bugün

* *

"yüz çiçek açsın, bin fikir yarışsın." mantalitesi ile toplanan 'september Group' * adı da verilen bir grup sosyal bilimcinin ortaya koydukları fikirlere uygun gördükleri sıfat. (daha sonra 'analitik maksizm' olarak literatüre geçmiştir)

grupta gerald alan cohen, Jon Elster, Adam Przeworski, Erik Olin Wright, Robert Brenner, Hillel Steiner, Philippe Van Parijs, Robert Van Der Veen, Samuel Bowles, John Roemer, Thomas Piketty, Joshua Cohen gibi -genel olarak marksist- sosyal bilimciler bulunmaktaydı.

bakıldığında çok farklı fikriyatlara sahip bu isimlerin ortak bir görüş üzerinde hemfikir olmaları pek mümkün görülmüyor.
zaten bu gruptan herkesin hemfikir olduğu şeyler çıkmadı. (hatta en büyük eleştirilerini yine kendi içlerinden aldılar.)

çıkış noktaları marksizm eleştirisi gibi görülse dahi yaptıkları şey marksizm savunmasından ileri olamamıştır.

misal grubun en koyu marksistlerinden gerald cohen, marks'ın tarihsel materyalizm anlayışını savunurken ekonomik determinizmi (cohen teknolojik determinizm diyor) reddetmemiş ama bunun otu boku ekonomik gelişme ile açıklama anlamına gelmeyeceğini sadece bir öncelik (nedensellik) bağı bulunduğunu kanıtlamaya çaba harcamış.
ve bunları yaparken bizzat döneminde marksizm eleştirisi için kullanılan mantıkları kullanmıştır.

ancak -marksist arkadaşlar tersini söylecek olsalar da- bana göre cohen ne marksizmin bu indirgemeci bakışını aşabilmiş (ki böyle bir niyeti de yok) ne de bu determinist bakışı temellendirebilmiştir.

dediğim gibi grup içinde çok farklı düşünceler var.
bir bölümü Karl Popper, Harry Burrows Acton, John Plamenatz gibi düşünürlerin marksizm eleştirilerini analitik felsefenin araçları ile çürütmeye çalışmış.
kimileri metodolojik bireyselcilik, rasyonel tercih teorisi, oyun teorisi gibi şeyleri marksizme eklemlemeye çalışmış.
bazıları tarihsel maddeciliği, hegel'den devralınan diyalektiği, alt yapı üst yapı kuramlarını, proletarya diktatörlüğünü reddetmiş.
vs. vs...

"şimdi bunlar gidince ortada marksizmle ilgili ne kalıyor?" diyebilirsiniz, haksız değilsiniz.
zaten grubun bir bölümü marksizme salt egaliteryanist anlayış ile yaklaşıp bir çeşit ahlak felsefesi haline getirmeye çalışmaktan da geri durmamış.

zaman içinde bu gruptakilerin bir çoğu marksizmin ne teoride ne pratikte savunulacak hiçbir tarafının kalmadığını itiraf ederek "artık yeni şeyler söylememiz lazım" demişlerdir. *

bu grup ile ilgili ülkemizden herhangi bir eleştiri çıktı mı? haberdar değilim. (veya bunların varlığından kimse haberdar mı?)
son 50-60 yılda çıkan farklı düşüncelere karşı herhangi bir argüman üretemeyip ancak 'burjuva ideolojisi' yaftası yapıştırarak ötekileştirme yolunu seçenlerin pek ilgileneceğini de sanmıyorum.

bir de cahilliği yüzünden ortada bir hakaret olduğunu sanıp kendince karşılık vermeye çalışanlar var ki bu 'ne dediğini anlamıyorum ama haksızsın' ekolünden gelenler olmasa böyle sıkıcı konuların nasıl şenlenirdi bilmiyorum.