bugün

1940 lı yıllarda başlamış hippie lere temel oluşturmuş fakat psychedelic rock değil o zamanın gelişen müziği olan modern jazz dinlemeyi gerektiren bir altkültürdür. hippie akımının gelişmesinde öncülük etmiştir. zaten hippie kelimesi buradan gelmektedir. hipster ise batı afrika da konuşulan wolof dilinden gelmektedir. bu dile göre hepi : görmek, hipi : birinin gözlerini açmak, görmesini sağlamak manasındadır.

lsd, loose tavırlar, slang language, sarkastik anlayış ve rahat-umursamaz seks.. * *

dipnot : etimolojik inceleme acısından wikipedia ziyaret edilmiştir.
(bkz: being a dickhead s cool)
(bkz: yolda)
gerçeği avrupa'da ve abd'de olan ülkemizde taklit amaçlıları ortaya çıkan ve marjinal olma kaygısıyla önlerine çıkan her şeyi(sinema, müzik, edebiyat, moda vb) tüketen hipsterism akımına mensup kişi.

ekşi sözlük'te gezerken hakkında her şeyin açıklanmış ve kapalı kapının bırakılmadığı bir entry gördüm ulu sözlük ahaliyle paylaşayım dedim.

--spoiler--

yakın çevremin yoğunlaşan bir şekilde benimle ilişkilendirmesi ve hatta ankara sokaklarında "aa hipster" gibi tepkiler almaya başlamamla birlikte anladım ki bu başlığa yazmamın zamanı gelmiş.

hipsterism kısa bir zamanda cüssesine göre öyle geniş bir alana yayıldı ki nispeten alternatif, alışılmadık, ana-akım dışı görülen ne varsa hepsini yuttu. örneğin baştan sona ikinci el retro giyinen sosyalist gizemle, tamamen ultra-modern asimetrik çizgide şeyler giyen, ne bileyim elif şafak falan okuyan liboşun önde gideni ipek aynı safa düştüler. bir kısım eski emo evrilip kendini alice glass'a çevirdi, bazı kökten tiki ablalar saçlarını plantin sarıya boyayıp yeni courtney love'lar oldular. elektronik müzik ve indie rock tümden hipsterizmin içine taglendi. vejeteryanlık, çevrecilik ve hatta cinsiyetsizlik bile hipsterizmin sınırlı kalıbı içine bir şekilde sığmayı becerdi. bu kadar geniş yelpazeden ister istemez yemiş biri olarak, hipster olmamakla birlikte, olduğum isimsizin aynı familya içinde sayılabileceğini hiç de memnun olmayarak söylemek zorundayım. cidden mutsuzum sözlükçü.

doğruya doğru. bir post-modern şehir alt-kültürü olarak hipsterizmin aslında öyle ha deyip çöpe atılmayacak bir teorik altyapısı var. bir kere yapıbozumculuğu kutsuyor ve modern dünyanın genelgeçerlerine tepki geliştiriyor. kendi alternatif tüketim alanlarını yaratıyor. bu fikir altyapısı bir çok anlamda başarısız bir eskiye öykünme noktasında olsa bile, emoluğu ya da tikiliği düşünürsek yeni nesil altkültürler arasında entelektüel kapsamı en geniş olanı halen hipsterizmdir. tüm bunlara rağmen hipsterizmin ölü doğduğunu da görmek gerek. hipsterizm en temelde aynılığa karşı farklılığı kutsayan bir serzeniş. iki önemli pratik alanı müzik ve sokak modası. her iki alanda da kapitalizm oldukça dominant ve hipsterizmin kendini bu alanlarda var eden bir altkültür olması onu kaçınılmaz olarak popüler bir ürün olmaya doğru sürüklüyor. kapitalist pazarda görünürlüğü arttıkça ve popülere arz edildikçe farklı olmak isteyen herkes aynı hedefe yönelmeye başlıyor. farklılar aynılaşıyor. böylece aynılığa karşı geliştirilen bir tepki olan hipsterizm'in bir ayağı da çukura girmiş oluyor. avrupa'da bu süreç artık başladı bile, zira hipsterizm yayıldıkça zaten sağlam olmayan içi de boşalıyor. kanımca yine de önümüzdeki 5-10 yıl boyunca esintilerini hissetmeye devam edeceğiz..

bununla birlikte bir de aklama yapacağım. tüketim hipsterlara özgü değil. artık converse giyen, burger yiyen sosyalistin bile popüler kültür ürünleri tüketimi normalleşmişken, zaten en başından beri materyale karşıt olma iddiası olmayan hipsterı tüketimle suçlamak manasız.

türkiye'de hipsterizm konusu problematik. türkiye'nin davranışsal-toplumsal gerçeklerini düşünürsek böyle olması pek de süpriz değil. zira zaten recaizadenin araba sevdası'ndan beridir çoğu batılı altkültür üstümüzde emanet duruyor. hipsterizm ise daha da vahim bir şekilde emanet duruyor. çünkü türkiye'de tam anlamıyla hipsterizmi pratik edebilecek çok ufak bir kitle var. öncelikle ekonomik durumu iyi, oldukça zevk sahibi ve açık fikirli bir aileye sahip olunmalı ki küçük yaştan rafine zevkler ve bunlarla çelişmeyecek bir değer dünyası gelişebilsin. kültür ürünleri popüler ilgiye vakıf olmadan önce onlardan haberdar olunmalı ve o şey ayağa düştüğünde onlardan çoktan sıkılmış olunabilmeli. haliyle bunun olması için de kişinin bir ayağı hep avrupa'da olmalı falan filan...stereotip hipster pek de sonradan olunacak bir şey değil kısacası.
türkiye'de görünen kitle ise nispeten daha orta halli bir gelir düzeyinden geliyor. orta halliler konumuzla ilişkilendirilemeyecek kadar geniş bir kitle olduğundan çemberi daha da daraltacağım. türkiyede görünen kitlenin çoğu anadolu lisesi ve üzeri lise rejimlerinden çıkan insanlar. bütün büyük şehirlerdeki başlıca kayda değer liselerde öğrenciler arasında benzer rejimler söz konusudur. benzer gruplaşmalar, benzer ilişkilenme biçimleri... bu insanlar bu rejimlerin parçasıyken belli davranış biçimlerini öğrenirler ve üniversiteye bunlarla gelirler.. mesela maddi konularda iyi gizlenmiş bir görgüsüzlük söz konusu olur. parasal güçlerini göstermeye ciddi bir şekilde meyilli olurlar çünkü lise döneminde öğrendikleri üzere zenginlik karizmadır. çok fazla üçüncü kişilerden konuşulur çünkü dedikodu geleneksel sosyalleşme biçimidir. bu rekabetçi, dedikoducu lise rejiminden kalan gizli saklı dürtülerin yarattığı kültürel altyapıyla hipsterizm arasında çelişkili durumlar ortaya çıkması kaçınılmazdır. hipsterizm ciddi ölçüde bireycilik ve ilgide seçicilik gerektirirken, iki kuşak öncenin mahalle kafasının kalıntılarını sürdüren, başkasına caka satma motivasyonuyla kanı kaynayan türk genç-yetişkinin hipsterlığı kaçınılmaz olarak tırt olur. böylece hipsterizmin parlak kırmızı ambalajının içinde farklıya vakıf olayım derken her gün yediğiniz gofreti bulabilir, sonra bu tiplerin hepsine dudak bükmeye başlayabilirsiniz. imac'i dizüstüne alıp bunu facebook profil fotosu yapmak gibi şeyler yapar bu insanlar. altı doldurulmamış snobluklar geliştirirler ve çoğunlukla işin teorik boyutunda sınıfta kalırlar.

sahi xavier dolan'ın les amours imaginaires'iyle birlikte hipsterizm türkiye gay cemaatine de nüksetti. burada da sorun vehametini aynı ölçüde koruyor. saçlar retro kesildi, renkli dar pantolonlar çekildi, desenli kazaklar giyildi ama lady gaga, madonna, christina aguilera, adele hatta ve hatta beyonce gibi popüler kültür ikonlarının ötesine geçemeyen yurdum hipsterize gaylerinin 68 kuşağının cinsel hürriyetlerini pratik etmek dışında pek bir şey çaktıkları yok. halbuki konu hipsterizm olduğunda lady gaga bir kenara dursun, radiohead ya da massive attack dahi topun ağzındalar.

kaynak: archidvx

--spoiler--
henüz hala anlayamadığım akım çünkü öyle bir genelleme söz konusu ki dinlenilen müzikten-giyilen ayakkabısına kadar tartışılmış. her renkli ceket giyinen her morrissey dinleyen efendime söyleyeyim saçını yan'a tarayan herkes hipster. her tür müziğe ilgili olan araştırmayı seven biri bile maddeler haline getirilen bu listeye bakınca lan yoksa bende mi hipster'ım demeden edemiyor. belli bir kalıba girmeyeyim diye salaş kazak pantolon giyinse şahıs bu sefer grunge olarak adlandırılacak. anlamadım, galiba anlayamayacağım. (bkz: beni kategorize etme)
dinledikleri müzikleri paylaşmayı ve yaymayı sevmezler bunlar. yaz kış atkı takarlar. her şeyin mainstream'ine düşman. pitchfork, stereogum, etsy gibi internet sitelerinden çıkmazlar. her şeyin indie olanı caziptir atasözleri haline gelmiştir. çerçeve gözlük takmayanını görmek şaşırtır insanı. kızları güzeldir bu kavmin. albüm almak yerine vinil ararlar didik didik. izlanda hayaliyle yatıp izlanda hayaliyle kalkarlar. sigur ros konserlerinde ayin düzenlerler.
tarz olmanın hayat biçimi olmuş hali. 10 aşamada tanımlamak istersek:

1. genelde boş insanlardır.

2. kendilerine göre çok dolu insanlardır.

3. motivasyon yüklemesi yapan ve ilgilenen ebeveynleri hiç olmamıştır.*

4. retro ve vintage anahtar kelimelerdir.

5. orta ya da orta-üst sınıf insanlarının çocuklarıdır.

6. anaları-babaları ayrılmış olma ihtimali yüksektir.

7. hayata dair herhangi bir şeye kuvvetli isyanları vardır.

8. karakterlerinin farklılığını kanıtlama yolları giyim-sanat-müzik fetişidir.

9. kalın ve büyük camlı kemik çerçeve gözlüklerinden tanımlanabilirler.

10. erkeklerinde bıyık ve sakal, kızlarında küt fransız tarzı saçlara rastlamak mümkündür. her iki cins de fit olup, genelde dar giyinirler.

(bkz: alternatif olmanın dayanılmaz hafifliği)
starbucks'ta görmeye alışkın olduğumuz tiplerde denilebilir aslında, tabii genelleme yapmamak lazım gene de.
bir çeşit kültürel ekstremist.

büyükşehir belediyesi' nin dün gerçekleştirdiği olağanüstü kurulda sayılarının önü alınamaz biçimde artmaya başladığı sonucuna varılarak, her eve bir as bir de yedek olmak üzere iki adet "ihtiyat paketi" gönderilmesi kararlaştırıldı. resmi gazetede yayınlandıktan sonra uygulamaya geçecek olan yasa, mayıs ve eylül aylarında gerçekleştirilecek periyodik kontrollerle denetim altında tutulacak.

işte o "ihtiyat paketi":

http://9gag.com/gag/2804630

hatırlanacağı üzere time dergisi' nin 2009 temmuz ayında yayınladığı bir haberde, yazar Dan Fletcher' ın makalesi hipster akımını, "batı medeniyetinin sonu" olarak addetmişti.

http://www.time.com/time/...le/0,8599,1913220,00.html
Baba parası yıyen entellektuel genclerımızın alt-kulturunun adıdır. Hanı oyle azıcık yemek de degıl boyle bayaa yıyor canlarım. Mılanoda kı konferanslara bıletler mı dersın, parısde bır cafe acılısına davetıye mı dersın artık nerede abıdık gubıdık bılınmeyen seyler varsa onları bılmeye calısırlar.
bunları eşşek sudan gelinceye kadar ıslak odunla dövmek günah değildir.
yabancı ülkelerde kendilerini havalı zanneden tiplere denir.

türkiye'de feym diyorlar.

hayatınızda görüp görebileceğiniz en iğrenç, en basmakalıp tiplerdir.
(bkz: asshole)
"hipster olmak isteyenlere dev hizmet"

"boynunuza gameboy asın" *
http://www.radikal.com.tr...1099129&CategoryID=41
mainstream olmak istemeyen, dar pantolon ve retro gömleklerle dikkat çeken, retro ya da kemik çerçeveli gözlüklerle havasına hava katan, absürd saç modeli olan ve kimsenin bilmediği sanatçıları dinleyen, Türkiye'de şu sıralar popüler olan bir tarz, akım.
türkiye şartlarında ultra çakma insanlardır, olamamışlardır. özellikle erkeklerinin hiçbir gideri yok. bunlara kim veriyor acaba diye düşündürürler.
bir adet sosyal ağ sitesi.

http://www.hipster.com/

adı üstünde hedef kitlesi bellidir. öğğk.
bir hipster rehberi yazılmasını gerekli kılan başlık:
1- kilolu hipster olmaz, kendinizi açlıkla terbiye ediniz.
2-yemeğe, giysiye, müziğe çok az para harcayınız ama en bilinmeyeni, en bulunmayanı, en farklısını bulunuz.
3-rengarenk plastik gözlükleri ikinci elcilerden alınız ve bu en az 20 senelik olsun.
4-sadece temel temizlik ihtiyaçlarınızı karşılayınız, makyaj, tonik, krem, oje gibi kozmetik ürünlerini kullanmayınız.
5-kendinize rafine zevkler bulunuz ve kendinizi geliştirecek bir kaç alan belirleyip bu alanlarda sürekli okuyunuz.
6-teknolojiye hakim olunuz, akıllı telefonunuz olabilir ama iphone, yada samsung gibi mainstream telefonlar olmamalı.
7-bisiklet çok önemli ve eski tarz bisikletlerden olmalı.
8--ve asla hipster olduğunuzu kabul etmemeniz gerekiyor.
Kelebek'in çoğunluğu 'Angaralı' olmaya niyetlenen gençlerine yabancı, yabancılaşma etkisi yaratan yazarı Melike karakartal'ın Ey Türk hipstırı başlıklı yazısında, 'aşağıladığı' genç ve öykünmeci genç grubu.
http://www.hurriyet.com.t...utm_campaign=yazarsonyazi
Ancak ben bu takım, tarif edilen genç insanlardan sokakta hiç görmedim. Acaba bizim bakındığımız yerlerde, bunlardan hiç olmuyor mu?
Yoksa bizim yolumuzun pek düşmediği Etiler'de mi oturuyor bu arkadaşlar?
aha budur:

https://twitter.com/birha...status/313641643750338561
görsel
görsel
Hipster kelimesi ilk olarak 1930'ların Amerika'sında kullanılır. Bohem yaşam tarzını ve giyinişi benimseyen, "merkezdeki" yaşamı ve kültürel klişeleri reddeden, özgün duruşu olan kişilerdir. Zevkleri çok seçkindir. Özenilen insanlardır: Ekonomik açıdan rahat olsalar da zengin mahallelerinde değil sanatçı mahallesi denilen görece eski ve estetik bölgelerde oturup (istanbul'da Cihangir, New York'ta Greenwich Village veya Brooklyn'deki Williamsburg v.s.) sanat ve edebiyat gibi alanlarda çalışmayı tercih ederler. Müzik konusunda elitisttirler. Genelde nu-rave (The Klaxons, Cut Copy, Hercules, Love Affair), minimalist techno, independent rap (Spank Rock, Talib Kweli, Aesop Rock) Nerdcore (YT Cracker, MC Lars, MC Chris), Grage rock ve punk rock dinlerler.Favori grupları muhtemelen The Arcade Fire, The Arctic Monkeys, The Libertines veya Strokes'tur.

Bağımsız sinemayı ve bağımsız yazarları severler. Giysileri hem ilerici, hem retrodur. Organik gıdaları tercih ederler, çevreye duyarlıdırlar. Politikayı takip ederler ama aktivistlerin aksine sokağa dökülmezler. Favori ulaşım araçları bisiklettir. Kimin hipster olduğunu anlamanın en pratik yoluysa şudur: Bir hipster'a hipster olduğunu söylediğinizde mutlaka itiraz edecek ve % 90 "bana hipster deme !" karşılığını verecektir.

Şehir sözlüğü (Urban Dictionary) Hipster'in tanımını şöyle yapmış: 18 - 30 yaşları arasında, ucuz bira içen, adı duyulmuş ama çok meşhur olmamış müzisyenleri dinleyen, kendi modasını yaratan, pahalı markalardan uzak duran kişiler.

Ne yazık ki Hipster kavramının tanımını yapmak güzel'in tanımını yapmaya çalışmak gibi. Kriterler mutlak olunca herkes kafasına göre uydurabiliyor. "Güzel" in tanımı nasıl çağdan çağa değişiyorsa, neyin popüler neyin aykırı olduğuyla bağlantılı olarak Hipster'in içerdiği ve dışladığı özellikler de değişiyor.

Günümüzde ise Hipster'in sahtesiyle gerçeğini ayırt etmek oldukça güç. Onlar kendi modalarını yaratıyor, moda evleri onların kıyafetlerini kopyalayıp vitrinleri dolduruyor; bir de bakmışsınız herkes hipster. Ama artık o görüntü "hip" değil. Gerçek hipsterlar kendilerini yenilerken ortalık taklitlerle doluyor. Çemberin ne içi var ne dışı. Öylece dönüp duruyor. Bir de bakıyorsunuz ki eski hipster'lar artık otuzlu yaşlarda entellektüellere dönüşmüş, yeni Hipster'ları küçümsüyorlar. Her kuşak bir öncekini demode buluyor. Yaşlanınca da hipster olamıyor, dolayısıyla vaktinizi onlarla alay etmeye harcıyorsunuz. Örneğin New Yorklular Hipster'ı şaka yollu şöyle tanımlıyor: "Gözü bozuk olmadığı halde gözlük takan kişi." Türkçe'de ise büyüklerimiz öylelerine "zibidi" diyor.

Aşırı kullanılmaktan kendi kendisinin parodisi haline gelen bu deyimi yine de bütün olumlu özelliklerinden arındıramayız. Giysiler söz konusu olduğunda Hipster'lar modanın kalıplarını kıran, bütün bir endüstriyi sarsan kişilerdi. Yaratıcılıklarını kullanarak "pahalı" ürünleri devalüe etmiş, kendi sokak modalarını yaratmışlardı. Gruplar onlar sayesinde kitlelere ulaştı, sanat eserleri dikkat çekti. Zirveye çıktılar, umursamadılar, züppe yaftası yediler, belki gerçekten züppeydiler. Halk adamı değillerdi, ortak paydalarda buluşmayı sevmezlerdi.

(Heyzen Ateş, Suntimes, Eylül 2013)
kızları eğer sadece dış görünüşten ibaret değilse oldukça etkileyicidir. bunlar çekici oldukları kadar da anlaşılması zor tiplerdir. eğlenceli buluyorum bunları ama çok nadirler.
http://listelist.com/hipster-olma-yollari/

tütün saran bodyler çok fena.
https://fbcdn-sphotos-a-a...76025845_1715369198_n.jpg