bugün

sözlükte başlığının açılmamış olduğunu görünce şaşırdığım telgrafçılar.gerçekten sözlükten utandım.neyse bari ben tanıtayım da bu adamları bakıp öğrenen çıkar elbet.
öncelikle şunu söyleyelim:

Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında, dönemin en ileri haberleşme aracı olan telgrafla yürütülen çok çetin bir kavganın rolü yadsınamaz.

Fatsalı Halim Efendi , Telgrafçı Hamdi Bey gibi çok sayıda isimsiz telgrafçı, istanbul'daki ingiliz haberalma kaynaklarının akıl almaz baskı ve kuşatmasını kırarak Anadolu'ya yani mustafa kemal'e çok öenmli bilgileri göndermeyi başarmıştır.peki bunu nasıl mı yapmıştır?

Telgraf hatlarının tahrip edildiği, telgrafhanelerin basılıp dağıtıldığı bir ortamda yurtsever telgrafçılar, Mustafa Kemal'in hizmetinde yer almış; O'na bilgi aktarabilmek, iletilerini yerine ulaştırabilmek uğruna canlarını hiçe sayarak çalışmışlardır.
ve o meşhur olayı gerçekleştirmiştir fatsalı halim efendi. telgraf teli birbirine yetişmemişti ve bu adam vücudunu ıslatıp telleri iki eliyle tutup çok önemli olan o telgrafın çekilmesini sağlamıştır. yani ölümü göze almıştır. peki ben niye açtım bu başlığı diye soranlar felan olabilir. bu adamın önemini anlatan güzel bir video ya rastladım. o video'nun linkini buraya koyacaktım ki hiç entry girilmemiş. neyse sağlık olsun ben linki vereyim.
http://facebookvideoindir...sali-halim-efendi-hq.html
bu ülke için elektrik yemekten bile çekinmeyip görevlerini yapan asil insalar. önlerinde saygı ile eğilmek bile absurt olmaz. demokratik laik cumhuriyetimizin mimarlarından... (bkz: teşekkürler)
(bkz: teşekkürler)
9 eylül'de ordumuz izmir'e girmiş, nihai zafer kazanılmıştı.

dünya basınının tek gözdesi mustafa kemal paşa'ydı.

11 eylül'de bir amerikalı gazeteci mustafa kemal ile tarihi röportaj yapma fırsatını yakalamıştı.
ilk soru;
"efendim bu zaferi neye borçlusunuz?"

mustafa kemal'in bu soruya cevabı ilginçti.
"telgrafın tellerine..."

şimdi zaferden biraz geriye gidelim.

1920'nin sonbaharı.
ingilizler her türlü casusluk ve konrtrespiyonaj faaliyetlerine karşın bir türlü mustafa kemal ve yakınına sızamıyordu.
çünkü mustafa kemal istihbarat konusunda ingilizlerden her daim bir adım öndeydi.

milli kuvvetler bir yere girdikleri an ilk olarak telgraf binasını ele geçiriyorlardı.
telgraf çok önemliydi.
mustafa kemal telgrafın telleri sayesinde aynı anda musul, diyarbakır, erzurum, bursa, antalya, adana, gaziantep, trabzon ile haberleşiyor, anlık bilgiler alıp, anlık bilgileri paylaşabiliyordu.
görsel

ingilizler buna bir çare bulamıyordu.
nasıl bulsunlar ki?

sirkeci'deki büyük postane binasının 2. katı işgal kuvvetlerinin muhabere merkeziydi.
lakin, bu binanın bir de bodrum katı vardı.
karakol örgütü mensubu telgrafçılarımız, 2. kattaki muhabere merkezinden, bodrum katına tel çekmişlerdi.
böylece muhabere merkezine gelen bilgi en geç yarım saat sonra mustafa kemal'in kulağına fısıldanıyordu.

mustafa sagir böyle yakalandı.
black jumbo casusları, bupsy paury, mahmut hamdi, diş hekimi ahmet ihsan böyle yakalandı.

kuşadasında düşen dh-9 yunan uçağından telgrafın telleri sayesinde haberdar olundu, vecihi hürkuş gitti uçağı tamir edip ankara'ya getirdi, o uçak 1 eylül 1921'de bize türk havacılığının ilk zaferini kazandırdı...

yunan başkomutanı trikupis, telgrafın telleri sayesinde uşak'ta kıskıvrak ele geçirildi...

saymakla bitmez.

telgrafın telleri yardımı ile bu millet büyük bir zafer kazanmıştı.

mustafa kemal bunu hiçbir zaman unutmadı.
1937 yılında italyan mucit marconi öldüğünde atatürk, italyan bilim adamının ailesine şu telgrafı çekti;

--spoiler--
marconi ailesi roma...
bütün insaniyet, uğradığınız kaybı acı bir surette hissetmektedir.
bu elim felakette büyük marconi'nin hatırasına karşı taziyelerimle beraber bütün sempatimden emin olmanızı rica ederim.
kemal atatürk...
--spoiler--

bu vesileyle kahraman telgrafçılarımızı başta fatsalı halim efendi, manastırlı hamdi bey, ahmet remzi bey, alaşehirli sami bey olmak üzere şükranla anıyoruz.

ek: kurtuluş savaşı sırasında ankara'da görev yapan telgrafçılarımız.
görsel
isimsiz kahramanlardır. Allah razı olsun.