bugün

izlenildiğinde ufku iki katına çıkartan dizi.
Tim Roth un hem yapımcılığını hem de başrolünü oynadığı süper ötesi bir dizidir. Keşke devam etse dedirttirir.

Nedense oradan gördüklerimizi karşımızdakinde belli etmeden uygulamak isterken, muhtemelen hiç bir jest ve mimik alamadığımızdan ibaret olan başarısız bir uygulamaya teşvik eder.
konuşurken mimiklerine daha fazla dikkat etmen gerektiğini düşündürüp, hata yapmayayım diye saçma sapan hareketler yaptıran dizi.
3. sezonunda iptal edilen dizi. beden dilinin insan hayatında ne kadar öne çıkan bir şey olduğunu gösteriyor dizi.

-- spoiler --

ama benim anlamadığım bu cal var ya, şimdiye kadar nasıl o kadar mekana gelen adamlardan veya kadınlardan dayak yemedi? bizim ülkede olsa her olayda en az iki kişiden dayak yerdi. zaten dik dik bakıyor oradan bi yumruk yer de, dedikleri falan da mesela bütün dünya sabırlı da bi bu deliymiş gibi lanse edilmiş, çok gözüme batıyor. ben bile sakin insanım, ağzımın içine girse kafayı atarım adama.

-- spoiler --
Harika ve bir o kadar da etkili bir dizi. Yalan anlama metotlarından birisini uyguladım. Üniversitedeki hocam sınavı okuduğu söyledi. Neden sisteme girmediğini sorduğumda, durdu biraz düşündü, sistemin arızalı olduğu, problem gidince sisteme gireceğini söyledi.

burada söyleyeceği yalanı düşündü, bunu kaşlarından anlamak da mümkündü. yalan söyledi, diğer hocalar sistemde notları açıklıyorlardı, bunda nasıl arıza olsun?

Bu dizi gerçekten insanın ufkunu açıyor. insanlara farklı bir açıdan bakmanızı sağlıyor.
kendini tekrar etse de farklı ve hayatın içinden bir konusu olduğu için izlenmesi gereken dizi. ayrıca tim roth insanı büyülüyo. hele jenerikteki kameraya yaklaşması kendime çeki düzen vermeme sebep oluyo.
paul ekman nın kitaplarını almamı sağlayan dizi. Hafif paranoyak yapmasıda cabasıdır. izledikten sonra.
"Yalandan güldü"
" takip ediyor kesin yalan" gibi gibi birçok iç konuşmaya neden olacak, sevilen sağlam kurgu ve oyunculuğa sahip dizidir.
Erkenden yayından kaldırıldığına inandığım kaliteli dizi.
Kaliteli bir diziydi. Yakından takip edemediğim bir diziydi yalnız.
insanın psikolojisini bozan dizidir. sürekli insanların yalanını yakaladığınızı düşünürsünüz.
(bkz: aha burnunu kaşıdı kesin yalan)
Oyuncuların yüzlerindeki duygu ile ünlülerin ve siyasetçilerin benzer duyguları dile getiren ifadelerini verdiği sahneler için bile izlenecek olan dizi. Ayrıca lightman'dan hızlı davranıp bir kaç ifade çözebiliyorum ehehehe.
ilk sezondan sonra sıkmaya başladı sanki bir süre sonra hep aynı tarz gittiği için 2. Sezonda yaşanan olaylarda hep aynı olacak gibi en sevdiğim bölümü ilk sezonda 12. Bölümdü cinayetleri taklit eden adam o bölümdeydi galiba.
oyunculukların ve konunun sıradışılığının yanı sıra beni asıl verdiği bilgilendirmelerle büyülemiş dizidir. keşke devam etseydi.
kibirli, enerjik ancak birikimli ve beden dilini öğrenip öğretmeye aç doktor lightman' ın serüvenlerini konu alan, güzeller güzeli melissa george' u da birkaç bölümünde ağırlamış diziydi.
ilk olarak lisede ingilizce dersinde tanıştığım her hafta cuma izlediğimiz kaliteli diziydi.
koreli başkan bölümü en güzel bölümdü.
the mentalistin daha bilimsel olanı.
ayrıca daha ciddi.
sadece ilk sezonu güzel dizi. evet ilk sezonu gerçekten güzeldi. ancak 2. hele ki 3. sezon tam hayal kırıklığı.
dizilerden nefret eden bir insan olmama rağmen bir solukta bitirmiş olduğum dizidir.
"bu gerçekten dizi mi?" diye kendime sorduğum dizidir.
'gossip girl', 'shameless', 'vampire diaries' gibi s*kimsonik şeyler diziyse bu nedir abi?
beğendiğim, izlemeyi sevdiğim bir diziydi, erken bitti.
bana yalan söylediler şarkısı geldi bir anda aklıma.
Beden diliyle ilgili, suçluların yalanlarını yakalamaya yönelik hoş bir dizidir.
Bikaç gün önce izlemeye başladığım dizi. Gerçekten insanı etkiliyor karşımdaki konuşurken el hareketkerine, alnının kırışıklığına falan bakıyorum. Fakat 3 sezon olmasına anlam veremedim en dandik diziler bile 7-8 sezon sürebiliyorken bu dizinin 3 sezonda bitmesi yazık olmuş.
johnny lang klipte kabak sıtayla saçlarıyla müzik marketi çoşturmaktadır.
görsel
2006 senesinde ilk defa sayın önder şerif faysal yıldırım'ın mersosunda dinlediğim harikulade depeche mode şarkısı.

"günün sonunda evde beni bekleyen bir ödül olduğunu hatırlat" cümlesi nedense beni o günden beri hep ağlatmıştır. ağlamayanın da afedersiniz reptilyan olduğunu düşünmemem için bir sebep yok ortada...