bugün

21. yüzyıl türkiyesinde bir siyasi terimdir.
bir pazar öğleni kahramınımız uyuyordur saat 14.00 suları

telefonun titre$im sesiyle uyanır ve acar telefonu.arayan hayvan gibi sevdiği 8 aylık mükemmel bir ili$ki ya$adığı sevgilisidir.

-"günaydın bitanem napıosun" der eleman
+iyi.
-gece arkada$larla pleysitey$ını abarttık da biraz 4 müydü ne öle yattım.görcen ekremi filan çıldırttım ne goller attım yaw hehe
+iyi.
-neyin var fıstık,durgunsun?
+ sana yanlı$ yapmak istemiyorum .eski sevgilime dönüyorum.terkediyorum seni gbç
-ne? nasıl ya? beni $imdi onun için terk mi ediyorsun?
-"ho$çakal" çat!..dı dı dıt dıı dııt dıdıdııtt

duyduklarının bir rüya olması için sağ kolunu verebileceğini dü$ünür bir an.sonra öfke kılcal damarlarına kadar yayılır.elleri titremeye soluğu düzensizle$meye ba$lar.önce mutfağa gider.sağa sola bakar.yapacak bir$ey bulamayıp banyoya gider.du$un altına gider.soğuk suyun altına girer ve ağlamaya ba$lar.
apar topar çıkıp giyinir.çantasını hazırlamaya ba$lar.yolu uzundur.15 saat boyunca yolda lazım olabilcek her$eyi birkaç dakika içinde çantasına tıkı$tırdıktan sonra.babasının yatağının ba$ucundaki çekmecede özel kutusundaki baretta yı da atar çantaya.
yolculuk için yeterli parası olmadığını farkeder.sadece gidi$ parası aramaktadır oysaki.arkada$larını teker teker arayıp para sorar.ak$am 19.00 sularına kadar para arar ama bi allahın kulunda para yoktur.
ak$ama arkada$ları bir $ekilde vazgeçirirler onu bu yolculuktan.içkiler içilir,kafalar dağıtılır,ağlanır.

3 gün sonra

Çalan telefonuna bakınca arayanın o olduğunu görür.açmaz açmaz.bikaç saat sonra açar ve ağlayan sesiyle yalvaran af dileyen o na bağırır,çağırır,kapatır.

sonra telefonu eline alır ve arar. o nu.konu$alım der.birgün belirleyip konu$urlar her$eyi.bir daha ayrılmacaklarını,hayvan gibi pi$man olduğunu anlatır o .tekrar ba$larlar.

O nunla tekrar eskisi gibi olabilmek için ellerinden geleni yaparlar ve bu talihsiz olayı hatırlatacak her türlü hatırayı ortadan kaldırarak bu konu hakkında konu$mamak üzere anla$ırlar.beraber Marmarislere tatillere giderler.her$ey eskisi gibidir. o na göre.

2 ay sonra

Kahramanımız sabah erkenden uyanır.saate bakar.telefonu eline alır o nu arar.hareketlerinin hiçbirinde duraksamaz,tedirginlik ya$amaz. o telefonu uykulu bir sesle açar.

-aloo canım hayrola sabah sabah eki eki.nasılsın bakim
+iyi.
-çok uykum var ya,ama saat geç olmu$ kalkmam lazım
+iyi.
-neyin var senin,iyi,iyi ne bu?
+seni terk ediyorum.bitti
-ne?!@
+dejavu.ho$çakal
1. yağmurun (beren saat) yatırım şirketine gece vakti siyah tayt ve siyah deri ceketle girip gizli dosyaları ele geçirmesi gerçekten enteresan olmuş. koskaca, memleketin en büyük yatırım şirketindeki güvenlik önlemi demek bu iki kıyafet parçasıyla hiçe sayıla-biliyormuş ha!!! bravo!!!

varoş bir semtte devlet okulunda öğretmenim bizim okula cam açık kalsa da içeri kuş girse alarmlar ötüyor. güvenlik şirketi devreye giriyor vs. kuşlara söyleyelim siyah tayt giysin.

2. daha dizinin 2. bölümü ama bu bölümde en az 3 kez "bu iş çok uzadı" repliğini kullandılar. pardon hangi iş? maşallah kadın 2 günde 2 kişinin hayatını kaydırdı.

3. yine başrol oyuncusu kızımızın, kendisine yardımcı olan hakan beyin range rover arabasına nasıl gizlice bindiği düşündürücü. casper mübarek. bir de koca istanbul'da sen nereden buldun onun arabasını da gizlice bindin de ensesine yapışıyorsun kuzum?

4. şahika hanımın 6. hissine hayranım, yağmurla ilgili şüphe uyandıracak tek bir şey bile yokken "bu kız da bir şey var hissediyorum" diyebiliyor?? daha bir de araştırılıyor.

5. ayrıca hakanın önce tekneyi satın alması sonra da arkadaş sıkıntısı çektiği bahanesiyle sen benimle partilere gel ben de sana tekneyi geri vereyim demesi ilginç. buna gerek kalmadan uyumsuz iki arkadaş da olabilirlerdi.
en iyi soğukken yenen yemek.
birisinden intikam aldığınızda, aslında ona olabilecek en büyük iltifatı yapıyorsunuzdur. sanki bu şey demek gibi "hayatımı öylesine etkiledin ki karşılık vermem gerekiyor. senin hayatın da benimki kadar derinden etkilenmeli." intikam en büyük tebrik kartı olsa gerek.
sana bir zarar verene 10 zarar vermiyorsan intikam intikam değil sadece şartları eşitlemektir. düşmanından öyle bir intikam alacaksın ki gerçekten yaşananlara değsin.
asla aceleye getirilmemesi gereken bir olgudur intikam. çektiğin acıları iliklerine kadar hissedeceksin, onlarla yaşamayı öğreneceksin, o acılar artık senin bir parçan olacak. sonra da yaşadıklarının bedelini ödeteceksin. hem de hiç acımadan...
Bakkalda 10 kuruş eksiğim çıktı, cebimdeki sakızı uzattım... Afalladı!! Gün intikam günüdür!
dizinin en dikkat çeken yanı, beren saat'in küçüklüğünde gözleri mavi olup, sonradan yeşile döndüğünü gösteren dizi olmuştur. Komşumuza bu durumu anlatmaya çalıştığımda, bana o küçük kızın zafer algöz'ün sevgilisi olan leyla hanımın küçüklüğünü oynadığını zannettiğini söylemesi ayrı bir şok yaşatmıştır...
4. bölümde çok acayip bir detay barındıran dizidir.

yahu bu beren saat'in çocukluğuna gidildiğinde eski tip fotoğraf makinesi, 1000 lira para varda aynı anda nasıl laptop var ? babasının laptopu falan çalınıyor. yani 20 sene önce laptop var mıydı? babası laptopu bulan adam mı? bilemedim valla.

yahu bu zengin insanlar her şeyi beceriyorda bir tanesi evini ofisini güvenlik kameraları ile donatamıyor mu? beren saat kapşonlu giyince her türlü ilginçliği yapıyor.

dizideki en güzel şey ne dersen nejat işler'in giydiği kazaklar, hırkalar, kapşonlular...

http://www.dizisponsorlar...dizisponsorlari.com_2.jpg

edit: noktalama
Kız olmuş 150 kilo, hala facebookta, twitterda eski sevgilisine laf sokma çabasında. Neymiş, intikam soğuk yenen bir yemekmiş. Ye aferin onu da ye.
az önce şu şahika denilen kadının çok ilginç bir cümle kurduğu dizidir...

gazetede kendileri hakkında çıkan haberi yazan kadın onların hakkında iyi şeyler yazdığı için- ki iyi bir aile değiller- ;

-''bu kız ya saf yada gerçekten bize inandı.'' gibi bir cümle kurdu. saf olmasa inanmaz.. saf ki inandı... ee o zaman bu cümle nasıl bir cümle?
karun kadar engin adamın kasa şifresinin 123456 olduğu dizi. aptallık parayla doğru orantılı arkadaş.
Zamanın nötralize etmediği tek güçlü duygu.

Insanın kendisine/kendisine ait hissettiği herhangi bir şeye sevgisi ile orantılıdır gücü ve ömrü. Kendisi veya kendisine ait olanın zarar görmesinden ötürü karşılığını ödetmek istemek, hissedilen acıyı karşıdakinin acısını hissederek iyileştirmek isteriz.

Bana her zaman saçma bir girdap gibi gelmişti bu duygu. Beni üzeni kendi haline bırakır, karma felsefesinin döngüsüne teslim ederdim...

fakat bugün şule çet davasındaki sonucu görünce içimdeki "intikam tamamlandı" sesini duydum.
Sanırım olması gerekiyor, sanırım canımızı acıtanın can acısıyla mutlu olmak kötü bir şey değil.

sanırım insanlıktan çıkmak; canımizı parçalayanın cezalandırılmasını istemek değil, can yakmayı normalleştirmekle oluyor.
insanoğlunun vazgeçemediği bir duygu. en küçük bir yaşam kesitinden en büyüğüne kadar çeşitli dozlarda görülmesi mümkündür. en basit insan ilişkilerinde görülmesinin yanında, politikacıların eylem ve söylemlerine kadar zerk etmiş durumdadır. öyle ki, günümüzdeki siyaset anlayışında kendini fazlasıyla hissettiriyor. bilboardlardan propagandalara, başkanından ayakçısına kadar; her yerde, herkesin ağzında hep bir intikam söylemi.

görülen ve korkulan o ki artarak devam edeceğe benziyor. çünkü burada verilen tepkilerden ve intikam çığırtkanlığı yapanlara verilen desteklerden anlaşılacağı üzere popüler bir sevda haline gelmiş durumda intikam. ve yine öyle ki; bunu bir onur nişanesi veya bir nevi hayata tutunma yolu olarak görenler dahi mevcut.

hep bir fırsat kollama ve hep bir mağlubiyet duygusu yaşatma halinin pençelerinde insanlar. kanaatimce, beynin yönetiminden çok dürtülerin mahkumiyeti altında olan bir duygu olduğu için; çözümüne ilişkin yapılabilecek şeylerin kısıtlı olduğu aşikar.