başlık anlatmak istediklerimizi karşılamaktan uzak. aslında son zamanlarda kadınlarda yaşanan ve kadınların seksten ne anladıkları sorusunun cevabını kökten değiştiren dezenformasyondan bahsediyoruz.

pornografik yayınlara ulaşmak artık oldukça kolay bir duruma geldi. faydaları var mı? bu soruya şöyle cevap vermek gerekir. zararları faydasından çok mudur? cevap evet. o zaman mesele kalmamıştır. gerek görsel gerek yazılı medya, şarkı sözleri, filmler vb. cinsellik anlayışını kökten değiştirmeye caba sarfediyor. bana kalırsa hedef mutsuz çiftler, mutsuz toplum. illuminatiye bağlamayacağım sakin olun. ne diyorduk? artık küçük penis kompleksi erkeğe has bir durum değil. bu kompleks kadınlarda da gözükmekte. çünkü ısrarla kadınlara büyük penis olmadığı sürece mutlu olamayacakları empoze edildi. gerçek bir cinsel yaşamdan fersah fersah uzak pornografiler 'kadın ruhunu' aşağıladığı halde gerçek gibi gösterildi. kadınlarda birileriyle hayvanlarının birleştiği gibi birleşirlerse mutlu olacakları düşüncesi belirdi.

insanlara normal bir sevişmenin, göz göze gelmenin, okşanmanın seks için yeterli olmayacağı düşüncesi aşılandı. zannedildi ki bir kadını kenar mahalle oruspusu gibi sikerseniz(özür diliyorum) onu mutlu edersiniz. evet bu dezenformasyon erkeklerde çok önceden başlamıştı. acıdır ki kadınlarda da başladı.

ergenlik çağına giren hemen hemen her kadın anotomisinden habersiz büyüyor. zannediyor ki büyük bir penis onu mutlu edebilir. okşanma, öpülme, sevişme önemini kaybediyor. o halde erkeğin fırça sapından farkı ne oluyor? hiç...

ister kabul edin ister kabul etmeyin erkek-kadın ilişkisi tek bir noktaya çekilmeye çalışılıyor: penis boyu. dünyada cinsel mutluluk ürünlerinin pazar değeri ne kadar? anladınız siz onu.

hemen hemen her şeyin tekdüzeleştirildiği bir toplumda yaşıyoruz. insanlar seksin gerçekten ne anlama geldiğini düşünüp bulmadığı sürece onları mutsuz günler bekliyor.
büyük penis, yuvarlak kalça, büyük göğüs vb. organların rol oynadığı dezenformasyon. insanlar organlarına küstürülmeye çalışılıyor. organlarından rahatsız olan insanlar cinsel hayatlarında mutsuz olmaya başlıyor.
insanlar olmadık sapkınlıklara itiliyor. normal bir cinsel birleşmeyle bir türlü mutlu olamayan çift zannediyor ki birbirlerini aşağılarlarsa ortaya mükemmel bir seks çıkar.
tek bir kişiye bağlanmak, onun vücudunun her noktasını, isteklerini keşfetmek asıl mutlulukken, insanlara gecelik ilişkiler özgürlükmüş, asıl mutlulukmuş gibi lanse ediliyor. kadın değersizleştiriliyor. cinsel mutsuzluk büyüyor ...
taş devri ve geçen binlerce yıl içinde kadınların seksi nasıl yaşadıklarını bilemiyoruz. bulunduğumuz asır içinde kadınların gözünde ki cinsellik, erkeklere verilmiş bir armağan gibidir. bundan ötürü bu tiksindirici mahlukatla seviştiğiniz zaman, ne kadar uyum içinde olursanız olun, ne kadar çılgınca doyuma ulaşıp, kendinden gçerse geçsin, kısa süre içinde kendini erkeğin üstünde görmeye başlar. çünkü erkeğe iyilik yapıp kukusunu vermiştir.

kadınların kendilerine güvenmesi mutluluk ve arzularının doyurulması ile doğru orantılıdır. ve bu özgüven genlerinde saklı olan 'tüm evren senin için yaratıldı, sen bu evrene hükmetmek zorundasın, herkes senin sadık hizmetkarın olmak zorunda' kodu çalışmaya başlar. bu süreçten sonra; ilk iş olarak sözde sevdiği insanı, yani onu evire çevire, duvardan duvara çarpan, tabiri caizse pompalayan sevgilisini aşağılar.en önemlisi; erkeğin bu kadar azgın, ateşli ve istekli sevişmesinin nedeni kadının mükemmelliğinden kaynaklanır. yoksa erkek denilen zavallı, kişiliksiz, küçük bok parçasının hiçbir özelliği yoktur. eğer erkek istekli ve ateşliyse fevkaladenin fevkinde olan kadına hayranlığından dolayıdır.

acı bir gerçekle karşı karşıyayız aybalalarım.

yatakta ne kadar iyi olursanız olun, boşa çaba!.. kadını ne kadar çok mutlu ederseniz bu size hor görülmek, küçük görülmek olarak dönecektir. ne demiştik ne kadar mutluluk o oranda güven eşittir: kıçın tavan yapması.

o yüzden sizlere abi kardeş tavsiyesi:
sevgilinizi bol bol hatta hunharca aldatın. önünüze gelen her güzel ve çekici kadını yatağa atın. kesinlikle kıçı tavan yapmış sevgilinize el sürmeyin. belli bir süreçten sonra benimde ihtiyaçlarım var, beni çok ihmal ediyorsun, kendimi yalnız ve terkedilmiş hissediyorum. demeye başlayacaktır. bu şu demektir; yeni bir pompacı bulmuştur. ve şunu demek istiyordur "bak eğer sen benimle ilgilenmezsen boynuzlarını bol miktarda cilalayıp parlatacam" sözünü duyduğunuz an itina ile dövmeye başlayın. tamam dayak hiç medenice değil. hatta hayvanca bir eylem ama seni sevip, seni kollayan,seninle mtlu olan erkeği, "zavallı, kişiliksiz, küçük bir bok parçası" gibi hisettirmek, o öyle biriymiş gibi davranmak da hayvanlıktır nazarımda. çünkü bu tarz kadınların insanlıktan anladıkları yok.

bir süre sonra yeni bir sevgili bulun ve kıçı tavan yapana kadar onunla sevişin. sonra terk edin yenisini bulun. böylece, sağlıklı cinsal yaşamın sırrına vakıfsınız artık ..
Bu duruma en fazla yol açan ve bu kötü gidişatı en fazla destekleyen düşünce tarzı, ne yazık ki kadınların haklarını en çok savunduğunu iddia eden feminizm'dir. Bu anlayış, erkeğin sahip olduğu her şeye kadınların da sahip olabileceği ya da olması gerektiği düşüncesine dayanır. Oysa bu, hastalıklı bir düşünce yapısıyla varılabilecek bir yanılgıdır. Kadın ve erkeğin fiziksel ve biyolojik yapısı buna müsaade etmez.

Bir varlıkta bulunan bir özelliğin başka bir varlıkta olmaması, bu iki varlığın arasında üstünlük farkının olduğunu göstermez. Örneğin, sineklerin kanadı var ve uçabilirler. ancak bu özellikleri, sineklerin insanlardan daha üstün olduğunu göstermez. işte feminizmin yanlışa düştüğü nokta da tam burasıdır. Erkeklerin sahip olduğu fiziksel güce kadınların da sahip olması gerektiğini düşünmek, kadınların erkeklerden daha aşağılık varlıklar olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Oysa kadınlar da duygusal anlamda erkeklerden çok daha güçlüdür. Bu gerçeğin gözardı edilmesi nedeniyle kadınların erkekler gibi kaba ve sert davranarak zerafetini, onlar kadar güçlü olmak için ağır sporlar altına girerek güzelliğini, bu arada öz duygu dünyalarını ihmal edip körelterek duygularını kaybetmelerine neden olmaktadır.
empoze edilmeye çalışılan düşünce, yani büyük penis mevzusu ve bu doğrultuda ortaya çıkan; öpme, okşama, dokunma gibi cinsel hazları arttıran soyutluklardan maruz bırakılma ve maneviyattan uzak tutulma amaçlıdır. büyük penis olmadığı zaman ne olacak? çiftlerde "tatmin olamama" ve buna binaen farklı arayışlar. nedir bu farklı arayışlar? tabii ki 3. şahıs. bu da doğal olarak ayrılma gibi sonuçlar doğuracağı için insanların psikolojik açıdan çökmesine ve toplum içerisinde sorunlu bireylerin çoğalmasına sebebiyet verecektir. günümüzde dünyanın çekilmek istendiği nokta apaçık ki budur. internet üzerinden her ne kadar illuminati geyikleri dönse ve genel güruh bu mevzuyu ciddiye almasa da toplumlar -özellikle kültürel yönü baskın toplumlar- bu çukurun içine alabildiğince hızlı şekilde çekilmektedirler. ne yazık ki eğitim sistemi üzerinden o kadar bilinçsiz ve yetersiz insanlar geliyor ki, toplumsal algı nereye doğru sürükleniyor merak ve endişe içerisinde gözlemliyorum.
erkek ve kadının hala "ateş ve "barut" olarak kabul edildiği bir toplumda, sağlıklı, düzeyli bir iletişim söz konusu olmayacaktır. kadının kimliksizliği, kadının 2. hatta 3. sınıflığı, kadının ataerkil düzene tabii olması bu ve benzeri sorunların çözümünü mümkün kılmayacaktır. elbette burda kadına önemli işler düşüyor. en başta kendini metalaştırmaması, kendi kimliğini kendi ismini kendisinin koyması gerekiyor. seks objesi mi? yoksa kadın mı?... kendilerine sormaları gereken 2 önemli soru.