bugün

1904 yılında ilk seferlerine başlamış yaklaşık 1200 km. uzunluğundaki dünyanın en eski ve en uzun metrosudur. Metronun kendisi gibi vagonları da pek yeni değildir. Bu yüzden vagonların her tarafı çizikler yırtıklarla doludur. istasyonlar her daim rutubet kokar, insan kendisini bir kanalizasyon şebekesinin içindeymiş gibi hissedebilir. istasyonlar harf ve rakamlarla gösterilir. New York'a yeni gelmiş birisi için metroya inerken hangi tarafa giden durağa indiğini anlamak oldukça güçtür. Zira gidilen yönle ilgili bir tabela veya uyarı bulunmaz. New York Metrosunda seyahat eden tipler çok geniş bir yelpazeye sahiptir. En zengininden en fakirine kadar çeşit çeşit milletten insanlara rastlayabilirsiniz. Metroda hamburger yemek, starbucks'tan alınmış kahve içmek oldukça yagın davranışlar olup sabah saatlerinde dizüstü bilgisayarında çalışanlara da rastlanabilir.
http://subway.umka.org/maps/new-york.gif
2150 yılında aydın metrosuyla birleşeceğini düşündüğüm metro. (bkz: iğrenç espriler)
melih gökçek'in 2089 yılında ankara metrosuna bağlama taahüttü verdiği raylı sistem...

(bkz: küsüratlı rakam vereyim de salladığım anlaşılmasın)
(bkz: moskova metrosu)
(bkz: bursa metrosu) *
icinde parti de duzenlenen metro. tipler vagonlara binip getirdikleri tas tabakla ritim tutup dansediyor. gece yarisi baslayip sabaha kadar hem de.
(bkz: çiş kokusu)
cis kokusunu da asan bir yer:

(bkz: bok kokusu)
yağan yağmurun tavandan akmasıyla kapalı ortamda yağmur yağan, kedi büyüklüğünde hatta kediden azıcık daha büyük olan fareler, 2 parmak genişliğe ve orta parmak büyüklüğüne ulaşan hamamböcekleriyle yağmur ormanlarını aratmayan benzeyen metro.

fareyi tekmelesen evet uçuyor ancak 3-4 kiloya tekme atmış oluyorsun. epey güç ister dönüp saldırmaması için. hamamböcekleri çete halinde yaşıyor. aynı anda yüzlercesi ortaya çıkıp aynı anda kayboluyor.

evsiz bir adam pipisini çıkarıp metro doluyken işeyebiliyor.(gece 2-3te sıçanları varmış, rastlamadım)

notebook'undan porno film izleyenlerin sayısı hiç az değil.

zaman zaman ilanlar görürsünüz. porno film sektöründe çalışmak isteyen bay-bayan adaylar.

kültürel çeşitlilik sanatsal çeşitliliğe bürünmüş. rap yapan, break dans yapan, gitar çalan, tulu çalan...
hmm..

pistir, faredir, $udur budur da..
bamba$ka bir hayat vardir burada..
ikinci $ehirdir adeta..
butun bir gun gecirilebilir a$agida..
dur durak bilmez, her daim her yone vardir.. [manhattan]
diger bir husus ise surekli bir tadilat/tamirat vardir..
senenin her mevsimi bakim/onarim vardir..
boyarlar, silerler, parlatirlar.. yine de pistir cogu yeri tabii..
ilk hattin 1905 senesinde acildigini du$ununce, olur o kadar..

a noktasindan b noktasina giderken herkes kendi halindedir..
kimse kimseyi rahatsiz etmez [genelde]
kutuphaneden farksizdir ak$am saatlerinde.. herkes okur, cizer, yazar..
dahasi kimse kimseye bakmaz, ilgilenmez..
biri soyunur giyinir, beriki makyaj yapar, biri acar tavuk budu yer..
oteki hayali davul calar, digeri $arki soyler..
kimse de donup "garda$im bir dur ya" demez..
demez cunku kapitalizm bicaktan keskindir burada..
herkes kendi dalgasindadir ve oyle de olmak zorundadir..
ozgurlukler bir ba$kasininkini kisitlayana kadar sinirsizdir..

gecen tesadufen beyaz show'da gordum..
candan ercetin'in konuk oldugu program..
izleyenler hatirlayacaktir..
hani bu ercetin bir klibi vardi; yalan..
otobuste $arki soyluyordu da kimse ilgilenmiyordu bununla..
ha i$te, beyaz ekip arkada$larindan bir kizi otobuse koymu$..
ayni mizanseni gizli kamera ile cekmi$.. ercetin'e supriz bâbinda..
neyse..
kiz otobuste.. iki tane de gizliden kamera bunu cekiyor..
ba$liyor kiz $arkiyi okumaya; yalaan, ba$kasi yalaaan.. filan falan..
bir dakika gecmeden oradan pos biyikli, agzina tukurdugumun magandasi atliyor:
"dunyaya don hem$erim, dunyayaa.."
ulan gebe$, sanane?
sanane lan? kiz $arki soyluyor.. bundan guzel bir $ey olabilir mi?
seni ne alakadar eder?
ayrica dunyaya donmesi gerekliligini nerenden uyduruyorsun?
hangi dunya bu? senin dunyan.. sen o kizin kendi dunyana donmesini istiyorsun..
o kiz ise kendi dunyasinda.. ve o dunyada otobuste $arki soylenebiliyor..
kiz sana gelip "hop dayi dunyaya don, $arki soylesene lan" diyor mu?

bir an bunu izleyince aklima new york metrosu geldi haliyle..
dedim bu dayiyi bindireceksin columbus circle'dan uptown'a dogru..
orada gorsun bir takla atan zencileri, gitar calan ispanyollari,
ne ictigi belli olmayan deli sarho$lari,
makyaj yapan kadinlari..
bir gorsun de akli ba$indan ucsun itogluitin..

muhakkak kulturler farkli..
bizim kuldurde bir i$e burnunu sokmak cok dogal..
ustune vazife olmayana el uzatmak cok normal..
fakat dogru mu? degil..
fakat dayaklik mi? kesinlikle..
yazılanları doğrularcasına beni kesif bir bok kokusuyla karşılamış metrodur.
gayet temiz kokan metrodur. bursaray'a göre kokusu oldukça hoştu. iki kere bindim, ikisinde de ferah bir havası vardı. en çok şaşırdığım içeride dilenci vardı öğlen, akşam dönerken yine dilneci vardı. demek ibne bir bilet alıyor, bütün gün trende gidip geliyor. gerçi ona para vereni görmedim. her gün tek biletlik zarara giriyor belki de.
Pistir efendim, ciddi ciddi pistir, kokar, rutubetlidir, her an yıkılabilir izlenimi verir, hiçbir yerde kolay kolay bir arada göremeyeceğiniz tipleri bir araya getirir, elinde business'i ile genç bir yuupie ile, avrupalı öğrenci turistler, manken gibi bir hatun ile başını peronlara doğru uzatarak bir kova suyla şampuanlayan homeless zenci aynı ortamda olabilir.
görsel
dünyanın en görkemli organizasyonu. pisliği, kalabalığı, neşesi, çeşit çeşit insanla karşılaşma olanağı. sarhoşu, zengini, hipsteri.. bi keresinde, elemanın biri, are u fucking turkish, dedi. acayip sinirlendim. meğer türkmüş. dalga geçiyomuş.
Yeraltından duman çıkmasının sebebi.
1970'lerde dünyanın en tehlikeli metrosuydu. Her hafta 250 kişi metroda ölüyordu.