bugün

the sixth sense (altıncı his) , unbreakable (ölümsüz) , signs (işaretler) , the village (köy) gibi filmlerin hint asıllı yönetmeni m night shyamalan'in 15 eylül 2006 da gösterime girecek olan yeni filmi.

http://wwws.tr.warnerbros.com/ladyinthewater/
türkçe'ye 'sudaki kız' olarak çevrilmiş film.
Sabırla beklediğim,afişleri bile insanı feci meraklandıran film.Fragmanı süperdi.Başrollerde Paul Giamatti ve Bryce Dallas Howard oynuyor.Şu ana kadar çektiği bütün filmleri izlediğim Shyamalan'dan gene ters köşeler bekliyorum.
cuma akşamı ufak çaplı bir bursa zirvesiyle izlemeye yeltendiğimiz; ama salca hazretlerinin "olm ben tırsarım lan böyle filmlerden, sonra bir hafta suda kız görürüm ben." demesiyle izleyemediğimiz filmdir... ha sonra zirve okeye dönmüştür, bunun filmle hiçbir ilgisi yoktur...
(bkz: Paul Giamatti)
insanı kısa süreli de olsa gerçek hayattan uzaklaştırıp, bir masalda yaşamayı sağlayan film. film insanı o kadar etkiliyor ki, filmden sonra eleştiri bile yapamıyor insan. öyle sarıp sarmalıyor bu masal insanı. filmi beğenmeyenler ya masallardan anlamıyor ya da görmeyi bilmiyor.
tam anlamıyla bir masal olan ve bunu bilerek filmi izleyeceklerin keyif alacağı bir eserdir.
insanı iki saatliğine de olsa dünyadan alıkoyan,masal alemine götüren film.syhamalan bu sefer yapmış.komik,duygusal ve aksiyon sahneleri bol,kimi yerlerinde her zamanki gibi gene insanı yanıltan çok hoş bir yapım.
imdb notu 6.1 dir.
kötü bir film. pek bi hevesli gidip çıkışında "bu muydu?" dediğim sonuna doğru dialogların iyice saçmalaştığı çocuk oyununa döndüğü film.
geçtiğimiz günler de banu alkan'ın, suyun içinde bikinisini çıkarması ve su seviyesinin gözle görülür şekilde yükselmesi olayı olabilir. ama ne kadar lady'dir kendisi bilinmez.
çok kotu filmler var, hakkında yazmaya gerek bile duymadıgımız. onların zaten çok iyi film olmak gibi bir kaygısı da yok. lady in the water'ın insanın sinirlerini bozan kötülügü buradan ileri geliyor. kötü, ama iyi olma kaygısını syhamalan'ın her tavrıyla taşıyor. üç yaşındaki çocuga izletsen, kurgusundaki dandiklige gülecek olan bu filmi, the village ile alınan sinyallerden sonra izleme gafletine düşmemek gerekirdi.
(bkz: lady in red)
(bkz: serbest çağrışım)
sıkı senaryosu olan bir film.
son derece sıkıcı ve gereksiz bi film.
syhamalan hayranligini yitirmenize sebep olabilecek kadar kotu bir kurguya sahip, replikleri kotu, olay orgusundeki devamliligi saglarken kullanilan parcalar insani bunaltacak derecede basit, sadece anlatmak istedigi efsane icin izlenebilirlige sahip bir film.

keske biraz ozen gosterilseydi.

kisaca; dusunce guzel uygulama kotu.
başrol oyuncusu olayları bir masal üzerinden çözmeye çalışmaktadır.
"nasıl kötü gerilim filmi yapılır, bir gerilim filmi olduğu iddiasını kendisine rağmen nasıl taşıyabilir" in cevabı.
shalayman'ın emekli olduktan sonra kendine meşgale arayan andropoz amcaların o her şeye bulaştıktan sonra eski işine dönüp, onu da beceremeyişine tanık oluruz bu filmle, "the village" den sonra (bkz: bu mudur) der, patlamış mısırların bile ziyan olduğuna mı, 2 saatlik zaman kaybına mı yanacağımızı düşünürken, gelir, sözlüğe yazar, rahatlarız..
kendimi amsalak olarak nitelendirmeme neden olan filmdir. hiç gitmek isteemdiğim halde bir kız uğruna gidip inanılmaz can sıkan bir filmdir. kısacası iyi anılarım olmayan bir filmdir. ama o kız için yine giderdim:)
hiçbir numarası olmayan filmdir. ne gerildim, ne güldüm, ne korktum, ne üzüldüm. duygusuz izliyorsunuz filmi, hatta sıkılıp arada zapping falan yapıyorsunuz.
sen 6. his gibi bir film çekı sonra da gel bunu çek oldu mu olmadı. ama filmi seyrederken sıkılmadım hayret. o kızı dahna güzel biri oynamalıydı biz de o zaman evet peri gibi kız diyebilirdik. filmde müzik namına bir şey yok. keşke senaryosu üzerine biraz düşünseydi. o zaman bu cümleler bambaşka olabilirdi.