bugün

büyük bir tezattır. hoşgörü ile kılıç bir arada olmaz. hem öyle olacak sonra da gelip böyle yapacaksın. olmaz. dur derler adama. ayıp.
(bkz: medeniyetin silahla yayılması)
hoşgörüye kılıçla karşılık veren camışlara karşı kılıç kullanılmasıdır.
dünyanın dört bir yanına peygamber efendimizin emriyle gönderilen sahabelerin, karşılarına çıkan herkesi islam'a davet etmeden önce kılıçtan geçirmesidir. yok lan böyle bir şey oturduğum yerden uydurdum.
(bkz: demokrasi ve ozgurluk) *
'bakın ama ben de müslümanım yaniiiii' lafını da duyabileceğiniz kişilerin saçmalarken söylediği kelamlardan.
(#628410)
türklerin, emeviler tarafından kafalarına vurula vurula islamiyeti kabul ettikleri düşünülürse pek de yanlış olmayan eylemdir.
amerikanın * ortadoğu ya barış getirmek için ırak'a savaş açması ile aynı şeydir.
kılıcı dini yaymak için değil kendilerini savunmak için kullananları yanlış anlayan yada anlamak istemeyen kesimin düşüncesidir efenim...
kendilerini savunmak için kılıç kullananların taaa orta asyada ne işleri olduğunu anlamamış kişi düşüncesidir. madem kendini savunmak için kullanıyorsun bu kılıcı arabistanda savun, ne milletin düzenini bozuyorsun.
(bkz: o kadar çağdaşım ki islam a saldırabiliyorum)
(bkz: hamdolsun akp türkiye ye özgürlük getirdi)

(bkz: türkiye de artık her şey konuşulabiliyor)

(bkz: türkiye de islamiyetin tabu olması)
sadece islama özgü bir şey değildir. ancak en önemli örneği islam olduğu için bazı dindar arkadaşların bir taraflarına batmaktadır galiba. neyse, sonuç olarak hristiyanlık da böyle yayıldı, orta çağ avrupası cadı avları, pagan suikastçileriyle doludur. örneğin, papanın, kilise devletine itibar etmeyen batı avrupa yerel yöneticileri için kurdurduğu bir seri katil okulu vardır ki bu kurum avrupalıların tarih dersi kitaplarında bile anlatılır. tabi arap yarımadasındaki yahudi şehirlerindeki insanlar da fazla vergi vermemek ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmemek için islama geçmişlerdir, ama dediğim gibi o zamanın şartlarında böyleydi. ha, doğru bir şey midir? tabii ki değil ama gerçek böyle, ne hristiyanlar, ne müslümanlar kabul etmiyor ama birkaç yüzyıl öncesine kadar dinler ve fikirler kılıçla yayılmıştır. gerçi şimdi de insanlar kişisel menfaatlerine göre düşüncelerini şekillendiriyorlar...
"eveeet evde oturup da bugün nasıl islam'a bulaşsam hah buldum savaşlar" diye düşünen akabinde aklına gelen ilk cümleyle işe koyulan en ufak bir bilgiye dahi sahip olamayan insana " evet lan tezat bu" diye söyleten durumdur.
hangi din yok ki kılıçla kanla mücadeleyle yayılmasın. ve değil dinelr bütün medeniyetler savaşla yayılmıştır. örneğin haçlı seferleri sayesinde hristiyanlar "medeniyet" öğrenmiştir müslümanlardan. *
dünyaya özellikle de ortaçağ öncesi dünyaya pembe gözlüklerle bakan tiplerin düştüğü yanılgı. halkların dinlerinin hükümdarların dinleri ile değiştiği dönemlerde islam'ın internetle yayılacağını sanan, hristiyanlığın nasıl yayıldığından haberi olmayan, hristiyanlığı sözle yaymaya çalışan kaç kişinin roma tarafından katledildiğinden bihaber tiplerin islam'ın nasıl yayılabileceği hakkında mantık yürütememesi de çok doğaldır zaten.

türk boylarının kendilerine islam'ı anlatmak için gelenlere de büyük misafirperverlik gösterdiğini falan sanır bu tipler. halbuki islam devrinde görülmüştür ki diğer devlet yöneticilerine önce elçiler gönderilir, bu ülkeler islam'a davet edilir, şayet hükümdar kabul etmezse ve islam'ı aşağılamazsa islam'ı yayma isteği dile getirilirdi. buna da izin vermeyen ülkelerle savaşılırdı.

nitekim hristiyan bir krallık olan habeşistan müslümanlara hoşgörülü davranması sebebiyle kendi içinde müslümanlaşana kadar yönetimine ve egemenliğine karışılmamıştır.
amerika kıtasına medeniyet nasıl silahla yayıldıysa, islam hosgörüsü de kılıçla yayılmıştır. en azından biz savaştık, kızamıklı battaniyeler dağıtmadıktır.
mantık dinini mantıksızca savunan insanların mantiken kabullenemediği yayılmadır.

neymiş efendim ortaçağda hristiyanlığı sözle yaymaya çalışanlar kılıçtan geçirilmiş, ee bu nasıl oluyor da hoşgörü (!) dininin kılıçla yayıldığı gerçeğini değiştiriyor. hani desen ki ortaçağda da hrıstiyanlar kılıçla romalıları dine soktu o zaman anlarım. orda bi mazlum halk var onlar da hristiyanlar. ilkokul tarih derslerinde bile geçiyor bu.

bi de neymiş önce dine geçin derlermiş yok geçmeyiz diyip elçiyi sağ gönderene kimse bişey demezmiş ama elçiyi öldürene acımazlarmış. ulan gülüyorum sana. hani insan bi bok bilmez onu anlarım da bilmeyip de ne cürretle konuşur işte onu anlamam. sanki o olaylar olduğunda o da yanlarındaydı, "şöyle oldu, böyle oldu" diyor. heyt koçuma bak benim.

biri de çıkmış demiş ki "...hristiyanlıkta kılıçla yayıldı, örneğin haçlı seferleri sayesinde müslümanlardan medeniyet öğrendiler" örneğe bak çay demle. şaka gibi kılıçla yayılıp müslümanlardan medeniyet öğreniyorlar. herifin devreler yanmış.

biri de "gül kokulu mül kokulu" diyip saatlerce yazıp hiçbi şey anlatmamış.

dini savunan bunlarsa ben daha ne diyim ki.
"Dinde zorlama yoktur. Artık hak ile batıl (doğru ile yanlış) birbirinden iyice ayrılmıştır."( Bakara Sûresi, 256)
"Ey Muhammed! Sen sadece öğüt ver. Esasen sen sadece bir öğütçüsün. Onlara zor kullanacak değilsin." (Gaşiye Sûresi, 21-22)

islamiyet kılıçla değil tebliğ ile yayılmıştır. Sahabeler isteselerdi, bir gecede, başta Ebu Cehil olmak üzere bütün Kureyş müşriklerini öldürebilirlerdi. Ama öyle yapmadılar. Teröre ve anarşiye girmeksizin, bütün sıkıntılara ve zorluklara katlanarak, islamı tebliğ etmeye devam ettiler.

Papa efendi kuyuya bir taş attı "islamiyet kılıçla yayıldı" şeklinde. O kuyudan o taşı kırk akıllı çıkaramadı.
"Tevbe/9/5. Hurmetli aylar cikinca, puta tapanlari buldugunuz yerde oldurun; onlari yakalayip hapsedin; her gozetleme yerinde onlari bekleyin. Eger tevbe eder, namaz kilar ve zekat verirlerse yollarini serbest birakin. Dogrusu Allah bagislar ve merhamet eder."

"Tevbe/9/41. Isteyen, istemeyen, hepiniz savasa cikin. Allah yolunda mallarinizla, canlarinizla cihat edin. Bilirseniz bu sizin cin hayirlidir."

"Bakara/2/191. Onlari buldugunuz yerde oldurun. Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. Fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. Mescidi Haram'in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla savasmayin. Sizinle savasirlarsa onlari oldurun. Inkar edenlerin cezasi boyledir."

şeklinde olan yayılmadır.
bazılarının cımbızcılıkla kanıtlamaya çalıştıkları kolpadır. * bir de o ayetlerin gelişini okumak lazım tabii. bir de cımbızcılık yapmamak lazım tabii.
Hayatında bu konuda kitap dahi okumamış bünyelerin ortaya attığı gerzek düşünce. Kendisine, çevresine ve tüm inanlarına yapılan tüm işkencelere karşılık allah'tan emir gelmeden hicret bile etmemiş, o işkencelere katlanmış bir peygambere yapılacak en büyük hakarettir. Medine'ye göç sonrasında ordu toplayıp medine'ye saldıranlara karşı koymayı ve kendini savunmayı kılıçtan geçirmek diye anlayan, savaşta esir alınan mekkelileri, müslümanlara okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılmasını, eğitime ve öğrenmeye bu denli önem göstermesini vahşet olarak algılayan gerzeklere hiç bir şey anlatamayacak olan dinin bazı bünyelerdeki yansımasıdır.

"bakara/2/191. onlari buldugunuz yerde oldurun. sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. mescidi haram'in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla savasmayin. sizinle savasirlarsa onlari oldurun. inkar edenlerin cezasi boyledir."

ayetinde alenen onlar sizinle savaşmadıkça sizde onlarla savaşmayın yazdığı halde bunu bile anlamayacak gerizekalıların varlığını gösteren durumdur.
neredeyse hiçbir dînin dışında kalmadığı durumdur.

katolisizmin düzenlediği haçlı seferleri ortodokslara bile kan kusturmuştur örneğin. dinler dünyaya bir "insan modeli" sunar ve ayrıca ekonomik bir altyapı üzerinde şekillenirler.

hoşgörülü din, hoşgörülü millet, vb. genellemeler anlamsızdır. islâm içinde bile bir sürü kıyım ve savaş olmuştur, olmaktadır da. kimse "senin islâm anlayışın daha doğru" demediği müddetçe ve insanlar ulusal ya da etnik mücadelelerinde din faktörünü gayet güzel bir şekilde kullandığı sürece* de bu devam edecektir.

tarihe bakıp topyekûn yargılamalar yapmak yerine islâm'ı kullanarak kitleler üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda tahakküm kuranlar değerlendirilse daha mantıklı olur. ırak işgali meşrulaştırılırken bush'un "haçlı seferi" göndermesi yapması dînlerin genel anlamda toplumlar üzerinde nasıl bir işlevselliğe sahip olduğunun değerlendirilmesi açısından sanırım daha önemli bir araştırma konusu sunmaktadır bize.

özetle, dinler ve bunlara inananlar topyekûn iyi ya da kötü değildir, ama dinler belli ilişkileri düzenlemede, işgalleri meşrulaştırmada ya da direniş adına eşitsizliklerin devamlı kılınmasında oldukça etkin bir şekilde çeşitli iktidar odaklarınca ya da toplumlarca işlevselleştirilmektedir.