bugün

Patates baskısı lan.
resim dersi de diğer dersler kadar önemlidir, sanat manat, vıdı vıdı cümleler kurup, belirli günler ve haftalar resmi yaptırmaktan öte geçemeyen bunu da eğitim zanneden öğretmen. yoo dostum eğitim bu değil.
devasa türk bayrağı altında bekleşen çocuklar konulu milli bayram resmi. bu resim benim milli bayramlar konulu resim derslerinde hep can simidim olmuştur, bir de yamuk yumuk çizdiğim anıtkabir resmi, o da 10 kasımlarda vazgeçilmezimdi.
96li pastel boyasi olan ibnelerin simdi bi cacik olamadigini gormek ve sevinmek.
resim yapmayı sevdiğim halde dayatma bir konuyla ilgili resim yapmak istemem ve hocanın egosu * * üzerine düşük not almam.
48li monami pastel boyama kıyamamam ve kimseyle paylaşmamamdır.

ta ki sıranın altında unutup ertesi gün bulamayıncaya kadar.
Renk körü arkadaşın ağacın kökünü yeşile yapraklarını kahverengiye boyaması ve hocadan azar işitmesi.
çizdiğim ağaçların her seferinde çizdiğim evimin boyunu geçmesi.
kesinlikle yaz kış bacası tüten baca değildir, yeter lan. anladık ilkokulda yaratıcı değildiniz, bari şimdi olun ya.
yaz kış duman tüten, siyah pastel boyadan çizilme tek katlı kareden oluşan bir ev.
sıradağların arasında kalan batmakla doğmak arasında kararsız kalmış olan güneş.
çöp adam.
hocasıdır. pozitif ayrımcılık yapıp kızları tuvalete gönderirdi ama biz erkekleri göndermezdi. test ettik onayladık.
ailem her türlü konuda beni komşumun oğluyla kıyasladığı gibi, bu konuda da kıyaslardı. Benim iyiliğimi mi düşünürlerdi bilinmez, ama hep içimde ukte olarak kalmıştır bu olaylar.

Bunlardan biri de komşunun oğlunun resim defterini (tabii ki benimle kıyas yapmak için) ödünç alıp eve getirdikleri gündü. Ben kendi defterime mis gibi resim çizmişim, yemin ederim çok iyi resim yapar, her daim resim yarışmalarında birinci olurdum.

Ve komşunun oğlu kocaman bir s harfi çizip, ucuna kafa yapmış. Buna da yılan demiş. Sayfada başka bir şey yok. Bok gibi resim olduğunu o yaşta anlıyorum, ailem beni azarlamaktan geri durmuyor: (a: anne, b: baba)
A: bak komşunun oğlu x ne güzel yılan çizmiş. Sen niye ağaç falan çiziyorsun da yılan çizmiyorsun?
B: biz seni güzel resim çizer bilirdik. Bizi utandırmak için mi yapıyorsun?
A: evet evet bize inat yapıyor. Küçücük başına bizi düşman bellemiş utanmadan.
B: bizi rezil etmeye mi çalışıyorsun? Bi yılan çizemeyecek kadar aciz misin?
Ben: ühü ühüüüü...

Lan hep başkaları ile kıyaslandım, daha başarılıysam bile başarısız damgası yedim. Ne güzel yetiştirdiniz beni.

Artık içimden hiçbir çalışma isteği gelmiyorsa, o da küçükken azimli olmama rağmen sürekli tembel damgası yemiş olmamdır.

Yine de anne babadır, sevilir. Geçen rüyamda öldüklerini görüp ağlayarak uyanmam ile, ne kadar sevdiğimi tekrar anladım.
tek doğrultuda boyamak.
öğretmen: güzel olmuş ama bunu başkasına yaptırmadın değil mi?
ben: yok valla ben yaptım öğretmenim.
m şeklindeki martılar ve 48 li monamiler.
resim öğretmenimin inatla yaptığım hiç bir şeyi beğenmemesi. bildiğin kahrolurdum. üstüne gerçekten güzel olanlarında başkasının yaptığını iddia etmesi. yetenek sınavıyla ankara güzel sanatları kazandım sonrasında, umarım haberi olmuştur.
tek bir ev,
önünde yamuk bir yol,
yolun bitiminde bir nehir (yol nereye gidiyorsa)
birkaç ağaç,
mavi çizilen bulutlar,
tepede standart güneş vb doğa resimleri.

daha sonraları bir çalı yapıp üstüne kırmızı noktalarla meyvesini koyunca allah gibi hissetmiştim kendimi.

daha sonra sanatsal çalışmalarım şöyle devam etti:

tek bir ev, duvarın bitiminde meyveli çalılık,
önünde yamuk bir yol, yolun kenarında çalılık
yolun bitiminde bir nehir, suyuyla beslenen çalılık ve meyveleri
birkaç ağaç, diplerinde çalılar
mavi çizilen bulutlar,
tepede standart güneş. *
çok açık ve net karnemdeki iki 4 notundan biri diğeride müzikti zaten.
van gogh resimlerini çizmeye uğraşmam *
Gün : öğretmenler günü.
Ders: resim
Konu: günün anlam ve önemi
Sınıf mevcudu: 26
Çizilen resimler:
25 adet yanarken etrafını aydınlatan ama bu sırada eriyen mum temalı resim.
1 adet ( o da ben ) bir hastanede tekerlekli sandalyede oturmuş yaşlı bir kadın ve ona çiçek getirmiş doktor, subay, polis gibi üniformalı insanlarla beraber takım elbise giymesinden önemli adam oldukları belli insanlar.
Gerizekalı resim hocası aşağılamıştı beni. Sen niye mum çizmiyorsun diye.
- işte öğretmenim bu eskiden öğretmenmiş bunlarda onun öğrencisi imiş filan da diyemedim tabi o çocuk halimle.

Ondan sonra her 24 Kasım haftasında mum çizdim amk.
iple sulu boya çalışması.
uçurtma uçuran küt saçlı sarışın kız, kızla aynı boyda pencere ve kapıları orantısız, hava nasıl olursa olsun bacasından duman çıkan ev ve üçgen dağlar.
Cocuklugumdan beri ozel ilgim vardir tasarim, resim islerine. Zamanin cocuklarini bilmem de hangimiz bebeklerine kumas parcalarindan yatak, yastik yapip kiyafet dikmedik ki(bir kisim erkekleri tenzih ediyorum)? Babaannemin belki de yalnizca beni sevklendirmek adina cok begendigini soyledigi gerek el orgusuyle gerek kagit ve selobantla gerek kumas parcalari ve tutkalla yaptigim kiyafetleri hala muntazam bicimde saklarim kutuda. Kutuda yillardir her gordugumde vereyim de baska cocuklar sevinsin ben yeterince faydalandim desem de vermeye kiyamadigim bebeklerim ve kiyafetleri... Sagolsun annem de hic mani olmadi benden tek istedigi resim yaparken, kiyafet yaparken yere ortu sermemdi. Her yer allak bullak gorunse de belki de beni yetenekli gordugunden duzen hastasi hanim, gikini cikarmazdi yol gosterirdi bazen. Durur hala bazi resimlerim yine o kutuda.
Ben ilk okuldayken Nevra hocamin verdigi temalarla resimler cizerdim, yapamayan arkadaslarima da yardim ederdim zaman zaman. Guzeldi zaten ne vardi ki cizmede bir evi, tuten bacasini, Gunes'i, yemyesil cimenleri, dereyi, martiyi, yunus gibi hoplayan baliklari... Ya da kocaman gulumseyen bir ogretmeni, elinde cicek ve hediyeler tasiyan ogrencileri... Derken brans dersler basladi resimmi, muzigi farkli odalarda farkli ogretmenlerle islemeye basladik. Resim ogretmenimin bana kani isinirdi severdi. Kendimi ilk kez o atolyede kanitladim, yetenegimin olduguna gercekten inandim. Resimlerimi begeniyordu, panoya asiyordu, bana cesitli gorevler veriyordu, guveniyordu. Otoriter agir durusuyla, kirmizi aykiri duran erkeksi sac kesimiyle, gur sesiyle, konusurken bile gamzeleri beliren bu ogretmeni memnun etmek, gururlandirmak benim cok hosuma gitmisti. Sayesinde kendimi gelistirmeye calistim, resme biraktim yaptigimin guzel/cirkin oldugunu dusunmeden. Okuldan ayrildigimdan bir sene sonra ziyaretine gittigimde bile resimlerimden birini hala panoda gormek beni mutlu etmisti.
Orta okula yeni bir okulda basladim, ailem oyle istemisti itiraz etmedim okulumdan gayet memnun olmama ragmen. Simdi fark ediyorum da egitimim icin de dogru bir karar degilmis ogretmenlerim daha iyi sayilmazdi. Brans derslerini severim oldum olasi hele teknoloji ve tasarim ve muzik derslerini. Resmi bu kategoriye koyamadim nedenini aciklayacagim birazdan.
Orta okul ogretmenim(Zerrin Anlaş) fazlasiyla yardimsever bir ogretmendir. Onune hocam resmime yardim eder misiniz diyip bos kagidi koyun, resmin cogunu yapar zaten. Resim yapmayi beceremeyenler de haliyle ogretmenin basinda toplanirdi kimisi yalakalik yapar yaptirirdi resmini kimisi ogretmenin gozdesi oldugundan... Belli ogrencileri vardi Zerrin hocanin. Edanur, Ozge, Muzaffer(oglu), Sena vb... Resim odevi verirdi yanina giden cizimi bile beceremeyen ya da evde ablasina abisine ufak tefek bir seyler yaptiran ogrencilere bile yardim ederdi. Yardim. Hayir bu yardim degildi. Bencillikti. Resim cizmeyi, resimlerini cocuklara begendirmeyi severdi, yetenegini sergilemeyi severdi. Bilirsiniz bunu. Bana etik gelmedi hic ogretmenin yanina gidip resmime yardim etmesini istemek. Kendi cabamla da olsa diger cocuklardan 5-10 puanlik bi farkim olurdu zaten en fazla. Ogrenci kayirirdi Zerrin Anlas. Resimden sogudum ben orta okulda. Yetenekli degil, ortalama bir yetenegimin oldugunu ilk kendinin buyuk katkilarinin oldugu Edanur'un resmini cok guzel oldu diye sinifa gosterirken dusunmustum. Zerrin hoca vazgecirdi beni resimden. Resimden diyorum cunku yaptigim her resim begendirme gudusuyle yapilmisti, kendimi bulamiyordum. Resim yapmak bir sure sonra zahmetli gelmeye basladi ve birkac denemeden sonra koreldigimi, coktan vazgecmis oldugumu fark edip resim yapmayi biraktim. Hala uzulurum az da olsa. Simdi onume temiz bir sayfa aciyorum ve yaptigim sacma birkac cizikten ya da surekli yaptigim suratlardan farkli olmuyor.
Tum bunlari neden anlattigimi aciklayayim. Belki bunu su an genc anne babalar ya da anne baba adaylari okuyordur onlara bir oneride bulunayim dedim. Ogretmen, okul, motivasyon cok onemli. Bir ogretmen sizi hic sevmediginiz bir alanda basariya itebilir ya da aksine sevdiginiz bir isi yapmaktan sogutabilir. Cocuk her zaman mutlu oldugu zaman basariyi ardinda getirir. ona daha basarili bir okul, daha iyi ogretmenler sunabilirsiniz ama unutmayiniz cocuk sevmezse yapmak, istemez, sogur. Bunlara kendimden ve cevremden bircok ornek verebilirim. Ilk okulda, orta okulda bir cocuk icin okul, ogretmenler, arkadaslari cok da onemli degil diye dusunmeyin cok etkiliyor. *Mutluluk, motivasyon basariyi getirir.