"ulusa sesleniş" adlı masal programını ağzı kulaklarında izleyenlerin ibret alması gereken bir isim.

mustafa zeytun 22 yaşındaydı, adanalıydı, adana'da yaşıyordu. babasını 14 yıl evvel kaybetmişti. kars'taki kafkas üniversitesi, iktisadi ve idari bilimler fakültesi, kamu yönetimi bölümünü kazandı gitti. eğer hayatını kaybetmeseydi şu nda hala 2. sınıf öğrencisi olacaktı.

durumları madden çok vahim olduğundan, annesi ve 5 kardeşini de yanına çağırır. aylık kira bedeli 150 lira olan bir gece konduyu kiralarlar. mustafa zeytun, bir taraftan okurken diğer taraftan da evini geçindirebilmek için garsonluk yapıyordu. bir süre önce krizin teğet geçtiği ülkemdeki işinden çıkarıldı. mustafa zeytun iş bulamadı. parasızlık ateşten bir gömlektir ancak bunu bu ülkenin tuzu kuruları anlamaz hele ulusa sesleniş adlı masalı anlatan "kimsesizlerin kimsesi" olduğunu iddia eden hiç anlamaz!

ve 2 gün evvel girdiği bunalımı atlatamayarak evinde intihar etti. hastaneye kaldırıldığında hala yaşıyordu mustafa ancak müdahalelere cevap vermedi.

bu olay 17 ocak 2010 tarihinde bu ülkede gerçekleşti. hani zenginleşen ülkede, hani refahın arttığı ülkede, hani kişi başına düşen milli gelirin 10.000 dolar olduğu ülkede gerçekleşti!

mustafa zeytun'un babasının remzi gür gibi bir arkadaşı yoktu. öyle olsaydı, amerikalarda okurdu bursla. kars'ta binbir çile içinde değil!

cebi dolu olup, çocuklarını başkasının parasıyla okutan bir başbakanın olduğu bir ülkede hayatını parasızlıktan hayatını kaybetti.

mustafa zeytun bir sosyal devlet katliamına kurban gitmiştir.

nur içinde yat mustafa zeytun. gerçi mustafa da hatalıydı, böylesine zenginleşmiş, sosyal devlet anlayışı bu denli gelişmiş bir ülkede yokluktan dolayı çareyi intiharda buluyorsa suçu kendisinde aramalıydı!

mustafa zeytun bu ülkede yaşadığı şartlardan ötürü ölümü seçiyorsa, ulusal sesleniş adlı masal programında gözleri belerte belerte başarı edebiyatı yaparken insan utanmalı biraz.
televizyonda şemdin sakık'ın dağa çıkmasının nedenini yoksulluk, ağır çalışma koşulları ve aşağılanma olarak açıkladığı programı dinlerken gazetede gördüğüm hakkın rahmetine kavuşmuş temiz insandır. Demek ki her yoksul, her zorda kalan dağa çıkmıyormuş, bir parça hayvanlık şartmış...
mustafa ve benzeri halk çocuklarının nafakaları, bizi yönetenlerin şirketlerine *devlet teşviği olarak akıtıldığı bir ülke de ne adaletten ne de kalkınmadan söz ediler.

bazıları harikalar diyarında, geri kalanlar cehennem azabında!
aslında bu başlıktaki isim yerine binlerce isim konulabilir. bundan 1 yıl önce kendimi toparlamasam belki de o zamanlar benim adıma yazılacaktı bu başlıktaki şeyler. tek fark başlık olcaktı belki de.

mehmet ali ağca'ya milyon dolarlık teklifler götürüldüğü haberinden arta kalan 1 dakikalık zamanda tekel işçisinin grevini gösteren medyada bu ahber küçücük puntolarla 3.sayfa haberi olarak yer aldı ama asıl olması gereken yer ekonomi sayfası ya da ana sayfaydı bence.

daha iki gün önce başbakan sevdalısı bürokratların kurumu tüik açıklama yapmadı mı işsizlik düştü diye?
bunlar daha güzel günlerimiz.
2004-2005 yıllarında açılan ve zamanında tabela üniversiteleri diye başlık açtığımız 30-40 üniversite bu yıl mezun verecek. o zaman görün siz asıl işsizliği, asıl eylemi...
işini bilmeyen çavuşlar o zman bir yerlerini avuçlamaya başlarlar belki!
Türkiye gerçeği maalesef, bir yandan milyon dolarlarla evlenenler, partiler verenler bir yandan soğuktan donup ölenler, açlıktan ölenler...
düşünebilen istisna insanlardanmış, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın ve ailesine sabırlar versin.