bugün

Cübbeli ve sakallı birinin '' Ete,kemiğe büründü x kişisine göründü'' dediğinde Sorgusuzca inanan Mal kadar mal olan Ateistciğin düştüğü zavallı durumdur.
bilimin her şeyi açıklamasına, bir yaratıcıya ihtiyaç olmadığını (ki olsa bile bunun kesinlikle günümüz dinlerindeki tanrılar olmadığını) kanıtlamasına rağmen insanların reddettiği gerçektir.
Türkiye'de Ateistliğin Beş para etmediğini ortaya koyan başlık.
olmayandır. inanmamakta özgürsünüz ama inanmazsanız cehennemde yanarsınız. allah affedicidir ama ne kadar iyi olursanız olun ateistseniz yandınız. tüm insani algı ve duyguların üstünde olan aynı allah kendine ibadet etmesi için 300-350 milyar büyük galaksi, 7 trilyon cüce galaksi, 30 milyar trilyon (3x10^22) yıldız sistemi arasından tek bir gezegende insanları yaratmıştır (ama hayır, "egoist" değildir o insan değil), ve çok güçlü olmasına rağmen insanların ona ibadet etmesine ihtiyaç duymaktadır, nedenini kafirler anlamaz. insan haricindeki tüm hayvanlar (hayır, islam'a göre insanlar hayvan değildir) insanlara hizmet etmek için vardır. muhammed uçan at üzerinde cennete uçmuş, ayı ikiye ayırmış ama bunları gören bir tek müslümanlar olmuştur. oyuna gelmeyin.
kendilerini "tamamen doğru" sananların iddiasıdır.

arkadaş bu süper zekalara hayranım bende,

kendi inandıklarını tartışmasız doğru kabul edip,

diğer bütün inançları yanlış, inananları da cahil olarak görmeleri yok mu.

al sana asıl cehalet.
Bunu sadece islamiyet için değil, diğer tüm dinler için de söyleyebiliriz. Din, kitap, peygamber gibi olguların insan aklıyla oluşturulduğunu anlamak pek de güç değil. Tüm bu gerçekleri anlayabilmek için, sadece biraz cesaret ve kitap okumak yeterli. Bu yazıyı okuyup benim hakkımda 'vay dinsiz, vay imansız, ateist' gibi -sence hakarete varan- sözleri kullanmak, düşünmek yerine o inandığın tanrının sana verdiği aklı kullan ve sorgulamaya başla ya da onu bunu geçtim, kuranın türkçesini anlayarak oku. Bir şeylerin değişeceğine eminim.
müslüman kardeşlerimi bu tip misyonerlik amaçlı konulara entri girmemesini öneriyorum ve bu misyoner orospu cocuklarının sözlükte ban yemesini temmeni ediyorum !
sözlükte misyonerlik yapmaya çalışıp geç insanların ve saf kardeşlerimizi zehirlemeye çalışan vatikancı sebataycı yahudi pkklı zerdüşt söylemidir efenim !
Katildigim mevzuattir.

Bazir arkadaslar yaziya inanmiyormus, tekil olan ekleri curutmeye calisiyorlarmis.

Bu nedir;
http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx

Eger ki, hep kurani iyilige dogru yoracaksak vicdanim var zaten. Dine ihtiyac nedir?
yazı değil ama devamında yazılan yorumlar uludağ sözlüğün kalitesini ortaya koymuş...
inan ya da inanma katıl ya da katılma adam saatlerce yazmış belli...

ve karşılığı ne? katılmayan yazarlar hiçbir argüman sunmadan fikir beyan etmeden sadece yok öyle bişey kaynak götüm biklgili gözükmek için yazmış gibi salak salak konuşmuşlar. ama mevzu sadece dogmalar üzerine kurulduğu için karşı düşüncede olanların sunabilecekleri bir argüman yok değil mi?

şu sözlükte tahminim bütün yazıyı okuyan 5 kişi ya çıkar ya çıkmaz. beni de düş kaldı 4. maksimum hem de. ama böyleyiz bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz...

yazanın ellerine sağlık güzel bir yazı olmuş.
Sizler fosil olacağımıza inanıyorsunuz bizler ise hesap verceğimize, neden dine bu kadar saldıracağınıza saygı denen insani değer hakkında bir şeyler yazmıyorsunuz. Zaman kimin haklı olduğunu elbet gösterecektir.
Ateist temennisi.
Peygamber vefat ettiği sırada 60 ı aşkın kölesi, 20 kadar cariyesi vardı. Eşi Aişe her hata yaptığında kefaret babından 40 kişiyi azat edecek kadar çok köle sahibidir. Muhammed’in veda haccı sırasında kendisine ait 100 deveyi kurban edecek kadar malı mülkü vardır.

Masudi'nin ve Ibni Haldun'un anlatımlarından..

Faik Bulut, islam Komüncüleri, sy. 31
inancımın yalan olduğunu anlamak için bunu okumaktansa inanmaya devam ederim daha hayırlı.
şeytan kardeş bunları doldurup üstümüze salıyorsun bari az gevezelerinden seç.

not; geveze olduğumu bilenler ikaz etti yafu geveze gevezeyi dinler mi ?
Yalan olma ihtimali olsa bile inanmak güzel ve Kimseye zararım olmadığı sürece de kimsenin bana müdahale etme hakkı yok.

Tanrıya inanmayanların, yıllar önce yazılmış "tarih"e inanmaları da oldukça paradoksal hani... Onu insan yazmıyor mu sanki? E insan hep doğruyu mu söyler, hiç yanlış yapmaz mı, hiç taraf tutmaz mı...
inanmak yada inanmamak işte tüm mesele bu.
o kadar zerdüşt pers, antik mısır, eski yunan büyük iskender hristiyanlık musevilik arabı adam edemedi yaşı geçmiş bir tüccar adam bir şeyler sallayarak arabistanı adam etti yani. islam yalansa her şey yalan gerçek diye bir yok. islam sadece geri kalmış arapları adam etmek içinse niye sadece arabistanda kalmadı kendinden daha köklü kültürlerede üstünlük sağladı.
bir çok müslümanın görmezden geldiğidir. yakın zamanda gelen olumlu mesajlardan dolayı
diğer dinlerde kaynaklarla birlikte yalanlanacaktır.
inanmıyorum, Ay şok oldum yani. Kal geldi.
Sen mehdi olmalısın!!! islamı tamamen yıktın şu an! Artık islama değil sana inanıyorum! sen benim peygamberim olsana!
(bkz: geç gelen ergenlik) (bkz: hiç bitmeyen ergenlik)
Kafir söylemleri dinledikçe islamı daha çok seviyorum. Bağzı insanların narsistik taraflarını doyurmak için ne kadar da yalancı olduğunu fark ediyorum.
islam benim favorim. Hayatımı teslim edeceğim tek nizam.
hepimizin kendine göre faraziyeleri var. dogmaları var. teoriler birer faraziyelerden ibarettir. Ben de islamın faraziyelerini almayı tercih ediyorum.
Senin dinin sana, benim dinim bana. murç.
geçelim bunları efendim.
libya kuran'ı ile arap kuran'ının farklılığı da bunu doğrular cinsten.

Halife Ömerin oğlu şöyle demiştir: “Hiçbiriniz “Kuran’ın tümünü elimde tutyorum” demesin. Bilir misiniz ki, Kuran’ın (ayetlerinin) çoğu, yitip gitmiştir. Ama herhangi biriniz, “Kuran’dan ne kalmışsa (görünüşte ne varsa) o kadarını rlimde tutuyorum” desin. (Celaluddin Süyuti, el itkan Fi Ulûmi’l-Kuran, 2/32).
“Kuran, Tanrı’nın koruması altındadır”, “Kuran, bir harfi bile değişmeden korunagelmiştir”, “islam dünyasının heryerinde Kur’an aynıdır”… türünden savlar, artık gücünü yitiriyor.
Muhammed’den sonra yazıya ilk dökülen Kur’an, Halife Mervan tarafından yaktırılmıştır. Ondan sonra hazırlanan “ikinci asıl” da aynı akibete uğramıştır. Günümüzden 5000 sene önce yaşamış olan Sümerliler ve Mısırlılar’ın yazılı eserleri günümüze kadar gelirken, günümüzden 1400 yıl önce hazırlanmış olan Kuran’ın aslı (ilk orijinal nüshası) yeryüzünde bulunmamaktadır.
Bugün, Libya’da birçok yönden farklı bir Kuran basılmış ve “Cemahiriye Mushafı” olarak adlandırılmıştır. Bunun üzerine “Devrimci Kurtuluş Murtaza Hareketi” adlı Arap kuruluşu buna karşı çıkıyor ve şu ilkeleri sıralıyor:
1- Osman yazı biçimi (e’r-Resmü’l-Osmani), hiç yorum yapılmadan örnek alınması gereken bir Kuran yazı biçimidir. Kuran yazısı bir de ünlü kıraatlere uygun olmalıdır.
2- Hiçbir ayetin ayetliği tartışılamaz. Bir küçük tartışma var yalnızca: O da”besmelenin ayet olup olmadığı”dır.
3- Eklemiş olan “vakıf” (durma) ve uzatma işaretleri koymak zorunludur.
4- “Tevatür” (çok kimsenin aktarması) yoluyla gelen ve “Hind rakkamları” adıyla anılan Arap rakkamlarını koymak da zorunludur.
Sözkonusu islamcı örgüt, “Cemahiriye Mushafı” adlı Kur’an’ın bu ilkelere uymadığını belirtiyor. Ayrıca, adına da itiraz ediyor: “Büyük, küçük, her ülke kendine bir Mushaf (Kuran) belirleyip “bu ülkenin Mushafı’dır” derse durum ne olur?” diyor ve bunun içinden çıkılamaz korkunç bir şey olacağını savunuyor. Bir başka deyişle, “şu ülkenin Kuran’ı, bu ülkenin Kuran’ı” denemez demek istiyor. iyi de, “Dünya’da yalnız bir tür Kuran vardır. Kuran her çağda, her yerde aynı olmuştur, çünkü Kuran’da değişiklik olmamıştır” kandırmacasının tersine, gerçekte değişik Kuran’lar ile karşılaşılıyorsa ve bir ülke bunlardan birini “resmi Kuran” diye kendisi için seçme yoluna gidiyorsa ne olacaktır? Nitekim, Libya’nın yaptığı da budur.

Halbuki, bu çalışmada “yanlış”, “tahrif” diye nitelenen örneklerin çoğu, eski ünlü “kıraet üstadları”nın “kıraet”lerinde de yer almıştır. Bie başka deyişle, Libya Mushafı “yanlış” ise, “tahrif” ise, bu yanlış ve tahrifler yüzyıllardır süregeliyordu, çünkü, çizelgede adları verilen “kıraet sahipleri”, Libya Mushafı ile uyuşuyorlar. Bu kişiler ise, rastgele kişiler değillerdir. Örneğin, Medineli Nafi (H.70-169/M.689-785), “7 kıraet” sahibinden birisi ve Islam dünyasının en önemli ve güvenilir uzmanlarından birisidir. ibn Kesir (H.45-120/M.665-737) de “7 kıraet” sahibinden birisidir ve bu alanda Mekke’nin en tanınan kişisi olmuştur. Ebu Amr (H.68-154/M.687-770) ve ötekiler de “kıraet üstadları”dırlar.
Evet, görülüyor ki, “Libya Mushafı”nda bulunan ve “tahrif”, “”yanlış” olarak nitelendirilen değişiklikler, Libya Mushafı ile ortaya çıkmamışlardır. Bunlar, islam’ın en güvenilir Kuran uzmanlarınca da bu şekilde benimsenmişti. Dahası, Kuran’daki yalnızca “hareke”ler “harf”ler değil, “kelime”ler, “cumle”ler, “ayetler” de, değişik “metin”lerde “mushaf”larda, değişik olarak yer almışlardır. Ama, bunları gözden kaçırmak ve saklamak için, elden gelen yapılmış, bunun için yüzyıllar boyu akla gelmedik yollara başvurulmuştur. Değişik Kuran parçalarına, yani aynı Sure ve Ayet’lerdeki sözlerin, çok değişik biçimde ortaya çıkışına Muhammed’in zamanında bile rastlanıyordu. işte bir örnek:
Muhammed’in en yakın arkadaşlarından (Halife) Ömer, bir gün, Hâkim Oğlu Hişam’ı, Furken Suresi’ni okurken dinler. Hişam’ın bu sureyi kendisine öğretilenlenden tümüyle farlı sözlerle okuduğunu görür, öfkelenir ve yakapaça onu Muhammed’e götürür. Olayı Muhammed’e anlatır. Muhammed, Sure’yi her ikisine de okutur. Başka başka sözlerle okudukları halde, ikisini de onaylar. “Kuran böyle indirilmiştir” der ve ekler, “”Kuran yedi harf üzerine indirilmiştir”. ilginç olan odur ki; bugün ıslam dünyasında bilinen Kuran’da sözü edilen yedi harfin sadece bir adedi, evet, bir adedi bulunmaktadır. “harf”ler ile amaçlanan ne olursa olsun, yedi adet harften altı adedi eksiktir. Demek ki, bugün, “indirilmiş” olduğu iddia edilenin sadece yedide biri bulunuyor. Yedide altısı ise yok. Ne denli ilginç, değil mi? Bu “yedi harf”, bir yutturmacayı tezgahlamak ve “değişik Kuran”lar bulunduğunu örtbas etmek için uydurulmuştur ama, farkında olmadan bir başka yönde açık verilmiştir. Kuran’dan-Muhammed dönemindeki- çoğunun bugün eksik olduğu ortaya çıkmıştır. (Buhari, Kitabu Fezaili’l Kur’an).
Bü çizelgedeki farklardan kimi “hareke”, kimi de “harf” farkıdır ve bu farklar da bu yerlerde, “farklı anlamlar” meydana getirmekte. (Bu değişiklileri görmek için bkz. Ebu Zer’a Abdurrahman, Huccetü’l-Kıraat, Beyrut, 1984, 77-270, sure ve ayet sırasına göre. Bu sayfalardan kiminin fotokopisi için buraya tıklayınız).
Yine aynı açıklamalara göre, “Libya Kuran”ında, “ayet sonu” olarak gösterilen kesim, diğer müslümanların Kuran’ında ayet sonu değildir. Ya da birincisinde ayet sonu gösterilmemişken, ikincisinde ayet sonudur. Örnekler içinburaya tıklayınız.
Kuran’ın Hicr Suresi’nin 9.ayeti şöyle der: “15/9. Dogrusu Kitap’i Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz”. “Kuran’ı koruma işini, Tanrı’nın-varsa eğer- kendi üzerine almasında biraz durmak gerekir. Tanrı, “Kuran’ı niye koruyor?”. Ayette bunun cevabı da verilmiş: “Çünkü onu biz indirdik” diyor. tanrı’ya böyle söyletiliyor. Ancak, Kuran’ın “Tevrat” ve “incil” ile ilgili ayetlerine bakıldığı zaman, büyük bir “çelişki” göze çarpıyor. Kuran ayetlerinde, çok açık bir biçimde, Tevrat ve incil’in de Tanrı tarafından indirildiği bildirilir. Ancak, Islam dünyasına göre, bu kitaplar “zamanla tahrife uğradıkları” ve “bu yüzden Kuran’ın indirildiği” inancı vardır. Bu ilişkin ayet ve hadisler kanıt olarak gösterilir. Peki ama, akla şu soru geliyor: Tanrı, kendi gönderdiği için Kuran’ı koruyor da, kendi gönderdiği Tevrat ve Incil’i niye koruyamamış? Bu soruya kimse tatminkar bir cevapveremiyor..
Demek ki; “Kuran’ı tanrı indirdi, koruyucusu da O’dur” iddiası doğru değil.. Tanrı-varsa eğer-, Kuran’ı koruyamamıştır. Kuran’ın asılları yakılmıştır. Günümüzden 5000 sene önce yaşamış olan Sümerliler ve Mısırlılar’ın yazılı eserleri günümüze kadar gelirken, günümüzden 1400 yıl önce hazırlanmış olan Kuran’ın aslı (ilk orijinal nüshası) yeryüzünde bulunmamaktadır. Kaldı ki, bugün elimizdeki Kuran’ın, Muhammed’in Kuran’ı ile aynı olmadığı anlaşılıyor. Ayrıca, Libya, Arap mushafları ve Yemen Sa’na Kuran’ı (Dr Puin tarafından cami restorasyonu sırasında bulunan ve bir değişik Kuran nüshası olduğu anlaşılınca Yemen yetkililerinde kilit altına alınıp saklanan Kur’an) olmak üzere de üç ayrı Kuran bulunuyor.

kaynak: turan dursun / Din Bu IV., Kaynak Yayınları, istanbul.
sadece islamın değil tüm dinlerin yalan olması durumudur.
Bu yazıyı okuyan adam, (bkz: Richard dawkins) oldu.
inci sozluk mottosu olan (bkz: insan okuyacak bunu insan) tepkisi verip okudugum goruslerdir.
(bkz: durumumuz yoktu okuyamadık kardeş)