bugün
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi26
- beli açıp kot şort giymek9
- ismail kartal9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün15
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması13
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba10
- icardi19059
- jose mourinho14
- barbara palvin'in aldatılması10
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- erdoğan'ın mülteci sevdası18
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz30
- magicovento cesurluğu12
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı12
- üçten fazla dövmesi olan kız12
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- türbanlıların açık kızlara çok öfkeli olması14
- fener niye şampiyon olmuyor diye ağlayan çocuk12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- amında oyalanmak istiyorum11
- ahmet uğurlu15
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak13
- albay kemal19
- midyenin 20 lira olmasına şaşıran gurbetçi13
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri10
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür15
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi14
- dinci zekası8
- magicovento38
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak30
- hoşlandığı erkek tezgahtar çıkınca ağlayan kız12
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
- almanyada hilafet gösterisi12
- 99 098 146 tl satılan saat12
- 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi20
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması11
- atatürkün mason localarını kapattırması13
- atatürk'ün kuran'ı kerim'i tercüme ettirmesi8
- d varank21
- uzun entry giren erkek9
- ayak fotosu isteyen yazarlar9
- zalbert ramstein den alt dudak almak8
- hiç aldatmayan erkekte sorun vardır9
- kadınların erkeklerden üstün olduğu konular18
(#8326350) no'lu yazıya ilave olan bir çeşit edittir.
11 Haziran 2010. Sabah Gazetesi Haftanın iz bırakanları isimli haberinde röportaja konuk olan yazardır.
Görülüyor ki dünkü ''özgürce ve sereserpe abuklayan çocuklar'' lafı değişmiş ve bugün ''yazarlıktan para kazanmayan, amatör ve içlerini döken'' çocuklar olarak yumuşamış.
Hatta sayın Babaoğlu, dünkü genellemeden çıkmış ve kendisi için ''hiçbir şey bilmeyen malın teki'' diyen sözlük yazarını muhattap almış.
Açıklıyorum: Bu kadar ''edit'' yaptığına göre Haşmet Babaoğlu da aramızdadır (!)
Boşuna dememişler, arama hayat kurtarır...
11 Haziran 2010. Sabah Gazetesi Haftanın iz bırakanları isimli haberinde röportaja konuk olan yazardır.
Görülüyor ki dünkü ''özgürce ve sereserpe abuklayan çocuklar'' lafı değişmiş ve bugün ''yazarlıktan para kazanmayan, amatör ve içlerini döken'' çocuklar olarak yumuşamış.
Hatta sayın Babaoğlu, dünkü genellemeden çıkmış ve kendisi için ''hiçbir şey bilmeyen malın teki'' diyen sözlük yazarını muhattap almış.
Açıklıyorum: Bu kadar ''edit'' yaptığına göre Haşmet Babaoğlu da aramızdadır (!)
Boşuna dememişler, arama hayat kurtarır...
pazar notları yazmayı çok seven insan.
Her seçimden sonra "bidon kafa" diye aşağıladıkları kitlelerden bir sonraki seçimde oy isteyen, alamayınca onlara yine "bidon kafa" diyenlerin "halkçı"lıkla ilgisi olamaz.
bu sözüyle beni benden almış yazar.
edit : seri eksi veren orospu çocuğu
bu sözüyle beni benden almış yazar.
edit : seri eksi veren orospu çocuğu
Kendisini artık Hıncal Uluç etkisinden soyutlamayı başarmış değerli insan. Lig Radyo da ve Lig TV de üstüste canlı yayınlara katılıyor.
tespitine kurban olduğum;
--spoiler--
ne zaman öğrenci olayları gündeme gelse ve tartışılsa bir provokasyon lafıdır, gider!
tamam!
binlerce faili meçhul cinayetin; 6-7 eylül'ün, kanlı pazar'ın; çorum, sivas, maraş olaylarının acısını çekmiş bir toplumda provokasyondan kuşkulanmak ve tetikte olmak gerekir.
ama en ufak bir protestoda veya sıradan bir öğrenci eyleminde bile "bunlar provokasyon!" demek insanların siyasi iradesini yok saymak olur. unutulmamalı ki, bu tavır zaman içinde toplumu siyasetsizleştirir!
--spoiler--
--spoiler--
ne zaman öğrenci olayları gündeme gelse ve tartışılsa bir provokasyon lafıdır, gider!
tamam!
binlerce faili meçhul cinayetin; 6-7 eylül'ün, kanlı pazar'ın; çorum, sivas, maraş olaylarının acısını çekmiş bir toplumda provokasyondan kuşkulanmak ve tetikte olmak gerekir.
ama en ufak bir protestoda veya sıradan bir öğrenci eyleminde bile "bunlar provokasyon!" demek insanların siyasi iradesini yok saymak olur. unutulmamalı ki, bu tavır zaman içinde toplumu siyasetsizleştirir!
--spoiler--
parmakları her an şehadete hazır olan güzel abi.
"Erkekle kadının bir ilişkideki tedirginlikleri farklıdır. Erkek sevip sevmediğinden emin değildir çoğu zaman. Kadınsa sevilip sevilmediğinden emin değildir. Her zaman... "
bu adam kadınları tanıyor.
bu adam kadınları tanıyor.
"Yakınlarımızı sevmek onlara katlanabilmenin en zarif yoludur çoğu zaman; birine aşık olmak ise hayattan kaçmanın en güzel yoludur."
dünkü yazısında yine döktürmüştür, öyle cümleler kurmuş ki...
http://www.sabah.com.tr/Y...lu/2011/03/03/erkek_olmak
http://www.sabah.com.tr/Y...lu/2011/03/03/erkek_olmak
salla babam salla taktiği ile yazar geçinen adamdır.
Bugunku yazisindan ...
Uykusuzluğa övgü!
Doğrudur, uykusuzluk yer bitirir insanı.
Bedeni de, zihni de tüketir.
Uyku nimettir; hatta cennettir.
Ama gecenin bir vakti başımızı yastığa koyduğumuzda bir iç hesaplaşmadan geçmeden; günü dürüstçe temize çekmeden; geleceği dua ederek karşılamadan...
Uykuya dalıp gitmek bir marifet midir?
***
O yüzden işte...
Her akşam kütük gibi uyuyanlara, kafayı yastığa koyunca dalıp gidiverenlere ve bunu da çok iyi bir özelliğe sahipmiş gibi ilan edenlere şaşarım.
Böyle uyumayı beceriyor olmalarına değil...
Uyumadan hemen önce bilincin vicdanla el ele tutuşabildiği o eşsiz anın değerini bilmeyişlerine şaşarım.
Çünkü o fırsat kaçmaz!
insan tam o an dönüp geçen günün aynasına bakmalı; geleceğin tedirginliğiyle cesaretle yüzleşebilmeli.
***
Güçlü soruların, samimi hesaplaşmaların neden olduğu uykusuzluğun tadı bazen çok acı olabilir.
Ama emin olun ki...
Uykusuz geçen gecelerin hakkını vermeyenler derin ve güzel uykuların değerini bilemezler.
Ne olur, biraz uykumuz kaçsın!
Kaçsın ki...
Uyanıklığımızda ölçüyü kaçırmayalım!
Uykusuzluğa övgü!
Doğrudur, uykusuzluk yer bitirir insanı.
Bedeni de, zihni de tüketir.
Uyku nimettir; hatta cennettir.
Ama gecenin bir vakti başımızı yastığa koyduğumuzda bir iç hesaplaşmadan geçmeden; günü dürüstçe temize çekmeden; geleceği dua ederek karşılamadan...
Uykuya dalıp gitmek bir marifet midir?
***
O yüzden işte...
Her akşam kütük gibi uyuyanlara, kafayı yastığa koyunca dalıp gidiverenlere ve bunu da çok iyi bir özelliğe sahipmiş gibi ilan edenlere şaşarım.
Böyle uyumayı beceriyor olmalarına değil...
Uyumadan hemen önce bilincin vicdanla el ele tutuşabildiği o eşsiz anın değerini bilmeyişlerine şaşarım.
Çünkü o fırsat kaçmaz!
insan tam o an dönüp geçen günün aynasına bakmalı; geleceğin tedirginliğiyle cesaretle yüzleşebilmeli.
***
Güçlü soruların, samimi hesaplaşmaların neden olduğu uykusuzluğun tadı bazen çok acı olabilir.
Ama emin olun ki...
Uykusuz geçen gecelerin hakkını vermeyenler derin ve güzel uykuların değerini bilemezler.
Ne olur, biraz uykumuz kaçsın!
Kaçsın ki...
Uyanıklığımızda ölçüyü kaçırmayalım!
Yazılarından tez konusu çıkardığım, peş peşe sıralamalı okumalar yaptığım saygı duyulası yazar. Eskiden 90 dakika isimli programda fikirlerini en takdir ettiğim, takip ettiğim kişi. Hala da Sabah gazetesini takip etmek için iki sebebimden biri diğeri için (bkz: hıncal uluç)
ancak son bir aydır yazılarında bir gariplik seziyordum. önce chp muhalifi yazı yazınca fikirdir dedim geçtim. tekrar yazınca allah allah, chp de hakikaten bir sıkıntı var galiba dedim. ancak sayısı artınca iktidar borazanı çalık grubuna nefesli çalgılar sınıfında katılma çabası konusunda şüphem arttı. Şu yazı ise soru işaretlerimi neticelendirdi:
http://www.sabah.com.tr/g...secim-olsa-chp-ne-oy-alir
haşmetlim öyle gözüküyor ki çıtırlarla fink attığı, hoplayıp zıpladığı hayatı ile ilgili endişeye düştü, tehdit edildi, vs. vatan gazetesi bağımsız yazarlarla kurulurken başı çeken tavrı, statükoya başkaldırısı, tüm konformist görüntüyü siliyordu. Ama şu an gördüğüm iyi olduğu konulardan elini ayağını çekmiş bir garip yandaş yazarcık. Bence Haşmet babaoğlu bu ülkede aç kalmaz, bir sürü embesilin köşe yazarı diye allanıp pullanıp konuşlandığı yerde her türlü bu denli kafası çalışan bir adam barınır. ama çok da anladığını ve yazılarını yazdığı mantık silsilesiyle çözümleme yapamayacağı siyaset alanından uzak dursun bence, yoksa kendisine yazık eder. bir de, ne sıkı adamlarla eşlediler, yemin ediyorum 90 dakika programında birçok siyasi içerikli yazı ve programdan daha fazla gündelik hayatla ilgili ders çıkartıyordum, mahmut övür kim allahaşkına?!?!
ancak son bir aydır yazılarında bir gariplik seziyordum. önce chp muhalifi yazı yazınca fikirdir dedim geçtim. tekrar yazınca allah allah, chp de hakikaten bir sıkıntı var galiba dedim. ancak sayısı artınca iktidar borazanı çalık grubuna nefesli çalgılar sınıfında katılma çabası konusunda şüphem arttı. Şu yazı ise soru işaretlerimi neticelendirdi:
http://www.sabah.com.tr/g...secim-olsa-chp-ne-oy-alir
haşmetlim öyle gözüküyor ki çıtırlarla fink attığı, hoplayıp zıpladığı hayatı ile ilgili endişeye düştü, tehdit edildi, vs. vatan gazetesi bağımsız yazarlarla kurulurken başı çeken tavrı, statükoya başkaldırısı, tüm konformist görüntüyü siliyordu. Ama şu an gördüğüm iyi olduğu konulardan elini ayağını çekmiş bir garip yandaş yazarcık. Bence Haşmet babaoğlu bu ülkede aç kalmaz, bir sürü embesilin köşe yazarı diye allanıp pullanıp konuşlandığı yerde her türlü bu denli kafası çalışan bir adam barınır. ama çok da anladığını ve yazılarını yazdığı mantık silsilesiyle çözümleme yapamayacağı siyaset alanından uzak dursun bence, yoksa kendisine yazık eder. bir de, ne sıkı adamlarla eşlediler, yemin ediyorum 90 dakika programında birçok siyasi içerikli yazı ve programdan daha fazla gündelik hayatla ilgili ders çıkartıyordum, mahmut övür kim allahaşkına?!?!
--spoiler--
..
islam'ı "ideolojik örtü" olarak kullanan zorbalarla...
Birleşmiş Milletler örgütünün "birleşme" kavramını ve insanlığın umutlarını sıfırlayan varoluş biçimiyle...
Afrika'yı "doğal kaynakları değerli, insanları gereksiz" bir kıta olarak gören global kapitalizmle yeni baştan hesaplaşmalıyız.
..
--spoiler--
bu adamı okuyun.
..
islam'ı "ideolojik örtü" olarak kullanan zorbalarla...
Birleşmiş Milletler örgütünün "birleşme" kavramını ve insanlığın umutlarını sıfırlayan varoluş biçimiyle...
Afrika'yı "doğal kaynakları değerli, insanları gereksiz" bir kıta olarak gören global kapitalizmle yeni baştan hesaplaşmalıyız.
..
--spoiler--
bu adamı okuyun.
ses getirmek için değil, tarihe not düşmek için yazan yazar.
http://www.sabah.com.tr/y...akultelerine-gidecekseniz
http://www.sabah.com.tr/y...akultelerine-gidecekseniz
Bugunku ''Hayatımızı değiştirmek...'' yazisi
Yaşadıklarımızı neden yaşadığımızı, başımıza gelenlerin neden geldiğini gerçekten anlamak ister miyiz?
Görünüşte, evet!
Ama gerçekte istediğimiz olup bitenlere dilediğimiz türden bir açıklama uydurmaktır.
***
işler yolunda gidiyorsa...
"Talih kuşu"nun kulaklarını çınlatıp lafı geçiştirmeyi, hiçbir şeyi fazla kurcalamamayı tercih edenler çoğunluktadır.
Bir de yeni bir moda var.
Mutluluktan kasım kasım çatlayanların kendilerini "Allah'ın sevgili kuluyum" diye lanse etme hallerinden söz ediyorum.
Oysa insan biraz utanmalı...
Hani insanlığın inanç geleneğine şöyle bir göz gezdirse; peygamberler, evliyalar tarihini merak edip öğrense, görecek ki Allah'ın sevgili kullarının hayatı çileler, sıkıntılar, ağır imtihanlarla dolu!
***
işler yolunda gitmiyorsa...
Çoğumuza göre "açıklama" açıktır, suçlu ortadadır.
Ya "ruhsal durumumuz" bir türlü güzel günler görmemize el vermiyordur. (Ah şu gündelik hayat psikolojizmi! O berbat avuntu!)
Ya da bütün olanların nedeni toplumsal koşullar ve bizim "iyiliğimizi" istemeyen veya buna aldırmayan başkalarıdır. (Uyduruk sosyolojizm! Aptal akılcılık!)
***
Günlerdir kıyısından köşesinden dokunmaya çalıştığım bir konu var.
Değişimin başlangıcının "ruh hali"mizi değil, hayatımızı değiştirmek olduğunu söylüyorum.
Doğru! "Hayat tarzı" dediğimiz şeyin temel belirleyicisi toplumsaldır. Ama unutmamalı ki, o her şeye rağmen bizim hayatımızdır!
Düşünün...
Sevilemeyecek birini seviyormuş gibi yaparak ve buna kendinizi inandırmaya çalışarak daha ne kadar yaşayabilirsiniz!
Zengin değilseniz, daha ne kadar kredi, ne kadar borç sizi öyleymiş gibi yaşatabilir!
Ruhunuz açsa, maddi konfor daha ne kadar süre bu açlığın üzerini kapatabilir!
***
Kendi hayatının yıkılıp çevreye dağılmış lego parçalarına hayal kırıklığı içinde bakanların "oysa bütün istediğim bir parça huzurdu" dediklerini çok işittim.
Fakat böyle diyen tanıdıklarımın bir gün bile oturup "huzur nedir?" diye sorduklarını görmemişimdir.
insanlığın büyük geleneklerinin neye huzur dediğini hiç merak etmemişlerdir.
Nerede kaldı ki, bu huzursuz dünyada "huzur"un aslında bir gerçeklik değil, bir manevi işaret olduğuna akıl erdirebilsinler!
***
Hayatımızı değiştirmek...
Keşke eşyaları toplayıp başka şehre, başka kıyıya gitmek gibi net bir şey olsaydı!
Bazen öyle olduğunu sanıyoruz.
Ama hayır!
Bunu yapabilmek için önce aklımızı başımıza toplamak ve kalbimizi tembel sızlanmaların prangasından kurtarmak gerekir.
Sonra isteyen gider, isteyen kalır.
Yaşadıklarımızı neden yaşadığımızı, başımıza gelenlerin neden geldiğini gerçekten anlamak ister miyiz?
Görünüşte, evet!
Ama gerçekte istediğimiz olup bitenlere dilediğimiz türden bir açıklama uydurmaktır.
***
işler yolunda gidiyorsa...
"Talih kuşu"nun kulaklarını çınlatıp lafı geçiştirmeyi, hiçbir şeyi fazla kurcalamamayı tercih edenler çoğunluktadır.
Bir de yeni bir moda var.
Mutluluktan kasım kasım çatlayanların kendilerini "Allah'ın sevgili kuluyum" diye lanse etme hallerinden söz ediyorum.
Oysa insan biraz utanmalı...
Hani insanlığın inanç geleneğine şöyle bir göz gezdirse; peygamberler, evliyalar tarihini merak edip öğrense, görecek ki Allah'ın sevgili kullarının hayatı çileler, sıkıntılar, ağır imtihanlarla dolu!
***
işler yolunda gitmiyorsa...
Çoğumuza göre "açıklama" açıktır, suçlu ortadadır.
Ya "ruhsal durumumuz" bir türlü güzel günler görmemize el vermiyordur. (Ah şu gündelik hayat psikolojizmi! O berbat avuntu!)
Ya da bütün olanların nedeni toplumsal koşullar ve bizim "iyiliğimizi" istemeyen veya buna aldırmayan başkalarıdır. (Uyduruk sosyolojizm! Aptal akılcılık!)
***
Günlerdir kıyısından köşesinden dokunmaya çalıştığım bir konu var.
Değişimin başlangıcının "ruh hali"mizi değil, hayatımızı değiştirmek olduğunu söylüyorum.
Doğru! "Hayat tarzı" dediğimiz şeyin temel belirleyicisi toplumsaldır. Ama unutmamalı ki, o her şeye rağmen bizim hayatımızdır!
Düşünün...
Sevilemeyecek birini seviyormuş gibi yaparak ve buna kendinizi inandırmaya çalışarak daha ne kadar yaşayabilirsiniz!
Zengin değilseniz, daha ne kadar kredi, ne kadar borç sizi öyleymiş gibi yaşatabilir!
Ruhunuz açsa, maddi konfor daha ne kadar süre bu açlığın üzerini kapatabilir!
***
Kendi hayatının yıkılıp çevreye dağılmış lego parçalarına hayal kırıklığı içinde bakanların "oysa bütün istediğim bir parça huzurdu" dediklerini çok işittim.
Fakat böyle diyen tanıdıklarımın bir gün bile oturup "huzur nedir?" diye sorduklarını görmemişimdir.
insanlığın büyük geleneklerinin neye huzur dediğini hiç merak etmemişlerdir.
Nerede kaldı ki, bu huzursuz dünyada "huzur"un aslında bir gerçeklik değil, bir manevi işaret olduğuna akıl erdirebilsinler!
***
Hayatımızı değiştirmek...
Keşke eşyaları toplayıp başka şehre, başka kıyıya gitmek gibi net bir şey olsaydı!
Bazen öyle olduğunu sanıyoruz.
Ama hayır!
Bunu yapabilmek için önce aklımızı başımıza toplamak ve kalbimizi tembel sızlanmaların prangasından kurtarmak gerekir.
Sonra isteyen gider, isteyen kalır.
hayat güzel ama biz berbatız.
o yüzden işte...
"ayakta kalmak" elini kolunu sallayarak dolaşmak anlamına gelmiyor her zaman.
"ayakta kalmak" için direnmek gerekiyor. düşene tekme atan çok, kaldıransa neredeyse yok !
sende övülecek bir şey varsa överler. sevilecek bir şey varsa, severler.
iyiysen iyi, gerçekten dürüstsen, dürüst derler.
değerin bilinsin istiyorsan, eninde sonunda bilirler.
H. babaoğlu
o yüzden işte...
"ayakta kalmak" elini kolunu sallayarak dolaşmak anlamına gelmiyor her zaman.
"ayakta kalmak" için direnmek gerekiyor. düşene tekme atan çok, kaldıransa neredeyse yok !
sende övülecek bir şey varsa överler. sevilecek bir şey varsa, severler.
iyiysen iyi, gerçekten dürüstsen, dürüst derler.
değerin bilinsin istiyorsan, eninde sonunda bilirler.
H. babaoğlu
bu akşam televizyon programında hıncal'a
yağcılık olsun diye mantık hatası yapan
yazar. birinci tezi, federasyonun
fenerbahçe'yi küme düşürmeyip playofftan
önce puanını silerek playoff dışında
bırakması neticesinde uefa'ya "bakın ceza
verdik" diyerek işin içinden sıyrılacağı
yönünde eyyam yapacağını açıklamasıydı.
ikinci tezi ise, maçlarda fenerbahçe'nin
rakip takımlar karşısında hakemler
tarafından kayırıldığını gözlemlediğini
söylemesiydi. e adama sormazlar mı, bir
takımı hem playoff'tan men edeceksin hem
de kayıracaksın, nasıl olur bu diye?
yağcılık olsun diye mantık hatası yapan
yazar. birinci tezi, federasyonun
fenerbahçe'yi küme düşürmeyip playofftan
önce puanını silerek playoff dışında
bırakması neticesinde uefa'ya "bakın ceza
verdik" diyerek işin içinden sıyrılacağı
yönünde eyyam yapacağını açıklamasıydı.
ikinci tezi ise, maçlarda fenerbahçe'nin
rakip takımlar karşısında hakemler
tarafından kayırıldığını gözlemlediğini
söylemesiydi. e adama sormazlar mı, bir
takımı hem playoff'tan men edeceksin hem
de kayıracaksın, nasıl olur bu diye?
bugunku yazisinda beni sasirtmamis yazar!!
nihayet sormuslar (okurlar tabi --ama gorebiliyorlarmis da! )
Mandalina
Bazı okurlarım internette yayımlanan köşemdeki yeni fotoğrafta elimde tuttuğum şeyin mandalina olup olmadığını merak etmişler.
Evet, doğru! Seferihisar mandalinası. Nasıl güzel bir aroması vardır, bilir misiniz!
ehh herkesin tuttugu kendine hasmetim .. (gozumuze soksaydin)
nihayet sormuslar (okurlar tabi --ama gorebiliyorlarmis da! )
Mandalina
Bazı okurlarım internette yayımlanan köşemdeki yeni fotoğrafta elimde tuttuğum şeyin mandalina olup olmadığını merak etmişler.
Evet, doğru! Seferihisar mandalinası. Nasıl güzel bir aroması vardır, bilir misiniz!
ehh herkesin tuttugu kendine hasmetim .. (gozumuze soksaydin)
devamlı okumadan duramadığım, bende adeta uyuşturucu tesiri yapmış ve okuduğum zaman adeta beni dünyadan koparan; felsefesiyle, dünya görüşüyle ve yeri geldiğinde aşırı dobralığıyla benim gibi birçok okurunun gönlünde taht kurmuş bir fikir adamıdır... sadece fikir adamı mı? aynı zamanda iyi bir gurme, romantik bir aşk adamı ve mütevazi bir çevreci olmakla beraber yeri geldiğinde siyasi mevzuulardan konuşurken yardırmasını çok iyi bilen bir şahsiyettir. pazar notları ise beni öldürür bitirir adeta... bu notları toplamak ve yazıya aksettirmek için oldukça gayret sarfettiğini ve bu iş için ciddi bir mesai harcadığından hiç şüphem olmadığı bu notlar, ara sıra yeniden pişirilmek suretiyle önümüze sunulur pazar günleri... bana da birçok hususta ilham kaynağı olmuştur aynı zamanda bu notlar.
kendisini çok severim, çok takip ederim, hatta o kadar ki yaşamdan dakikaları izlememin tek sebebi bile olmuştur lakin şu baş parmağının büyüklüğünün sırrı bir türlü çözemediğim bir üstaddır haşmet abi...
kendisini çok severim, çok takip ederim, hatta o kadar ki yaşamdan dakikaları izlememin tek sebebi bile olmuştur lakin şu baş parmağının büyüklüğünün sırrı bir türlü çözemediğim bir üstaddır haşmet abi...
--spoiler--
"Tencere dibin kara" kampanyasına hazırlık!
Şu günlerde FIFA ve UEFA'nın yolsuzluk batağında örgütler olduklarına dair çok sayıda haber çıkmaya başlarsa şaşırmayın...
Malum, futbolumuza ceza kapıda!
Futbol sektörüyle medya el ele verip kendi kirliliğimizle yüzleşmek yerine "bize ceza verenlerin dibi daha kara!" kampanyasına hazırlanıyor.
Hatırlıyorum da, birkaç yıl önce FIFA dosyaları ortalığa döküldüğünde, bizim medya pek ilgilenmemişti.
Şimdi öküz ölmek üzere, ortaklık bozuldu bozulacak ya, birden bu iki kurumun pisliği hatırlanıverdi!
Yer miyiz medyanın bu yeni numarasını?
Korkarım, yeriz!
--spoiler--
"Tencere dibin kara" kampanyasına hazırlık!
Şu günlerde FIFA ve UEFA'nın yolsuzluk batağında örgütler olduklarına dair çok sayıda haber çıkmaya başlarsa şaşırmayın...
Malum, futbolumuza ceza kapıda!
Futbol sektörüyle medya el ele verip kendi kirliliğimizle yüzleşmek yerine "bize ceza verenlerin dibi daha kara!" kampanyasına hazırlanıyor.
Hatırlıyorum da, birkaç yıl önce FIFA dosyaları ortalığa döküldüğünde, bizim medya pek ilgilenmemişti.
Şimdi öküz ölmek üzere, ortaklık bozuldu bozulacak ya, birden bu iki kurumun pisliği hatırlanıverdi!
Yer miyiz medyanın bu yeni numarasını?
Korkarım, yeriz!
--spoiler--
Kavuşmanın sevinçleri uçucudur. En fazla birkaç mimik, birkaç jest sonrasında kaybolup giderler. Ama ayrılık acıları yok mu! Ah, hepsi tek tek çizgi olur, yüze kazınır!
Tarih gerçekten tekerrür ediyorsa eğer, ilkinde fark etmediğimiz yalanları tekrarında görelim, diyedir. Umarım..
Tarih gerçekten tekerrür ediyorsa eğer, ilkinde fark etmediğimiz yalanları tekrarında görelim, diyedir. Umarım..
bugün not defterine albert camusun şöyle bir sözünü not almış. ve babasının istek şarkısı ile ilgili yazdıkları ile yine içime işlemeyi başarmış yazar. hepimiz birileri için şarkılar dinliyor ya da dinletiyoruz ama böyle dile getiremiyoruz sanırım..
"Huzur, sessizce sevmek olabilirdi. Ama insan işte! Bir bilinci var ve konuşması gerekiyor. Sevmek, böylece cehenneme dönüşüyor."
yazı için;
http://www.sabah.com.tr/Y...lu/2012/05/21/not-defteri
"Huzur, sessizce sevmek olabilirdi. Ama insan işte! Bir bilinci var ve konuşması gerekiyor. Sevmek, böylece cehenneme dönüşüyor."
yazı için;
http://www.sabah.com.tr/Y...lu/2012/05/21/not-defteri
"Anlamak için acı çekmeyi göze almak gerekiyor; bakmak için durmak, dinlemek için susmak, anlaşmak için ter dökmek gerekiyor. O yüzden işte, bütün bunlardan uzak duruyoruz. "
http://www.sabah.com.tr/Y...insan-unutmaz-unutturulur
ölmeden önce bu adamla ayvalığa gitmek istiyorum !
ölmeden önce bu adamla ayvalığa gitmek istiyorum !
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar