bugün

lisede adı nazım olan bir çocuk vardı. tıpkı nazım hikmet gibi uzun boyluydu. içimde bir yerde tam adının 'nazım hikmet' olduğunu düşünmüştüm. fakat bunu ona hiç söyleyemedim. neden söyleyemediğimi bilmiyorum. sanırım ters tepki vereceğini düşündüm. * sevdiği kız ise piraye hanım gibi miniminnacıktı. gerçek bir 'nazım&piraye aşkı'na şahit oldum 3 yıl boyunca. sonra... sonra kız rahata acıktı. tıpkı o şiirdeki gibi... ve gitti. hiç bir şey demeden. nazım ise öylece kalakaldı. hep nazım için üzüldüm ve Vera'nın gelmesini umdum. gece gece düştün aklıma nazım... buldun mu vera'yı? Bulduysan mutlu olabilir miyim senin adına. umarım bulmuşsundur...
Kendi deyimiyle vatan haini(!)
"Avrupa’yı, Asya’yı, Afrika’yı düşümle dolaştım.
Bir Amerikanlar vize vermediler."
nabzını boşlukta sayan bir gece.
Şu an benim icin baska bir sehirde biraktigim minik sevgilim...

Kalbim egede kaldi...
nazım

yirmibirinci yüzyıldan sesleniyorum sana. Memleketinden. Bir ceviz ağacı gölgesinden. Sen artık hain değilken, biz hala güzel günler görmemişken, en güzel şiir henüz yazılmanış, en güzel söz söylenmemişken... sen her daim zihinlerimizde mavi gözlü bir dev olarak kalacaksın...
Takma adları; Güzel Yüzlü Şair,

Mavi Gözlü Dev.

Romantik komünist" ve "romantik devrimci"olarak tanımlanır.
“Kaldı işte; Çayımız bardakta, Çocukluğumuz sokaklarda, Mutluluğumuz kursağımızda, Sevdiklerimiz uzaklarda, Gülüşlerimiz fotoğraflarda..”
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin...

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin..

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin...

Nazım Hikmet Ran
dünyanın en büyük şairlerinden. bulmuşlar bir şey ordan yürüyorlar ama değil bir şiirine bir dizesine yaklaşmak mümkün değil.

en sevdiğim şiiri de;

(bkz: angina pektoris)
Kendisini baştan sona hüzün kokan aşağıdaki şekilde tanımlamış yazar

1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim

kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin

hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya

Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır

partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim

951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın

içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim

bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu

yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak

kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.
görsel
Belki ben
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
Belki ben
o günden
çok daha sonra ,
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım...
Ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara,
bayram akşamlarında keman
çalacağım...
Etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
Ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları...
Nazım Hikmet Ran
Hayatım şu adamın aşk hayatından daha dandik ya pff.

tanım: sanırım 5 sevgilisine "sadece seni sevdim" diye şiirler yazan üstad.
14 yaşında herkes gibisin gibi bir şiiri yazabilmek doğuşdan gelen yeteneği simgeliyor.

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
pek şiir ve şairlerle aram olmamasına rağmen, "karıma mektup" adlı şiirini ve görüşlerini sevdiğim şair.

"en fazla bir yıl sürer,
yirminci asırlılarda ölüm acısı.'
nerudonun yazdığı şiir anlatır onu ne güzel.
görsel
Piraye aşkından ölse de dönmez.
Nazım Hikmet,1938'de cezaevine girmiş ve şiirleri yasaklanmıştır. Türkiye'de ancak ölümünden iki yıl sonra 1965'te şiirleriyle yeniden önem kazanmıştır.

şiirlerinden çok fikirleri ve geçmişiyle gündemimizde kalan şair.
Ve işte sevdiğim dizelerinden:

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa? ..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevdalara mezar bile olamaz,
bahçesinde ebruli hanımeli açan.
artık övebilirsiniz onu
çekinmeden
kıskanmadan
korkmadan
övünebilirsiniz artık onunla
över gibi kendinizi
kendinizi sever gibi
tapar gibi kendinize
övünebilirsinizdir artık onunla
cünkü artık o öldü
gecemeyecek şurdan
içmeyecek şurada
şurada oturmayacak
öper gibi içmeyecek sigarasını
kavga eder gibi konuşmayacak.
artık övünebilirsiniz onunla cunkü
o öldü.

tohumlar tuz içinde

(bkz: hasan hüseyin korkmazgil)
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Karısını kuzeniyle aldatmış, kuzenini gavur karısıyla aldatmış ardından ilahi adaletin tecellisi gavur kadın tarafından aldatılmış, kendi çocuğu tarafından bile sevilmeyen sevimsiz, solcuların üstün ahlak sahibi aşk(!) şairi
görsel
2017'ye sensiz giremezdik.