'' senin insan olman ve ya benim melek olmam önemli değil ki! önemli olan benim sana olan aşkımdır, akşımızdır.''
Beni al zamanın dışına götür biraz sarıl, biraz öp, biraz koru sonra yine sokağa bırak.
'görünenle yetinirsen eğer sadece tırtılı bilirsin. çirkindir ya tırtıl, gönlünü çelmez. görünenin ötesine geçmek istersen eğer, aradan örtüyü kaldırıp da gönül gözü ile bakarsan, kelebeği bulursun karşında. güzeldir ya kelebek, gönlün ona akar. lakin gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın' -elif şafak.
hafifnot: demiş lakin o tırtıldan dönüşen kelebeğin ilk halide çok fena yahu!
Kürşad ölmüştü.Kürşad ölmüş ama yenilmemişti.Kürşad ölmüş ama attan düşmemişti.
Atsız
romanlarda anlatırlar,filmlerde öpüştüler. anneannemin fısıldadığı öyküler var,bir de durağına hiç uğramamış otobüsler. başkaları sevişirken gıcırdayan yatak yaylarına kulak kabarttın mı hiç? apartman önlerinde çekirdek çitleyen çocuklara dikkat ettin mi? yüksek sesle konuşan alçakları dinledin mi yeterince ? o zaman çoraplarını çıkar, çünkü aynı safhadayız.
anlatıla anlatıla yalama olmuş hatıralar var çok şükür. başka hatıraların arasına karışıp bambaşka hatıralara dönüşmüş hatıralar... ve hiç yaşanmamış hatıralar var, bence en güzelleri. o zaman ellerini ceplerinden çıkar, çünkü kahve söyledik.
gitmek istemediğin şehirlerden geliyorum geceleri. rüyalarında kuruyan nehirlerden geliyorum. bir kaplumbağanın kalbiyle geliyorum. bir kaplumbağanın kalbini sökersen o kalp bir saat daha atar. bir dere elli sene sonra taşar, bir telefon yüz yıl çalar. ne öğrendik bu aşktan: insan bir gün herkesi unutabilir. o zaman hayaletlere inan, çünkü onlar hep dokunabilir.*
Artık ismimi de kaybettim, gittikçe kısaldı ve bu kadar kaldı: senin..
"Aynı şehirde;
Sen varsın,
Ben varım,
Biz yokuz."

Cemal Süreya.
geçmişi geri getirmenin imkanı yoktur. sadece rol yapabilirsiniz. kendinizi kandırabilirsiniz; ama biten bir şeyi tekrar yaratamazsınız.

tıkanma
chuck palahniuk.
kilitlenmemiş tuvaletkapılarının arkasında karşılaştığınız insanlar havadan sudan konuşmaktan bıkmış insanlardır. güvenlikten yorulmuş insanlardır. bu insanlar bir sürü ev dekore etmişlerdir. bunlar sigara içmeyen, şeker, tuz, yağ ve biftek yemeyen, bronz tenli insanlardır. bunlar sonunda kazandıkları her şeyi sadece kaybetmek için ömür boyu çalışan anne babalarını ve büyük anneleriyle büyük babalarını görmüş insanlardır. beslenme tüpüyle hayatta kalabilmek için bütün servetini harcayan, nasıl çiğneneceğini ve yutulacağını dahi unutan insanları görmüş kişilerdir. kilitlenmemiş kapıların ardında oturan bu insanlar daha büyük bir evinsorunları çözmeyeceğini çok iyi bilirler. daha iyi bir eş , daha çok para ve daha gergin bir cildin de. sahip olacağın her şey, bir gün kaybedeceğin şeylerden sadece biridir. cevap, bir cevabın olmamasıdır.

tıkanma.
chuck palahniuk.
"yaşamak, tabiatın en küçük kımıldayışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak... bundan daha ferah verici bir şey olabilir miydi? şimdi onunla beraber bu ıslak yollarda yürüyecek, tenha ve loş bir yerde oturarak göz göze gelecektik. ona birçok şeyler, şimdiye kadar hiç kimseye, hatta kendime bile söyleyemediğim şeyler anlatacaktım. bunların çoğu kafamda bir anda doğuyor ve beni hayrete düşüren bir süratle yerlerini yenilerine bırakıyordu. onun ellerini tekrar avuçlarımın içine alacaktım, uçları biraz kırmızı olan üşümüş parmaklarını ovuşturarak ısıtacaktım. bir kelime ile, ona yakın olacaktım."

sabahattin ali, kürk mantolu madonna
...
Neden bu sözler bu kitaba yazıyorum? Çünkü senin yüzünden. Sen bana bu küçümsediğin kitabı sevmeyi öğrettin. ikinci kez kalbimi ve aklımı açarak okuduğum zaman, içerisindeki umutsuzluğu hissettim ve sydney carton'ı kıskandım. evet, sevdiği kadının onu sevmesi için hiç umut yokken bile onu kıskandım, hiç değilse o sevdiğini ona söyleyebildi. Hiç değilse bile tutkusunu kanıtlayabilecek bir şeyler yaptı, bu ölmesine neden olsa bile. Sana doğruyu söylememi sağlayacaksa ölümü seçerdim, tessa. Eğer tek ölüm benimki olacağına güvenebilseydim. işte bu yüzden sydney'i kıskanıyorum, o özgür.
Ve şimdi hiç değilse bende özgürüm. Sonunda sana neler hissettiğimi -tehlikede olmayacağının farkında olarak- bütün kalbimle söyleyebiliyorum. Sen benim ruhumun kurduğu son rüya değilsin. Sen benim gördüğüm ilk rüyasın. Ruhumun görmesini engelleyemediğim tek rüyasın. sen ruhumun ilk rüyasısın ve umarım o rüya diğer rüyalar gibi gerçekleşir, yaşadığım her şeye değer.
Her şeye rağmen umudum var.
-will herondale.
kader seni güldürmüyorsa espriyi anlayamadın demektir.
Hansel ceplerinden, Gretel de önlüğünün cebinden cadının evinde buldukları altın ve elmasları çıkartmışlar. Ailenin tüm sıkıntıları sona ermiş böylece. O günden sonra da ömürlerini mutluluk içinde sürdürmüşler.
dost olarak allah yeter.
Riyakarlık tesellide son haddini bulur.
(bkz: içimizdeki şeytan)
"sessizliğin içinde çığlıklar duyarım, nice ıssız gecelerde."
tek bir hataya bakar; ondan sonra yaptığın hiçbir şey fayda etmez. ne kadar çalışırsan çalış, ne kadar zeki olursan ol, o yaptığın kötü seçimle tanınırsın. o yanlış şeyi yap ve hayatının sonuna kadar ölmüş ol.

chuck palahniuk.
cimrilik,bütün insan deliliklerinin en gülüncüdür. montaigne.
Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır,ben onu kaybettim.ikinci defa oynayamam..

sabahattin ali / kürk mantolu madonna
"Ruhum ölümsüz yaşamın ardından koşma, olanaklar alanını tüketmeye bak."
Pindaros
(bkz: Albert Camus)
(bkz: sisifos söyleni)
"Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir."
(bkz: albert camus)
(bkz: sisifos söyleni)
"Aşk bir tutku.
Nedensiz bir tutku.
Çoğu zaman da kötü bir tutku.
Birinin tümüyle sana ait olmasını istiyorsun ya da senin birine ait olmanı.
Bu sadistçe bir duygu ya da mazoşistçe…
Üstelik bunu delice, sabırsızca istiyorsun, hem de geçici olduğunu bile bile… "

Ahmet Ümit - Aşk Köpekliktir
Beni sevebilir misin?” diye sordu.
“Seni zaten seviyorum” dedi aziz gülümseyerek
“Ama daha beni tanımıyorsun bile”
“Seni tanıyorum” diye üsteledi aziz emin bir sesle
“Benimle ilgili bilmediğin o kadar çok şey var ki?”
“Seni tanımam için çok şey bilmeme gerek yok. Senin özünü görüyorum” dedi aziz.
Ve ella bu cümleyi bir yerden hatırladı sanki…
Ağzından çıkan kallavi cümleler beklemediği anlarda ona geri dönüyordu çember gibiydi hayat.
Ne verirsen aynen iade ediyordu. Çılgınlıktı bu!

elif şafak, aşk.
yaşama hakkın mücadele gücün kadardır.

zorlama ancak zorlama ile, dehşet ancak dehşet ile yok edilebilir.

savaşta her zaman kaybeden taraf suçludur, haklı olsa bile.

seçim yolu ile büyük bir adam bulup çıkarmak, bir iğnenin gözünden deveyi geçirmek kadar zordur.

mücadele hayatın kendisidir!!!

kavgam-adolf hitler
ona iyice bağlandığım zaman, yanımda olması benim için bir zevk değil bir zorunluluk olduğu zaman, aşk yüreğime iyice yerleştiği zaman ne olacak?

oblomov - gonçarov.