bugün

türkiye gibi bir ülkede yaşamak olabilir.
söz sahibi olamamasıdır.
her yerde ve her zaman geri kafalı erkekler .
türkiye gibi geriliğin ve cahilliğin hüküm sürdüğü, kitapevlerinin 10.00da kapandığı, kadın güzel ise eğer "çoh güzel ganka kesin kaşar amk." gibi gerizekalı muhabbetlere meze olduğu, toplumda bir kademeye* gelebilmek için dişini tırnağına takmak zorunda kaldığı, ataerkil bir ülkede yaşıyor olmasıdır belki de.
topuklu ayakkabılar ve kuaför giderleri.
hayatındaki erkeklere göre değerlendirilmesidir.
sağ eline oje sürmek tabi ki.
sabah beş kilometre yürüyüş yapıp, eve dönerken 4 tane patatesli poaça yemesi.
toplum baskısı.
stres ve baskıyı çok daha fazla yaşayan bu modern dünya kadını, biyolojik ve toplumsal cinsiyeti olan dişil niteliği ile bir şeyler yapmak bir yerlere gelmek konusunda problemler yaşar. çocukta yaparım kariyer de unsurunu tam anlamıyla sıkıntı ve stres içinde geçiren bu modern kadının en büyük problemini zorunlu annelik duygusu oluşudur diye yorumluyorum.
her kadın anne olma potansiyeli ile dünyaya gelir lakin her kadın anne olmaz. zorunlu anne olma zorlamaları modern kadını çember içine almaktadır.
modern kadının en büyük problemi anneliktir.
dip boya değil tabi de.hala geleneksel kadın misyonundan kurtulamaması veya kurtarılamamasıdır.temelinde de anne olma görevinin ona ait olması,akabinde emzirmesi giydirmesi,temizlemesi.zamanla doğurganlıktan kaynaklanan eylemin diğer alanlara sıçraması ve kadının akademik olarak ne kadar ilerlemiş olsa bile bu kılıftan sıyrılamamasıdır.bu durumun hafifletici etmenleri olarak ta modern bir kocadan geçmektedir.babanın günlük ev aktivitelerini yerine getirmesi,kadının sosyal ortamlarda bulunması gerektiği zaman geleneksel tutumlara girmemesi ile mümkündür.eğitim şart ama tüm aileyi ilgilendiren kollektif bir şart.
modern kadının en büyük problemi, her konuda problem yaratabilme yeteneğidir.
yaşasın eski kadınlar!
bizim şu an zorluk diye nitelendirdiklerimizi onlara bir anlatmayı deneyin.
o kadar alaycı, aşağılayıcı bakarlar ki " evet bana rahat batmış, iyisimi gidip kıçımın üstüne oturayım ben" dersiniz.
mutlu değiller. olamıyorlar. en büyük problemleri budur.
başlıkla ilgili kısa istatistik : sanıldığının aksine türkiyede çalışma hayatında orta-üst düzeyde yöneticilik yapan kadın sayısı pek çok avrupa ülkesi ile başabaştır.
STOCKHOLm SEndROMU NA sahip olmaları.
reklamlara göre, beyaz pantol.
modern(!) kadının en büyük problemi 100 yıl öncesindeki kadının en büyük probleminin tam tersidir. yüz yıl öncesinde kadına ikinci sınıf muamelesi yapılmış, bir köle gözüyle, hatta bir eşya/madde gözüyle bakılmış, olması gereken konumu/değeri çok aşağılara çekilmiştir. geçmişteki kadının en büyük problemi buydu.

şimdi ise bir u dönüşü gerçekleşmiş. 'kadın' olması gerekenden fazla rahat/serbest bir hale gelmiş, iş hayatına girerek fiziki/psikolojik/zihinsel yapısı bozulmuş; bunlar da hep 'özgürlük', 'eşitlik' mevhumları altında yapılmıştır. Aile gibi toplumun en önemli kurumu olan bir yapı dahi bozulmuştur. Kadının değeri 'etinin' piyasa değerine göre biçilmiştir. ahlak, maneviyat bir kenara itilmiş, kadının güzelliği umuma, piyasaya sunulmuştur. artık güzelliği olmayan ya da bir şekilde güzelleşemeyen kadınlar medya tarafından gündem edilmesi anlamsız olan kadınlardır. hatta kadınlar bile kendilerini fiziki güzelliklerine göre değerlendirmektedirler. özgürlük, eşitlik sloganlarıyla, vasıtalarıyla kandırılan kadınlar, erkeğin cinsel hazzına yönelik vitrinleri süslemektedirler. günümüzde bir 'meta' olan kadınlar, bu hallerinin farkında değiller. hatta bundan büyük mutluluk ve huzur duymaktadırlar. tabi bu mutluluk ve huzur geçici olduğundan, geçtiği vakit kadının ömrü de geçmiş olacaktır.

sonuç olarak tarih boyunca kadın ya aşağılara çekilmiş/hapsedilmiş ya da fazla yüceltilerek malzeme edilmiştir. neticede kadın 'kadın' olmaktan çıkmıştır. cinsel bir 'obje' haline gelmiştir. bugün abd'de dahi birçok kadın iş hayatından ayrılarak evlerine dönmektedir. çünkü tecrübeleri göstermektedir ki kadının aileden uzak olduğu toplumda genç neslin bir bataklık içerisine mahkum olması kaçınılmaz bir durumdur. aklını kullanmayan kadınlar ise, bunu tecrübe ettikten sonra anlayacaklardır, ancak o vakit iş işten geçmiş olacaktır.
her zaman güçlü görünmeye çalışmaktır. sevdiğine karşı, arkadaşlarına karşı, ailesine karşı. yapmak istedikleriyle yapması gerekenlerin arasında kalmaktır. modernleşememiş toplumda yaşamaya çalışmaktır.
*sevdiği adamın ona yeterince ilgi ve sevgi göstermemesi.
*evliyse ya da sevdiğiyle beraber yaşıyorsa karşı taraf hiç yardım etmediği için tüm ev iş ve sorumluluklarının ona kalması.
*çalışıyorsa işinde yaşadığı başarısızlıklar. diğer taraftan işinde başarılıysa bu başarıyı hazmedemeyen sevgilisinin ona hayatı zindan etmesi.
hem kadın erkek eşitliğini hem de pozitif ayrımcılığı istemesidir.
Hem kariyer yapmak, hem çocuk yapmak, hem güzel sofra kurmak, hem kışa hazırlık yapmak için bezelye, domates vs hazırlamak, hem alışveriş yapmak, hem temizlik yapmak, hem bakımlı olmak, hem akıllı olmak, hem hızlı olmak, hem gelin olmak, hem eş olmak, hem annesinin babasının kızı olmak, hem anne olmak. Modern kadınım diye bar bar bağırmamak için bunları ve daha da fazlasını aynı anda yapmaya çalışmak, aynı anda bir çok kişi olmaya çalışmaktır.
modern kadının en büyük problemi, modern olabilmek adına farketmeden üzerine çullanan popüler kültürün ajanlarıyla baş edememesidir. modern olmakla kimliğinden ayrılmayı eş değerde görmesidir. seksisiniz kelimesini iltifat kabul ederken tam s.kime göresiniz, yahut sizi gördüğümde kan başka yerlere hücüm ediyor gibi lafları büyük hakaret kabul etmesi bir örnektir mesela. halbuki bir erkek için her üç cümle de aynı anlama gelir. ancak bunu modernizmi yakalamış her bayan için kullanmamakta fayda var. çünkü popüler kültürün değil gerçekten medeniyeti yakalamış modern kadının hakkını vermek gerekir. işte o modern kadının en büyük problemi de az önce bahsedilen modernimsi kadınlardır.
esinin, evinin, cocuklarinin ihtiyaclarini gidermeyi "hizmetcilik" sanarak, evin disinda kariyer yapayim derken, sorumlulugu dahilinde olan evinden, esinden, cocuklarindan guler yuzu, anlayisi, sabri esirgemek.
modern bir adam bulamamış olması.
kendi oluşturdukları modernize yaşamdır tabiyki. zaten insanın da en büyük sorunu kendi salaklıkları değilmidir...
inanç eksikliği inanç zayıflığı bu modern erkekler içinde geçerlidir .

geldikleri yeri unutup gideceği yeri düşünmeyenlere biz modern diyoruz .