bugün

öztürkçesi karakaygılı olmakla beraber benim nickimin ta kendisidir. 2002 yılından beri kullandığım fakat bu yüzden tek hatun bile tavlayamadıgım nickim.
(bkz: karizmatik nickler)
suskunluktur yerine göre, yerine göre haddinden fazla gözyaşı...
en nihayetinde duyguların yogun olma şeklidir.
bir aşagı, üç yukarı yaşayanlardır.
ne ortada ne başta. iki ara, bir dere hesabından.
süper ötesi king anlatan yazar.
melan: kingte cezalar var. el almaz, kız almaz, erkek almaz, rıfkı, son iki bi de fenerbahçe.
free: fenerbahçe ne kuşum?
melan: kupa almaz.
* *
kısa bir süre önce trafik kazası geçirdim, büyük bir kazaydı. neyseki ufak tefek hasarlarla ucuz atlattım. ama kazadan yaklaşık bir hafta önce hint yapımı kırmızılı bir küpe almıştım, çok güzeldi, değişikti.
kaza günü kırmızı bir kazak giyip, kırmızı küpelerimi takmıştim,ilk kez.
kaza anında her yer kan revan içinde kırmızıyken, kırmızı küpelerin kulagımdan fırladığı doğal olarak dikkatimi çekmemişti. ta ki bir daha takmak isteyene kadar.
nasıl içime oturduysa kırmızı küpelerimim kayboluşu, belki bir daha bulamayacağım için, melancana nasıl anlattıysam küpeleri herhalde onun da içine oturmuş...
bir gün ofisteyim, kargo geldi...yüklü bir hastane faturası.
aradan bir saat geçti bir kargo daha geldi, telefon faturası. o da yüklü...
sonra bir kargo daha, yok dedim, istemiyorum artık ama almak zorundasın işte.
açtım, içinden bir kağıt yığını çıktı, fatura mı?
hayır ya, böyle bantlanmış falan... epey uğraştıktan sonra açtım içinden küçük bir bozuk para çantası çıktı, onu açtım rengarenk plastik tokalar(konfeti niyetineymiş) *...o tokaların içinden de bir çift kırmızı küpe...
melankolik bu işte, ummadığınız zamanda, ummadığınız şekilde gülümsemenizi sağlar.
mutsuzluktan haz alma durumundaki kişi.
ikinci nesil çaylak.aramıza hoş gelmiştir.
23 06 2006 tarihi ile dumlupınar universitesi kimya bölümünde mezun olmus yazardır.
sahanın her yerinde görebileceğiniz bir futbolcu. yeri gelir kendi takımının golünü çizgiden çıkarır, yeri gelir defansta rakibin önünü açarak gol şansı verir.

ama her şeye rağmen delinho'dur, soldan bindirmeleriyle ünlüdür. onun için dert biter, saha bitmez.
görsel
Çocukluğumu geri verin bana.
fransızcadan türkçeye geçmiş kelimelerden birtanesi şöyle yazılır mélancolique
fethullah gulen'in ta kendisi olsa dahi sevecegim bir adam. dusun yani, o derece. kelajdir ayrica.
rol modelim. nlp kaynağım. kesintisiz güç kaynağım. parayı bulup maldiv adalarına götüreceğim insan. mahsundan ne eksiğimiz var hafız?

''umbambayi sari umbambayi ye''
iyi ki doğmuş olan, dünyada eşine nadiren rastlayabileceğiniz türden, sempatik mi sempatik bir yazar. ayrıca ilk girdisini aura başlığı altında yapması beni ayrıca onurlandırmıştır. hayatı boyu yakasını bırakmayacağımı saygı ve sevgilerimle bildirir, kendisine mutlu yıllar dilerim.
sürekli bir hüzün halidir kişi için herşey bir üzüntü sebebi olabilir bunun sonucunda yalnız kalma isteği doğabilir.Ama aslında bu hallerinden mutlular mıdır değiller mi çözemediğim insan tipidir.Portishead dinlenilince daha da bi anlam kazanan durum olabilir.
Ayrıca öğrendiğim kadarıyla bi hoşgelmiş yazarıdır.
kesin ve belli bir yeri olmayan, çevresindeki insanlar güldüğü sürece mutlu olan birisiymiş palyanço. arkadaşlarını eğlendirme vakti yaklaştığında otururmuş aynanın karşısına ve dakikalarca yüzüne gülmeyi öğretirmiş, makyajsız çıkarmış arkadaşlarının karşısına. onlar gibi güler ve güldükçe güldürebilirmiş onları. belkide bir çok kişi onu sırf bu neşesi sebebiyle severmiş. asık suratlı bir insanı kimse etrafında istemez diye düşünürmüş hep ve insanların onun iç dünyasına girmesini istemezmiş. yapmak istedikleri ile yaptıkları hiç bir birine uyuşmazmış. sevdiklerini güldürdükçe kendi yaşamından birşeyleri kaybedermiş hep ve sevdiklerini güldürürken onu ilk günden son güne kadar sevecek olanları üzermiş çünkü bir tek onlar bilebilirmiş bu palyanço'nun tüm halini. bir gün çok yakın bir gün'de anlarım umuduyla yaşamayı sevmiş hep.
hayatın sadece etrafındakileri güldürmekten ibaret olmadığını, kendisinin de bir hayatı olduğunu ve asıl önemli olanın etrafındakilerden çok kendi hayatı olduğunu anlamasına çok az kalmış. Hep güldüğü için ağlamayı özlemiş ya da artık yüzü o kadar çok gülme şekli almışki ağlamaya müsad etmemiş hiç. anlamasına çok az kalmış, ağladığı gün etrafında olacak insanları görmesine çok az kalmış... * * * *