyi bir bölüm seçerseniz de insanlar genelde daha olgun ve daha ciddi olurlar. Bu cibiliyetsizler takımından kurtulmuş olursunuz.

insanlar nasıl çocuk yetiştiriyorlarsa artık. Adamlar doğuştan cani.

Cezası olmasa hepsini zehirlerdim.
Toplumu gelişmekte olan kanser hücrelerinden kurtarır gibi...
Ulkesini karşısına alan Imamın dünya genelinde belki 100 belki daha fazla ülkede bağlantı yapabildiği ülke liderine mesele ne mesele virüs addettirilebilen bol bol kapatılıp açılan eğitiminin pratikte %90 fos olan torpilin allahı yerlerdir.
Okul hayattır okulda öğreniyoruz yazıları ve daha şeyler bütün entry lerimi beğenin ben niçin bir çaylakım benim normalde Uludağ sözlüğüm inci 2003 ama silindi kendine
Kim Uludağ sözlüğümü çaldıysa allah onu çıtır çıtır yaksın okuldan ben Uludağ sözlüğü öğrenmiştim okul iyili varmış olmasa okul olmaz .zaman çok çabuk geçiyor öleceyiz okulla tabiki öretmenlerlede okul okul Can'ım eski okulum .

Tek istediğim beni takip edesiniz ve entry leri mi beyenesinz .

Lütfen hepsi okusun ben bir tane salakmı desem deli mi desem
Bilmem .

Loveeeeeee .
ülkedeki ilim urfan yuvalarının modernize halidir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin mektepli gençlere verdiği izahları Meyve Risalesinin 6. meselesinde bulabilirsiniz.

Öğretmenler Allah’tan bahsetmeseler de, kâinattaki hikmetleri, manaları, faydaları, gayeleri anlatmakla, aslında, Allah’ın isimlerinin tecellilerinden söz etmektedirler. Siz, öğretmenleri değil, kitaplardaki bu ibretli ve hikmetli dersleri dinleyiniz. Sıfat mevsufsuz olamayacağından, bu hikmetlerin de bir Hakîm’den, bu manaların bir Alîm’den, bu faydaların bir Rahmân ve Rahîmden olduğunu düşününüz. Öğretmenleriniz, bu kâinat kitabındaki ince manaları size ders verdikleri halde, kendileri şu veya bu sebeple Allah’tan bahsetmezlerse, onların bu suskunluklarını önemsemeyip, verdikleri faydalı bilgilerden, iman ve marifet adına, faydalanmaya çalışınız. inşallah öğretmenler de yağmurun yağmadığını yağdırıldığını dünyanın dönmediğini ilahi kudretle döndürüldüğünü kainatın oluşmadığını yaratıldığını nazara vererek tüm derslerde Allah'ı anlatırlar bir gün.

görsel
tü kaka.
Lise 1 dolaylarındayım. Cuma günüydü. Bütün dersler bitmişti. Ben Dilşah'a çıkma teklifine kalkıcam odaklı sınıf boşaltılmıştı. Millet bize ortam yapmıştı. En arka sırada yankılanan ergen kalını sesimle "Benimle çıkar mısın" dediydim. Zaten aracıma sorduttuğumda bana meyil biriktirdiğini çıtlamıştı. O yüzden fazla kanırtmadı. Japonluk gözleriyle oku verdi. Olumlu dönütü alır almaz da açılışı yapıp elini tuttum. ilk kez bi kızın elini yoğura yoğura tutuyodum. Tam bi tık öpücem, beden hocası mikrofona tükürdü. Yep.
"Tüf tüf. Sınıflarda kimse kalmasın. istiklal Marşı okunucak. Herkes törene!"
Ulu Önder! Biz törengili unutmuşuk! Beybileyt panik atağa kalktı ve "Ahey ahey" diyo.
Pantolumu çaktırmadan bakışladım. Vaş oldum. Kız eli tutmaktan ötürü değişime uğramış.
"Sen ilkten git. Beraber çıkarsak söz olur" dedim yalancıktan. Kız boyalandı gitti.
Bense düşüncelerimi geri vitese takıp fizik kurallarına uyumlu olmaya çalıştım. Hadi inş.
Gözlerimi kapadım ve evimizde asılı duran Kuran’ın konumunu gözümün önüne getirdim. Yüzde yüz çalışıyo. Dağlar yerle aynı hizaya geliyodu. Derken birden kapı açıldı ve hademe Satı içeri gir!. ikimiz de zıplatmalı korktuk.
"Nörün orda istiklal Marşı çalınıyo haydin" diyo. En arka sırada gözlerini kapatmış bir salo. Kim bilir ne düşündü amık. Hemen aldığım milliyetçilikle marşımıza doğru koşmaya başladım. Koridorlardan viraj alırken önümü ilikleyip pantolo da perdeleme çektim. Ok. Deparla bi çıktım okul kapısından, önümde rahat 800 kişi hazır olda! Önümü kapıyım şeyimi gizliyim derken merdivenlerden yuvarlanma olaylarım başladı mı! Korkma sönmez diyen 800'ler birden ulusal marşımızı bırakıp kahkaha atmaya başladı. Uğultular dedikodular kısa sürede tüm ilçeye yayılmıştı.
iki basamak ön takla, geri kalanları arka taklayla süsleyip artistik patinajla bitirdim. Okulun eksiksiz tümüne sağlam rezil olmuştum. Okula gelmeyen raporlu maks 10 kişiye zaten eklenerek anlatılırdı takla gösterisi. Töbe est.
Yerle yeksanımdan sonra 1 dakka önce aktive ettiğim sevgilimi bulmaya çalıştım. Kalabalığa attım bakışlarımı. Dont. Bütün sıra birden kaynamış, herkes AKUT gibi üstüme gelmeye başlamıştı.

***

Akşamsı eniştesi polis kız gibi davranışlar bana. Annesinin ilişkimizi öğrendiğini ve benden acil ayrılmak zorunda olduğunu cazladı. Ne alakaysa .mına koyim.
ilim irfan yuvası sanılan mekanlar. Dogrusu isini seven ogretmenlere zulmedilen yerler. Idareciler babasının dükkanını işletiyor modda.
Duvarsiz okul, okulsuz toplum diyen romantiklere canıgonulden katılıyorum.
bir çeşit fabrikadır hatta bir tuğla fabrikasıdır insanları sistemin düzenine göre yontup duvarda bir tuğla yapar bu fabrika balığa ağaca çıkmasını emreder dersleri dinlemek ve öğrenmek için 40 dakika dinlenmek için ise 10 dakika veren bahçesi duvarlarla ve tellerle kaplı bir fabrikadır okul.
devlet okullarında pekçok farklı gelir ve kültür seviyesinden olan öğrenci bir aradadır. topluma ve sosyal dünyaya ilk adım atışınızdır. herzaman içine kapanık bir çocuk olarak, okulda tanışıp bu günlere kadar sürdürdüğüm sadece tek bir arkadaşım oldu. ötekilerden hep kaçtım. belirli bir kültür ve zekâ seviyesindeyseniz, ilgi alanlarınız toplumun genelinden farklıysa doğal olarak arkadaş bulmak zor oluyor.

okula dair en sevdiğim şey zannedersem teneffüslerdi...

her sabah o eşşek donduran soğuğun veya çöl sıcaklarının altında istiklal marşını okuduktan sonra sınıflarınıza girdiğinizde herzamanki can sıkıcı öğretmenler ve normal hayatta görüp ufacık bir muhabbet etmeye bile tenezzül etmeyeceğiniz karakterde öğrencilerle dolu koskoca bir ders süresi sizi bekliyordur. tıpkı kocaman bir papağanın ufacık bir kafese tıkılması gibi.

günün çoğunu geçirdiğiniz cezaevleridir okullar adeta.

milli eğitim bakanlığı ve velilerin çocuklarına yaptığı en ağır işkencedir, en sabır taşı öğrencileri bile isyan ettirici müfredatlarıyla milli eğitim bakanlığı her yıl en büyük işkenceci ödülüne layık bir performans çıkarır.
eğitim yeri değildir. insan aklını tertibe, nizama sokma yeridir. insanın zehirlendiği yerdir. aklın devlete teslim edildiği yerdir. dünyanın bütün yerleri için geçerlidir. denebilir ki, okulsuz bir toplum düşünülemez, fakat hakikatte kişiyi ilerleten kendi kuracağı okuldur. müfredatı belirlenmiş, belli zihinlerin süzgecinden geçmiş mahsulleri zihinlere sınıf sınıf aşılama yeridir okul. gitmeyiniz. kendi okulunuzu kendiniz kurunuz. bu hem devlete aynı zamanda verili düzene karşı gelimdir. verili düzenin yıkımı için bu şarttır. "devlet dersinde öldürülen çocuklardan" kasıt bu tür yerlerde okuyanlardır. günümüzde okul, işlevini yitirmiş bir hapishaneden ibarettir. girdik mi, çıkması pek mümkün olmayan bir hapishane.
Okullarda tek boyutlu insan yetiştirme programı, hayatı anlamayan, değişik disiplinleri kavramadan, vida gibi hep aynı noktada dönüp duran bireyler yaratıyor.
her tür matahın belli belirsiz münakaşalara girdiği esrarengiz yer.
sabah sabah gittiğiniz ilim irfan yuvası.
Her ne kadar basit tanımlarla karşılaşsak da aslında hiç öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Doğar doğmaz başlar okulumuz ve son anımıza kadar da devam eder. Attığımız her adımda aldığımız her nefeste hep yeni bir şeyler öğreniriz. Okul bitmeyen bir yaşam biçimidir esasen.
görsel
insanların tek bir şekle girmesi için çaba gösterilen yer. Tek tipleştirme. Müfredat dediğin seni yönetenlerin bilmeni istediği kavramlar. Ya öğrenemediklerin? Ya sana anlatılmayanlar?
Coğu insanın hayallerini sınırlayak devlet kurumu. net.