bugün

eziyetlerin sonu gelmeyeceği matematiğin başa ne şekilde bela olacağı daha ilkokul sıralarında kendini belli etmektedir. öğretmenin listeden adını okuyarak sorduğu o çarpım tablosu soruları çocukların kalp atışlarını öyle bir etkilerdi ki ölü taklidi yapası gelirdi insanın.
(bkz: 40 yapar)
-murteza ayağa kalk.
+...
-söyle bakalım 46 kere 67?
+ananızın amı öğretmenim. ihi.
-(çotonnk!)
yerini ritmik saymaya bırakmıştır. artık çarpım tablosu adı altında bir şey öğretilmemektedir. ritmik sayma candır.
(bkz: lisede periyodik cetvel öğrenme gerginliği)
sözlüde çaktırmadan arkasında çarpım tablosu olan deftere bakma gerginliğiyle kıyasıya kapışır.
ilk öğrenmeye başlandığı zaman oluşan gerginliktir.

9x8=72 ve 8x9=72 işlemlerinin sonuçlarının nasıl aynı olduğuna saatlerce kafa yoran arkadaşlarım vardı benim. şu an sanayide araba tamir ediyor. geçen gittim yanına, çayını içtim. çayı beğenmedim. ben niye anlatıyorsam bunları amk.
koskoca insan oldum, üniversiteye geldim, üstelik sayısalcıyım. bir türlü atamadım üzerimden şu gerginliği. bilmiyorum arkadaşım ezbere. sorma, cevaplayamıyorum. özellikle de 6,7,8'leri. "yedi kere sekiz?" denildiğinde, heee şimdi yedi kere yedi kırk dokuz, artı yedi elli altı... "elli altı" diyorum.
haziranda 6ları, temmuzda 7leri ve ağustosta ise 8leri ezberletmişti hocamız hiç unutmam.
mopakların hızır görevi üstlendiği gerginlik anıdır.
gereksiz ezberci bir zihniyetin dayatmasıdır.
yeni ilköğretim programında müfredat içerisinde çarpım tablosunu öğrenmeye yönelik herhangi bir kazanım yer almamaktadır. artık öğrencilerimizin böyle bir çilesi kalmamıştır. ne yazık ki o gerginliği biz çok yaşadık; maalesef bu gerginliğin sonu sıra dayağı adı altında tüm sınıfın ellerinin vurulan cetvelden ötürü kızarmasıyla son bulurdu.
zamanında 7 14 21 28 35 diye giderken sorun yaşamadığım, ama 7 kere 1 7 diye giderken ecel teri döktüğüm durum.
şuan çoğumuzun bildiği çarpım tablosunu ilkokulda bilemyince gerizekalı damgası vurulurdu.
(bkz: kerrat cetveli)
matematiğin temelidir ve hızlı işlem yapmak için gereklidir. hala bunları seri olarak yapamayanlar var.
Tamamen gereksiz bir dayatma olmakla birlikte iddia ediyorum çoğu insanın matematikle bir türlü barışamamasının sebebidir. Malum insan daha hayatının en dertsiz, tasasız günlerindeyken gerek öğretmen, gerekse çevrenin devamlı 8 kere 5'in veya 6 kere 7'nin kaç olduğu sorusuna maruz kalır. Ezberlemektense çeşitli oyunlarla eğlenceli hale getirilerek beyne nakşedilse matematiği sevebilirdi herkes. En dertsiz günlerimdeki ilk dertlerimdendir bu çarpım tablosu. Hala 8-9 yaşlarındaki bir çocuğa yanımda kerrat cetveli sual edildiğinde gerilir, sinirlenirim. Bir nevi bilinçaltımın yarasıdır.
şaşırtmaç yaptıkları zaman dogru cevap verenlere zeki derlerdi.
- sekız kere dokuz ?
- 72 örtmenim.
-dokuz kere sekiz ?*
-eheh 72 örtmenim
allah ım, inşallah 5 lerden sorar diye içimden dualar ettiğim, çarpım tablosudur.
hiç bir zaman ezberlemek nasip olmamıştır o çarpım tablosunu koca adam oldum üniversiteye gidiyorum hala parmak hesabı yaparım o lanet tablo'yu ezberlemem.
en çok altı kere dokuzla, dokuz kere altıyı karıştırırdım.
tahtaya kaldırılıp birlerden onlara kadar, hazır ol halinde işkenceyle okutulan tablo. bir de yanlış yaptığın yerde başa dönmesi vardı bunun.
matematikten nefret etme sebeplerindendir.

öğretmenin rastgele kaldırarak küçük bünyelere çarpım tablosundan sorması; çalıştığım yerden çıkmadı amına koyayım savunmasının gelişmesine ön ayak olmuştur.

arı mayalı, kokulu silgilerden sonra ağızda buruk bir tad bırakan gerginliktir.
gerginliğe gerek yokmuş aslında, tuvallette kolay ezberleniyor bu meret deneme yanılma yöntemiyle keşfetmiştim...
hoca 2x9 sorar cevap verirdik de 9x2'yi sordugunda daha 9'lara çalışmadım derdik hey gidi.
güncel Önemli Başlıklar