bugün

çağımızın en büyük filozoflarından biri.
(bkz: bilim felsefesi)
temel bilgi felsefesi, bilimsel bilginin doğruların biriktirilmesiyle değil yanlışların ayıklanmasıyla elde edilir olan filozof.
birçok konuda söz söylemiş, yenilikler getirmiş olmasına rağmen, asla nietzsche'nin söylediği anlamda bir "kültürlü kişi" olamamış; kendini beğenmiş, alçakgönüllülüğünün altındaki küstahlık birçok yazısında "buradayım!" diye bağıran, malumat yüklü beynin sahibi.
eğer bir kuram yanlışlanabilir ise, bilimseldir, demiştir.
ortaya koyduğu yanlışlanabilirlik ölçütü, yanlışlanabilir olmamasıyla popper'ın kuyusunu kazmıştır.
felsefe alanının eğitimde yapılandırmacı yaklaşımın getirilmesine yol göstermiş çağımız filozoflarındandır.
"bir teorinin bilimsellik ölçütü onun yanlışlanabilirlik,reddedilebilirlik ya da test edilebilirlik niteliğidir."
karl popper
"Sonuç olarak daha iyi bir dünya arayışı, başka insanların, bir düşünce uğruna yaşamlarını istemeyerek feda etmeyeceği bir dünya arayışı olmalıdır." diyen filozof.
(bkz: daha iyi bir dünya arayışı)
Ingiliz felsefeci. *

Yanlislanabilirlik ilkesi, Popper' in bilim kuraminin temelidir.Her kurami yanlislamaya tabi tutar. Tumevarim ilkesini gecersiz bulur.Bu nedenle 'Kuramlar hicbir zaman dogrulanmaz.Ama yanlislanabilir.' demektedir.Ona gore bir teorinin bilimsel olabilmesi icin yanlislanabilir olmasi gerekmektedir.
ünlü bilim tarihçisi düşünür. açık toplum ve düşmanları ile tarihsiciliğin sefaleti popper'in türkçeye çevrilmiş en bilinen eserleridir.
popper, ii. dünya savaşından sonra bilimin kanıtları ve gerçekliği neyin oluşturduğuna dair doğan kuşkuculuk döneminde bilimsel bilginin ya da nesnel bilginin iflasına karşı inançla sesini yükseltmiştir. kendi mantıksal pozitivizmi ile bilimi kurtarmaya soyunmuştur. 18. yy sonunda yaygınlaşan pozitivizmin bilimciliğe yol açtığını düşünerek fiziğe karşı duyulan aşırı güvenle tüm disiplin ve öğretilerin bu yöntemi benimsemesiyle totaliter rejimlerin ortaya çıktığını düşünmüştür. popper, tercihini demokratik liberalizmden yana kullanmıştır. bunun nedeni, iki dünya savaşı arasındaki avrupa toplumlarında totaliter ve otoriter devletlerin güçlenişinden duyduğu endişeden kaynaklanmıştır. tarihsiciliğe karşı çıkan popper için bilimin özelliği, doğrulanabilir değil, yanlışlanabilir (falsifiable) olmasıdır. yani bir teoriyi bin adet gözlem doğrulasa da bir adet gözlem tarafından yanlışlanması onun meşruiyetini zedeleyecektir. bu da açıkça bilginin hep sınanmak üzere ulaşılabilir olması anlamına gelir. bilgiye ulaşılabilmenin yolları ise, onun denenebilmesi, tekrar yaşanabilmesi veya gözlemlenebilmesinden geçer. bu da popper'in tarihteki nesnellik ve nedensellik ilkesine bir cevabıdır.
1902-1994 arasında yaşamıştır. george soros 'un bayraktarlığını yaptığı acik toplum enstitusu'nün fikir babasıdir.
soros'un üstadı.
(bkz: falsification)
sir karl r. popper;

-1902'de viyana'da doğdu.
-1928'de viyana üniversitesi'nde doktorasını verdi.
-viyana çevresinin bir çok toplantısına katıldı.
-otto-neurath (resmi mualif)
-1935'de almanca "logik der forschung" adlı ilk kitabı, 1959'da "the logic of scientific discovery" adıyla ingilizce'ye çevrilmiştir.
-1937'de yeni zelanda'ya gitti.
-1945'e kadar canterburg university collage'da felsefe okuttu.
-yunanca öğrendi.
-1945'de "opened society and its enemies"(açık toplum ve düşmanları) adlı eseriyle ün kazandı.
-1946'da ingiltere'ye yerleşti.
-1965'de sir ünvanı aldı.
-oxford ve cambidge'de mantıksal pozitivizm revaçta olduğundan buralarda görev alamadı.
-1969'da emekli olana kadar london school of economics and politcs'de mantık ve bilimsel yöntem profesörlüğü yaptı.
-1993'de vefat etti.
(bkz: yanlışlanabilirlik)
(bkz: duhem-quine tezi)
pozitivistlerin tersine popper, gözlemin daima beklentilerin varlığına ön destek olabileceğini savunmuştur. bilimsel ilerleme, varolan teoriler ya da ön-kabullenmeler ile ters düşen gözlemler ile başlar. bu bilimsel problemi çözmek için bir teori öne sürülür ve teorinin mantıksal sonuçları yoğun ampirik testlere maruz bırakılır. testlerin tarafsızlığı, hipotezin kabul edilmemesi demektir. eğer bir teorinin öngörüleri yalanlanırsa, acımasızca reddedilebilmelidir. yalanlanamayan teoriler ise, doğrulanabilir olarak adlandırılır ve kesin olmayan bir şekilde (tentatively) kabul edilir.

falsifikasyonizm, tümdengelimin mantıksal gerekliliğini tartışır. popper'e göre evrensel bir hipotez, tek bir negatif durumla yalanlanabilmelidir. bu yaklaşımda, tümdengelimle oluşturulan bir teorinin yanlışlığı gösterilmişse, teori de yanlış olarak kabul edilir.
kendisi negativisttir efendim. şimdi popper oldukça mantıklı şeyler söylemektedir.[bu mantık kelimesini kendisinin platon ve aristoteles hakkında söylediklerini dikkate almadan ifade ediyorum (bkz: syllogismos) (bkz: beyaz kuğu) (bkz: açık toplum ve düşmanları)]. şimdi popper'in oldukça sağlam tespitleri vadır. bilhassa pozitivistlere yaptığı eleştriler oldukça dikkate değerdir.

şimdi efendim popper özellikle bilimin en önemli özellklerinden birinin ilerleme[progress] olduğunu ifade etmiştir. ve bilimsel bilginin emprik ve rasyonel karakteri açısından bakıldığında da büyümedeki sürekliliğin hayati önemde olduğunu belirtmiştir. bununla birlikte aslında bilimin belirli formülasyon ve gözlemlerimizin salt birikmesinden meydana gelmediğini aynı zamanda bu bilimsel gelişme ya da bilimsel bilginin büyümesini bilimsel teorilerin biteviye devrilmesi[burada overthrow'u kullanmakta, bu kelime aynı zamanda siyasi bir devrilme için de kullanılır. (bkz: thomas kuhn)]ve aynı zamanda bu teorilerin daha iyi olanlar ve daha tatminkar olanlarca yer değiştirmesi olarak da ifade etmektedir. aslında bu vurgu onu pozitivistlerden ayırır.

diğer bilim felsefecileri gibi popper'in de dili ağır değildir. şimdi popper bizim insanlar ya da şempanzelerde de olsa hatalarımızdan bir şeyler öğrendiğimizi belirtmektedir[error or trial]. bundan dolayı onun salt kaygısı bilimsel bilgi kuramı değil aynı zamanda genel olarak bilgi kuramıdır. bununla birlikte popper "bilim"in hataların ve yanlışların sistematik olarak eleştirildiği ve sık sık da düzeltildiği tek alan olduğunu ifade etmektedir.

bununla birlikte yukarıda ifade ettiğim gibi kendisi justificationists ve fallibilists şeklinde iki ayrım yapar. bu justificationists adını verdiğimiz doğrucu davutların pozitif nedenler ile desteklenmeyen hiç bir şeyin dikkate alınmaya ya da inanılmaya değer olmadığını inanmakta olduklarını iddia eder. aynı zamanda onların bir teoriye inanmasını sağlayan şey onun pozitif kanıtlar ile doğrulanmasıdır. yani bir teoriyi ya da kuramı kabul edilme şartı onun doğrulanmasıdır. buna karşın fallibilists[kendisi de bu grubun üyesidir] ilke olarak eleşttri ile devrilemeyen yada çürütülemeyen hiç birşeyin dikkate alınmaya değer olmadığını ifade ederler. yani aslında bir teoriye bilimselliğini veren ya da onu inanılır kılacak olan ana özelik onun yanlışlanabilir olmasıdır. kendisi de bu tarafta olduğu için hali ile fallibilistsleri savunur. "rationality of science"nin kendi dogmalarını desteklemek uğruna empirik kanıtlara başvurma alışkanlığında olmadığını belirtir. aslında yapılması gereken "critical approach"tır. yani, varolan teorilerin sağlamlaştırılmasından ziyade onların test edilmesinden yanadır. bu minvalde teoriler test edilerek hatalar bulunacak bu şekilde de daha iyi teorilere ulaşılacaktır.

bununla birlikte kendisi iyi bir teorinin üç ana özelliğinden bahseder. popper'e göre, birinci özellik, birbiriyle bağlantılı olmayan şeyler[gezegenler ve elmalar], kuramlar ve olgular arasındaki bağlantıya ilişkin basit, yeni güçlü ve birleştirici bir ideadan yola çıkmalıdır. ikincisi ise bağımsız bir şekilde testedilebilmesidir. bundan kastı ise bu teori yeni ve testedilebilir sonuçlar doğurmalıdır; yani şimdiye kadar gözlemlenmemiş bir fenomenin öngörüsünü yol açmalıdır. üçüncüsü ise refutations[çürütmeler] şeklinde ifade edebiliriz. yani bu aslında varolan teorinin çok daha sert biçimde testedilmesidir. her ne kadar çürütmeler bilim adamının başarısızlığı olarak kabul edilse de aslında bunun yanlış bir bakış olduğunu ifade eder popper. bunun teorisi çürütülen ve teoriyi çürüten açısından da oldukça büyük bir başarı olduğunu söyler. bir teori geçerliliğini kısa bir süre içinde yitirse de onun unutulmayacağını güzelliğinin hatırlanacağını söyler. çünkü bu "refuted theory" bize yeni ve açıklanmamış deneysel olgular ve bunlarla birlikte yani problemleri miras bırakmıştır.

sonuç olarak üçüncü ifade ettiğimiz gereklilik aslında kaçınılmaz değildir. yani bir teori çürütülse de bilime önemli katkılarda bulunmuştur. fakat bilimsel ilerleme için ise gerekli ve zorunludur.
Popper einstein gunes tutulmasi ile nevri donmus aslinda karl marksci abimiz lakin sonra bu ibne hepimizi cehennem de yakacak dememis ama yanlislanabilirlik tezini savunmadigi icin marksi elestirmis. popper amca bilimsel arastirma da yanislanabilirlik ister bu einstein de mumkun bu yuzden platon marks ve adleri acik toplum ve dusmani ilan eder. bu yuzden ateist abiler popper'i ve tarihin sefaletciligine dusmandir.
30'ların efsane neslinden çıkan tek angol hayranıdır. O efsane nesilden çıkıp savaş sonrası Londra'da kalan az sayıda isimden biridir.
ona göre bilim, ancak yanlışlanabilir olduğu sürece bilimdir. bu noktada popper’ın meşhur kuğu örneği vardır. bir bilim insanı bir milyon kuğuyu inceleyip de “bütün kuğular beyazdır” derse eğer, bu yanlışlanabilir bir bilgi olmayacaktır. bir milyon birinci kuğunun siyah olma olasılığı vardır, dolayısıyla gerçekliğini yitirme ihtimali mevcuttur. bütün kuğuların beyaz olması ancak eldeki verilere dayanılarak yapılan bir tahmindir, bilim niteliği taşımamaktadır.
(bkz: balon)
Kendisi hakkında konuşan kimsenin felsefe hususunda yetkin olup olmadığına ilişkin belirleyici bir insan.

Bir insan bu adamı övüyorsa veya haklı olduğunu düşünüyorsa onun felsefeden anlamadığını anlayabilirsiniz. Bana inanmıyorsanız bildiğiniz tanıdığınız yetkin felsefecilere veya akademisyenlere sorabilirsiniz. Hepsi doğrudan söylemese de söyledikleriyle şunu kastedecek: Yarım akıllının teki.

Edit: bu adam felsefeci ya da filozof değil.
celal şengör'ün gelmiş geçmiş en büyük filozof diye takdim ettiği felsefeci.
Tanıştığım bütün iyi akademisyenlerin "çok ciddiye almayın" demesiyle hakkında düşündüklerimi teyit ettiğim insan. Aa ama olur mu kaç yıl felsefe okumuş, kaç yıl eğitim görmüş, lütfen.

BirkaÇ şey dışında kayda değer bir adam değildir.
Yemek yiyordum.

Artık "felsefe cahili turnusolu" olarak adlandırılması gereken düşünceli insan. Herifi okuyorum okuyorum aynı yerde dolanıp duruyor. Sanırım kendisine bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bir kere açık toplum, yanlışlanabilirlik dedi diye "en büyük bilim felsefecisi" oldu.

alexandre koyre diye birinden haberiniz var mı? Bak, yazmıştım zamanında; (bkz: alexandre koyre)
Rahmetliye sunu sormak isterdim:
Yanlislanabilirlik saplantisinin (elbette sendeki saplanti degil; akademik olcude dogru ayiklama cabasi) yanlislanabilirlik olcutu nedir?
güncel Önemli Başlıklar