bugün

tamamen objektif, clone olmanın verdiği ezikliği ve kompleksi bir kenara bırakırsak nihat genç ekşi sözlük yazarlarını, yazılı ve görsel basında kendi hakkında haberlere yer vermeyip internet ortamında kendisini eleştiren ntv, cnn, tempo, aktüel gibi medya çalışanları sanıyor. biraz ekşi sözlük'ü tanıyan biri bunu böyle olmadığını bilir. söyledikleri arasında haklı olduğu noktalar da olabilir ama haksız olduklarının yanında bir hiç kadar değeri yok.
"hakkımda doğru olmayan yanlış bilgiler veriliyor" demesi bir nebze doğru olabilir ama,
"ufuk uras, baskın oran kendi adamları", "orayı düzenleyenler hadep-ödp ortası bir yer", "gelen eleştirileri moderatörler düzenliyorlar", "türkiye'de en çok küfür ettikleri adam benim" gibi sözler söylemesi aksinin ispatlanmasının bile gerekmediği gün gibi ortada olan yanlış sözlerdir. "eleştiri kabul etmiyorlar" demesi de çok komik olmuş.
ntv tarafindan eksi sozlugun yonlendirildigini iddia ettigine gore..

ntv ye de program yapan ( bu sizi ilgilendiriyor) okan bayulgen in , kanal d de yayinlanan makina programinda artik her hafta eksi sozlugun reklamini yapmasini anlayabiliriz. (burada simdi "uludag sozlugu de zikrediyor , yapmayiniz efenm" diyecek okan bayulgen hayranlari mutlaka olacaktir. onlara da pesinen cevabimi yolluyorum. eksi sozlugun reklamini yapabilmek adina alternatif sozlukleri de saymak zorunda tabi ki. ama ilk siradaki hep ekşi sozluktur)

burada bir danisikli dogus vardir.
televizyonda boy göstermek suretiyle zırvalaması muhakkak engellenmesi gerekendir.
siyasete bulasacagina hamasete bulasacagina lemanda eskiden yazdiği gibi gözlemlerini ve öykülerini yazsa daha iyi olacak yazardir. evet kendisi bir fikir sahibidir. ama leman dergisinin sebeklesmesine ve tekstil magazasina dönüşmesine sebep veren zihniyetin silahsörlüğünü yapmasin. iyidir, dürüstür, fazla saftir, gaza gelir, biraz da ecevit gibidir ama cokca hamasete bulanmiştir. keske dis mihraklar ile cebelleseceğine karadeniz sahil yolu projesinde beyan ettiği dogaya ve cografyaya uygun yapilarin yapilmasi için cebellesse. kayikci kavgalarina girmese. haybeden sansasyon yaratma calismalarina girmese... ve kendisini megolomanyak paranoyasina kaptirmasa....
"her şey olmak isterken hiçbir şey olamadı" (bkz: Cyrano de Bergerac)
edebiyatla karnımı doyuran bir kaç kişiden biriyim diyen yazar.

kendisi hakkında çok fazla bilgiye nail olmadığımdan kişiliği ile ilgili çok da laf ebeliği bana düşmez. lakin herkesin fikrini çıkıp, mertçe söylemesi gerektiğini savunan bir insanın eleştiriye bu denli tahamülsüzlüğü kocaman bir ironidir. birileri saçını beğenmeyebilir, yazılarını beğenmeyebilir ya da kişiliğini beğenmeyebilir. ve bu birilerinin söylediği ortamdaki format ise kimliğin deşifre edilmediği ortamdır. madem eleştirileri yüzüne karşı yapılmasını istiyor o zaman ekşisözlük 'e özel bir söyleşi platformu hazırlayıp, tek tek dinlemeli ve cevaplandırmalıdır. hani kendi demiş ya mertçe konuşulmalı her şeyi diye...

anlayamadığım bir nokta ise ulusozluk 'un bu ekşisözlük nefretidir. bu da kocaman bir ironidir. bu kadar nefret edilen bir oluşumun klonunda ve aynı formatta neden yazılmaktadır??? ekşisözlük 'e gelen saçma sapan bile olsa her türlü eleştiri, ağızdan akan köpüklerle alkışlanarak, desteklenmelidir. peki yarın aynı adamlar, aynı formatta çalışan bu sözlüğe de aynı şeyleri söylerse? o zaman mı tü kaka olacaklar??? biraz daha objektif bakılmalıdır. nihat genç 'in yaptığı bu suçlamalar aslında sadece ekşiye değil aynı zamanda tüm o formatta çalışan sözlüklere de gelmektedir.

bu kocaman tezat aklıma şu sözü getirmiştir.

atma be recep, din kardeşiyiz!!!!
beşinci sınıf yazar.

anlaşılmayan entry editi: bunda anlamayacak ne var ki amk!
atıp da tutmayan bir yazardır. söyledikleri de birbirini tutmaz üstelik. ama bu ülkede insanlar bir kişinin ne söylediğiyle ilgilenmezler. nasıl söylediği daha önemlidir. kaldırırsın elini, sallarsın o parmağını ileri geri, boynundan iki damar sivriltirsin, saçarsın ağzından tükürükleri, arada bir düzeltirsin o gözlüğünü, bu topraklar, bu topraklar, bu topraklar demiyorsan eğer birini vatan haini olmakla, ülkeyi satmakla suçluyorsundur. kendisi değil miydi hrant dink hakkında ileri geri konuşup da öldüğü gün telefonla programa katılıp gözyaşı döken, ben hrant'ı çok severim diyen. kendisi değil midir tayyip hakkında demediğini bırakmayıp, geçen ay programında "tayyip erdoğan saf anadolu çocuğudur, iyi kalplidir, onu böyle yapan çevresindekilerdir" diyen. kendisi değil midir gene aynı programında gençlere militan ağzı vermeyelim diyen. kendisi değil midir bu toprak, bu vatanın evlatları diye konuşurken konu belirli yerlere geldiğinde buralara girmeyelim, halkımızın kafasını karıştırmayalım diyen. ciddiye alınacak biri değildir. geçiniz, gidiniz.
bu toprakların üzerinde yaşayan herkesi ayrım yapmadan sevebilen bir adam. ama tabii, "aydın" olabilmek için halkı aşşağılamak gerekliydi türkiye'de, unutmuşum.
daha "de"lerin ayrı yazılacağını bile bilmeyen sözlük yazarlarının eleştirdiği müthiş edebiyatçı.
ekşi adama adam ekşiye giydirdi tasası bize düştü. ha dogrumu dogru ıpe sapa gelmezcesıne eleştirirsen adamı o da sana giydirir orkid i.
bu çağın soylusu.
bir programında, "tayyip erdoğan aslında çok temiz, çok iyi niyetli bir insan... karadeniz'in insanı... bu iyi niyeti çevresindekiler tarafından bozuluyor... ben tayyip erdoğan'ın çok iyi bir insan olduğuna inanıyorum" diyen kişi... -zaten tayyip'in, 11 yılda 355 kat zenginleşmesinin sebebi de çevresindeki kötü niyetlilerdir zaten... yoksa haram para yemez tayyip- karadenizli olunca biri %100 iyi niyetlidir... doğu'ya, ege'ye, akdeniz'e doğru gidince bozulur insanlar...

ben akdeniz çocuğuyum aga, hırçın mırçın da değilim, sabah 8-9 gibi çarşaf gibiyken girerim denize... delikanlılık, iyi niyet ve temizlikte de tayyip'e 5 çekeceğim aşikardır...

(bkz: bir delikanlılık kriteri olarak karadenizlilik)
Üslup sahibi yazardır, bu nedenle seveni çoktur; *

Komplo teorilerini sevmez görünür, komploculuk içeren tesbitlerin ustasıdır;

gizemler, ispatı mümkün olmayan tezler, söyleyeni bildiğinden daha bilmiş gösterir; komplocu yorumlar onun dev aynasıdır; bu nedenle aynası da, parlatıcıları da yaygındır; yaygın olan şey ise değersizdir memleketimde;

Yereldir, bu nedenle kimi sözleriyle içimizin yağını eritir ama kısa keser ve yerelliğin açmazına teslim olur, bizi dünyalı olmaktan çıkarır o yüzden de yerelliğini, ayağına batmış bir çakırdikeni gibi taşır, taşıtır;

dağları çok sever, dağlar onun saçlarını savurur ama dağlardan ovaya bakıp gerçekleri yansız görmeye yanaşmaz, hamasetle oynaşmayı sever; dağdayken bağı över bağdayken dağı; bu nedenle bağdayken susuzluktan kavrulur, dağda beynini deler pınarın sesi;

Erkek egemen söylemini dilinden atamamıştır, bu yüzden lümpenliğini sever, değerli kılmaya çalışır *; lümpenliğin en değerli olduğunu sananlarca pek sevilmesi normaldir;

Bu topraklar onun gibisini gördü, geçirdi; "bu topraklar" diye diye bu toprakları kabartacak sonunda; o son anda başını tabutundan çıkarıp toprağa tüm övgülerini unutup, izleyenlerini açmazda bırakıp "beni yakın küllerimi denize atın!" diyecektir; bu denizin Karadeniz olduğu kesindir ama topraktan denize macerasını her daim değiştirdiği için onu asla anlayamayız, elimizle tutamayız, çünkü o bir hamsidir, ele gelmez, gelse de elde yaşamaz, hırpalanmaya çok açıktır; o yüzden hırpalanmaktan zevk almanın şiirine tapar;

Bu toprağa katkısını anlamak için onun alengirli dilini, tavrını çözmek ve onu tutarlı eleştiriye tutmak gerekir, bu belki ona da faydalı olurdu;

Bu adam hem övülmeli * hem dövülmeli *; öveni dövene denk olsun, övenleri dövenlerle iyi geçinsin, belki hem sevenler hem kızanlar mutlu olur ama kim bilir Nihat da Nihat olmaktan çıkar o zaman;

Bu adam öyle biri ki slogan yakışır ona, özlü sözler üstünden akar, gün gelir sizi slogana sıkıştırır, kızarsınız seversiniz ama bilirsiniz ki anlamak her şeydir; çünkü marazi bir sevgi yaratır çevresinde ve bizi şu sözlere zorlar: Ya sev ya fark et!

Fark etmek de içinde sevgiyi barındırabilir bazen, fark edenlere selam olsun.

bir önceki yorumumum için: (bkz: nihat genc/#1204129)
birşey bilip bin kere söyleyen insandır. bunun gibi bir başka insan için (bkz: sunay akın)
+ ne okuyosun lan
- dostoyevski
+ bırak lan onu.. hep ruhsal zımbırtı, hep psikolojik çözümleme
- iyi ya işte..
+ nihat genç oku olm, böyle hayatın içinden içinden..
- hayatın içi ne amk! börek mi lan bu..
+ yaa iç işte yaaa...
bir nihat genç entrysi gireyim diyorum ellerim geri gidiyor. sayıp söveceğim vicdanım el vermiyor. isyan edeceğim geldiği/durduğu noktaya içim acıyor. yıllarca nihat genç değil de nihat abi diye baktığım adam için şimdi ne yazsam buruk olacağım. başkası olsa yerinde çok daha ağır konuşacakken kendime hakim olmaya çalışacağım. ne yapalım herkes değişyor, herşey değişiyor. kimine bakıp gülüyorsun kimine bakıp böyle yıkılıyorsun işte.

90'ların ortalarından sonra henüz daha orta okul bitmiş lise çağına başlamışken biz alıştık leman'a. perşembeleri bekler, ilk gün alıp tüketirdik. çoğu zaman hemen bitmesin diye ağır ağır sindire sindire okuduğumuzu hatırlıyorum. Leman'ın hakkaten leman olduğu, okumaya doyulmadığı zamanlar. sadece bir mizah dergisi değil aynı zamanda bir kültür yarattığı zamanlar. okuduktan sonra bir hafta ordaki espirilerle konuştuğumuz, üzerine tartıştığımız, her sefer yeni şeyler öğrendiğimiz zamanlar. Özetlersek bugün ki bizi biz yapan zamanlar işte. Ben kendi adıma leman'a çok şey borçluyum.

aynı zamanda o yıllar yavaş yavaş siyasetende kendinize bir yer seçtiğimiz, en ateşli, en heyecanlı olduğumuz çağlarımızdı. işte nihat genç'le bizim kuşağın tanışıklığı bu heyecanlı zamanlara denk düşüyor. leman'ın ortasında ufak tefek yazılmış upuzun yazılarıyla bir adam. Okurken gözlerimiz ağırıyor. herşeyi yazıyor, herkese sövüyor. çok hoşumuza gidiyor. gündelik gazeteler, dergilerden sonra ona bakınca öfkeli, dürüsüt bir adamın feryatlarını görüyoruz. sıkılmadan nerdeyse on onbeş kitap sayfası kadar yazılarını her hafta okuyoruz. siyaset yazıyor, gezi yazısı yazıyor, oflu hoca yazıyor. hepsini okuyor hepsinden bir şeyler öğreniyoruz.

hatırlayanlar hatırlar nihat genç'in bir yazısı vardı. okuduğumda nasıl sevindiğimi, şaşırdığımı hatırlıyorum. bir köy yolunda karşılaştığı çocuğa "ben komünistim" dediğini, çocuğun yüzündeki şaşkınlığı anlatıyordu. "ben komünistim" diyordu nihat genç. bunu bu kadar net dillendirmesi çok hoşumuza gitmişti. sonra bir mhp yazısı vardı. ben hayatımda bu kadar sert bir yazı okumadım. bir tane eli kana bulanmamış, bir tane katil olmayan, bir tane faşist olmayan, bir tane hırsız olmayan, bir tane ahlaksız olmayan ve nerdeyse bir tane orospu çocuğu olmayan mhp milltevekili gösterin diye gidiyordu. korkuyordum bir köşe başında indirecekler onu diye. Çok sert yazıyordu. milletçiliğe her fırsatta söven, komünist, medyanın kirli çarkına bulaşmamış nihat abimizdi. Kitapların okuduk. nasıl kurtulduğunu yazıyordu ülkücü camiadan. nasıl komünist olduğunu yazıyodu. tüm pisliklerini anlatıyordu milliyetçi camianın. kürt meselesi ile ilgili en doğru, en samimi tahlilleri yapıyordu. uzatmayayım nihat abimizdi işte.

sonra yıllar geçti. ben daha az leman almaya, daha az takip etmeye başladım nihat genc'i. sonra akşam gazetesi mecarası oldu, şaşırdım. sonra sky türk'de ki programında söyledikleri dilden dile dolaşmaya, videoları youtube'da dönmeye başladı. her dinlediğmde, izlediğimde şaşkınlığım artıyordu. yıllarca takip ettiğimiz nihat genç değildi sanki bu. gitgide çizgisi kaydı. kaydıkça öfkesi arttı, öfkesi arttıkça daha da saçmaladı. dün komünistim diyen nihat genç bir programında bu ülke en çok marksistlerden, komünistlerden çekti dedi. ağzım açık kaldı. ne çekmişti bu ülke toplasan bir elin parmakları kadar komünistten sormak istedim. dün milliyetçi siyasetçilere söven nihat genç alperen ocakları adlı faşist köpek yuvasında konuşmalara gitmeye başladı. yine ağzımız açık kaldı. dün ateistim diyen genç bu gün ağzından kuran lafını düşürmeye başladı. alışmıştık artık ağzımız açık kalmadı. her söylediği, her fikri ile eski nihat'a doğru bir adım daha yaklaştı. şu gençlik yıllarında ki türk islam sentezine bulanmış nihat ama. daima içimde bir üzüntü ile izliyorum nihat genc'i. nasıl bu hale geldi, neden bu hale geldi merak ediyorum. sebeplerini arıyorum kendimce bulamıyorum. Para diyorum olmuyor, şöhret diyorum olmuyor. Yakıştıramıyorum. Milliyetçilik denilen hastalık ne illet bir şey ki en ummadığınız adamı bile esir alabiliyor ona şaşırıyorum. Artık dinlemiyorum onu. eski lemanları açıyorum herhangi bir yazısını okuyorum. yok sayıyorum bu günleri eski günlerin hatrına. ne olur diyorum nihat abim çıksın taşşak geçtim sizinle desin. ne olur...
hakkında yazılmış "şişirilmiş bir balondur" beyanını gördükten sonra tek kelime etmeyeceğim aydın.. gerçek aydın..

misal uludagsozluk'te nihat genç hakkında yazılan tüm entryler..
imza:sözlük mahlaslarımız..

misal bir televizyon programında edilmiş laflar..
imza:nihat genç..

fark bu kadar basit işte.. yok yönlendirilmiş ekşisozluk demiş de, yok şu, yok bu.. ispatlasın da bik bik bik.. buraya kadar bi dünya cümle kuracaktım, vazgeçtim sonra.. tamamen gereksiz çünkü.. adamın istediği tek şey, "çıksınlar meydanda konuşsunlar, yüzüme konuşsunlar, isimlerini vererek konuşsunlar.. arkamdan yılanca konuşmasınlar.." bu kadar.. bu kadar işte yahu.. bu kadar basit.. daha ne konuşuyorsunuz ki?
".. adamın istediği tek şey, "çıksınlar meydanda konuşsunlar, yüzüme konuşsunlar, isimlerini vererek konuşsunlar.. arkamdan yılanca konuşmasınlar.." bu kadar.. bu kadar işte yahu.. bu kadar basit.. daha ne konuşuyorsunuz ki?" denilmiş hemen önceki entryde.

gayet mantıksız bir istek. ne yapmam lazım nihat genç ile ilgili fikirlerimi dile getirmek için. burdan otobüse atlayıp ankaraya gideceğim, evini bulacağım, zilini çalıp karşısına geçerek görüşlerimi mi aktaracağım kendisine. benim fikirlerimi dile getirdiğim platform burasıdır. elimde başka imkaanlar olsa, misal beni tv'ye çıkarsalar, gazete'de köşe verseler, radyo programı yaptırsalar orda da yazarım/söylerim aynılarını. ayrıca herkes için "çıkıp yüzüne söyleyin" mantığı işleseydi kimse hakkında konuşmamamız gerekirdi burda. ben bush'u eleştireceğm zaman kalkıp amerika'ya mı gideyim, hülya avşar'la ilgili enrty gireceğm zaman gidip yüzüne mi haykırayım, özhan canaydın ile ilgili konuşacaksam galatasaray spor kulübü'nün binasına mı gideyim. burda bir yılanlık falan yok güzel kardeşim. elimizdeki imkan bu, bizde bu metodla kendisi hakkında konuşuyoruz, bu kadar basit.
çıkıp yüzüne karşı bir iki kelam etmek için belli birikime sahip olunması gerektiğini gösteren adam.. yazar bir de.. çok yazar..

haa, biz de yazardık değil mi? "sözlük yazarı.." hah işte tam da bu yüzden "burdan otobüse atlayıp ankaraya gidip, evini bulup, zilini çalıp karşısına geçerek görüşlerimizi aktaramıyoruz.." halbüse bunlara bile gerek yok.. kendisi ankara, yüksel caddesi'nde sıklıkla hemdem görülür, öyle boş başına dolaşırken.. yanına gidip, burda yazılanlar gibi konuşmak, özellikle eleştiri getirdiği hakaretlerden etmek yüzüne karşı, biraz göt ister.. (küfür ve hakaret edenler için yazılmış bir cümledir.. atlamayın hemen..) biraz da cümle kurabilme yetisi.. bir kaç gram da beyin..

insan eleştirilir, beyanlarda bulunabilir.. ama mesele nihat genç'in bahsettiği "yılanca küfür ediyorlar arkamdan.. sayfalarca hakaret ediyorlar.. gelsinler yüzüme söylesinler ya.." 'dan başka bir şey değildir.. sen bunu, "hülya avşar'a bir şey söylemem için illa yüzüne mi bakmam gerekir?" şeklinde anlarsan, o başka..

sen dersen ki eğer, "ben istanbul'dayım hacı.. ankara nire yahu? negzel sözlüğe yazıyorum işte.." o zaman ben de susarım tabi, diyemem bir şey..

not:bu memlekette aydın olmak zor zanaat imiş..
evet ben sadece ve sadece bir sözlük yazarıyım. bu kadarım, fazlası yok. ama bu kadar olmam benden daha ileri meviklerde, pozisyonlarda olanları sizin deyiminizle "hakiki yazarları" eleştirmemem için mazeret olamaz. burda yazmıyorda bir kahvede, bir arkadaş dost sohbetinde, bir bar köşesinde de nihat genç veya bir başkası ile ilgili yorum yapabilirim. ben de aynen sizin gibi ufacık tefecik, ezik bir sözlük yazarıyım. üzgünüm. ama her konu hakkında fikrim var ve hepsini de insanlarla paylaşabileceğim yegane ortam burası. tekrar söylüyorum kimse ile ilgili fikirlerimi yüzüne karşı söylememe gerek yok. ankara'nın bilmemne caddesinde görsem de gidip hakkındaki fikirlerimi söylemem. bir dolu ünlüden nefret ediyorum bir çoğunu istanbul'da sağda solda görüyorum ama gidip hiçbirinin suratına kinimi kusmuyorum. aradaki nüansı kavramınızı rica ediyorum. nihat genç hırçındır, karadenizlidir, agresiftir. lakin "gelsinler yüzüme söylesinler" kabadayılığı yapmak ile bir yere varılmaz. tartışma adabı bu değildir. sağlıklı olan metod bu değildir. yüzlerce insan için "yanlışsın aga" diyebileceğim gibi nihat genç içinde hukuki ve ahlaki/insani sınırları aşmadığım sürece bunu dile getirebilirim. ayrıca yıllarca nihat genç'e hakaret edenlere karşı en fazla sövmüş adam var karşınızda. ilk enrtymde bendeki yerininin zamanında ne denli farklı olduğunu, eleştirirken dahi tüm menfi hislerimi aktaramamaktan çekindiğimi söyledim. ama ne olursa olsun benim için nihat genç artık marazi tavırlar sergileyen bir adamdır, nihat abim değildir. bunun adı yılanlıksa buyrun size yılanlık.
· üslubunu eleştirenlerin, sözlük formatına sadık dahi kalamadan birbirlerine cevap yetiştirerek foruma çevirdikleri sözlüklerden ahkam-ı hezeyan edegeldikleri;
· ulvi duygularla bilgi birikimine dem vuranların kitabını ya da bir yazısını dahi alıp okumadığı, onu da pas geçip popülist kültürün oyuncağı olan televizyon ve sözlüklerden takip ettikleriyle gaza gelerek fikir beyan ettikleri;
· hamasetten bahsedenlerin nihat genç'in bir görüşe körü körüne bağlı olmamasından yola çıkarak "ya bizdensin ya hiçbir şey" şeklinde eleştiriye giriştikleri,
· hakkında yapılan her türlü yorumun televole ayarında sunulmaya başlamasından mütevellit eleştirdiği bu aptal ve şımarık, ağzından salyalar aka aka, hayatta daha hiçbir fiili icraat gerçekleştirememiş ama sözlüklerin ciddiye alınmaya başlanmasıyla kendisini süper bir misyon adamı zanneden popüslist yoz güruha ettiği küfürlerin yerli yerine ulaştığını göstermiş iyi yazar.

hayata bir mürekkep izi bırakmadan, ya da eleştirmeden önce dokunmadan o eleştirilecek olan fikirlere, o fikre karşı da korkmadan çıkıp farklısını söyleyemediği sürece adamdan sayılmayacak, eleştireyim derken saçmalık sınırlarını arşınlayan sürü psikolojisine haiz olarak popülizmin güllü yollarında kırıtarak gezinen güruha onların algısal yetersizliklerine göre cevap veren düşünür.

kitabını okumadığı adamın yazarlığını tartışan ebleklerin ne denli birikim ve adil eleştiri canlısı olduğu da aşikar ayrıca. *
üniversitelilere ders vermeli..ya da yok mu şöyle yoğunlaştırılmış kursu falan..
fethullah hoca efendi hakkında ileri geri konuştuğu için neferlerinin üzerine çok gittikleri yazar.
söylediklerinden sorumlu olmayan, bu bilgilerin hepsi uydurmadır diyen bizim gibi sözlüklerin saldırmakla hataya düştüğü, iktidarlarla en çok kavga eden, en çok dava açılan, en çok tehdit alan, en az yalakalık yapan aydın.

kusura bakma nihat abi, göt yalamayı öğrenmediğin için seni sevmiyorlar, ağzında aydın doğan'ın, turgay ciner'in, fethullah'ın, rte'nin boku olmadan seni adam saymayacaklar. sen ağzına memleketi almaya devam et abi. türbelere yüzünü sür, devrim şarkıları söyle, şehit analarını anlat güzel öykülerinde, değişim meşaleleri yak, anadolu'nun kardeşliğinden bahset, etiler'in nabzı gibi çalışan elit oluşumlar kendi kendilerini kandırsın.
güncel Önemli Başlıklar