bugün

insanları belirli kalıplara sokmak, yönetici güçlerin genellikle yaptıkları bir yönetim eylemidir. bunun en basit örneği burçlardır. 12 farklı tipe bölünmüş, sınırlanmış bir sürü çöp adam. fiziksel görüntülerine, ruhsal davranışlarına, yaşlarına, ırklarına, dinlerine, takımlarına göre ayrılmış binlerce yalnız. garip bir biçimde bu yönetim aracını herkes benimsemiş ve herkes bireysel olarak birbirine düşünceden yoksun biçimlerle bağlanıyor. bu, insanları ayrışımı ve yönlendirilmesi kolay bir hayvan sürüsü haline getiriyor. çobanlar için ne hoş bir durum.

bizim içinde bulunduğumuz sanal sürünün ayrıştırma örneklemelerini sol taraftaki başlık sütunundan kopyalayarak aşağıya sıralıyorum. (bu yazıyı yazarken solda görünen başlıklardan oluşmaktadır.)

(bkz: cirkin ama zeki kiz)
(bkz: liseye sakalini kesmeden gelen ogrenci)
(bkz: dayaklik erkekler)
(bkz: dayaklik kadinlar)
(bkz: anlasilmamis entrylerini silen yazar)
(bkz: me)

(bkz: beni kategorize etme)*
sözlükte bolca görülen 'kronik genelleme ve sınıflandırma hastalığı'nın tezahürüdür.
bazı insanların kendini savunma mekanizmasının bir ürünüdür. çünkü korkarlar bilmedikleri, tanımlayamadıkları ve belirsiz olan her şeyden. çünkü birileri de onları belirli bir kalıba oturtmaya çalışıyordur mutlaka, herkesi kendileri gibi zannederler zira. bildikleri kalıplara uymayan biriyle karşılaştıklarında bocalarlar bir süre ama çok sürmez onu da oturtacak bir kalıp uydururlar mutlaka.
(bkz: ayakkabı kalıbındaki adam)
görüneni her zerresiyle anlama tanıma yerine basit insaların diğer insanları basit şekilde tanılamalarıdır.bu çok karmaşık ,değişik ve kendi içinde bile farklılık gösteren varlığı basit kefelere yerleştirmek düşünebilen bir varlık olarak değilde düşündüğünü zanneden bir varlığın sonuçsuz eylemi olmaktan ileri gitmeyecektir.
bunu çevresindekilere önyargıyla yaklaşan insanlar yapar. insanların giyimiyle, üsluplarıyla, siyasi görüşleriyle, hatta oturdukları semte göre bile çirkin değerlendirmelere sokup kalıplaştıranlar var. bir vakıf kurumunda eğitimini gören kişiye hemen burjuva etiketini yakıştırmak, türbanlı insana sığ zihniyetli, serbest giyinen insana basit, eşitliği savunanlara komünist, semtine göre kültürsüz, seviyesiz ve daha nice yorumları yapıyor birbirine yurdum insanı. hepimiz yapmışızdır, belki daha ılımlı ele alarak. açık giyinene basit değil de "bu kadar dikkat çekmek zorunda değil", türbanlı insanın yüzündeki on ton makyajı görünce yadırgamış "benim başım açık ama bundan daha dinime bağlıyımdır" diye düşündüğümüz de olmuştur. belki bunları içimizden söylemişizdir, bunlar açıkça söylenmesi öznel yargılardır zaten. ama iş önyargıya gelince karşıdaki insana haksızlık edercesine eleştirinin ötesine gidenler de var. gördüğün insan belki o değildir, herkes profiline yansıtmayabilir kişiliğini. fikirlerini dinlemeden, tanımadan eleştirmek her zaman insanlara daha kolay geldiği için bu kalıplaştırma yapılıyor. özellikle bencilliğin zirvesi olan bu çabayı sarfetmeden önce tanınmayan kişiler seçilir ki, eğer tanıdık olursa aynı kişi tarafından eleştirileceği bilinir ve çekinilir. bunu huy haline getirmek kötüdür, kişinin etrafında kimse kalmaz. eleştiriyle kalıba sokup yeni önyargıları doğurmak farklı şeylerdir. karıştırılmaması gerekir.
Bireyi ya da toplumu kalıba sokmaya çalışmak zorbalığın ta kendisidir. Nerede toplumu ve yaşamı tek düze getirme çabası Hitler'i ve stalini yaratmıştır.