bugün

“istanbul feth/işgal edildikten sonra II. Mehmet bir ferman yayınlıyor ve bu fermanda Constantinople’ de yaşayan herkesin canına malına ve namusuna dokunulmayacak, bütün gayrimüslimler Osmanlı’ nın koruması altında olacaktır” yalanı Türkiye’de resmi tarihte geçmektedir. ilginç olan, II. Mehmet istanbul’ u aldıktan sonra Constantinople’ nin en büyük kilisesi Ayasofya’yı camiye çevirmesi Türkiye’de doğalmış gibi anlatılmaktadır. Hem başka bir dinin mabedini kendi dinin mabedine çevireceksin hem de II Mehmet’in hoşgörülü olduğunu söylemeyi sürdüreceksin. Yine Sana ait olmayan bir şehri alacaksın ve buna fetih diyeceksin, işgal demeyeceksin ama başkası aynı şehri 13 Kasım 1918 de almaya kalktığında buna işgal diyeceksin. Esasında işgal ile fetih aynı manayı ifade etmektedir. Sana ait olmayan bir şehri zorla ele geçirmeye alan açısından fetih, şehri kaybeden açısından işgaldir.
istanbul’un fethi/işgali ile ilgili Halil inalçık’ ın “Tarihçilerin Kutbu” ve Erdoğan Aydın’ın “Fatih ve Fetih: Mitler ve Gerçekler” kitaplarında ayrıntılı bir bilgi verilmektedir. Constantinople, Osmanlı tarafından alındıktan sonra ki aşama için Erdoğan Aydın ne yazmış bakalım.
“Türkler şehirdeki pek çok Hıristiyan’ı kılıçtan geçirdiler. Yollar sanki yağmur yağmış gibiydi ve dereler kadar kan akıyordu. Gerek Hıristiyanların gerek Türklerin ölü vücutları Çanakkale denizine atıldılar. Bunlar kanallardaki havuzlar gibi suyun üstünde yüzüyorlardı (s.68)
Fetih sonrası talan meselesinde Aydın diğer yazarlardan aktarmalar yapmış:
“ … yataklarında uyuyan kadınlar karabasanlar yaşamışlardır. Elleri insan kanıyla boyanmış kılıçlı insanlar, rastlantı sonucunda bir araya gelmiş olan bu her ırk ve milletten oluşan kalabalık, vahşi hayvanlar gibi evlere girmişler, kadınları acımasızca sürükleyerek caddelere çıkarmışlar ve orada kendilerine her türlü kötülüğü yapmışlardır … Ve kiliselerin kirletilmesi, yağmalanması … böyle bir şey nasıl anlatılabilir ki? ikonaları ve kutsal emanetleri ve diğer eşyaları saygısızca yere fırlattılar … bazılarını ateşlere atarken, diğerlerini parçalayıp sokaklara saçtılar. Eski zamanın kutsal ölülerinin mezarları açıldı ve kemikleri parça parça edilip sokaklara atıldı. Kutsal kupaların kimi içmek için kullanıldı, kimi eritilip satıldı … ” (1)

“ … güneş doğalı çok olmamıştı ki, şehir Türkler tarafından ele geçiriliyor ve yağma başlıyor; mukavemet gösterenler öldürülüyor, ihtiyarlar ve cüzamlılarla hasta kimseler parça parça ediliyordu. Teslim olanları esir alıyorlardı.” (2)
“Küçükler ve çok yaşlılar para etmedikleri için orada öldürüldü. Erkekler iplerle bağlandılar, kadınlar ikişer üçer kişilik gruplar hâlinde birbirlerine saçlarından bağlandılar. Bizanslı görgü tanıkları, küçük kız ve oğlanların sunak masaları üstünde ırzlarına geçildiğini ve büyük kilisenin onların çığlıklarıyla çınladığını anlatırlar.(3)
Bunları hemen hemen aynı açıklıkla Osmanlı tarihçileri de yazmışlar:
“ … Şehrin içine girdiler. Yağma ve talan ettiler. Oğlanlarını, kızlarını ve mallarını alıp esir ettiler. Sultan Mehmet dahi evleri için yağma buyurdu. O sırada tutabilen tuttu. Müslümanlar şöyle mala gark oldular ki, istanbul’un yapıldığı 2400 yıldan beri toplanan mal hep gazilere nasip oldu. Üç gün yağma ettiler. Üç günden sonra yağmayı yasakladılar.” (4)
“Hisar fetholundu. iyi yağmalar ve doyumluklar oldu. Altın, gümüş ve mücevherler ve her türlü kumaşlar gelip pazara döküldü. Satmaya başladılar. Halkını esir ettiler. Tekfurunu öldürdüler. Güzel kızlarını gaziler bağırlarına bastılar.” (5)
Bu Konuda Emine Çankara’ın kitabında da istanbul’un alındıktan sonra nasıl yağmaladığı anlatılmaktadır:

"O zaman Fatih'in yanında, meşhur Beylerbeyi Hamza Bey'in oğlu, Mahmut Paşa'nın katibi Tursun Bey. Tursun Bey Tarih-i Ebu'l-Feth'de gerçeği anlatıyor. imparatorlar o zaman kırmızı çizme giyerlerdi. Ölüsünü çizmelerinden teşhis ediyor, getiriyorlar. Fatih fetihte saltanat rakibi Emir Süleyman oğlu Orhan'ı da yakalattı ve idam ettirdi. (...) Orhan, Bayezid' in oğlu Süleyman Çelebi'nin oğlu. istanbul'a sığınmış, sultanlık iddia ediyordu. Fatih'e karşı surlarda savaştı. Fatih'in ilk işlerinden biri imparatorun ölüsünü buldurmak ve Orhan'ı buldurup idam ettirmek.. Çelebi Mehmed'in soyundan gelenler saltanatın hakiki sahibidir, Fatih bu soydan gelir. Halbuki Orhan, Çelebi Mehmed' in kardeşi Süleyman Çelebi'nin oğludur."(6)

II. Mehmet’in istanbul’ u aldıktan sonra yağma yapmaması hem islam hukukuna hem de tarihe aykırıdır. Şehir alındıktan sonra 3 gün yağmalanmıştır. O devirde savaşların nedenlerinden birisi de yağmaydı. Askerlerin savaşa gitme nedeni ganimet elde etmekti. Bu ganimetin içinde para, mal mülk olduğu kadar erkek ve kadın köle (cariye) elde etmek de vardır. Çünkü askerler bekârdır ve cariyeleri cinsel ihtiyaçları için kullanacaklardır ki biz buna günümüzde tecavüz diyoruz, köleleri ise esirciyan pazarlarında satarlardı. II. Mehmet (Fatih) kundaktaki on bir aylık kardeşi Ahmet’i boğdurmuştur, Hurifileri canlı canlı yaktırmıştır.

KAYNAK:

1- Kritovulos, “istanbul’un Fethi”, istanbul, 1967, s. 72
2- Zorzi Dolfin, istanbul’un Muhasarası ve Zaptı
3- Sndrew Wheatcroft, “Osmanlılar”, istanbul: Altın Yayınları, 1996, s. 37
4- Oruç Beğ Tarihi, istanbul: Tercüman Yayınları, s. 109
5- Aşık Paşaoğlu Tarihi, istanbul: M.E.B. Yayınları, 1992, s. 119
6- Emine Çaykara, Tarihçilerin Kutbu, "Halil inalcık Kitabı", Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, Nehir Söyleşi 16, 2005, Sayfa 460-461.
Adam başkent yapacağı şehri niye yağma etsin diye sorulur ve böyle şeylere itibar etmemeli diye tavsiye edilip gidilir.
istanbul'un fethi hiçte karanlık değildir.

o gün ingilizler misal fransa ile savaşırken ne yapıyorlarsa osmanlı'da onu yapmıştır. erdoğan aydın iyidir hoştur lakin kesif bir osmanlı nefretiyle yaşar. hristiyan tarihlerin abartılı betimlerini yüzde yüz doğruymuş gibi vermek hatasını yapar. osmanlı istanbul'u fethettiğinde zaten öyle şaşalı bir yer değildi. asıl ağır darbeye latin istilasında almıştı. çemberlitaş'ın tepesindeki altın kartalı bile alıp götürmüştü latinler. bilir misiniz gülhane'nin sarayburnu tarafında topkapı sarayına doğru olan yokuşta got anıtı vardır. neden ordadır hiç sordunuz mu?
ve yahu adamın hükümdarlığına karşı hak iddia eden orhan'ı idam ettirmesi anormal mi ya da bizans imparatorunun cesedinin aranması mı?

yağma olmadı diyen zaten yok hatta fetih sırasında ayasofya'ya dokunulması da yasaklanmıştır. ve ayasofya'nın camii yapılması kadar normal bir şey de yoktur. en azından yıkılmamıştır. endülüste kaç camii ayakta ya da yunanistan'da?
şu kafadan kurtulun. bir ingiliz ulan gidip aborjinleri katledip ülkelerini işgal edip bir ikinci sınıf vatandaş ilan ettik diye dert ediyor mu?
fransızlar öve öve afrika sömürgelerinde yaptıklarını anlatıyor. ispanyollar ve portekizliler bir gün olsun güney ve orta amerika'da yaptıkları için pişmanlık duymuş mu ya da ulan ne kötü işler yapmışız diyen bir tarihçileri var mı?
halil inalcık hoca asla fethi kötülemez. tarihlerde yazanları anlatır. erdoğan aydın ise içindeki nefreti kusar.
tarihi bilmeyenlerin "başkent yapacaksa neden yağmalatsın?" diye karşı çıkmaya çalıştığı gerçektir.

doğru, fatih sultan mehmet şehrin yağmalanmasını istemiyordu. teslim olmaları için defalarca elçi gönderdi. istediği kabul edilmeyince yağmaya izin vermekten başka şansı kalmadı. neden? zira islam hukukuna göre zorla alınan şehrin ganimetleri gazilere aittir. sultan ancak 1/5'ini toplayabilir. onca kan döken askerin yağmasını önlemeye fatih'in bile gücü yetmezdi. zaten öyle bir hakkı da yoktu. nitekim 3 gün yağmaya müsaade etmiş, şehre 3 gün sonra girmiş, yağmadan sonra kendisine düşen köleleri serbest bırakmıştır.

istanbul'un fethi için "karanlık" ifadesi ancak yağma sırasında yaşananlar günümüz değerleri esas alınarak değerlendirilirse kullanılabilir. ama bunu yapmak anakronizm hatasına düşmektir. o dönemlerde yağma normal sayılıyordu. bizanslıların bir şehrimizi almaya gücü yetse onlar da aynısını yaparlardı.

peki, istanbul'un fethini kutlamak doğru mudur? hayır, değildir. neden? zira uygar insanlar sadece kurtuluş savaşlarını kutlarlar, başkalarının toprağını ele geçirmelerini değil... ingilizler istanbul'u işgallerini "fetih" diye adlandırıp, kutlasalar ne derdik? keza bu tür kutlamalar yağmalar sırasında yaşanan vahşeti de kutlamak anlamına gelir. hemen her ulusun yaptığı benzer tüm olaylar gibi kapanmış gitmiş bir olaydır. ne "ayıp etmişiz, istanbul'u geri verelim" demek, ne de kutlama yapmak doğru değildir.

günümüz insanlarının yağmanın nasıl bir şey olduğu konusunda en küçük bir fikri bile yok. hayır, öyle eve girip bulduğunu götürmekten ibaret değildi efendim. ev halkına gizledikleri, gömdükleri malların yerlerini söyletmek için işkence edilirdi. kızlarına, oğlanlarına tecavüz edilirdi. karşı koymaya çalışanlar öldürülürdü. beğendikleri kızlar, oğlanlar köle yapılır, boyunlarına halka takılıp, sürüklenerek götürülürdü. fetihte şahsen bulunan tursun bey, tarihinde, tüm bu olayları anlattığı gibi, yağmalanan malın büyüklüğünü ifade etmek için, aradan on yıllar geçtikten sonra bile zenginlere "istanbul'un yağmasında bulunmuş kadar zengin" dendiğini anlatmıştır.
30 mayista yapilacak olan fetih senligine gitmeden once okunup, o tarihte ne olmus ne bitmis lan biz neyi kutlamaya gidiyoruz acaba diyen ak koyunlara belki biraz olsun fikir verecek olandir.
Amk daha entryi okumadan yalnizca basligi okuyup ayar verdigini saniyorlar ya bir de...
iste bu zihniyetin urunu yonetiyor bu ulkeyi.

Ne demisti tayyip babaniz, kitap okumaya vaktim yok. Arkadaslar ozetini getiriyorlar
Siz de ayni kafa iste, basligi oku, konuyu coz.

Cok zekisiniz.
Direnen kentlerin üç gün boyunca yağmalanması islamın emridir. Hatta ışid de bu kurala uymakta ve kendine direnen kentlerde katliamlar yapmaktadır. Bir de ilhakın olduğu yerde işgal pozisyonu biter bunu bi öğrenmek lazım. 1204'de latinlerin yaptığı işgaldir mesela. Ayrıca aynı latinler istanbulda yağmalanacak bir şey bırakmamıştır. Bizans sarayları bile çöplük gibiydi hatta fatih birini gezerken bu konuyu dillendiren bir şehname beyiti okumuştur. Fetih 1453 filmindeki harika istanbul falan yoktu ortada yani.
kimi malın, onca izahatlara rağmen, "efendim vikingler yapınca otur dizisini izle, türkler yapınca foşik türkler" filan diye üstünü örtmeye çalıştığı gerçektir.

lan ebleh, bugün danimarka, isveç, norveç'te vikinglerin yaptığı yağmalar kutlanıyor mu? yahu vikingler müslümanların elinde sicilya'yı bile aldılar, kalkıp "sicilya'nın fethi" kutlamaları yapıyorlar mı?

ey geri zekalı, itiraz edilen, o dönemlerde normal kabul edilen, gücü yeten herkesin yaptığı işgal, yağma ve vahşetler değil, söz konusu işgal, yağma ve vahşetlerin bugün kutlanmasıdır.
dediklerimize verecek cevabı olmayan kimi yandaşın "alın bunu buradan" ("burdan" yazmış!.. öyle alimdirler!..) diye babalanmasına sebep olan gerçektir.

kim yapmış olursa olsun, tüm fetihler gibi, istanbul'un fethi de karanlıktır efendim. o zamanın koşulları içinde yaşanmış bir olay için, kalkıp özür dilememiz lazım gelmez ama kutlamak da ne oluyor?

"alın bunu buradan"a gelince... yahu sen beni bırak, sizleri "din, iman, fetih" diye şunca zamandır uyutup ayasofya'yı hala ibadete açmayanlara bak! (bkz: rte nin ayasofyacıları eli böğründe bırakması)... bunları oturdukları yerlerden almak, beni buradan almaktan daha kolay... onlara oy vermez, ayasofya'nın ibadete açılması için kanun teklifi veren mhp'ye verirsin olur biter... tabi "fetih" ve "ayasofya" konusunda ciddiysen...
fetih diye bir şey yoktur alayı işgaldir.

ayrıca haçlılar istanbulu darma duman etmeseydi nah işgal ederdik bizansı, haçlıların yakıp geçmesinin faydası büyüktür.
kimi cahilin, ciddi hiçbir tarihçinin kabul etmediği "efendim rönesansa neden olduğu için" bahanesiyle örtmeye çalıştığı karanlıktır.

gerçekler şöyle: (bkz: istanbul un fethinin rönesansı başlattığı yalanı)
karanlık falan değil, gayet aydınlık bir fetihtir.

fatih istanbul'u kuşattığında, bizans'a elçi göndererek teslim olmalarını ve teslim olurlarsa canlarına ve mallarına halel gelmeyeceğini belirtti mi?

evet.

ama bizans ne yaptı?
teslim olmak yerine intiharı seçti.

bir de entrikalara devam etti.

peki sormazlar mı adama, "neyine güvendin be amın oğlu" diye. sormazlar mı?

neticede teslim olmayan bizans bu yağma ve talanı göze almıştır. şimdi bunun için ağlamak yersiz.
(bkz: konstantiniyye yi yağmalayıp şehri fethettik demek)
karanlık ya da aydınlık sonuç olarak istanbul türklerindir. 500 küsür sene önceki olay için de mağdur edebiyatı yapacak bir ırkımsı var mı çok merak ediyorum. yeniçeriler bize zulüm yaptı vs. diyecek bir embesil aranıyor.
bugün eskinin viking diyarı ülkeler istila ettikleri yerlerin çoğuyla bağları kalmadığı için kutlama falan yapmaz. ama misal danimarka hâlâ grönland'ı yönetir. hatta abd'ye askeri üs verir.
savaşlar kutlanmaz kafasını geçin. colombus day diye bir şey var adamlar neden kutluyor? ingilizler neden hâlâ trafalgar savaşını kutluyor?
orhan diye biri vardı istanbul'da kimdi?
bizim kadar tarihine düşman başka millet yoktur.
Tabi o çağlarda Avrupai devletler fethettikleri yerlerde bir elde şampanya kadehi öbür elde barbekü maşası halısaha maçında koymuş edasında zarif bir letafetle "ahahaha kuzum siz de çok tırt çıktınız olmazsa bidahaki savaş sizin kaleye bizim lazarov paşa geçsin yoksa zevki çıkmıyo böyle mnskym." Tadında fetih yaptıklarından bizimki barbarlığın daniskasıdır. Ulan 21. Yüzyıla gelmişiz elin avrupalısı ortadoğuda tuttuğunun sikinden elektrik veriyor halen daha ama biz de bizansı sikmişiz muhabbeti. Sikmişiz tabi daşşağı dert görmesin yedi göbekten dedem olurlar. Bırakalım da bizi mi sikselerdi hacı.
o zaman ingilizler aptal baksana 1805'de yapılmış deniz harbinin kutlamasını yapıyor hatta utanmıyor bu harbin adını bir meydana veriyor hatta ve hatta zavallı fransız bahriyelilerini denize gömen amiralin heykelini o meydana dikiyor. vay be demek adamların kendine güveni yok. misal abd colombus day diye bir halt var. adamlar sanki boş topraklarmış gibi kolombun kıtaya ayak basışını kutluyor.
abd'liler hala gatsbury'de anma yapıyor. kuzeyliler güneylilere nasıl geçirdik diyor.
birileri size tarihinizi unutturmaya çalışıyorsa haybeye çalışmaz.
fethin asıl kutlanış amacı rasulallah s.a.v'in hadisini gerçekleştiren ve rasulallah s.a.v'in övgüsüne mazhar olmuş komutan ve askerleri yad etmektir.

bunun dışında bizans fitne yuvası gibi osmanlı devletinin iç işlerine karışmaya çalışıyordu. fetih bu fitneyi ortadan kaldırmıştır.

ne yazık ki bazılarının iddia ettiği gibi şehirde katliamlar ve zulümler olsaydı bugün gelip başlık açamazlardı.

bu gavur tohumları kudüs'ten hiç bahsetmezler, selahaddin eyyubiye kadar kudüs'te müslümanlara neler yapıldığını müslümanlardan nasıl alındığını hiç anlatmazlar, anlatamazlar.

şayet bir işgalden bahsedilecekse haçlıların kudüs'ü işgalinden bahsedebiliriz.

kudüs'te müslümanlara yapılanın 10/1 bile yapılmamıştır.

ama gavur tohumu olursan, islam düşmanı olursan istanbulu'un fethini karalarsın.
kılıç artığı gavur dölü iddiası.
Istanbul bir kere deli gibi yagmalanmistir.oda vatikanin akilsizligi yüzünden .haçlı seferlerine giden.güney amerikadan gelen itler istanbulun civisini cikartti.hz eyyup turbesini bile mezar tasini bile çalıp tarihi eser zannetmisler.istanbulun fethinde fatih sultan mehmed , aksemseddin yerini bulup mezar tasini dikmislerdir.
Size karanlık bize fetih nihahahaha*
Sorarım size acıdımı yavrum.
tecevüze uğrayan rum yazar beyanı.
bizans, avrupalı ve osmanlı vakanüvislerinin detaylı açıklamaları ile çok da karanlık olmayan bir fetihdir.

merak eden açar kaynak kitaplara bakar, araştırmaya g.tü yemeyen tembel enteller de kuru kuruya çene çalar. üçüncü bir saf ve sürüye uyan güruh da vardır ki, yaw bir link verin de ne olmuş anlayalım diye çaresizliklerini ortaya koyar.

bu arada, her tarihi olayı kendi devrinin koşulları içinde yorumlamak gerekir. antik yunandaki demokrasinin sadece belirli bir zümre için anlam taşıdığını bilmeden "wauw yunan'da demokrasi taa ne zaman varmış" demek anlamsızdır.

ağız suyu akıtarak gıpta ile bakılan bugünkü avrupalıların atası olan latinler, 13 Nisan 1204’de şehre girdiğinde şehre oldukça saygılı davranmışlardı, başını okşayıp sırtını sıvazlamıştı şehrin, değil mi?
trakyalılar'ın elinden hellenler'e geçtiği zamanki fetihtir.

yahut, hellenlerin elinden türklere geçtiği zamanki fetih. bakış açısı neticede. onlara göre öyle.

ama istanbul'un en karanlık dönemi şüphesiz venedik doçu "henricus dandolo"'nun istanbul'a ordularıyla girdiği andır.

türkler istanbul'da evleri yağmalasa da 2. mehmet büyük yapılara dokundurmamıştır. ardından da istanbul'a -kostantiniyye- büyük bir imar hareketi gerçekleştirmiştir.

özellikle kârun kadar zengin olan muhteşem süleyman döneminde istanbul resmen dünyanın en güzel şehri haline gelmiştir. nitekim 1800'lerin sonuna kadar da öyleydi...

karanlık fetih değil yani. olaya istanbul açısından bakarsak, çökmüş roma'nın, dünya'nın en güçlü devleti olan "3. roma"ya kavuşmasıdır. yani türklere...

şimdi ise sövüyordur muhtemelen.