bugün

bir uyandığında kuş sesi duymak değildir.

özellikle sizi uyandıran o ses muhabbet kuşunuzun alarm gibi ötüşü ise kafesi dışarı atmanız gerekir.
şehirde yaşayanların bilmediği şey.
bunun daha da güzeli su sesiyle uyanmak.
şehirde yaşamama rağmen (bkz: istanbul) başıma her sabah gelen güzel şey.
güne huzurla başlamak için müthiş bir başlangıçtır. kargaları ve baykuşları tenzih ediyorum. saka ve kanarya olcak yani. fazlada ciklemiycek arada bi ötcek.
bu sabahki uyanma şeklimdir.

insana; memleketinde yeşillikler arasında hamakta uyumuş hissini verir.

(bkz: kalbim egede kaldı
Ne kadar özlediğimi kelimelerle anlatamam. (bkz: gelibolu)
Kuş sesiyle uyanıp rahatsız oldum diyen aslında uyanmasına rahatsız olmuştur. Uyanmak istememe gibi bir uykuculuğumuz var. Uyku tatlı geliyor, erken uyandığımızda da haliyle hoşumuza gitmiyor.

Başka bir dilde uyanır uyanmaz kuş sesini dinlemek isteyenleri anlatan söz bile var.
(bkz: sabah ereksiyonu)
dünyanın en şirin sesiyle uyanmaktır. salonda uyuyakaldığımda sabah minik kuşum ciyaklayarak uyandırır. güne iç sıcaklığıyla başlatır.

yeryüzünün ve gökyüzünün melekleri onlar.
gün ışığı görür gormez ötmeye başlayan ve susmayan bir adet sayko papağanınız ve ona eşlik eden biri papağan dört tanesi de muhabbet kuşu olan bir kuş sürüsü beslemiyorsanız muhtemelen iyi bir şey olduğunu düşündüğüm eylemdir. hayır bir de sevişiyorsun çatır çutur gözümüzün önünde. sıkıntın ne papağansın sen be gagasını diktiğim niye horoz gibi sabahın altısında ötersin ki, özellikle de pazar sabahları?
bana da bir defa olmuştu ama pek mutlu başlamadı günüm. lise hazırlık sınıfındayım. bir gece çok yorulmuşum, ders çalıştığım ender akşamlardan birini yaşamıştım. vücut alışık değil tabi. uyumaya karar verdim. o dönem de bir muhabbet kuşum var. ismi çıtır. 14 yıl boyunca birlikte yaşadık. kardeş gibi bir şey olmuştu bana artık. çıtır'ın da kafesinin üzerini örttüm, uyudum. sabah 6 buçukta alarm çaldı. çıtır salıncağından düştü. düşünce öyle bir öttü ki ev yıkıldı. o ötünce ben korktum, yataktan fırladım. fırlayınca boynumdan tuhaf bir ses geldi ve korkunç bir sancı girdi. boynum tutuldu. ama o kadar kötü tutuldu ki acısını hala hissedebiliyorum. ağlaya ağlaya üzerimi değiştirip okula gittim. evet ölecek duruma gelmediğim sürece annemler beni hep okula gönderdiler. okulda çok sancım olunca ailemi çağırdılar. beni alıp doktora götürdüler. kas gevşetici kremlerimi sürüp beni tekrar okula bıraktılar. evet okula. yine eve götürelim de çocuk yatsın dinlensin diyen yok. okula götürdüler. o günden itibaren 3 gün boyunca sağa dönük yaşadım.

kuş sesiyle uyanmak her zaman huzur vermiyor yani. efendim.
köyde iseniz normaldir. şehirlerde korna sesi ile idare ediniz.
Şehrin koşturmacasının içinde hayatta kalmaya çalışanlar tarafından toz pembe görünendir.

Düşün ki cumartesi mesai kitlemişler. Çıkmışsın 7-8 metrobüs gelmişsin eve 10-11 atmışsın kendini yatağa. Olm bu kuş dediğin güneşe öter yani sabah 6 dedimi öter kışın biraz daha geç.

O değerli uykun güzel bölünmüyor.

(bkz: yaşandı)
insanı ponçikçe uyandırırlar.

görsel