bugün

hala şeriatçıların yaptığına inananların olduğu olay. tıpkı çorum, maraş, sivas ve malatya katliamlarının sorumlusunun islamcılar olduğunu sanmak gibi.

(bkz: devrim once kendi evlatlarini yer)
1000 yıldır müslüman olan türk'ün başına çorap örme çabasının başarılı ürünlerindendir menemen olayı.

müslümanlar sadece irticacıdır, baş belasıdır, türkiye cumhuriyeti'nin baş belasıdır değil mi? ermeni köklerinize acı verecek ama şu videoyu bir izleyin, bu ülkeyi kim kurmuş, kurulması için canını, kanını kim vermiş görün behey şerefi gevrekler:

http://www.youtube.com/watch?v=T8nNcEKJv1U&feature=related

türban sorunu mu dediniz? gerici çarşaflılardan mideniz mi bulanıyor? sizleri tek tek bulmak var. vatan haini dejenere tipler.
bütün şahsiyet sahibi saygınlığı olan müslümanları,özellikle nakşibendi tarikatını ortadan kaldırmaya yönelik dönemin hükümetince tertiplenen iğrenç tezgahtır.tarihi hala lise ders kitaplarından takip eden henüz uyanmaya ayılmaya hazır olamayanların hala kubilay vakası şeriatçıların olayı diye vikviklediği durum.kubilay sadece o an gördüğü olaya müdahele etmek isteyen ama ne yazık ki bunu canıyla ödeyen bir askerdir. hepsi bu.(tiyatroyu canlandıran oyunculardan biri olaydan sonra tutuklanırken hani bize para vereceğlerdi bu nasıl iş laaaa demiştir.)
dincilerdeki suçu başkasına atma, yediği bokun arkasında duramama gibi sıklıkla gözlemlenen omurgasızlığın bir başka örneğinin sergilendiği başlıktır.
Arkadaş Ermeniler Türkleri katleder peşine inkar eder, ingiliz gazlı şeriatçı yobazlar Türk askerlerini katleder inkar eder. kürtler katleder inkar eder.

Tamam lan ermenilerle, şeriatçılar çok iyi insanlar çok hak tanır insanlar da birinin hocalı'da yaptıklarını tekrardan gördük, diğerlerinin Birlikte şahı devirdiklerine yaptıklarını iran'da, talebanın yaptıklarını afganistanda. keza kürtler ve PKKlıları da.

şimdi kimse hikaye anlatmasın ermeniler şöyle iyidir, şeriatçılar böyle iyidir diye.

Kubilay'ın intikamı mı?

elbette alınacaktır.

yollarda oluk oluk Türk düşmanı kanı nehir halinde akarken, Bu kutsal topraklar O düşman kanı ile yıkanırken Torunlarımız "işte 1000 yıllık türk toprağında bir nesil türk düşmanı daha böylelikle yok oldu" diye çocuklarına anlatacaktır.
çok partili hayat için ortam oluşmadığı görüldü.
rejimin yerleşmesi için daha dikkatli olunması gerektiği görüldü.
inkılapların yerleşmesi için 1945 yılına kadar bir daha çok partili hayat denenmedi.
(23 aralık 1930)

derviş mehmet denilen bir isyancı şeriat isteriz diyerek menemen halkını isyana çağırdı. isyanı önlemeye çalışan asteğmen mustafa fehmi kubilay gericiler trafından öldürüldü. bölgeye gelen askeri birlikler isyanı bastırdı.
bülent arinc denen yobazin dedeside bu ayaklanmada varolmustur.
izmir'in bir ilçesi olan Menemen'de geçen, örümcek kafalılığın, eğitimsizliğin ve sömürülmüş inancın neler doğurabileceğine örnek teşkileden yürek burkan tarihi olaydır.

Bir de burdan küçük bir not düşmek istiyorum.
arkadaşlar Menemen başka melemen başka.

(bkz: Menemen in başka melemenin başka olması)
müslümanlardan esrarkeş çıkmadığı için aydınlığa kavuşturulan olay. ulan utanmasanız münferit olaylar bunlar diyeceksiniz. edeb ya hu.
-
--spoiler--
"...Derviş Mehmet'in etrafındaki insanları esrara alıştırıp, istediğini yaptırdığı belirtiliyor. ..."
--spoiler--
-
"derviş" mehmet etrafına hıristiyanları topladı demek. vay be.

(bkz: zaman gazetesi omurgasızlığı)
bu katil yobazlardan birinin torunu şu anda TBMM başkanınıdır: bülent arınç.
ne menem olayı da denir. devrim kanunlarını yerleştirmek için manivela olarak kullanılmıştır.
Akit gazetesi'nin Menemen'deki anma törenine ilişkin dün yayımladığı haberde katılımcıları hedef gösterdiği haberin kahramınıdır. Kahramanmaraş olaylarının yıldönümü kapsamında yaşanan provakosyonun benzerinin Menemen'de gerçekleştirilmek üzere olduğunu öne sürmüş Akit. Yazık... Bu kadar olmaz derler ama oluyor.
Kubilay 1906 doğumludur. Asıl adı Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı zeynep. Giritli bir ailenin çocuğu. Onu katleden, başını gövdesinden ayıran kişi ise Giritli derviş mehmedi adlı biridir. Kubilay hemşehrisi tarafından korkunç bir şekilde katledilmiştir.

Mustafa Kemal, Kubilay olayı olduğu sırada Edirne'de yurt gezintisindeydi. Belediye meclis salonunda etrafındakiler ile sıcak ve esprili bir sohbetin ortasındayken bir subay içeri girmiş ve telgrafı ona uzatmıştır. Atatürk'ün okuduğu telgraftan sonra beti benzi atar ve elini oturduğu masaya vurarak ayağa kalkar:
"Arkadaşlar! Menemen'de mürteci Nakşibendiler, benim Kubilay adlı subayımı katletmişler. Şehit etmişler. Başını, gövdesinden ayırmışlar." der.

Neşesi kaçan Atatürk "Suçlular hemen bulunsun" diye masadan kalkar. Ama orada bulunan Dr. ibrahim Sakaroğlu ve Edirne Belediye Başkanı Ekrem Demiray'ın duyduklarına bakılırsa Atatürk emrini yinelerken "Menemen'i haritadan silin" de demiştir. Şükrü Kaya onu sakinleştirmek için çabalasa da başaramaz. "Menemen'i yakın ve ortasına da siyah bir taş dikin" der.

Mustafa Kemal öfkeyle verdiği bu emirde haklı sayılmazdı. Çünkü bu korkunç olay her ne kadar Menemen'de gerçekleşmişse de olayı gerçekleştiren caniler Manisa'dan gelmişlerdi. Manisanın lalapaşa, karakuyu, hacıyahya gibi mahallelerinden ve horos ve paşa gibi köylerindendirler. Berrani tarikatı üyesidirler. Bugün de nakşibendi tarikatının merkez kollarından biri hala Manisa'dadır. izmir ile aralarında sadece 26 kilometre olmasına rağmen zihniyet açısından çok daha büyük mesafeler vardır. (Manisalılar alınmasın, illiyetçilik yapmıyorum)

Bu insanların başında Giritli Derviş Mehmet diye biri vardı ki etrafında toplanan insanlar kendisine mehdi diyordu. Kendilerine Menenen'in Bozalan mevkiinde bir baraka yapmışlar ve burada kimi zamanlar esrar içip zikr yaparlardı. Derviş Mehmed vatan hainliğinden, Manisa'yı yunanlılara satmaktan dolayı 9 Eylül 1922 günü Yunanistan'a kaçan Manisa Valisi Hüsnü Efendi'nin de kuzenidir. (Daha sonra Hüsnüyadis ismini almıştır)

Derviş mehmet etrafında toplanan cahil insanları çabucak etkisi altına almış, kendisinin peygamber olduğuna, hilafeti ve şeriatı getireceğine, hükümetin kendisine karışmayacağına inandırmıştı. 23 Aralık günü yola çıktılar, Menemen dolaylarında esrarlı sigara içip Menemen'e girerler. Çarşı içindeki camiye geldiklerinde içlerinde Nalıncı Hasan, caminin içinden bir sancak alır. Sancakla zikrede ede bir kaç mahalle dolaşırlar. Yanlarına ilk önce bir jandarma eri gelir. Ne istediklerini sorar. Derviş Mehmed "ben Mehdiyim" deyince er "olamaz" diye gider ve bir süre sonra bir jandarma yüzbaşısı çekine çekine oraya gelir. Durumun kötülüğünü algılayamazlar ve konuşarak durumu düzelebileceğini umarak Derviş Mehmed'e "Ne oluyor ağalar" diye sorar. Derviş Mehmed "bugün hükümet açılmayacak, dükkanlar açılmayacak, camiye gidip dualar edeceğiz. Herşey düzelecek, her şey yoluna girecek der." Bu konuşmanın kar etmeyeceğini anlayan yüzbaşı "pekala" der ve gider. Bunu takiben de genç bir subay olan Kubilay gelir. 43. piyade alayı'ndan bir piyade asteğmendir Mustafa Fehmi kubilay...Kubilay emrindekilerle birlikte gruba uyarı ateşi açar ama yanlarında bulunan sadece manevra mermisidir. Etkisizdir. Derviş mehmed de bu durumu "Gördünüz mü, bana kurşun işlemiyor" diyerek kullanır. Büyük ihtimalle kendisi de o an için buna inanıyordu. Kubilay askerlerine süngü taktırır. Az sayıdaki askeri ile giderek büyüyen kalabalığı abluka altına almaya çalışır. Sözde Mehdinin yanına giderek yakasından tutup sarsar. Ama Derviş Mehmed onun bu hamlesini savuşturduğu gibi elindeki silahla da onu omzundan vurarak yaralar. Yere düşen Kubilay yarasına rağmen ayağa kalkar ve olay esnasında el çırparak alkışlayan kalabalığın arasından uzaklaşmaya çalışır. Aradan onbeş dakika kadar bir zaman geçtikten sonra isyan edenlerden biri belki de sahte mehdinin gözüne girebilmek için yaralı subayın hükümet binasının hemen yanındaki KAzez camii'nin avlusunda yatmakta olduğunu söyler. Kubilay hükümet binasına girmek istemiş ama kapılar kapalı olduğu için bunu başaramamıştır. Derviş Mehmed eline geçirdiği bir bağ testeresi ile cami avlusuna gider. Kubilay'ın "Bana zarar vermeyin" ya da "beni kesmeyin" şeklindeki yalvarmalarına aldırmaksızın gözü dönmüş bir şekilde "Anlaşıldı, sen daha çocuksun, kesilmekten korkuyorsun." diyerek onu yüzüstü çevirir ve "seni yüzükoyun çevireyim de görme bari" der. Bunu yaptıktan sonra bir ayağını Kubilay'ın yaralı omzuna koyarak bir eliyle de saçlarından tutarak Kubilay'ı katletti. Sonra da elindeki başı caminin önündeki büyükçe bir taşın üzerine koyarak "Gördünüz mü? Kafirlerin akibeti işte budur" der. Yanındakilerden istediği iple Kubilay'ın başını getirdikleri sancağa bağlayarak dolaşmaya başlarlar.

Ama bu arada yetişen makinalı tüfek takımı ve iki bekçi ile asiler arasında bir çatışma başlar. Giritli Derviş Mehmed, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet vurulup ölürler. Nalıncı Hasan ile Ali oğlu Hasan adlı isyancılar ise halkın arasına karışıp kaçmaya çalışsalar da Manisa'da yakalanırlar. Olaya müdehale etmeye çalışan iki bekçi Şevki ve Hasan da isyancılar tarafından öldürülür. Emrullah oğlu Mehmet Emin adlı kişi vurulan asilerin içindedir. Bu kişi günlerden beri yuttuğu afyonun etkisinden güçlükle çıkartılır. Sonrasında anlattıkları ile irtica şebekesinin ortaya çıkmasında en önemli etken olmuştur. Aralarında önceden Şeyh Sükuti'nin Menemen belediye başkanlığı yaptığı sırada yönetimde birlikte olduğu bilinen Hayımoğlu Yahudi Jozef, Erbilli Şeyh Esad'ın oğlu Mehmet Ali ve 37 kişinin idamına karar verildi. Nakşibendi Şeyhi Esad Efendi ise ilerlemiş yaşından dolayı 24 yıla hapis oldu. Fakat tutuklu bulunduğu sırada hastalığından dolayı öldü. Şeyh Esat ve tarikatının amacı Cumhuriyet kayıtlarına, "Hükümeti yıkmak, ATATÜRK ilke ve inkılaplarına aykırı olarak saltanat ve şeriatı getirmek, tekke ve zaviyeleri açmak, şapkayı yasaklayıp yeniden fesin kullanılmasını" sağlamak olarak geçti. Menemen olayının hazırlayıcılarından olan Nakşibendi tarikatı lideri Şeyh Esat'ın yurt dışı bağlantısı ile ilgili olarak Askeri Mahkeme Başkanı General Mustafa MUĞLALI, verdiği beyanatta (Cumhuriyet Gazetesi; 01 Şubat 1931 Tarihli nüshası), "Şeyh Esat, hilafet komitesiyle alakasına dair bir itirafname hazırlıyordu. Bu münasebetle ingiliz casusu Lavrens ile münasebette bulunduğunu da doğrulamaktaydı. Fakat, hastalığı bunu yazıp bitirmesine mani"olduğunu belirmiştir.

Nedim Çakmak'ın 6.000 sayfalık araştırmasına dayanarak yazdığı "işgal dönemi işbirlikçileri - Hüsnüyadis Hortladı" adlı 5 baskı yapan kitabında Menemen isyancısı Derviş Mehmet'in (Menemen-Sümbüller Köyü) ikinci eşinden torunu, babadan Girit Rum'u, anadan Mısırlı Arap olan Bülent ARINÇ'ın dedesi olduğu ifade edilir.
kubilay gibi bir vatan evladının saygı ile anılmasını sağlayan ve kubilaylarımızı bu şekilde hain ellerde şehit vermek yerine, hakettikleri türklük ülküsünün zirvelerinde yaşatmamız gerektiğini anlatan elim olaydır.
'irticai kalkışma' şeklinde sunulan Menemen Olayı ile ilgili önemli belgelere ulaşılmış. Genelkurmay ve Emniyet arşivi, Kubilay'ı katledenlerin esrarkeş olduğunu ortaya koyuyor diyorlar;

http://www.zaman.com.tr/dizi.do?dizino=18
menemen'de yaşamış biri olarak esrar olayını konuştuğumuz yaşlı yerli dedelerden dinlemiştim* sözkonusu gazetenin "önemli belgeler" ışığında ortaya koymasından! önce de biliyordum yani.

ama bazıları yobazlığın zaten beyin uyuşmasıyla olduğunun farkında değil.
menemen komplosunun bir başarısı olarak, kendi ülke vatandaşlarını dininden dolayı aşağılayan kanserli hücreleri örnek verebiliriz; ideolojik prangalar ve ezberletilmiş ahmaklıklar...

bir diğer başarısı da ergenekon mensuplarına yıllardır ilham kaynağı olmasıdır herhalde..
Pedofili islamcıların esrar içemeyecek kadar ahlaklı olduğu öne sürülerek Menemen irticai bir isyan değildiye bağlanan irticai olay. Ulan Çocuklara tecavüz ediyorsunuz ve Bu hakkı Hz Muhammed gibi bir kutsal kişiliği örnek vererek yapıyorsunuz, Allah'ın emridir diyorsunuz ki çocuklara tecavüz ettikten sonra Peygamberlik makamına da tecavüzdür, Allah'ın kurallarına da tecavüzdür. şartlar olgunlaştığında esrar içmeyeceksiniz he, kaldı ki tarihte sapkın birçok tarikatın islam adına ne haltlar yediğine dair de birçok kanıt vardır, esrar da bunlardan biridir.

Ayrıca Nasıl ki bülent arınç denen mübarek, elleri öpülesi insan Dedesinin intikamını almak için bu ülkede dış güçler tarafından bir yere getirilmiş ve Türklüğü yok etmek için çabalıyorsa, Kubilay'ın torunları bir kişi değil milyonlarca Türktür ve Kubilay'ın intikamı alınmamıştır Kubilay'ı katledenler daha da azıtmıştır diyerek Onun intikamını alacaklardır. Türk Ülküsünün uğruna Mustafa Kemal'in yaptığı gibi kesilecek her islamcı boğazından akan kanlar Türklerin topraklarını kirletse de Toprak her türlü pisliği yok edebilecek kadar Türk'e cömert davranmıştır tarih boyunca. Bu ermeniler, Rumlar, Araplar için geçmişte nasıl geçerli olmuşsa gelecekte de islamcı Türk düşmanı, tecavüzcü, Allah'a şirk koşan, Peygambere küfreden, Hristiyan uşağı köpekler için de geçerli olacaktır.
zihniyeti sevilesiceler tarafından yapılan ağır ihanet, şerefsizlik, acizlik.
nakşi tarikatını bitirmek amacıyla chp kodomanları tarafından tezgahlanmış olaydır.Bu vahşeti yapan 5-6 esrarkeşin yanında yüzlerce masum insan haksız yere cezalandırılmıştır.Savcı Hidayetin hiç bir görgü tanığına başvurmadan hazırladığı raporunda Menemenlilerin bu vahşet yapılırken alkış tuttuklarının yazması da bunun nakşi tarikatını bitirmenin yanında cumhuriyet halk fırkasına destek vermedikleri için yöre halkını cezalandırmak için yapıldığının bir göstergesidir.Zira cezalandırılanların büyük bir çoğunluğu suçsuz yöre insanıdır.
Serbest cumhuriyet Fırka'sı deneyiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra, 23 Aralık 1930 tarihinde, Manisa'nın bir köyünden geldikleri sanılan altı kişinin Menemen'e gelerek şeriat istemeleri ile olay patlak verir.

Olayın duyulması üzerine bölgeye gelerek kendilerine engel olmak isteyen Asteğmen Kubilay ile Hasan ve Şevki adındaki iki bekçi isyancılar tarafından öldürülürler. Sıkıyönetimin ilan edildiği bölgeye daha sonra askeri birliklerin gelmesiyle isyancılardan üçü vurulur diğerleri de yakalanırlar.

içlerinden Derviş Mehmet isimli kişinin mehdilik iddiasıyla başlayan olay bastırıldıktan sonra olayın boyutlarını tespit etmek maksadıyla olayla uzaktan yakından ilgisi görülenler hakkında kovuşturmaya geçilmiştir. Bu çerçevede aralarında bölgedeki Nakşibendi tarikatının önemli isimlerinden olan Esat Efendi'nin de bulunduğu bazı kişiler gözaltına alınır.

Bu olay, altı kişinin başlattığı bir olay olmayıp arkasında başka güçlerin varlığından şüphe edilmesinden dolayı çok yönlü araştırılmıştır. Olayın duyulması üzerine Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa orduya gönderdiği başsağlığı mektubunda 'Büyük ordunun genç subayı ve Cumhuriyetin ülkücü öğretmenler topluluğunun değerli üyesi Kubilay'ın temiz kanı ile Cumhuriyet yaşama yeteneğini tazelemiş ve güçlenmiş olacaktır' sözleri ile olaydan duyduğu üzüntüyü ortaya koyar.

Fahrettin Altay anılarında, olayın duyulması üzerine Çankaya'da yapılan bir toplantıda M. Kemal Paşa'nın olayın siyasal kaynaklarının araştırılmasını, isyancılara karşı sert davranılmasını ve gerekli işlemin yapılmasını istemiştir.

isyanın bastırılmasından sonra Suçlular Menemen Divan-ı Harbi örfisince ölüme mahkum edilen 34 kişinin idam edildiği olayda 41 kişi de çeşitli sürelerde hapse mahkum edilir (4 Şubat 1931).

isyanın bastırılmasından sonra bölgedeki sıkıyönetim kaldırılır (26 Şubat 1931).
YUMURTALARI ÇATALLA BOZMAYACAKSUN HOCU.
menemen olayı ve kubilayı dangalaklara katlettiren adamlar geliyor gözümün önüne, yıllarca bu olayı kullandılar dini zedelemek için "dindarlar böyle diye" istiklal mahkemelerinde sözde yargılanıp asılmaları haklı göstermek için, ozaman medya bu kadar gözde değildi ama yinede elinden geleni yapmıştı, şimdi düşünün, birileri kubilay ve askerlerine talim mermisi veriyor, ve yine bu birileri, dine saldırmak ve istiklal mahkemelerini haklı göstermek için dangalağın birine, sen aslansın şeyhsin sana kurşun işlemeyecek diye gaz verip askerleri katlettiriyor, sizce kim yapmıştır bu olayı, paranoyakçamı geldi.

şöyle bir kaide var "bir olayda fail o fiilden askari fayda sağlayandır"

bu olaydan askari faydayı sağlayan kimdir,

din, müslümanlık?

o günkü güncel düşmanlarımız, ingiltere, fransa, yunanistan?

peki bu ülkede bu olayı yıllardır en az 1000 kere kullanan medyayıda elinde bulunduran, ama yüzünü görmediğimiz adını bilmediğimiz, ama götveren olduğunu tahmin ettiğimiz, bir grup insan?

peki, gelin 2 temmuz 1993 e

sivasta madımak otelinde, "tek amaçları türkü söylemekti" diye haber yapılan zavallıları, zavallılar diyorum çünkü onlar farkına bile varamadılar oyuncak oldukları oyunun, alevi dedeleri ve aşıklar türkü söyleyecekti madem, neden aziz nesin çıkıp kuran ve allah hakkında cahil halkı kışkırtıcı şeyler söyledikten ve televizyonlarında halkı kışkırtmak için "bakın bakın aziz nesin neler diyor" diye hem konuşturup hem deşifre ettikleri adamın ne işi vardı orada, ve sonra kim o kadar cahil halkın arasına sızıp "aziz nesin ve alevi dedeleri mum söndü oynuyor", "kuranın üzerinde dans ediyorlar" dedi.

vallaha 1 saat daha yazarım bu konuda ama, hep aynı sözler etrafında dönüp dolaşacağım için, sıkıcı olur ama vermek istediğim mesaj anlaşılmıştır sanırım,

ama yinede anlayamayanlar için sorayım, bu iki olay aynı ellerden çıkmış gib, ikisi arasında yöntem bakımından fark görüyormusunuz?

kaynak: güncel tarih
şanlı tarihimize aptallık olayı olarak geçmiştir. allah ıslah etsin.