bugün

kayserili insanın zekasını gözler önüne seren fıkralar demetidir.en bilindik örneklerinden birisi için :

kayserili'nin eşi ölmüş,
ve gazeteye ilan vermiş.'hanımı kaybettim , üzgünüm ' diye.
bunu gören ilan görevlisi ise şahsı aramış demiş ki : '3 kelime daha yazabilirsiniz , 6 kelime hakkınız var çünkü,isterseniz değerlendirin.'
kayserili sorumuş : ' aynı paraya mı ? ' .görevli ' evet aynı paraya ' deyince :

bizim gayserili 3 kelime daha eklemiş:

''satılık toyata var ''.

kayserili dostlarım ..abi hayranım zekanıza.
yahudilere atfedilmiş fıkraların isim değişikliği yapıp yer alacağı başlık.
kimse sakıp sabancı dan dolayı kayserilileri ticaret erbabı sanmaz. zaten öyledir. durduk yerde olmamıştır. ilk ticaret merkezi olarak geçen kaniş-karum kayseri de bulunmaktadır. o dönem anadolu ya gelen tüccarlar tarafından ticaret öğretilmiştir.*

kayserililerin ticari zekasını ön plana çıkartan fıkralardır.
kayseriliye sormuşlar:
-2 kere 2 kaç eder?
-alırken mi verirken mi?
çocuk : baba, harçlığım bitti.

baba : kaç para istiyorsun?

çocuk : 500 tl. yeter.

baba : ne!! 500 lira mı? n'apıcan 400 lirayı? 300 lira neyine yetmiyor? 200 liraymış! peh! rüyanda görürsün sen 100 lirayı! hadi, al şu 50 lirayı, git gözüm görmesin seni!
kayserili ölüm döşeğindedir ve tüm ailesi ziyaretine gelmiştir :
*oğlum burda mı ?
-burdayım baba
*hanım burdamı ?
-burdayım bey.
*torunum burda mı ?
-burdayım dedecim
*hepiniz burdaysanız dükkana kim bakıyor lan.?!+%&/(
temel ile kayserili ölmüş cehenneme gitmişlerdir karşılarına çıkan zebani şöyle demiştir
+ 5 lira verin bana sizi dünyaya geri göndereyim

temel dünyaya geri dönmüştür temelin dünyaya geri döndüğünü gören insanlar şaşkın bir şekilde sormuşlar

+ sen geri döndünde kayserili nerde ?
- o 5 lira olan çıkış ücretini 3 liraya indirmek için zebaniyle pazarlık yapıyor.* *
Gözleri görmeyen, bekar ve fakir bir Kayserili -nereden rast geldiyse- bir cine rastgelmiş.
Cin, Kayserili'ye demiş ki:
- Benden bir dilek hakkın var... Ne istiyorsan dile, yerine getireyim!
Kayserili'yi almış bir düşünce... Zavallı gözlerinin açılmasını mı istesin?.. Evlenmek mi istesin?.. Yoksa zenginlik mi istesin?.. Bilememiş.
Uzunca süre düşündükten sonra cine dönmüş ve dileğini söylemiş:
- Oğlumu, altınlarımı sayarken görmek istiyorum!...
olsa da dinlesek dediğimiz fıkralar.
bir büyük şehirde bir Kayserili ile karşılaşan adamın birisi
muhatabına takılır:
-Yakında Kayseri’ye gideceğim. Orada eşek etinden pastırma yapıyorlarmış. Bunun aslı var mı?
Kayserili buna öfkelenir, ama hiç çaktırmadan cevabın verir:
-Vallahi eşek etinden pastırma yapıp yapmadıklarını bilmiyorum.
Öyle de olsa sen giderken korkma sana ilişmez, senden pastırma yapmazlar.
Bir tane dedemin dassagi varsi ama onu buraya yazamam. Hem kayseri fıkrasımı zaten bilmiyorum. Kayserili bir aile oldugumuz icin ogrenilmistir.
Bir gün kör,çirkin(henüz evlenememiş),fakir bir Kayseri`li kadının karşısına bir cin çıkar.
Cin, kadına kendisinden sadece bir istekte bulunmasını ister.
Kadın biraz düşünür, cin ona yardımda bulunmak ister ve kadına şunları söyler :
istersen zengin olmayı,istersen uzun yaşamayı, istersen evlenmiş olmayı,istersen de gözlerinin görmesini dileyebilirsin der.
Kadın ona şu yanıtı verir:
-Torunumun bana altın tas içinde su getirdiğini görmek istiyorum.
konusu para ve ticaret olup karadenizli ve yahudi fıkraları ile birlikte 3 ana etnik fıkradan biridir.