bugün

(bkz: lost a sahin k nin katilmasi)
john lock'a tavlada eline verip kafasına şaplatırdı.
ertesi gün sawyer ile jack i kışkırtıp taşlı sopalı kavga çıkarttırırdı.
O ikisi birbirini yerken, fransız pilicin sayidi tuttuğu evde kate'i götürürdü.
charlie, jin ve dessy i abiyle akşamları rakı balık yapıp şarkı söylerlerdi.
gece tekrar kate tabi..
baktı ki sıkıldı, vincent ı alır benjamin e dalardı.
4.sezon 9.bölüm itibariyle benjamin abimizin sahra çölünde dağıttığı elemanlara soru sorarken "türkçe biliyor musunuz?" demesiyle türk arkadaşın yabancılık çekmeyeceğini düşündüren hadise.
lost eski halinden daha guzel olurdu. *
benjamine birkaç küfür öğretip türkçesinin daha da gelişmesine katkı sağlardı.
herkes kurtulmanın, hayatta kalmanın mücadelesini verirken bizimki sabahtan akşama kadar tavla oynar, karı kız keser, elini sıcak sudan soğuk suya sokmazdı.

*abi yardım ediverde kurtulalım şu adadan.
+siktir lan göt. cennete düşmüşsün haberin yok. olum aç gözünü aç! heryer karı kız, beleş hayat... eve döneyim de yengen çenesiyle kafamı, alacaklılar da götümü siksin demi? yemezler koçum, iyiyim ben böyle.
*silly turko!
+fak yu lan amuğa goduum.
daha adadaki ilk gün ortamdaki hakimiyetini kurmak, karılara çekici görünmek için -kendince- agrasif tavırlar sergiler, bir-iki kişiye pis dalar, bir-iki kişiye emaneti takar, kral olurdu.
yanına pasif gençlerden kurulu bir tayfa alır, gurup halinde takılır, kendine biat etmeyenleri haraca bağlar, adadaki karılara bikiniyi yasaklatır, ağına düşürdüğü 3 hatuna imam nikahı kıyar kendi çapında haremini kurardı.
http://tr.wikipedia.org/w...T.C3.BCrk_bas_gitaristler
*
charlie türk'tür arkadaş. kendisi mersin'li olup, saman çubuklarından araba yapmış, zıvanadan çıkıp bir tanede bas gitar yapmıştır.
adaya farklı bir tat getireceği kesindir. kıvrak türk zekasıyla iki günde adanın kralı olur, ortamını kurup keyfine bakar. mesela ilk akla gelenler: jack'e doktor arkadaş bulup kendini beleşe muayene ettiren her türk gibi "kanka şuramda bi ağrı var baksana gece açıkta yatmışım heralde" diyebilir.
sayid'den "hacı olur da buradan kurtulursak sizin memleketten kaçak cep telefonu, mp3, teyp falan getirelim satarız" sözü alabilir.
hurley ile "bizim mahalleden bi hayri abi vardı aynı o da senin gibi kiloluydu memleketten bi karışım getirttik allah seni inandırsın altı ayda tığ gibi oldu adam" muhabbeti yapabilir. loto talihlisi olduğunu da öğrenirse yanından ayrılmaz.
claire'e aşık olup "çocuğunla beraber kabulümsün" diyebilir *
charlie'yi bi güzel dövüp gitarını alarak sahilde hatunlara akdeniz akşamlarını çalar.
"benim sigara paketini sen mi arakladın lan" diye sawyer'ın üzerine yürür, sonra barışıp batak öğretir kanka olurlar.
jin'e "karete biliyomusun hacı sen? bir iki numara öğretsene" der, sun'a yenge diye saygı duyar.
desmond'a fal baktırır vs vs...

canı sıkılmaz yani adada. illa yapacak bişey bulur.
haydar : şuna bak mınagoyyim yemiş de sıçmamış!.. bu nimetsizlik içinde hala formunu nasıl goruyon lan?

hurley: n'diyon sen yine ya ha?
haydar: şşşt yakışıklı!.. bütün gün ense kebap olm sen asker de çok dayak yersin lan!

sawyer: kebap?
sayid: döndüm kıbleye niyyet ettim niyet eyledim öğle namazımı kıl...

haydar: lan seyit olm vermesene arkanı rüzgara!
haydar: barış manço'yu nasıl bilirdin?

jin: ?!?!?!?!?!
haydar: allasen bi çarli hareketi yapsana lan!

charlie: ?!?!?!?!
haydar: jack'ciğim rica etsem şu reçeteye bi pasiflora iki tane de öksürük şurubu yazar mısın?!!

jack: ?!?!?!?!
nuri: ya sayid, sen tanıyorsun şu kate'i bi yapıver aramızı.
sayid: nuri abi yapma bak bunu, git kendin konuş. ne diyeyim ki ben?
nuri: sayid bak al bunu ver kate'e geçen kıyıya vuran köpekbalığının dişlerinden yaptım bu kolyeyi.
sayid: nuri abi o kız hoşlanmaz böyle şeylerden ama...
nuri: ya sen bi ver. lan ne adamsın ya. müslüman müslümana destek olmaz mı a.q?
sawyer: ee jack'le kankaları kçını yırttı kaldık biz burda. ötekiler mikicek bizi.
osman: onlar kim be abicim...
sawyer: mq kaç aydır adadasın hala bilmiyosun ne dolaplar döndüğünü.
osman: işin içine dharma girdi ben anlamamaya başladım.
ada içinde yer alan tüm dişilerin hamile kalması.
bir taraftan adadaki tüm kızlara bir şekilde yazacak ve "türk erkeği karizmasını" üzerinde barındıracak, diğer taraftan da "taksim'den aşağı kasımpaşa" halinde kendi kendine takılıp, "hemşerim, hacı, aga, emmolu" gibi türlü şekilde hitap edecektir. her şeye burnunu sokup dayılanacak, ama her defasında da dayağı yiyip oturacaktır. "nane buldum kiminse, sahibi yoksa benimse" diye herşeyi zulalaması da mümkündür.

(bkz: anaa sawyer lan bu)
-sawyer kalk balık yakala lan cücük burası beyaz show değil ne öyle yayılmışsın.
siyah duman* mangaldan yükselirdi.*
http://www.bobiler.org/monte.asp?m=33161
öncelikle bir türk varsa kesinlikle düşen uçakta hakkın rahmetine kavuşmuştur.

(bkz: düşen uçakta mutlaka türk yolcu bulunması)
koğuş ağalığı gibi bir sistem kurulur, yerlere tükürülür, denize işenir, siyaset konuşulur, dedikodu gırla gider, ortalık karıştırılır, çöpçatanlık yapılır, ağda yapılır, kadınlar kendi aralarında gün yaparlar, gizli gizli cep telefonuyla konuşulur.
gün batımında kumsalda rakı balık yapılıp, sonrasında tüm ekibin dönülmez akşamın ufkundayım, samanyolu gibi şarkıları söyleneceği dizi olurdu.
bir okey takımı yapılır ve oynanır.