bugün

işgallere karşı memlekette kurulan müdafaa-i hukuk cemiyetlerinden biridir. ancak yasal değildir, çünkü kadınlar tarafından kurulmuştur. o dönemde de kadınların herhangi bir örgütlenme faaliyetinde bulunması yasak olduğundan gayr-ı resmi çalışmışlardır. mustafa kemal bu grubun kurulmasında önemli pay sahibi olmuştur. bu gruptaki kadınlar adadoludaki okumuş kadınlardır. grubun bir diğer adı ise anadolu kadınlar birliğidir.
yukarıdaki entryde anlatılan örgüt farklı bir örgüttür. mim mim grubu'nun açılımı müdafaa i milliye grubu'dur.
ittihatçı olan karakol cemiyetinin tasfiyesi üzerine kurulan ve Mustafa kemal'e sadık olan gizli istihbarat örgütüdür.
zarife 18'inde genç ve güzel bir kızdı.
ailesi istanbul'un önde gelen ailelerindendi, babasının karaköy rıhtımında yazıhanesi vardı, ithalat, ihracat işleri yapıyordu.
pek çok taliplisi vardı zarife'nin.
ama zarife taliplilerini değil, aşık olabileceği bir adamı arıyordu.

bir gün pera'da bir delikanlı ile tesadüf etti.
ince uzun, esmer yağız bir delikanlı.
sonra bir tesadüf daha, bir tesadüf daha.
delikanlı bir sonraki sefere evine kadar takip etti zarife'yi.

gülüşmeler, bakışmalar derken tanıştılar.
delikanlının adı şefik'ti.
şefik avukattı.

bir süre sonra şefik zarife'yi istedi babasından.
zarife'nin tabi ki gönlü vardı...

nişan taktılar şefik ile zarifeye.
nişanlandıklarında yıl 1919'du.
istanbul işgal altındaydı...

ama şefik ile zarife mutluydu...

aradan birkaç ay geçti.
konu komşu dedikodu yapıyordu.
zarife'nin ailesine yetiştirdiler.

dediler ki;
"sizin damat avukat falan değil, berduşun teki, tabut taşıyarak karnını doyuruyor..."

nasıl olurdu?
zarife'nin dünyası başına yıkıldı.
babası kızdı.

bir gün şefik'i takip ettiler...

şefik'i uzaktan izlediler.
şefik birkaç kişiyle birlikte gerçekten tabut taşıyordu.
zarife'nin ailesi hemen nişanı attı.
öyle ya, kendini avukat olarak tanıtan berduşa kızlarını veremezlerdi...

gel zaman git zaman, birkaç yıl geçti.
zarife evlendi.
çocukları oldu.

sene 1924...
zarife pera'ya çıkmıştı. yanında oğlu...
pera'da şefik'e rastladı...

aradan tam 5 koca sene geçmişti.
şefik zarife'yi görünce afalladı, titredi...
ceketinin önünü ilikleyerek zarife'yi selamladı.
"bir dakika sayın zarife, vaktiniz varsa bir çay ısmarlamama müsade edin" dedi güven veren sesiyle.
zarife yılların muhasebesini yaptı saniyeler içinde.
ne olduysa "olur" dedi.
şefik zarife'ye "içeri ofise geçelim" diyerek buyur etti.

ofise girdiler.
kapısında bir tabela vardı, "vardaroğlu şefik-avukat" yazıyordu.
ofisin duvarında da diploma asılıydı.
mezuniyet tarihi 1918...

zarife şaşırmıştı.
çekinerek sordu;
"siz gerçekten avukat mısınız?"
"evet" diye yanıtladı avukat şefik.

zarife bir süre düşündü ve yine sordu;
"peki madem avukattınız, o zaman neden tabut taşıyordunuz..."

şefik avukat yanıtladı;
"o zaman vatanımız işgal altındaydı, her tarafta ingiliz askeri kaynıyordu, bizim de anadolu'ya silah kaçırmamız lazımdı, biz de bu tabutların içinde silah taşıyorduk...bu yaptığımız vatan için hayati bir işti, o yüzden bunu size dahi söyleyemedim..."

zarife boynunu büktü, gözlerinden süzülen yaşları sildi avukat şefik.
"vatan sağolsun zarife..."

zarife yarım kalan aşkına o an son kez baktı;
"vatan sağolsun şefik..."

zarife ofisten ayrıldı.
yarım kalan bir aşkın acısını vatan için ödenen bir diyet olarak kabul etti.
üzgündü, ama şefik ile gurur duyuyordu...

o günlerde pek çok kişi memleketin bekası için bedeller ödedi.
bugün hiçbirimizin ödemeye razı olamayacakları bedeller.

işte o bedel ödeyenlerden biri önce karakol örgütü', ardından mim mim grubuna dahil olarak vatana hizmet eden avukat şefik bey'di ve yarım kalan aşkı güzeller güzeli zarife...

diyecek tek şey var;
vatan sağolsun...

ek: bunu okuduysanız, şu da ilginizi çekecektir.
(bkz: mim mim grubundan topkapılı mehmet cambaz)

#tarih