bugün

Yalan, dolan yok gözlerimde bir sen.
Dışım içimden alacaklı
Ücretler ödenmemiş.
Dönecekmişsin hepsi yalan.
Gelmeyecek beklenen sipariş.
Triatlonda sanki yelkovan
Akrep masaldaki tavşan.
Ah sevdalı zaman!

Aşkın makuliyetine diyecek söz yok!
Fakat!
Mahkumiyetiydi beni yaralayan
Ve alameti farikasıydı
Sensiz kalmış olmam..

Kaderin kendisine küs,
Küslüğün kendisine kadar geçiyor günler.
Beni sevda yerimden vurdu gene zaman..

Israrla tükeniyor nice direnişler.
Her şeyin sonunda gene kalıyor zaten ellerimde,
Kılıfına minare uyduramadığım sevdam.

Gözyaşına sevdalı ayrılıklarımı
Bir banyo havlusuna silerken, düşündüm seni birden.
Sanki çıkıyormuşsun gibi zihnimden.
Ben "DÖN" diyordum sana.
Sense dönüyordun bir başka sevgiliye.
Ve her gidişin bir başka dönüşümlü memnuniyetsizliği getiriyordu ardından.
Masumiyetin asil fikriyatında alışagelmiş sözcüklerimden Arta kalan tüm mutsuzlukları bir kenara bırakıyorsun bir kez daha..

Bir saç telinden ayrılık yapmak ne kadar kolay görünse de
-ki hayatın kendisi kadar zor olmasa da-
Kendine has zorlukları da yok değil hani.
Bir çiçeğe öpüşmeyi öğretmek kadar zorlayıcı bir hissiyat.
Ama öpüşmekten karşılık beklemeyenler için tarifsiz bir haz.

Ceketimin kol yenine yazmıştım adını.
Hala duruyor.
Kalbimdeki isimler ikircikte kalmış sanki.
Sense çok uzaktasın sadece.
Kilometre hesabı yapmaya gerek yok beynine girdikçe.

Mesafeler senin bana, benim de Okyanuslara verebildiğimden Daha severcesine geçerken,
Ay vurmuş yapraklara gecenin ayazında.
Sönük kalmış kifayetsiz kelimeler ,
Hayallerindeki toplumcu varoluşlara.
Ve birde diyarların sonunda ulaşılan boşluğun
Aşılmasıyla yitirilen bir ufuk çizgisi.

Gözyaşına sevdalı anılarım
Ve saç teline bağımlı ayrılıklar.
Kolay değil görmezden gelmek.
Niyetini kaybetmiş bir telafi sanki.
Her şeyi boşverelim.

Aşkın makuliyetine diyecek söz yok
Fakat!
Mahkumiyetiydi beni yaralayan
Ve alameti farikasıydı
Sensiz kalmış olmam..
bitebiliyorsa aşk değildir, o vakit de gözyaşı dökmeye gerek olmayandır.
aşktır ve biter helede sen değilde karşındaki bitiriyorsa senin aşkını elbet senin gözyaşlarınla biter ve ağlarsın hıçkıra hıçkıra, sessizce, bazen unutarak ağladığını, ta ki her aşkın başladığı anda yüzde beliren tebessüm dudaklarına konana kadar.
korkutucu bir tespittir, genç aşıklar pıstı,
(bkz: vay ben ölem)
bitmek ile vazgeçmek arasındaki farkı hatırlatandır. biten şeyler için hiç gözyaşı döktüğümü hatırlamıyorum ben, aşk nasıl tek taraflıysa bitişi de tek taraflıdır ve aşkı bitirebildiğinizde ki varsa öyle bi şey gözyaşından çok mutluluk, özgürlük kaplar her tarafınızı...

(bkz: aşk bile bile tutsaklıktır)
gözyaşının olmadığı aşk yoktur. ya başında, ya ortasında, ya sonunda vardır gözyaşı.