bugün

bir kaç gün önce arkadaşımın gayet safiyane duygularla mağaza görevlisine gidip söyledikleridir.

bir akşam yoldan geçerken mağazanın camekanından bize doğru bakan kocaman bir fare gördük. sabah olduğunda haber verip iyilik yapacağımızı düşünüyorduk fakat düşündüğümüz gibi olmadı. ertesi gün mağazanın önünden geçerken bizim arkadaşın aklına dün geceki olay gelmiş. yanımdan ok gibi fırlayıp içeriye daldı. ben la muro yapma dur demeye kalmadan tam kasanın olduğu yere doğru ilerledi. ben arkadaşı süzerken bir yandan da mağazadaki kalabalığı süzüyorum. bizim arkadaş tam o sırada kasiyere o anda en son söylenebilecek şeyi söyledi. " gardaş dün gece burda koca bir fare gördük, (eliyle anlatarak) nah bu kadarıdı"...

ben o andan itibaren kaçıp gittim mağaza önünden çünkü utancımdan yerin dibine girmiştim. 1 dakika sonra arkadaşımın yüzü kıpkızarık vaziyette yanıma geldi. "la gardaş çok ayıp ettim la".. ben o anda gülmekten altıma sıçtım. lan hıyar oncamüşterinin arasında mağaza görevlisine söylenebilecek şey mi bu? dedim. ama arkadaşım da yaptığı yanlışın farkına varmıştı. 1-2 gün kendine gelemedi hatta o mağazanın önünden dahi geçmedi. iyilik yapmak isterken bir insanı yerin dibine sokan arkadaşım, yaşadıklarını anlatırken gülmekten karnıma ağrılar girdi.
bizimki fare olayını kasiyere söylerken kasiyerin ağzı açık kalmış, kafasını sallayarak "ta-ta-tamam" diyebilmiş. tabi bizim şaşkının duracağı yok. birde akıl vermiş. "geceleri kapan kurun fare çok büyüktü elbiselere zarar verir" diye. işin vahametini mağaza görevlisi kızla göz göze gelince anlayabilmiş ancak. görevli kız başını eğmiş kıpkırmızı kesilmiş. mağazadaki müşterilerde şok olunca anca çakmış olayı. öyle bir gerginlik içerisinde suskunluk olmuş ki ortamda, rüzgar gibi dışarı fırlatıvermiş bizimki kendisini.

sonuç itibariyle; bir iyilik yapayım derken insana hayatı boyunca yaşayacağı en büyük utancı yaşatmak istemiyorsanız, ağzınızdan çıkacak kelimeleri tartarak konuşun. aksi durumda hem kendinizi rezil edebilirsiniz hemde başkalarını.