bugün

erkek dansöz...benim diyen dansöz'e taş çıkartacak kadar güzeL dans edenLeri vardır...geneLLikLe doğu anadoLu tarafLarında köçekLik yaygındır..osmanLı döneminde kadın oynatmanın yasak oLduğu zamanLarda ortaya çıkmışLardır...
1975 tarihli, yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını; nejat saydam'ın yaptığı, müjde ar'ın oyunculuğuna şapka çıkarttıran, sinema filmi.
http://www.youtube.com/watch?v=oOvz17v0tQI
çok feci kıvırtan erkek sanat icracısı.
(bkz: zenne)
elazığ ağzında asma kilit anlamına gelir. köcek diye yazılır.
neden insanlar çağırır bunları düğünlere sünnetlere anlamış değilim. ahanda aşağıda bir tanesi oynayıp duruyor onu görünce yazasım geldi. yok arkadaş bir kere ısınamadım şu mevzuya. gerçi ısınmak da istemiyorum ya. niye insan çağırır erkek bir dansözü ? git o kadar oynamak istiyorsan kadın dansöz çağır. anlayamadım gitti. zannedersem asla da anlayamayacağım. * *

Tanım : düğünlerde sünnetlerde davul zurna eşliğinde oynayan erkek danscı , dansöz.
gördüğümde beni erkeklerden soğutan oynak erkek dansçılardır. bir adama elinde zil, altında etek, bir kadından daha kıvrak bir şekilde göbek atmak yakışmıyor.
1975 yapımı senaristliğini ve yönetmenliğini nejat saydam ın yaptığı türk filmi. başrolünde müjde ar var.

film gerçekten çok garip. senaryo anlamında diyorum. çok özgün bir senaryo olsa da çok fazla saçmalık da var içinde.

müjde ar filmde köçek. aslında erkek ama tam bir kadın görünümünde. bunu gerçekten kadın sanan adamlar tecavüz etmek için kaçırıyorlar ve gerçekten erkek olduğunu öğrenince bıçaklıyorlar.

ulan tamam tecavüzcüsünüz. pisliksiniz ama erkek çıkınca neden bıçaklıyorsunuz? size zaten en başından beri erkeğim demedi mi bu adam? ben kadınım beni götürün dedi de sonra yalan söylediği anlaşıldı da mı bıçaklıyorsunuz?

bence siz tecavüzcüler adamı bıçaklamak içinm yer arıyordunuz ve bıçakladınız adamı. adam diyip duruyorum bu arada ama adam da müjde ar işte.

sonra müjde ar ameliyatla kadın oluyor falan. dediğim gibi özgün bir senaryo ama çok açığı var.
kastamonu nun dünyaya tek armağanı. belki de cezası.
görsel
son zamanlarda flash tv'de boy gösteren, bazıları oynarken kendinden geçen insanlar.
Ankara'da yaşayan bi insanın mahalle arası düğünleride hep hep görebileceği insan türü.Kasıklarına taktıkları üçgen parçayı oynarken öne doğru sallamalarıda ayrı bir iğrençlik belirtisidir.
biz ha kayboldu, ha kaybolucak derken flash tv belasının tekrar gündeme getirdiği aşırı derecede itici bir kültürdür. hadi kadınlar yapsa neysede bıyıklı adamların etek giyip çengi gibi oynaması çok tiksinç.
genellikle iç anadolu insanlarının düğünlerinde görülen tiksinçlik abideleri ve alt kültür. türk kültüründe böyle abuk subuk bir şey olmamakla beraber çingenelerden geçtiğini düşünüyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=jBYNUtrlzyQ
osmanlı'nın en şanssız çocuklarından seçilir. genelde de azınlıklardan hatta neredeyse her zaman.

http://tr.wikipedia.org/w...etimestamp=20100907054520

"KÖÇEK DEDiĞiN, ZiNA OĞLANIDIR

Bunlar kadın kılığında rakseden erkeklerdi ve sanatlarını bugün hálá çalınan ve adına "köçekçe" denilen parçalarla yaparlardı. Eskilerin "erkek adam erkek sever" sözünü doğrularcasına sadece erkeklerle beraber olurlar, raksedip oynamanın dışında başka işlerle de uğraşır ve hayatlarını da zaten bu yoldan kazanırlardı. Ve bu köçekler cinsel farklılıkların serbest olduğu Osmanlı toplumunda her nedense en alt seviyede sayılırlardı. Bahisleri geçtiğinde isimlerinden hemen sonra mutlaka bir hakaret ifadesi gelir, hattá hemen herşeyi ballandıra ballandıra nakleden Evliya Çelebi bile onlardan "zina oğlanları, edepsiz, namussuz, ahláksız mahluklar" diye bahsederdi".

TODORi elli sekiz yaşında, Frenk illeti başında. Deli ormanı gibi kıllı. Yüzünün tüylerinden, bir kıl elek yapılır. Kıllarını cımbızla alırken hayli emek sarfeder. Sanki tabakhaneye girmiştir. Ama bir berberi vardır, onu oğlancığa çevirir. Evi, zevk ehlinin kerhanesidir, zina erbábı hep orada toplanır. Çıkan seslerden, içeride dülger çalışıyor zannedilir.

BÜYÜK ÁFET denilen güzel YORGAKi'nin temiz vücudu gümüşe benzer. O edasının, yiğitçe yürüyüşünün dünyada bir benzeri daha yoktur. Görünüşü, hareketleri álemi kendisine bağlar. Áşığın burnuna bile girse, değer. Dikenden çıkmış gül gibi olan o zatın anası da, babası da Hırvat'tır. Bağ-bahçe sahibidir, iki de rençberi vardır.

ANDON, eli ağzına uyan bir dilberdi, náz tahtı üzerine kurulmuş iskender'e benzerdi, iki bin aşığı vardı. Şimdi yüzüne sinekler üşüştü, şirin dudaklarına karıncalar düştü. Meğer, güzellik de bir kuş gibiymiş, uçar gidermiş.

YASEMiN artık dikenlendi, nergis gözleri kefenlendi ama hálá çok müşterisi var.

RUBiYYE, şike mahsulü. Paraya, pula değer vermez. Vücudu tertemiz, manzarası hoş.

PANAYOT káfiri beni yağmaladı, gönül hanesinde yurt bırakmadı. Tilki gibi, deli bir kurt.

TiLKi biraz nádan, postu elden alan bir hayvan ama insana yakın bir can. Esmer, cazibeli.

MISIRLI, bunların hepsinin şáhı, vücudunun ve boyunun eşi-benzeri yok. Aslı Yahudi'dir. Raksa girip her tarafını oynatmaya başlayınca, halkı deli eder. Aşıklarını saymakla bitiremezler. Hem çehresi, hem yürüyüşü bir hoştur, şalvarını çözdüğünde daha da hoş olur.

LÁTiF'in, sadece adı látif. Başı kel ve sevimsiz ama sesinin benzeri hiçbir yerde yok. Birkaç eşek, onunla göğüs göğüse yatıyor.

ALTINTOP, áşıklarına hazırlop. Çok kişi ona dua ediyor. Yürüdüğünde, arkasına minder koymuş sanırsın.

TAZEFiDAN yüzünden, çok kişinin hali yaman. Kupkuru bir ağaç gibi, başında esenler de kavak yeli.

TENSUH, tepeden tırnağa hoş bir ruh. Saçları turra, arkası tepsi gibi.

ZERNiŞAN, ismi gibi taze bir fidan. iki aşığı var, ikisi de hayvan.

MEHTAB, çehresi yıkılmış bir ev gibi harab. Sevgilileri onu göklere çıkartırlar ama, aslında gökten düşmüştür.

KANARYA, aşıkların kuşuna kanat çırptırıyor. Güzeller içinde bir bülbül. Onun yanında bize düşen, sadece ve sadece mum tutmak oluyor.

KIZ MEHMED, hanlarda gezen bir aşifte. Yüz bin kocaya sahip olmuş. O papağan kafese girmez, avárelerin eğlencesi olur, düşkünlerin de bol bol duasını alır.

YENi DÜNYA'nın geldiği yer, külhandır. Çingeneyi andırır bir Ermeni'dir, baştan aşağı pisliktir. Teni, kubur meraklılarına iyi hitab eder.

KARAOĞLAN, sanki yayılmış bir manda. Kocamış iri heriflerden zevk alan hayvanlar, ona "kuzu" derler.

KANARYA ŞAKiR'e, "Karga Şakir" demek lázım. Sesi, baykuşa misal.

AFiTAB'ın yüzüne bakınca gözler kamaşır ama felek göğsünde bir hödük yatırır.

PANDELLi, çingenenin en güzeli. Cazibede ondan álásı bulunmaz, güzelikte iskender'dir. Beni yıllarca deli etmiş, sunduğum bádelerin hiçbirini içmemiştir. Velhasıl, çok mutaassıp bir çengidir.

ELMASPÁRE, cevheri tıraş edilmiş elmasa benzer. O da bir başka sofudur. Raksı niçin öğrendiğini kimseler anlamaz. Şakıyıp oynayacağına gidip kilisede incil okusa ya!.

VELVELE, raksa çıktığında zelzele kopar. Öylesine iridir ve raksederken öylesine sesler çıkartır ki, seyredenler arkasında bir ordu saklıyor sanırlar.

iSTAVRi'nin alnındaki perçemi ejder gibidir. Gönül açıcıdır ama belálı heriflere varıcıdır (Fazıl-ı Enderûnî'nin Çengináme'sinden)"

http://webarsiv.hurriyet.....tr/2001/01/21/285719.asp
osmanlı toplumsal hayatında önemli yer tutan kişilerdir.

bu grubun yanı sıra, tavşanlar adlı grup vardır ve köçeklere nazaran daha eğitimli olurlar hatta hasekiler tarafından saraya davet edilirlerdi.
Yalan söylememe sebep olmuş topluluktur. Yurtdışında bana, sizin ülkenizde erkekler etek giyip oynuyormuş doğru mu diye sorduklarında Yok öyle bişey yalan deyip, adam belgeselde izledim deyince köçekleri soyledigini fark etmiş ama ek bir açıklama yapmamıştım.yalannnn
öz ankaralı bizlerin en büyük sorunudur zira bu oyun denilen şey aslında kastamonu ürünüdür. bize ait oyun ise seymendir.
kastamonulu olarak utanç sebebi olan oyun !. erkek adam götü başı ayrı oynayarak dans mı eder ? bakın efelere, adamlar efendiğiyle oynuyor. en kısa zaman içinde yok olması dileğiyle.
kadrosu -şu andaki kariyerlerine bakıldığında- gayet sağlam oyunculardan oluşan, lakin film kalitesi yönüyle biraz hafif kalmış, muhtemelen de tv için çekilmiş bir yerli film. talat bulut, nur sürer, melisa sözen, serdar orçin, tolga çevik gibi birkaçını sayınca bile bugünün gözüyle bakınca bomba bir kadro var; hatta muro bile ufak bir rolle var. "köçeklik" yaparak geçimini sağlayan ve geleneği devam ettirmeye, bir de çırak yetiştirmeye çalışan, ancak evi, ailesi, geçimi konusunda da epeyce sorunları olan bir adamın hikayesini anlatıyor.
sanıyorum eski dönemlerde kadınların meydanlarda oynamasının yasak olduğu dönemlerin ortaya çıkardığı; hiç mi hiç hazetmediğim, nefret ettiğim, izlerken iğrendiğim yok olasıca bir kültür. osmanlı dönemlerinde zina oğlanlarının, gaylerin yaptığı bir dans olduğuna dair söylenti vardır.

en yaygın olduğu bölge batı karadenizdir. kastamonu ve zonguldak'ta oldukça yaygındır. evlilik düğünlerinde, asker uğurlamalarında veyahut sadece erkeklerin içmeli ortamlarında eğlence için çağrılmaktadırlar. kastamonu\'nun komşu ili olan çankırı'ya da köçeklerin sıçraması ve yansıması olmuştur. çankırı'da özellikle kastamonu'nun sınır ilçesi olan çerkeş'de bu dansçıların yaygınlığı söz konusudur. fakat çankırı'da köçeklerin oyunu kastamonu veya zonguldak'ın davullu zurnalı batı karadeniz havalarına göre değil, bildiğimiz ankara tipi oyun havalarına göre yapılır.

köçeklerin bir de adeti vardır. bunlara para atıldığında sırtlarını yere değdirmeden arkaya doğru eğilerek ağızlarıyla o parayı alırlar. bir diğer adetleri de bir köçeği diğerinin kucağına atlayıp yere eğilerek oynaması filandır ki onu hiçbir yürek kaldırmaz. aman aman evlerden ırak.

ankara'da da köçeklere rastlanabilinmektedir. sebebi ise ankara'daki bazı çankırılılardan kaynaklanmaktadır. bu konuda küçük bir de anım vardır.

--spoiler--
küçükken babamın çankırılı bir arkadaşının düğününe gitmiştik. düğün sokak düğünüydü. arabadan inmemle o tuhaf iğrenç manzarayı görmem bir oldu. bildiğimiz bıyıklı amcalar; üç katlı, son derece itici renklere sahip uzun etekler giymişlerdi. Ve de önlerinde tam kasıklarının üst tarafına gelecek şekilde, üstü dantelli bir torba gibi bir şey vardı. bunu iğrenç biçimde sallıyorlardı ve tabi ki kültürüme tamamen zıt zilleri vardı. sanıyorum düğünde zil çalınmasını ilk köçeklerde gördüğümden olsa gerek, ne zaman zil görsem köçekler aklıma gelir ve iğrenirim. neyse oturduk bir yere. ben de köçeklere yakın uç bir yerde oturuyordum. bunlar etekleri sallayarak oynarken arada yanıma kadar yaklaşıyorlar ve hatta etekleri bazen değecek gibi oluyordu. tırsıyordum hacı la. aklımdan çok kötü düşünceler geçtiydi. bu ne tuhaf bişey olum.

neyse ki sağ salim düğünü tamamladık da kurtuldum. çok kötü çok... hiç tavsiye etmem ne izlemeyi ne de yaklaşmayı.
--spoiler--

köçek örneklerini sunup entrimi bitirmek isterim.

zonguldak yöresi köçekleri: http://www.youtube.com/watch?v=mTLt7ySD9Do

çankırı yöresi köçekleri: http://youtu.be/z5HyAdTB4oE?t=1m50s

ankara'ya gelen çankırılı köçekler: https://www.facebook.com/photo.php?v=847075028653742

şu da tvden bir komedi (izlemenizi tavsiye ederim.): http://www.youtube.com/watch?v=zrUkrsR-NlU

Son bir not: Ankara'da köçek kültürü yoktur. Ankara'nın oyun kültürü seğmenlerdir. nam-ı diğer seğmen zeybekleri.
Ankara'da bol bulunur.
osmanlı'da çingeneler, rumlar ve ermeniler gibi türk olmayan halklar tarafından icraa edilen, türk kültürü ile uzaktan yakından alakası olmayan bir dans türü.