bugün

hacdan dönen hacılara "hicazdan hurmalar getirdiniz, seccadeler getirdiniz; peki hz. ebubekirin bağlılığını, hz. ömerin adaletini, hz. osmanın hayasını, hz. alinin şecaatini getirdiniz mi?" diye soran büyük insandır.
türk dostu, islam dünyasının hür ve engin sesi, pakistanın fikir okyanusu islamda dini tefekkürün yeniden teşekkülü. trablusgarp ve çanakkale savaşlarında fikirler ile hep yanımızda olmuş bizler için yazmış gözyaşı dökmüş pakistanın mehmet akifi. kurtuluş savaşı yıllarında bizim kadar zor durumda pakistan halkını ,türk halkının milli mücadelesine destek vermek için örgütlemiş,milli mücadelede kullanılmak üzere pakistan halkından 1.5 milyon sterlin toplayıp ankara hükümetine yollatmıştır.
NASIL BiZiM MEHMET AKiF'iMiZ VARSA PAKiSTANINDA MUHAMMED iKBALi VAR.
MUHAMMED iKBAL BiR GECE (KURULACAK OLAN TÜRKiYE CUMHURiYETiNiN ECDADLARI
ÇANAKKALE DE TRABLUSGARB DADÜŞMANLA SAVAŞTIĞI ZAMANLARDA) RÜYASINDA
PEYGAMBER EFENDiMiZ H.Z. MUHAMMED (S.A.V.)'I GÖRÜR.

PEYGAMBERiMiZ O NA SORAR.:

-YA iKBAL BANA NE HEDiYE GETiRDiN?

MUHAMMED iKBAL'iN ELiNDE iÇi KAN DOLU BiR BARDAK VARDIR. VE.:

-MÜSLÜMAN TÜRK ASKERi SENiN iÇiN ÇANAKKALE'DE SAVAŞIYOR KANINI DÖKÜYOR.
SANA ONLARIN KANINI GETiRDiM YA RASULALLAH- DER

VE H.Z. MUHAMMED (S.A.V.) BU BARDAĞI ALIR.
iÇiNDEKi KANI YÜZÜNE GÖZÜNE SÜRER. SONRADA ONLAR iÇiN DUA EDER.

MUHAMMED iKBAL UYANIR. BÜYÜK LAHOR MEYDANINA GELiR VE HALKINA BiR KONUŞMA YAPAR.
GÖRDÜĞÜ RÜYAYI ANLATIR. VE PAKiSTAN HALKI,
BiZiM iÇiN KARDEŞiN BiLE YAPAMAYACAĞI BiR FEDAKARLIKTA BULUNUR.
mevlana ile büyük benzerlikler gösteren, pakistan fikrini ortaya atıp bu uğurda mücadele eden büyük şahsiyet.
Atatürk için, "Bizim aslımız, rengi uçmuş bir kıvılcım iken O'nun bakışıyla cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik!" diyerek ingiliz sömürgesi olmaktan Atatürk'ü örnek alarak kurtulduklarını söyleyen Pakistan milli şairi.

Ayrıca Türkiye'ye gelirken, bindiği uçağın Türk hava sahasına girmesi üzerine, hemen ayağa kalkmış, bir müddet saygı duruşunda bulunmuş, bunun sebebi sorulunca da şu cevabı vermiştir:

"- Bu topraklar, Hazret-i Mevlânâ'nın kabrinin bulunduğu mübarek topraklardır ve bu mukaddes mekanda yaşayan millet de öyle bir millettir ki, yıllarca islâm'ın muhafızlığını yapmıştır. Eğer Türk milleti olmasaydı, islâm, Arap yarımadasına hapsolunurdu. "

diyerek Türk dostu olduğunu ve türk milletine saygısını içtenlikle ifade etmiştir.
(bkz: doğu nun güneşi)
Hayatını rüyalara göre şekillendiren şair.
Esrar ve Rumuz, Kulluk Kitabı ve Şarktan Haber adlı kitapları Sufi Kitap'tan çıkmıştır.
"Bir gece Rabbimin huzurunda ağladım, sızlandım: Ya Rabbi, niçin müslümanlar sefalet içinde böyle hor hakir oldular? Cenab-ı Hak'tan şu nidayı işittim: "Bilmiyor musun ki, onların gönülleri var ama sevgilileri yok!"
Kulluk Kitabı
gece gece yazacak bir sey aklima gelmiyorken elimdeki takvim yapraginda adina rastladigim ve gunun sozunu soylemis insan: "serseri, cahil birakilmis cocugun buyumusudur."
harekette birlik olmazsa, fikirde birlik faydasizdir. diyerek eylem birliginin onemini vurgulamis kimsedir.
pakistan'ın milli şairidir.bir nevi bizim nazım hikmetimiz yani.
kurtuba camii şiiriyle gönülleri mest eden şair.

Gece ile gündüz zinciri, hadiselerin görünüş tablosudur,
Gece ile gündüz zinciri, hayat ile ölümün aslıdır.

Gece ile gündüz zinciri iki renkli ipek ipliğidir sanki,
Bunlardan örer zat-ı ilahî kendi sıfatlarının elbisesini.

Ezel sazının tellerinden çıkan feryattır gece ile gündüz zinciri,
Bunlarla yapmakta Allah teala tiz ve pes perdelerini.

Bu beni de seni de kontrol etmektedir,
Gece ve gündüz zinciri, kâinatın sarrafıdır.
aşk yolunda akılla mi yürüyorsun? güneşi mumla mi arıyorsun? sözünü söylemiş insan...
bircok alanda pakistanin mehmet akif'i olarak gorulen super siirler yazan sair. ama mehmet akif ile aralarindaki en buyuk farki; mehmet akif'i nerdeyse * tum turkler taniyordur, ama muhammed ikbal'i tanimayan pakistanli o kadar cok ki, insan uzulmeden edemiyor. hatta pakistanda dogup buyuyen bir adama muhammed ikbalden bahsettigim zaman o da kim deyip beni soke etmisti. ayrica farsca'yi en super siir dili olarak gormustur.
dinle kendini gösterme keyfinden yakınmamı
kendin çıktın ortaya açıkladın gizlerimi
alevden ayrılan kıvılcım gibi başıboş olma
git dertli gönüllerde ara çile evini..
Ya Rabbi. Bize sorguya çekme. Çekeceksen de Habibinin huzurun da çekme.
Ne güzel dua etmiş.
"aşk kılavuz istemez tek başına yol alır." (muhammed ikbal)
--spoiler--
dinle kendini gösterme keyfinden yakınmamı
kendin çıktın ortaya açıkladın gizlerimi
alevden ayrılan kıvılcım gibi başıboş olma
git dertli gönüllerde ara çile evini
--spoiler--
--spoiler--
toprağın derinliğinde tohuma can veren kim
deniz dalgalarından bulutları göğerten kim

ufuklardan bitkilere yaşam sunan rüzgârı estiren kim
yeryüzü kimindir, o baktığın güneşin ışığını gönderen kim

buğday başağının gözelerini inci ile dolduran kim
mevsimleri sırasıyla değişme özelliği veren kim

ey toprak ağası bu topraklara bir bak senin mi ki, değil
babanın tapulu malı değil, benim değil, bilirim kimdir kim
--spoiler--
"kainata sığabilene insan, insana sığamayana kainat denir" diyerek insanın ne kadar müthiş bir canlı olduğunu vurgulayan büyük fikir adamı.
"devletler şairlerin kalbinde doğar, politikacıların ellerinde büyür ve ölürler"

muhammed ikbal
Muhammed Ikbâl hayata bakis felsefesini ve görüslerini siirlerinde islemistir. Onun islah yolundaki belli basli düsünceleri sunlardir:

1- Muhammed Ikbal Islâma ve müslümanlara hayranlikla dolu bir müslümandi. Ona göre müslümanin topraginda sinir olamazdi. Çünkü bütün müslümanlarin vatani birdir. Ikbal in bu konuda yazmis oldugu bir çok kahramanlik destanlari vardir. O dogusuyla ve batisiyla bütün müslümanlari kusatmistir.

Ona göre insanligin saadetini gerçeklestirecek . tek hükümet Islâmdir. Siirlerinde sürekli olarak Islâmiyetin devlet olarak yasandigi ve beseriyete gönderildigi devirleri islerdi.

Ikbal Islâm ümmetinin hiç bir zaman yok olmayacagini çünkü Islâm ümmetinin ebediyyen kalici deger üzerine bina edildigini söylüyordu. Diger taraftan da üzülerek Islâm ümmetinin aci hallerini dile getiriyordu. Bir siirinde bu konuyu söyle gündeme getirmistir:

Hak olan ezan devamli aralarinda olan

Islâm ümmeti ebedi kalacaktir.

La ilahe illallah in askindan kalbler

tutusmaktadir.

Eger geçmisinde Islâm medeniyetini yasamis herhangi bir yere gitse oranin maziye karismis halini hatirlar ve üzülürdü. 1908 de Avrupadan Hindistana dönerken Sekille Adasina ugramis eskiden oranin Islâm medeniyetine besik oldugunu hatirlayarak kendi kendine:

Göz yasiyla degil kan akitarak agla.

Iste burasi Islâm medeniyetinin gömüldügü yerdir.

diyerek aglamistir. 1932 de Londradaki kongreden dönerken Ispanyaya ugramis, orada Kurtuba Mescidini ziyaret ederek mümin bir sair olarak Islâm medeniyetinin bir harikasi olan bu caminin önünde bir müddet duygulu duygulu durduktan sonra senelerden beri ezan okunma mis ve içinde namaz kilinmamis bu camide iki kere kat namaz kilmisti.

Ikbal müslümanlarin gelecegi konusunda oldukça iyi düsünceler ve ümitler besleyen birisiydi. Bir gün Kurtubada "Büyük Vadi" isimli nehrin kenarinda durmus söyle diyordu:

Ey sanli nehir su anda senin kenarinda duran kisi çok güzel bir hayal içindedir.

Bu adam gelecegin aynasinda yeni bir dönem görmektedir.

Bu dönemin müjdeleri gözükmeye basladi. Fakat henüz insanlarin gözünden sakli durumdadir. · Eger Avrupa bu dönemi su anda farketse aklini kaybedip deliye dönerdi.

Muhammed Ikbalin Avrupada egitim görüp onlarin arasinda uzun bir müddet kalmasina ragmen hiç bir zaman onlarin kültürlerine aldanma misti. O Avrupa medeniyetinin insanlari kardes yapacagina, insanliga saadet getirecegine inanmiyordu. Çünkü Avrupanin medeniyeti sadece maddi bir medeniyetti Evet bu medeniyet ilmiyle ve organizesiyle tüm dünyaya boyun egdirmisti ve kendi gayesi için tabiatla alay ediyordu. Ama imandan yoksun oldugu için saskinliklar içinde aciyla kivranmak taydi. Bu medeniyet islah etme ve merhamet

etme özelligine sahip degildi. Iste bundan dolayi devamli olarak müslümanlara özellikle de gençlere bu medeniyetin gösterisine kanarak onun tuzagina düsmekten sakinmalarini söylerdi.

Ama maalesef ümmetten bazilari bu tuzaga düserek bütün izzetlerini kaybederek zayifladilar ve varliklarini yitirdiler. Ikbal yazi ve siirlerinde müslümanlari derinlemesine Islâmi ögrenmeye çagirirdi. Çünkü müslümanlarin izzeti ve hürriyeti, Islâmin asil kaynagi olan Kuran ve sünnettedir diyordu. Ne zaman Islâmdan ve Resulullahtan bahsetse, gurur ve iftiharla söyle derdi:

- Eger yildizlar ve gezegenler boyun bükerse buna hayret etmeyiniz. Çünkü ben kendini yollarin rehberi, peygamberlerin sonuncusu ve insanlarla cinlerin önderi olan Hz. Muhammede baglayarak, onun bereketli ayak tozuna karisarak bahtiyar insanlarin gözüne sürecekleri sürme oldum. "

2- Ikbalin görüslerinin temelini, en çok ehemmiyet verdigi nefsi terbiye konusu olusturmaktadir. Çünkü insanin saadeti ve hayatin temeli, nefsi terbiyeden kaynaklanmaktadir. Iste bunun için ikbal sürekli olarak kisinin kendisini bilmesine ve bu yolda ardi arkasi gelmeyecek olan devamli bir cihada çagiriyordu. Bu cihad önce nefse karsi verilmeliydi.


Ikbal cihad ve çalismada hayat; tembellik ve uyusuklukta da ölüm oldugunu söylerdi. Yine ona göre insanin kendisine güvenmesi ve devamli olarak nefsini zorluklara karsi kuvvetli olabilecek sekilde hazirlamasi kisiye mutluluk vermektedir. Kisinin kendisine güvenmesi,konusunda söyle diyordu:

Baskalarinin nimetlerinden kendi rizkini arama. Isterse günesin kaynagindan gelmis olsun hiç kimseden, su bile isteme. Allaha güven ve çalis. Bu serefli Islâm ümmetinin yüzünü utandirma. Bir gün Hz. Ömer at üstünde giderken elinden kamçisi düstü. O etrafindakilerden hiç birinden onu kendisine vermelerini istemeyip, bizzat atindan inerek kendisi almisti.

Iste insan nefsini sehvetlerden ve çesitli korkulardan alikoyar ona hakim olursa baskalari o insana hükmedemez. Islâm bu nefsi terbiyeye çok büyük önem vermekte ve kisiyi kendisini olgunlastirmaya çagirmaktadir. Nefsini güzel ahlak ve faziletlerle süslemesini istemektedir. Islâm, nefsi terbiye etmeyi kendine has usullerle gerçeklestirmektedir.

Örnegin inanç konusunda nefsi süphelerden, korku ve sehvetlerden men ederek gerçek tevhidi insanin kalbine yerlestirerek devamli olarak onu tembellikten alikoyar onu çalismaya ve istikbale dair hazirliklar yapmaya tesvik eder. Iste Islâm inanci bu vasiflariyla her türlü zorlugu yenerek asmakta ve insanlik için gerçek hürriyeti ve esitligi saglamaktadir. Ikbal bu düsünceleriyle ayni zamanda Hindistanda yaygin olan ve bazi usüllerinde Islâma zit hareket eden tasavvufi anlayisa da karsi oldugunu ortaya koymus oluyordu. Çünkü o zamanlar Hindistan yarimadasinda hurafelerle karisik bir çok tasavvufi akim vardi ki, bunlar genel olarak Vahdeti Vücut inancinda olup, görünen varligi inkar esasina dayaniyorlardi. Ikbal onlari Islâmi olmayan tasavvufi akim diye isimlendirmisti.

3- Ikbalin gerçeklestirmek istedigi hedeflerden birisi de Dünya Islâm Devletinin kurulmasiydi. O her ne kadar kisinin ferdi degerini idrak etmis ve görüslerinin aslini nefsi terbiye olusturmussa da bunu da yeterli olmadigini biliyordu. Onun için ferdi cemaat için, cemaati da fert içinbir ayna kabul ediyordu. Eger fert görevini yerine getirmese bu noksanligin cemaata da siçrayacagina inaniyordu. Ona göre fert kendisini iyi yetistirirse cemaattaki görevini daha iyi yapacaktir. Eger hata yapsa iyi yetismis cemaat onu ikaz edip düzeltecektir. Bu konuda bir siirinde söyle diyor:

Eger fert bir cemaata mensup olsa tipki bir damla iken nehir olur.

Artik onun ruhu, bedeni, açigi ve gizlisi, her seyi bagli bulundugu toplumuna ait olur.

Iste bu cemaatin elbette bir davasi ve onlari birarada tutan prensipleri olmalidir. Yine bu hedeflerin gerçeklesmesi ferdin ve cemaatin saadetinin saglanmasi lazimdir. Ayrica bu hedefler bütün beseriyetin saadetini de saglamalidir. Ki, iste Islâm tüm insanligin mutlulugunu gerçeklestirecek tek din olarak ortadadir.

Bunun için Ikbal bütün müslümanlari içine alabilecek ve insanligin saadetini saglayacak olan bir Islâm devletinin zaruri oidugunu devamli söyliyerek Islâmi devletin gerçeklesmesi yolunda çok gayretler sarfetmistir.

O bu çalismalari esnasinda hiç bir zaman herhangi bir irki taassuba düsmemistir. Müslümanlar için muayyen bir topragin olmayacagini esasta Islâmin tatbik edildigi yerin müslümanin vatani olduguna inanarak söyle derdi:

Irkçilik taassubu Islâm ümmeti arasindaki irtibati ve Islâmi iliskileri kesmistir.

Iste Hindistanda yasayan müslümanlar için müstakil bir Islâmi devletin olmasini, bu devletin inançta ve hedefte bütün müslümanlari bagrina basmasi gerektigini söyleyerek, Pakistanin kurulusuna temel hazirlayanlardan birisi olmustu. Ikbalin çalismalarinin neticelerinden en önemlisi, kendisinin ölümünden yedi yil sonra 1947 de Pakistan devletinin kurulmasi olmustur. Çünkü bu devletin kurulmasiyla birlikte Hindistanda bir taraftan hindularin zulmü altinda ezilen, diger taraftan Ingilizlerin sömürgesi altinda olan Hintli müslümanlar biraz olsun emniyete kavusmuslardi.

Pakistan Islâmin hükümlerinin tatbik edilmesi için kurulmustu. Elbette orada müslümanlarin sözü geçmeli ve huzur bulmaliydilar. Gerçi Pakistan kurulusundan simdiye kadar bir çok olumlu asamalar geçirmistir ama henüz arzu edilen seviyeye ulasmamistir.

Pakistanın kurulusu hakkinda bir arastirmacinin dedigi gibi, kisa sürede devlet olan ve islah yolunda ilerlemeler yapan Pakistanin Islâm devleti olma gayretlerini küçümseyemeyiz.

Allah rahmet etsin.
"Aşk yolunda akılla mı yürüyorsun? Güneşi mumla mı arıyorsun? " sözünün sahibidir.
"benim ummanım âlemlere sığmaz,
tufanımı kaldıracak okyanuslar gerek."

nedenini anlatmayayım da, beni, ummanın alemlere sığmadığı gibi tufanını kaldıracak okyanuslara da denk gelmediğim gerçeğiyle yüz yüze getiren güzel adam.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar