bugün

bir hukuk prensibidir. kimseye ayri muamele yapilmaz ve adamina gore ayri yasa bulunmaz.
kanunlar önünde herkes eşit değildir.

Gaziantep de tatlıcıdan baklava çalan masum çocuk 10 yıla mahkum olmuştur.
Bankaların içini boşaltanlara hiç birşey olmamıştır.

Bu memleketin anasını ağlatan orospu çocuğu hala imralıda beslenmektedir.
Mücadelesi boyunca tek bir kurşun sıkmamış deniz oğlanının şimdi kemikleri yoktur.

Kanun önünde herkes eşittir. Kanun ancak önünde dömeltebildiğine eşittir.
"nah eşittir" düşüncesinin aklımda yankılanmasına sebebiyet veren söylem.
1982 anayasası;
Madde 10 ; Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
devlletlerin ulaşılacak hedefler arasında ilk sıraya koyduğu ancak bir türlü ulaşılamayan hedeftir.
eksik olan prensiptir. doğrusu;

"kanunlar önünde herkes eşittir, bazıları biraz daha eşittir."
yeni tck* baklava çalan çocukla banka soyan adamı ayırmaktadır...cezada suça söz konusu teşkil eden maddenin değeri hafifletici ve ya ağırlaştırıcı neden oluşturmaktadır...*
normalde cumhuriyet rejiminin en gözde maddelerinden biri olması gerekmektedir, ancak günümüz furyasında "hadi len ordan,zengin fakiri ezer" şeklinde değiştirilmiş söylemdir.
ama bazıları daha eşittir.
götümle güldüğüm kandırmaca. cevap olarak;

(bkz: bağlamalar önünde herkes eşittir)
(bkz: piyanolar önünle herkes eşittir)
(bkz: flütler önünde herkes eşittir)

gibi sikindirik değerlendirmeler de yapılabilir.
(bkz: bazıları daha eşittir) maalesef geçerli kural budur.
teoride olan ama uygulamada maalesef hiç olmayan prensip.
ergenekon davasından sonra kendini az da olsa hissettiren ana bir hukuk ilkesidir.
dogrudur, kanun onunde herkes esittir, ama heralde bazi insanlari "herkes" olarak kabul etmiyorlar...
kanunlar önünde pratikte herkesin eşit olmadığı durumlar ve zamanlar vardır, tam da o zamanlarda dillendirilmeye başlanır.
dokunulmazlıklar kalkmadığı sürece geçerli olmayan önerme.
kanunun önde durduğu zamanlar problem olmayan durumdur. ancak kanun pek önde durmayı pek beceremez. ona fırsat tanınmaz. dolayısıyla da eşitlik teoride kalır. daha bi eşitlik hayat bulur.
zengini de, fakiri de aynı kanunlarla yargılamaya çalıştığınız anda boka saracak adalet anlayışının temelini teşkil eden önermedir.

ekmek çalmayı, köprü altında yatmayı zengin fakir ayrımı gözetmeden yasaklamak eşitlik olmasa gerek.
bazılarının daha eşit olduğu eşitliktir.
Bu cümle sadece hukuk kitaplarında görülmüştür. şimdiye kadarsa bunun gerçekliği görülmemiştir.
uygulanamayan bir hukuk kuralıdır.
kanun koyanları arkana almadığın sürece hiçbir şeyin önünde gerçek olamayacak söylem.
böyle adaletsiz bir yargı sisteminin olduğu bir ülkede safsatadan ve laftan ileri gidemeyecek cümledir.

edit: nasıl taraflı bir güruh yazıyor bu sözlükte ki? herkes içeri düzmece bahanelerle alınırken, hakim+savcı+polis aynı tarafı tutup işlerini yaparlarken, içeride yatan yüzlerce adam ne için yattıklarını bile bilmezken, cemaatler harıl harıl hukuk fakültelerine adam kazandırmaya çalışırken, anayasa mahkemesi üyeleri bile ince bıyıklı olmaya başlarken nasıl bu ülkede yargı bağımsızlığından bahsedilebilir ki?
Doğrudur, herkes kanun önünde eşittir. Kanun herkese eşit şekilde uygulanır. asıl mesele kanunun kendisinin eşit olmamasıdır. Yani eşitsizlik yasa ile hükme bağlanıyorsa evet herkes kanun önünde eşittir. sıçayım böyle eşitliğe.

(bkz: dokunulmazlık)
günümüzde yandaşçılığın, torpilin, adam kayırmanın kol gezdiği ülkemizde geçerli olmayan bir söylemdir. bırakın kanunları hayatın hiç bir düzeninde bile insanlar eşit değil, bir değil.