bugün

islamın yayılabimesi için sahip olduğu maddi ve manevi gücü sonuna kadar kulanan, sonra da kalleşçe şehit düşürülen peygamber amcası.
Aslan Avcısı.Zamanında kendisine denk bir güç yoktu.Kimse dövüşmeye cesaret edemezdi.Bu yüzden formdan düşememek için Afrika'ya aslan avına giderdi.
islamda güc sembolü haline gelmis,peygamberimizin amcasidir..
anthony quinni sevme nedeni..
(bkz: cagri)
müslüman olması da oldukça ilginçtir..ebu cehil peygamber efendimize hakaret ederek küçük düşürmüştür..aslan avından gelen hamza bunu bir kadından duyarak doğruca ebu cehil in yanına gider..elindeki yayla ebu cehil in kafasını yaran hamza kızgınlıkla bundan sonra bende muhammed in dini üzereyim yiyorsa bir daha ona karşı hakaret et der..
daha sonra kızgınlıkla verdiği bu karar üzerine düşünür ve hz. muhammed in yanına giderek kelime i şahadet getirir..

hz hamza nın oldukça heybetli olduğu,mekke eşrafının ondan oldukça çekinip saygı duyduğu söylenir..bedir ve uhud da ben allah ın aslanıyım diyerek tek başına bir ordu gibi savaşmıştır..uhud da vahşi adlı bir köle tarafından şehit edilmiştir..

-ey hamza gördüğün hiçbirşeyden korkmazsın,heybetini gizli tut yürüyüşün ölümü korkutuyor..
omuzlarının arası beş karış olduğu rivayet edilen yüce ruh. allah'ın zor dönemlerden geçen resulune hediyesi.

"ey hamza şuan dünyada beş tane hamza olsaydı durumumuz böyle olmazı"
(#192545)
cagri filminde bize mukemmel diyalog yasatan karakter.anthony quinn cikar.bizim eleman

-lan bu herif zeus degil miydi?
hz vahşi tarafından şehit edilmiştir..cesaret timsalidir
mesleği aslan avcılığıdır. zırh kullanmaz ayrıca. rivayete göre savaşlarda hz. ali ve hz. hamza düşman ordusunun ortasında iki ayrı yol açarak ilerlermiş. ikisi de allahın aslanıdır. (bkz: şehit)
peygamber efendimizin amcası ve süt kardeşidir... peygamber efendimizin tabiriyle; hamza gökteki yıldızlardandır...
Yer Ağlıyordu Hamza'ya
Gök Ağlıyordu Hamza'ya
Uhut Ağlıyor Ağlıyor Ağlıyor Kahramanına

Yer Ağlıyordu Hamza'ya
Gök Ağlıyordu Hamza'ya
Uhut Ağlıyor Ağlıyor Ağlıyor Kahramanına

Rasulün Yanına Geldi
Kendine islamı Seçti
Uğrunda Ölürüm Dedi
Allah'ın Aslanı Hamza

Yer Ağlıyordu Hamza'ya
Gök Ağlıyordu Hamza'ya
Uhut Ağlıyor Ağlıyor Ağlıyor Kahramanına

Müminlere Güç Veriyor
Kafire Korku Salıyor
Rasulü Candan Seviyor
Allah'ın Aslanı Hamza

Müminlere Güç Veriyor
Kafire Korku Salıyor
Rasulü Candan Seviyor
Allah'ın Aslanı Hamza

Yer Ağlıyordu Hamza'ya
Gök Ağlıyordu Hamza'ya
Uhut Ağlıyor Ağlıyor Ağlıyor Kahramanına

Uhutta Cihada Gitti
Daima En Öne Geçti
Kafirden Asla Korkmadı
Uhut Kahramanı Hamza

Uhutta Cihada Gitti
Daima En Öne Geçti
Kafirden Asla Korkmadı
Uhut Kahramanı Hamza

Yer Ağlıyordu Hamza'ya
Gök Ağlıyordu Hamza'ya
Uhut Ağlıyor Ağlıyor, Ağlıyor Kahramanına

Vahşi Pusuya Yatmıştı
Ona Yaklaşamamıştı
O Şanını Vurduğunda
Mızrağını Saplamıştı

Vahşi Pusuya Yatmıştı
Ona Yaklaşamamıştı
O Şanını Vurduğunda
Mızrağını Saplamıştı

Yer Ağlıyordu Hamza'ya
Gök Ağlıyordu Hamza'ya
Uhut Ağlıyor Ağlıyor, Ağlıyor Kahramanına

Yer Ağlıyordu Hamza'ya
Gök Ağlıyordu Hamza'ya
Uhut Ağlıyor Ağlıyor, Ağlıyor Kahramanına.

mesut şimşek

serbest çağrışım:

(bkz: imam hamzat)
(bkz: hamzat gelayev)
gökyüzünde yıldırımlar,
yeryüzünde hamza var.
(bkz: dursun ali erzincanlı)
Hz. Peygamber'in amcası, Şehidlerin efendisi.

Künyesi; Ebn Ya'la veya Ebû Ammâre; Lakabı; Esedullah (Allah'ın Aslanı)dır. Babası Abdulmuttalib, annesi Hâle'dir.

Hz. Hamza, Peygamberimizin amcalarının en küçüğüdür. Doğumdan bir kaç gün sonra, Peygamberimizi emziren Ebû Lebeb'in câriyesi Süveybe daha önceleri Hz. Hamza'yı da emzirmiş olduğundan, Hamza Peygamberimizin süt kardeşi idi.

Hz. Hamza, orta boylu, güçlü kuvvetli, heybetli, onurlu bir sahabîdir. Hz. Hamza (r.a) iyi bir avcı, keskin nişancı, Kureyş'in en şereflilerindendir. Mazlumlara yardım etmeyi seven cesur bir savaşçıydı. Av dönüşü evine gitmeden Ka'be'yi tavaf edecek kadar kutsal kabul ettiği değerlere saygılı, karşılaştığı şahıslara selâm verip sohbet etmesini seven mürüvvetli bir insandı. Onun gençlik dönemine ait bilgilerimiz yok denecek kadar azdır (ibnu'l-Esîr, isdit'l-Gâbe, II, 52).

Peygamberimiz yakınlarına islâm'ı tebliğ etmiş olmasına rağmen, Hz. Hamza henüz müslüman olmamıştı. Ebû Cehil'in Peygamberimize yaptığı bir hakaret sonucunda müslüman olmuştur. Peygamberimiz bir gün Safâ tepesinde iken Ebû Cehil ve arkadaşları onun yanına gelirler. Ebû Cehil Peygamberimize hakaret eder. Abdullah b. Cüdâ'nın câriyesi bu olayı seyredin av dönüşü Kabe'ye uğramayı âdet edinen Hz. Hamza'ya anlatır. Hz. Hamza, eve gitmeden Ebû Cehil'in yanına uğrayarak elindeki yayı Ebû Cehil'in kafasına çalar, başını yaralar ve hakaret eder. Bir gün sonra da Allah Rasûlünün yanına giderek (Bi'set'ten iki yol sonra) müslüman olur.

Hz. Hamza'nın müslüman olması Peygamberimizi çok sevindirmiştir. Onun islâm'a girmesiyle müslümanlar güçlendi. Müşrikler rahatsız oldular.

Mekke müşrikleri, hicretten sonra da rahat durmadılar. Peygamberimizin ve müslümanların Medine'den çıkarılması için Abdullah b. Übeyy, Hazreç ve Evs kabilesi müşrikleriyle ilişki kurdular. Müslümanların hac yollarını da kapadılar.

Müşriklerin gözlerini korkutmak, Şam ticaret yollarını keserek onları sıkıntıya düşürmek gerekiyordu. Peygamberimiz bu amaçla Hz. Hamza'yı Sifu'l-Bahr'a gönderdi. Otuz kişilik bir kuvvetle Hz. Hamza belirtilen yere vardı. Müşriklerin kervam Sifu'l-Bahra gelmişti. Kervanda Ebû Cehil de bulunuyordu. Üçyüz kişilik bir kuvvetleri vardı.

Hz. Hamza, müşriklerle çarpışmak istiyordu. Yanında bulunan müslümanlar da aynı duyguyu yaşıyorlardı.

Henüz müşrik olan Mecdi b. Amr b. Cühenî bu iki grubun arasına girdi. Hem müslümanlarla hem de müşriklerle görüştü. Sonunda iki tarafı çarpışmaktan vazgeçirdi.

Bundan Sonra Hz. Hamza'yı Bedir savaşında görüyoruz. Bedir savaşında Utbe, Vefid, Şeybe meydana çıktılar. Çarpışmak için er dilediler. Hz. Hamza, Şeybe ile çarpıştı. Bir hamlede Şeybe'yi öldürdü. Daha sonra Utbe'yi ve Tuayma b. Adiyy'i öldürdü.

Hz. Hamza, Bedir savaşında kahramanca savaştı. Allah ve Rasûlünün hoşnutluğunu kazandı.

Bedir savaşında Hz. Hamza (r.a)'nın etkinliği ileri boyutlara ulaştı ve müşriklere karşı amansız bir savaş verdi. Hârisû't-Temîmî, HzHamza'nın Bedir'deki durumunu anlatan bir rivayetinde şöyle diyor: "Hamza b. Apdülmuttalib(r.a)'in, Bedir savaşında üzerinde, deve kuşu olan kim" diye sordu. "Hamza b. Abdulmuttalib" diye cevap verildi. O müşrik: "Ne yaptıysa O bize yaptı" diye mırıldandı" (M. Yusuf Kandehlevi, Hadislerle müslümanlık, ll, 553).

Hz. Hamza, Bedir Savaşını mütekaib Kaynukoğulları gazvesine katıldı.

Peygamber Medine'ye geldiğinde Yahudilerle anlaşma yapmıştı. Yahudiler, Bedir savaşını müslümanların kazanmasını hazmedemediler.

"Siz savaşın ne demek olduğunu bilmeyen adamlarla çarpıştınız" dediler. Savaş için fırsat kollamaya başladılar.

Kaynuka gazvesi'nin genel sebebi bir kadına karşı yapılan terbiyesizliktir. Kadıncağız bazı eşyalarını Kaynuka pazarında sattıktan sonra bir kuyumcuya giriyor. Kuyumcu yahudi kadının eteğinin alt kısmını üst kısmına bir dikenle iğneliyor. Kadıncağız ayağa kalktığında üzeri açılıyor. Utanıyor, sıkılıyor, feryat ediyor, çevresinden yardım istiyor. Kadının yardımına koşan müslümanlar Yahudiyi öldürüyor. Yahudiler de müslümanın başına üşüşüyorlar ve onu şehid ediyorlar.

Öldürülen müslümanın akrabaları Peygamberimizden yardım istiyorlar. Bunun üzerine-Peygamberimiz Yahudilerden antlaşmanın yenilenmesini istedi. Yahudiler Peygamberimizin bu isteğini reddettiler.

Bu olay üzerine Peygamberimiz beyaz sancağım Hz. Hamza'nın eline verip Kaynukaoğullarının üzerine gönderdi. Kaynukaoğulları Yahudileri bekledikleri yardıma kavuşamayınca teslim olmak zorunda kaldılar.

Bedir savaşı'nın acısını unutmayan Kureyşliler yeniden savaş için hazırlığa başladılar. Bir yıl önceki kervanın gelirini savaş için harcamaya karar verdiler. Savaş için değişik müşrik kabilelerden yardım isteyerek büyük bir kuvvet oluşturdular.

Bu kez de Kureyş'in kadınları da katılacaktı. Bedir Savaşı'nın bozgunla bitmesi sebebiyle müşrik kadınlar erkeklerini suçluyorlardı. Bedir'in matemini tutarak erkekleri savaşa teşvik ediyorlardı.

Cübeyr b. Mut'i'nin Vahşi adında Habeşli bir kölesi vardı. Bu köle harbe (Habeşlilere özgü bir mızrak) atmakta oldukça maharetli idi. Hz. Hamza, Cübeyr b. Mut'im'in amcası Tuayma b. Adiyy'i Bedir savaşında öldürmüştü. Cübeyr, amcasının acısını unutmamıştı. Kölesi Vahşi ile konuştu. Hz. Hamza'yı öldürmesi şartıyla kendisini serbest bırakacağını bildirdi.

Peygamberimiz, Medine'nin içinde kalmayı, savunma savaşı yapmayı düşünüyordu. Bedir Savaşı'na katılmayanlar düşmanla yüz yüze gelmek, Medine dışında savaşmak istiyorlardı. Peygamberimiz Ashabın bu tavrı karşısında Medine dışında savaşılmasına karar verdi.

Hz. Hamza'da Medine dışında savaşılmasına taraftardı. Hattâ Peygamberimize "sana, kitabı indirmiş olan Allah'a yemine eder, and içerim ki, bu kılıcıma Medine dışında Kureyş müşrikleriyle çarpışmadıkça yemek yemeyeceğim" demişti.

Hz. Hamza Cuma günü oruçlu idi. Cumartesi müşriklerle karşılaştığı zaman da oruçlu bulunuyordu.

Peygamberimiz, sabahleyin "Rüyada, meleklerin, Hamza'yı yıkadıklarını gördüm" diye buyurdu. Uhut bölgesine varıldı, orduya savaş düzeni verildi. Kureyş'in birinci bayraktarı Talha b. Ebî Talha, Hz. Ali tarafından, ikinci bayraktarı Osman b: Ebî Talha da Hz. Hamza tarafından öldürüldü. Sancaktarların ölmesi Kureyş'i şaşkına çevirdi. Sarsıldılar, sendelediler. Halid b. Velid'in saldırıları da sonuç vermedi: Müşrikler, kaçışmaya başladılar. Hz. Hamza Uhud günü "ben Allah'ın Arslanıyım" diyerek kıhç salladı. Sâfvân, Hz. Hamza'yı savaşırken görüyor, "Ben, bugüne kadar kavmini öldürmeye onun kadar hırslı bir kimse daha görmedim" buyuruyor. Uhud savaşında müşriklerin çoğunu Hz. Hamza öldürmüştür.

Kureyşliler bozguna uğrayıp kaçmaya başlayınca Peygamberimiz tarafından görevlendirilen okçular yerlerini bırakmaya başladılar. Birbirlerine "ne duruyorsunuz? Allah, düşmanı bozguna uğrattı. Siz de, müşriklerin ordugahına giriniz. Kardeşlerinizle birlikte ganimet toplayınız" dediler. Diğer bir kısmı bu teklife itiraz ettiler. "Siz Rasûlullah'ın: Bizi arkamızdan koruyunuz! Sakın yerinizden ayrılmayınız! Bizim öldürüldüğümüzü görürseniz de yardımımıza koşmayınız! Ganimet topladığımızı görürseniz de, bize katılmayınız! Bizi arkamızdan koruyunuz" buyurduğunu bilmiyor musunuz?" dediler.

Okçular, komutanları Abdullah b. Cübeyr'i dinlemediler; "ganimetten nasibimizi alacağız" diyerek yerlerini terkettiler. Abdullah b. Cübeyr'in yanında çok az bir kuvvetin kaldığını gören Halid b. Velid bu fırsatı değerlendirmek istedi. Kuvvetlerini bir araya topladı, okçuların üzerine yürüdü. Abdullah b. Cübeyr, kendilerine doğru bir kuvvetin geldiğini görünce arkadaşlarına dağılmamalarını söyledi. Müslüman okçular, üzerlerine gelen Kureyş müşriklerini ok yağmuruna tuttular. Okları bitinceye kadar kahramanca savaştılar. Abdullah b. Cübeyr, okları bitince mızrağı ile savaştı. daha sonra kılıcını kınından sıyırdı. Şehid düşünceye kadar çarpıştı. Diğerleri de aynı şekilde savaştılar. Kureyş'in süvarileri insanlığa yakışmayan bir davranışla Abdullah b. Cübeyr'in karnını deştiler, barsaklarını döktüler.

Okçuların yerlerini bırakması, kalan kısmının şehid edilmesiyle müslümanlar gâfil avlandılar. Hem arkadan, hem önden kuşatıldılar. Müslümanlar şaşkınlıkla birbirlerine kılıç sallamaya başladılar.

Hâris b. Amr kızı ile Utbe'nin kızı Hind de Hz. Hamza'yı öldürmesi için Vahşi'yi. teşvik ediyorlardı. Vahşi, açık dövüşmekten korkuyor, gizli dövüşmeyi tercih ediyordu.

Vahşi, Uhud Savaşındaki durumu şöyle açıklıyor: "Halk arasında Ali'yi aradım. Çok uyanık, girişken, çevik, çekingen ve etrafına çok bakınan bir adamdı. Kendi kendime:"benim aradığım adam bu değildir" dedim. O sırada Hamza'yı gördüm. Halkı kasıp kavuruyor, kesip biçiyordu. Fırsat kollamak için kayanın arkasına gizlendim. Bir ara Şiba'b. Ümmü Emmâr "var mı benle çarpışacak bir yiğit' diyerek meydan okuyordu. Hamza ona: "Allah ve Rasûlüne sen misin meydan okuyan' dedi. Göz açtırmadan, bacaklarından vurdu yere serdi. Sel suları arkalarına eriştiği sırada ayağı kayıp düşünce mızrağımı fırlatıp attım; böğründen vurdum."

Hz. Hamza'yı Şehid eden Vahşi daha sonra bir kenara çekilir. Hind üzerindeki takılarını çıkarır Vahşi'ye verir. Hz. Hamza'nın yanına gelen Hind, onun burnunu, kulaklarını keser, cesedine işkence yapar, hatta ciğerini bile çiğneyerek parçalar.

Vahşi müslüman oluşunu anlatırken: "Mekke'nin fethinden sonra Mekke'ye gelerek Rasûl-i Ekremi gördüm. Bana dedi ki: "Sen Vahşi misin?" Ben cevap verdim: "Evet" Hamza'yı sen mi öldürdün? buyurdular. "Öyle oldu" dedim. Bunun üzerine Allah Rasûlü buyururdular ki: "bana yüzünü göstermemen mümkün mü? Ben de çıkıp gittim. Rasûlullah'ın vefatından sonra yalancı peygamber Müseyleme ortaya çıktı. Belki bu herifi öldürürüm de günahımı öderim, diye düşündüm. Müslûmanlarla birlikte Yemâme'ye gittim ve bildiğiniz gibi Mûseyleme'yi öldürdüm (Sahihi Buharî, V, 36,
hz. muhammed(sav) in hz. vahşi ye bakamadığı da söylenir. her baktığında hz. hamza yı hatırlar.
SEYYiDÜ 'Ş-ŞÜHEDA (şehidlerin efendisi) ve Esedullah (Allah'ın Aslanı) olarak bilinen, müslümanların gönlünde ayrı bir yeri olan sahabidir.
(bkz: Allah ın Aslanı) sıfatını Hz.Ali ile paylaşmaktadır..
uhud savaşı dönüşü..
savaştan sağ çıkmayı başarmış olan gaziler medineye giriyorlar.. karıları, çocukları, anaları, babaları sevinç çığlıklıkları atarak karşılyor kendilerini.. şehid olanların yakınları endişeli ve yaşlı gözlerle arıyorlar sevdiklerini.. şehadet haberini alanlar ağlayarak ve allaha şükrederek dönüyorlar evlerine..
kalabalığın arasında bir çocuk, yaklaşık 13-14 yaşlarında.. ismi fatıma.. yiğit hamzanın kızı.. vahiğnin mızrağıyla yıkılan dev gibi hamzanın kızı.. kalabalığın arasında babasını arıyor heyecanla.. sahabinin birini yakalıyor ve soruyor..
- babamı gördün mü?
dili tutuluyor sanki sahabinin.. ne desin ki? "evet gördüm, ciğerlerini ve kalbini sökmüş, paramparça etmişlerdi" diyebilir mi?
kafasını önüne eğdi,
- bak arkadan ömer geliyor, ona sor! dedi..
fatıma heyecanla koştu ömer'in yanına..
- babam geldi mi?
hattab'ın oğlu ömer, yiğit ömer.. müşrikken katı yüreğiyle ünlenmiş, iman ettikten sora yüreği bir yufka misali yumuşayan, ağlamaktan yanaklarında iki siyah çizgi oluşmuş olan ömer.. o da cevap veremedi.. nasıl desin, "babanı şehit ettiler" diye..
-bak, arkadan ebubekir geliyor, ona sor! dedi..
küçük kız endişeli bir halde hz. ebubekir'in yanına koştu..
- babam nerede ya ebubekir?
ebubekir sıddık sahabinin arasında en yufka yüreklisidir.. gözlerinden iki damla yaş aktı , ama sesini çıkaramadı.. "baban artık yok" diyebilir miydi ebubekir?
kafasını eğdi o da,
- bak arkadan rasulullah (s. a. v) geliyor, ona sor! dedi..
küçük fatıma artık anlamıştı babasının şehadet şerbetinden içtiğini.. ama çocuk, içinde biraz olsun ümidi vardı işte.. bitap şekilde hz. peygamber'in yanına vardı ve sordu,
- babam nerede ya rasulallah?
hz peygamber (s. a. v) eğildi küçük kızın önünde,
- baban ben olayım! dedi..*
Hamza, Peygamberimizin amcalarındandır. Süveybe'den O da emdiği için, Rasûlullah (s.a.s.) ile süt kardeştir. Mekke Devri'nin 6'ıncı (616 M.) yılında Müslüman olmuştur.


Peygamberimiz bir gün "Safâ" tepesinde otururken yanından Ebû Cehil geçti. Rasûlullah (s.a.s.)'e çirkin sözlerle hakarette bulundu. Peygamberimiz hiç bir karşılık vermedi.


Hamza o gün ava gitmişti. Dönüşünde, bir câriye, olayı Hamza'ya anlattı. Hamza henüz Müslüman olmamıştı. Yeğenine hakaret edilmesine dayanamadı, silahını çıkarmadan, derhal Kureyşin toplantı yerine gitti. "Kardeşimin oğluna hakaret eden sen misin?" diyerek yayı ile Ebû Cehil'in kafasına vurup yaraladı. Ebû Cehil, "Hamza Müslüman oluverir" korkusu ile ses çıkarmadı. Ebû Cehil'den, Peygamberimize yaptığı hakaretin öcünü alan Hamza, Rasûlullah (s.a.s.)'e giderek O'nu teselli etmek istedi. Rasûlullah (s.a.s.)'in ancak imân etmesi ile memnûn olacağını söylemesi üzerine, şehâdet getirip Müslüman oldu.
sehitlerin seyyidi yüce sahabe. gürescilerin piri pehlivan. oglumun isim kaynagi.
allah'ın arslanı.

''onlar bizi görüyor bizde onlar gördüğüm hiçbir şeyden korkmadım'' Çağrı filminden...
islam dinine çok büyük hizmetleri geçmiş allahın arslanıdır, peygamber efendimizin amcası en büyük koruyucusu idi.
Şehitlerin efendisidir, allah rahmet eylesin nur içinde yatsın.
rahmete kavuşmuşlar arasında hayran olduğum üç isimden biridir. cesaretin diğer adı.

dursun ali erzincanlı şiirinden;
kureyş'n sancağı ise yerde
ardından bir başkası yükseltiyor sancağı
ama bilmiyor ki bu defa kim var uhud meydanında
gökyüzünde yıldırımlar
yeryüzünde hamza var.
asıl şimdi başladı uhud'un türküsü...
allah'ın huzurunda kur'an okuyan ilk kişidir.
heybetli yürüyüşüyle ölümü bile korkutan, peygamber efendimizin amcası.
--spoiler--
Ey Hamza Gördüğün hiçbir şeyden korkmazsın bu doğru... Ama heybetini gizli tut Yürüyüşün ölümü KorKuTuyor
--spoiler--
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar