bugün

60'lı yıllarında başında köy enstitüsü davasıyla başlayıp, 70'li yıllardaki totem buhramıyla iyiden iyiye konuşulan, 80'lerdeki iç karışıklıkta ise birdenbire ortadan kaybolan, ancak şimdilerde gene gündeme gelen bir düşünce. üzerinde şiddetle durulması gerek. bu konuda oldukça fazla makale, roman, daha da önemlisi churchill gibi rakip komutanların anılarını okuyan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, doğru sayılabilme ihtimali yüksek bir bir görüş bu. yani kurtuluş savaşı öyle ya da böyle zaten kazanılacaktı. kim olursa olsun sonuç değişmezdi.

atatürk ile fatih terim'i karşılaştırdığım, benzer çerçeveye oturduğum entrylere büyük tepki geldi. üzüldüm. hakaret bile vardı. gerçekten de biz bir şeyleri konuşamıyoruz. istenirse silerim tabi, benim için önemli değil. ancak öne sürdüğüm tezlere, yorumlara, sağlam dayanıklı tespitlere en ufak bir karşı tez üretilmedi. nedeni niçini ortaya konulmadı. kurtuluş savaşını da benzer bir noktada değerlendiriyorum.

nasıl ki milli takımımız turnuva maçlarına kötü başlayıp sonradan açılıyorsa, kurtuluş savaşı da aynı şekilde gerçekleşti. bizim karakterimiz bu. ayrıca fatih terim'in yanlış oyuncu, taktik hataları olduğu gibi, atatürk'ün de yanlış yerlere cephe açması, beğenmeyip değiştirmesi, taktik, strateji ve planlama hataları oldu. olamaz mı, elbette olur, insan beşerdir şaşar, bu onu küçültmez. hendek savaşının taktiği gibi akıl dolu taktikler bulmak kolay iş değil.

başta churchill'in anıları olmak üzere, bir çok kaynakta türkiye'nin savaşı çok daha önce kazanması gerektiğini yazar. adeta hediye edildi iması yapılır. çanakkale savaşında yapılan taktik hataları churcill'in değerlendirmesi, bunun üzerine boğazları egemenliği altına almak istemesi, tarihi bir gerçektir. olamaz mı, elbette olur, ama bunları konuşmalı, tartışmalı, karşılıklı fikir teatisi şeklinde paylaşmalı, aydınlanmalıyız.

nasıl ki terim'le kazanabileceğimiz maçlardan mağlup ayrıldıysak, rahat almamız gereken musul ve kerkük'ü alamadık. böyle bakınca o kadar çok benzerlik çıkıyor ki. isviçre'yi yendik mesela, herkes çok seviniyor, ama zaten yenmemiz gereken bir takım, tıpkı kurtuluş savaşının kazanılmasının normal olması gibi. milli takım gibi savaş döneminde ordunun kadrosu da çok iyiydi. osmanlıyla beraber yeniçeri ekolünden gelen askerlerin savaşma gücü rakibin çok üstündeydi. aynı kadroyu, taktiği, normal olanı yapsaydık, terim'n tümeri oynatıp yıldıray'ı kadroya almaması ya da nihat'ı tek forvet çıkarması gibi, sarıkamış ve nice cephelerde, taktiklerde macera aranmasaydı, savaş çok daha çabuk kazanılacaktı.

bütün bunlar atamıza sevgimizi azaltır mı peki, elbette hayır. bana en sevdiğin, gurur duyduğun türkler kim diye sorsalar, tabi ki cumhuriyetten sonra, başarısı yurt içine aşan, atatürk, nuri bilge ceylan ve orhan pamuk derim. ama bu onların eleştirilmeyeceği anlamına gelmez ki... kurtuluş savaşı türkiye açısından o zamanki şartlara göre basit bir savaştı.
evet, belki olabilirdi. ama üstünde ne kadar konuşulursa konuşulsun doğruluğu ispatlanamaz, çünkü önerme falan değildir. bilim de böyle şeylerle uğraşmaz zaten. "kurtuluş savaşı'nı kaybetseydik çok kötü olurdu", "birinci dünya savaşı'nda itilaf devletleri yenilseydi tam süper olurdu" gibi bi şey. hayır, bi de gerçekten olmuş gibi başlık açılmıyor mu?...
alacağını alan güçler artık çekilmiştir, savaşacak güç kalmamıştır. en dişli mücadele daha yeni kurulmuş olan yunan ordusu ile yapılmıştır onlarda ta ankaraya kadar yaklaşmışlardır. kahramamanmaraş antep ve birkaç yerde bölgesel savaşlar olmuştur ve bunlar dışarıdan çok az yardım alınarak yöre halkının kazandığı zaferlerdir.
* * *
(bkz: impossible is nothing)
bilimsel olarak bu başlık şöyle örneklenebilir.

Boğaz köprüsünden atlayıp ölmemek de mümkün müdür sorusuna evet denebilir. Denemesini yapmak ise bir hayata mal olabilir.

Aynı soruyu başlıktaki gibi de sunabiliriz. Yalnız bu sefer bir insan hayatı değil bir milletin kaderi söz konusudur.

Lakin kazanılabilseydi eğer, kazanılmaz mıydı daha öncekiler?
atatürk kavramını ve değerlerini küçümseme amaçlı ortaya atılmış iddia.
hangi savaş vardır ki önderi olmadan kazanılmış?
ki bu savaşı kazandık diyelim o zman bazılarının istdiği gibi hemen padişah istanbuldaki tahtına geri çıkartılıverecekti di mi. aslında tüm amacınız bu, bunu isterken açık açık diyemiyorsunuz da sözü evirip çevirip başka yerlere getiriyorsunuz.

kurtuluş savaşı gibi ağır şartlarda yaşanmış bir savaşa da basit demek sadece görmezlerin * ve aymazların yapabileceği bir iştir. 1914 1 dünya savşından büyük yaralarla çıkmış elinde silah namına ne varsa harcamış millete son bir gayretle elinde ne var ne yok kullandırılarak yapılan, hatta liselerde sonraki dönemlerde mezun çıkartmayacak kadar genç nüfusu da harcayan bir savaşa basit deniliyor ya kemikleri sızlıyordur şimdi o şehitlerin.

iddia, şu-bu önerme falan değil; doğrudan istatiklere bağlı şeyler bunlar! senden kat kat üstün olan ordulara karşı yurdun dört tarafında savaş vereeceksin, sırtını yaslayacağın, güvenebileceğin bir yön olmayacak ve sen geleceğin olan liseli,üniversiteli gençleri de bu savaşta yitireceksin; yıllar sonra rahat koltuğundan sallayan biri de buna "basit savaştı" diyecek. bu savaşlar öyle counter oynamaya-age of empire oynamaya benzemez, yedin mi mermiyi kalkamazsın bir daha, kaçtı mı bir mevziden beş-on asker gitti bütün savunman,taktik maktik hikaye ondan sonra klavye generalleri!

(bkz: lan ben neyse bir sey demiyorum)
atatürk olmasaydı kurtuluş savaşı örgütlenemezdi, düzenli bir ordu karşımıza çıkmazdı. sadece sokak ve gerilla savaşlarıyla mücadele edilirdi ki işte o zaman ülke baştan sonra işgal edilmiş olurdur. *
atatürk hem cephe gerisinde hemde cephe de göstermiş olduğu üstün başarıyla savaşın kazanılmasında büyük rol oynamıştır. üzerine tezler yazılan o zaman kadar görülmemiş bir savaş planıyla * önce sakarya daha sonra başkomutanlık meydan muhaberesinin kazanılmasında büyük rol oynamıştır.

evet atatürk ilah değildir savaşı tek başına kazanmamıştır ancak kazanılmasında büyük bir rolü vardır.

kurtuluş savaşını örgütleyip, ilk elden yöneten atatürk' tür. bir başkası değil.
atatürk bir başlangıç yaparak ülkeyi organize edip birçok insanı uyarmıştır. onların gözünü açmıştır ve gözü pek insanları bir araya toplamıştır.ancak insanların tarihini bilmeden okumadan duyduğu sözlere inanarak yanılgıya düşmemesi ve daha çok aydınlatıcı bilgilerle kafasında ki herşeyi değiştirmemesi önemlidir.

osmanlı da bu sebepten yıkılmamış mıdır? tarihini ve bir tarih yaratanları unutarak..yıllarca adını yaşattıklarını yenilere değişerek ve bir görüş sanarak silerek.
işe biraz daha farklı bir boyut katmak gerekir ise, evrende abes iş olmaz. herşey olması gerektiği gibi, ve olması gerektiği için olur. eğer Atatürk olmasa idi, Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı, çünkü o örgütlenme, o motivasyon başka türlü olamazdı. Kurtuluş Savaşı, inancın zaferidir. Atatürk inanmış ve inandırmıştır, ve bu halk, yoktan pare pare eti dökülen bir hasta adamdan ayağa kalkmayı başarmıştır. eğer Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmaması, bu mübarek toprakların yabancı kuvvetlerce pay edilmesi gerekse idi, Atatürk doğmazdı bile.
Şimdi de bir Atatürk' e ihtiyaç var. Hadi kazansa ya şimdi de Atatürk düşmanları satılıp savılan ata dede hakkımızı geri...
içimizdeki hainlere rağmen kurtuluş savaşının kazanılmasıdır.

(bkz: mustafa sabri nin mustafa kemal e idam fetvası)

(bkz: şeyhülislam abdullah dürrizade in idamı onaylaması)

(bkz: vahdettin in ölüm fetvasını yürürlüğe koyması)

(bkz: sadrazam damat ferit paşa hükümeti)
bu görüşün ardından lozan barış antlaşmasının da çok daha iyi şartlarda yapılması gerektiği iddia edilir. devamıdır. atatürk olmadan da kazanılacağı öne sürülen savaşın, gene atatürk'ün müdahelesi olmadan lozan'da nasıl sonuçlanacağına kadar uzanır olay. bu konferansa ismet inönü yerine kazım karabekir ya da rauf orbay gitseydi balkanlarla beraber musul ve kerkük de alınacaktı. mevcut şartlarda neredeyse türkiye aleyhine ancak bu kadar olabilirdi denilebilecek bir anlaşma lozan. öyle ki, her şeyden korkan, çekinen, ufak olsun bizim olsun diyen ismet inönü bile görüşmelere devam ettiği her gün masadan kalkmak, oradan ayrılmak istemiş fakat atatürk'ün zoruyla kalmıştır. dolayısıyla tarihi bilmeden böyle ön yargılara kapılmak doğru değil. fikir teatisiyle aşacağımız yerlere hınçla, öfkeyle, sabit fikirle gittiğimizde elimizde hiç bir şey kalmıyor.
(bkz: fatih s. mehmet olmadanda istanbul'un fethedilecek olması)

(bkz: fatih terim olmasa uefa kupasını gs yine alırdı sorunsalı)

(bkz: ama varmıslar) (bkz: iyi ki varmıslar)
(bkz: nah)
doğrudur. zira kurtuluş savaşını kazanan atatürk değil, mustafa kemaldir.
yanlıştır. zira ikinci kurtuluş savaşçıları bu ülkede bir şekilde öldürürülmüştür maalesef.
bence mümkün değildir bunun da ötesinde biz tarihi deneysel olarak inceleme imkanı bulsak ve başa mesela ali sami alkış'ı geçirsek ve deneyimizde kurtuluş savaşı kazanılsa bile türk devrimi inkılaplar o olmadan hep eksik kalacaktır.
- abi kurtuluş savaşı atatürk olmadan da kazanılırdı
+ aferin. peki teyzenin sakalı olsa nolurdu ?
- anlamadım abi
+ diyorum ki git bi bak çay olmuştur
kökten yanlış bir sav gibi geliyor bana. çünkü atatürk olmasaydı bırakın kurtuluş savaşı'nın kazanılmasını savaş diyebileceğimiz düzenli çarpışmalar bile olmayabilirdi. dönemin iyi yetimiş bazı subay ve yüksek rütbeli komutanlarınının bile manda fikrini makul karşılaması beni destekler nitelikte. tabi ki faraziyeler üzerinden konuştuğumuz için ne desek havada kalacaktır. o yüzden olmuş olanlar üzerinden olacakları kestiremeye çalışmak tabii olandır. boşa vakit kaybıdır ötesi.
atatürk olmasaydı kurtuluş savaşı olmazdı. o zamanlar ülkeyi yöneten kişiler çoktan vatanı satmışlardı bile. herkeste bu duruma rağzıydı, bir kişi hariç. bu duruma isyan eden mustafa kemal atatürk, halkı bütünleştirerek ve bağımsızlığa inandırarak bu onur mücadelesini başlatmış ve kurtuluş savaşını halkıyla birlikte kazanmıştır.
maalesef fatih terim olmasaydi da milli takim isvicre'yi yenerdi onermesi gibi dogru bir onerme degildir. seriatcilarin egitim mufredatlarinda yer alan saymakla bitmeyecek yanlislardan sadece biridir. gundeme getirip tartismaya acik bir konu gibi degerlendirilmesini onlemek icin kaale bile alinmamalidir.
Atatürk'ün savaştaki önemini yadsımak isteyen kişilerin sarfettiği cümledir.Bununla ilgili savaşta yaşanan bir olayı hatırlatmak gerekir.Çanakkale savaşında savasın en kritik noktalarından birinde Türk askerlerinin bütün mermileri tükenmiş ve askerler geri çekilmeye baaşladığı anda Atatürk geri çekilen askerlerin yanına giderek neden çekildiklerini soruyor.Askerler komutanım mermimiz bitti düşman sayıca fazla geri çekiliyoruz diye yanıt veriyorlar ve Atatürk ''Merminiz yoksa süngünüz var süngü takıp sipere yatınız'' emrini veriyor ve bu sayede düşman askerleride karşı tarafta sipere yatıp beklemeye başlıyorlar.Beklenen takviye Türk askerleri cepheye geliyor ve düşman geri püskürtülüyor.Burada bir çok tarihçi bu olayın savaşın gidiş hatını etkilediğini ve bu sayede çok önemli bir mevzinin kurtarıldığını ve belki de bu sayede savaşın kazanıldığını anlatmaktadırlar.Atatürk'ün önemini kavramak istemeyen yada yadsımak isteyenlerin Çanakkaleyi ziyaret etmeleri önerilir.Benliklerini hatırlarlar en azından.
ancak şeriatçıların rüyalarında gerçekleşebilecek durum.
(bkz: Clair Price)
(bkz: TÜRKiYE NiN YENiDEN DOĞUŞU)
türk ulu budunu, milli, ulus, türkçe savunuculuğuna soyunduğu halde dilini oraya adamış anglosakson köpeği, britanya hizmetkarı olmuşların aksini iddia ettiği önerme. alakadar olunan, sadece bu çelişkinin varlığı noktasında devinip duran saçmalayıcılar, diğerleri tenzih mevkiindedir. belit olmaması belli itlerin varsayımı ilim bilim kabul etmemeleriyle yakinen ilintilidir. liman von sanders salaktı ya, öyle anlatır kitaplar, bütün kararları hatalıymış...mış. tarihi mışlar mişler haline getirilmiş bir milletin bireyleri ilmin çoğunluğunun varsayımdan oluştuğunu, deneme yanılma yöntemlerinin olmadığı varsayımların teori adı altında bilimin gerçekleri arasında yer aldığını bilmez, bilse de-öğrendi ya şimdi-inat eder, kabul etmez. olabilirdi arkadaş, mustafa kemal olmasa bir başkası da olabilirdi. kendisine o görev verildiğinde adının bulunduğu listede en az 10 paşa ismi daha vardı. yani, nasip kısmet talih kader. pardon, fatalist takılmayacaktık aramızda kaderden uzak, insanlığın dertleriyle hemhal barış savaşcısı aklını putlaştırmış kederliler var.
piyango bileti almadan da büyük ikramiyenin size çıkması gibidir.
bir amanın yoğun trafikte karşıdan karşıya geçmesi gibi bişidir. her an ezilebilirsiniz.