bugün

banka soyma işleminde kullanılan aparat. olmazsa olmazlardan birisidir.
murathan mungan şiiri.

maske ölmek isteğidir sevgilim
gerisin geriye dönen etiket
bak gökyüzünde takma bulutlar
ümitlerini yükseğe ayarla
ve bataklık halılarında dinlen
ey kutsal beden
sana da gelecek sıra
pilindeki kuraklık yetmiyor değil mi
hatıranın yüksek gerilimine
başkalarının bantlarında batıp çıkıyor sesin
kağıttan intihar kuleleri
eteklerinde dipnotlarıyla devrildi tek tek
bilgisayarlarının depoladığı vahşetten çıkış alıyor
yeni bir maskenin formülleri
granite dönüşsün diye iskelet iskelet ve etiket
Doğru, kolay silinebilir bir muşambadır seks
ateşten geçirir karton filmleri
bazukalar altında kadife gece
leoparlar öldü sevgilim, parslar, jaguarlar
çölü olmayan bedeviler platoların yeni aynalar...
tinerle sil maskeni, ekrandaki görüntüyü ayarla
volümünü kıs kalbinin, dahili hatta seni arıyorlar
her yüze göre maske vardır elbet,maskelere yüz bulmaktır sorun olan,yüzsüzler çoğaldığı sürece maskeler daha da kutsallaşacaktır gözde,saklanmak için gerekli değil maskeler aklanmak için sadece, zarar vereceksen de iyilik edeceksen de bir masken olmalı ki -biri-desinler ardından -yüzünde maske olan birini nasıl tarif edebilirim desinler- takalım maskelerimizi -sıradan biri değildi, maskesi vardı- desinler.suçu hep -olağanüstü- bir başkasından bilsinler.
fon kartonundan yapılmış olanların gözlerinin oyulması gerekir.bu maskeyi takan er kişi başkasının yüzünde kendi gözlerini taşır.maskeye rağmen o gözlerde mana bulan insan aşıktır. suratında gerçek göz taşıyan bir maske yok sayılır.bırakın bu maskeli adam fantezilerini.ya da ben bırakayım.
her daim karanlık adamların peşinde olan. aslında her biri iş-güç sahibi, fakat iş "kötüleri engelleme"ye gelince her biri toplanıp, yuvarlak masa etrafında kararlar alarak harekete geçen ve düzenledikleri operasyonlar esnasında koruyucu başlık takmaları sebebiyle bu adla anılan çizgi dizidir. bu iyi kalpli savaşçı adamların * başında sarışın bir abimiz vardı ve operasyonları genelde bu abimiz yönetirdi. kanatlı ve yukarı aşağı açılır kapanır, geniş kapılı ve son sürat yapan arabaları vardı bu takımın. Lider abimizin bir de oğlu vardı, oğlunun da yardımcısı ve arkadaşı olan, küçük bir robotu vardı ve nereye gitse o da sahibinin peşinden giderdi. 90larda çocuk olmak sürecini yaşayan her arkadaşımızın hatırlayabilitesi olan, aksiyon türü bir çizgi filmdi. Eski bölümleri halen kidsco kanalında gösterilmektedir.
emniyet tarafından yapılan açıklamada hayatta olduğu belirtilmiştir.
hakkında bu kadar az entry girilince öldü sandığım kuçu.
mükemmel bir abazansavar. bacağınızı falan görüp yanınıza yanaşan haşereleri suratınıza baktığı gibi böceksavar görmüş gibi kaçırtan nane. domuz gribi geçse de taşıyıp yanımda ürküteceğim kerataları.
balıkadamların yüzlerine taktıkları Tempera cam ve yumuşak silikondan oluşan malzeme.. Halk arasında genelde gözlük denilir fakat asıl adı maskedir ve burnu kapatmasından dolayı bu tanımı hak etmiştir. Serbest ve Scuba dalanlara göre farklı model seçenekleri vardır.
bazen çeşit çeşit denenmesine rağmen hiç uymayan, uydurulamayan.
(bkz: rey mysterio)
gülen bir yüz, ağlayan yürek simgesidir. tiyatrodaki : ) : ( gibi.
an itibariyle kanal d'de yayınlanmaktadır. kaçırmayın.
bir zamanların meşhur çizgi filmidir.
"Göründüğün"den daha derin olan kavramdır. ünlü alman düşünür edmund husserl başkasının beni sorunu üzerine düşünürken epoche kavramını atar ortaya. yunanca bir kelimedir ve parantez anlamına gelir. husserl'e göre yaşam içinde bazı şeylerimizi parantez içine alırız. bundaki nedense onu korumaktır. bununla ilgili çok basit bir örnek vereyim:

maça gel(e)miyorum.

bunu konuşma dilinde söylediğimizde "l" harfi ile "m" harfi arasında kalan (e)yi söylemeyiz. "maça gelmiyorum" demek kişinin kendi insiyatifindeyken, "maça gelemiyorum" cümlesi bir dış olumsuzlamayı belirtir.

neden bu uzun girişi yaptım?

kullanılan maskeler de birer epoche yani parantezdir çünkü. bu parantezler ile kendimizi korumaya alırız.
bir kişilik olarak maske takmak aslında içinde bulunduğu durumun yansımasının aksini veyahutta ruh halini dışarıya yansıtmama olarak görünümün dışında bazı karakteristik özellikleri gizleme tepki belli etmeme olarak her ne kadar gururlanacak kadar güzel bir davranış olarak görme daha vahim sonuçları beraberinde getirebilecek psikolojik rahatsızlık belirtileri tarzında çoklu kişilik bozukluğu veyahut şizofreniyle bağdaştırdığım rahatsızlığın tanım biçimi olarak değerlendirdiğim özellik.
Yüzü örten yüz... adorno'nun "ben bir maskedir" diye tanımlamasının ardından o kadar uzun bir zaman geçmediğini düşünerek evrimin soyut düzlemde hızla ilerlediği ve tersyüz hatta altüst olmuş haliyle "maskem bendir" sürecine girdiğimizi belirtmek isterim. neden bu tanımlamayla girdim peki? çok basit, mevcut siyasal olayların gelişmeleri ve haihazırdaki sosyal durum beni buna itti. özellikle türkiye sosyalizminin kendi çekirdiğini teşkil eden eleştiri kurumunu kullanıp kendini yenileyememesi ve muhafazakâr kesimin evrimleşerek kendilerini tabu haline getirmeleridir bunları yazma nedenim. elbette yazıda bu denli aleni olmayacağım, konuyla daraltıp fikri konuya mahkûm etmeyeceğim. çünkü bu fikrin konusu fikrin bizzat kendisi.

maskelerin kullanım süreci arkaik insan için avlanma ve devamında totem olgusu için önemli bir olgu haline gelmiştir. günümüzün maskelerinin daha soyut şeyler olması da bizlerin idlerinden ve platoncu mağaranın derinlerimizde gizli üçlemesinden kaynaklıdır. artık maskelerin "ben" olma adına bir zanaat haline geldiği, "ben" olmanın bir "iş" haline getirildiği bir süreçteyiz. sartre tükeniş romanında şu cümleleri zikreder:

hangi iş sana göre?

-ölmek galiba. ben hazırdım, bütün cesaretimi toplamıştım. ama ölümü aldılar elimden! artık hiçbir şey bilmiyorum, hiç, hiçbir işten zevk almıyorum.

aynı kitabın başka bir yerinde de şunu zikreder:

herkes hakettiği savaşı bulur

yaşama maskesi adı altında sunulan bu sahnede gerçeklikten üç kez uzaklaşarak, gölgelerin arasında dolaşmak suretiyle "ben" olmanın o dayanılmaz cehennemine itiliyoruz. çünkü "ben" olunması demek bir yerlerde bir şekilde varolmak anlamına da geliyor. bu süreçte olması icap eden şey sartre'dan yola çıkarak "ölümü ellinden alınmış" insanlar olarak başkalarının azaplarının kaynağı olmaktır! bunun doğruluğunun altını çizmiyorum. aksine durumun üzerini çizmeye çalışıyorum.

peki, ben olmak neden zul hale getirildi? çünkü "tek-adam" fikrinde ikinci bir fikre ihtiyaç yoktur. burada o tek-adam haricindeki herkes "öteki"dir. ve son dönemde bu durum bir adım daha ileri götürülüp herkes kendinin ötekisi haline gelmiştir.

insanların kendilerini tanımlamak için mesleklerinden veya kazançlarından bahsetmeye başlamaları bunun biricik örneğidir. mesleklere ve kazançlara öncelik veriliyor çünkü o şablon içine girdiklerinde bir kalıp oluşturup toplumun genel yargısı içinde kendilerine yer edinebilecekler. işte toplum böylesi bir genel yargılar silsilesi içinde sıklıkla bahsedilen "kamusal alan" veya "özel hayat" gibi değerlerden azad edilmiştir. özel hayat ve kamusal alan olguları bir rant değeri taşımadığı sürece anlamsızdır. yoksa parkların, bahçelerin ya da ağaçların kesilmesinin başka ne gibi bir anlamı olabilir ki?
hareketli bir zeynep dizdar şarkısı.
http://www.youtube.com/watch?v=d-XzY0dkRRo
gözleri tamamen kapalı filminde muhteşem örneklerine rastlanılabilecek, kıyafet balolarının vazgecilmez aksesuarı.
suretin bilinçaltı... Suret için hastalığın yani insanlığısın teşhisidir demiştim. Maske de o hastalığın farkındalığıdır. Çünkü maske örtmek amacıyla değil saklamak içindir. Yüzün saklanması da insanlığa getirilen bir eleştiriden başka bir şey değildir. Maske öteki yüz değildir, yüz bizim öteki maskemizdir.
varsa soyle maymunlu falan almak istedigimdir.
Cameron diaz'ın erik gibi kütür kütür olarak arzı endam ettiği 1994 yapımı film.
binlercesine sahip olduğum. maddi değil, manevi.

bazen ben de kendimi tanıyamıyorum.

sanırım en sevdiğim özelliğim, bu kadar unutkan olmama rağmen hiçbir maskemdeki karakterimi kaybetmemem, unutmamam. belki de tek iyi olduğum konulardır "yalan" ve "maske" başlıkları.

hayatım yalan. çünkü gerçeği reddediyorum. ne olduğum kişiyi, ne de olduğum kişileri seviyorum. canım sağ olsun.
Cocuklugumuzun unutulmaz filmi.
(bkz: cuban pete)