bugün

(bkz: SABIR)
sosyal hayat.
eğer çalışmaya benim gibi üniversitede başladıysanız. arkadaşlarınızla doya doya sabahlayıp, evde öğlene kadar uyuyamazsınız.
sevmediğiniz bir işte çalışıyorsanız hayatın kendisidir.
(bkz: uyku)
(bkz: mutluluk)
(bkz: para)
(bkz: huzur)
(bkz: matrax)
kısaca; (bkz: ömür)
tabiki özel hayatı silip atıyor. geriye sadece dinlenmek için zaman var. ne arkadaşlar ne de sevgili hiç biri kalmıyor.
iş ev yaşantısı dışındaki çok şeyi.
Para dışında herşey...
hele özel sektörde çalışıyorsanız, sağlığınız, boş vaktiniz, hayatınız.
Birincisi ve en önemlisi iş hayatı insana zamanında öldürdüğü boş zamanları insana pişmanlık duygusuyla yeniden servis eder. hafta içi Çoğu insan sabah sekiz akşam beş işte oluyor. ikincisi, Aslında insan hiç birşey kaybetmiyor aksine her gün yeni bilgiler öğrenmeye devam ediyor, fakat bu tek bir alanla sınırlı kalıyor yani insanın ufkunu daraltıyor. Özel hayatın layıkıyla yaşanabilirliğine pranga vuruyor. Eğer çocuğu varsa bu kişinin, çocuğuyla ilgilenmesi gereken zamanının bir kısmını işine ayırmak zorunda kalıyor. Bir de iş hayatı gereği bir toplulukta bulunduğunuz için topluluk kuralları insanı bir yerde kısıtlıyor, ve bu da insanı strese sokuyor, insan bazen durduk yere eften püften bir sebeple sinirlenebiliyor.

anneme sormuştum günün birinde: "Ya anne siz babamla neden dışarı çıkıp sinemaya gitmiyorsunuz?, niye sabah kahvaltıya dışarıya çıkmıyorsunuz? neden spor yapmıyorsunuz, niye dergi okumuyorsunuz?" annem çok duru bir cevap vermişti: "iş hayatına atıldığında yorgunluktan diğerlerine zaman bulamıyorsun." demişti. (bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
öğrencilik hayatı.
hovarda yıllar kayıp anasını satayım.
edit: çalışmak zorunda olan öğrencilerce eksilendik haliyle.
ama ne yapayım, kişi kendinden bilirmiş işi.
gittikçe sabır kaybedilir. çünkü iş hayatında insanların kaprislerine komplekslerine dayanmak çok zordur. işe gitmemek ev hanımı olmak istiyorum sözlük *
iş hayatı zaman kaybettirir. iş olmadan sosyal hayat da olmaz. iş sadece sosyalleşme zamanını kısıtlar. iş dışında bir şey yapıyorsan uykusuzluğu göze alıyorsun demektir.
işsizlik.

bi işsiz kalda göreyim ben senin kaybettiklerini.
sosyal hayatın, dolu dolu geçmeyecek.
istediklerini ertelemekten hiç birşey yapamaz halde olursun.
büro,plaza çalışanıysanız dışarıyla bağınız ortalama 9-10 saat kesilmiş oluyor bi haber olarak günü tamamlıyorsunuz.çalışma sürenisine göre olan sosyal hayata oluyor sevdiklerinize ayıracak zaman azalıyor bazen hiç olmuyor. sabah kalkıp mekaniğe bağlayıp akşam ediyorsunuz düşününce nelerin gerisinde kalınıyor, neler erteleniyor ya da ıskalanıyor.en kısa özetle, özgürlükte bunu dahi kısıp, sıkıp,işe yaramaya çalışıp, sürekli üretip sözüm ona kazanmaya çalışıyoruz.
eş hayatıdır.
(bkz: etik)
zaman, sosyal hayat ve gençliktir. Yaşlandığında mumla ararsın o günleri.
sabahın 6'sına kadar oturup dizi izlemek.ardından akşam 5'de kalkmak ve bunu hafta içi iki üç boyunca tekrarlamak.
iş hayatı sonuçta zamanla çalışan bir makine.
zamanı koyuyorsun nakte çeviriyor.
dolayısıyla vakittir.
gençlik sözlük, gençliği kaybettiriyor. 60 küsur yaşında işten emekliye ayrıldığımızda şeker, tansiyon, kalp gibi ve daha adını saymadığım (başımıza ne geleceğini bilmediğimden o da) bir ton bela ile kalacağız baş başa.
artık hümanist biri olamıyorsun.
o kadar çoktur ki. sürekli o kaybettiklerinizi gerçekleştirmek istersiniz, istersiniz, istersiniz. ertelersiniz sürekli.

+ee sinemaya ne zaman gidiyoruz?
-yarın gidelim mi? çok merak ettim şu filmi. izleyelim bi an önce.
+tamam yarın kesin gidelim.

yarın...

+benim bugün muhakkak arkadaşımla görüşmem gerekiyor. sinemaya bir daha ki iznimizde gidelim.
-tamam öyle yapalım. ben de çok yorgundum zaten. dinlenmiş olurum.

sonra, daha sonra, daha sonra da neyse...
güven duygusu.