bugün

yönetmenliğini ferzan özpetek'in yaptığı 1999 yapımı film.
haluk bilginer, serra yılmaz ve nilufer açıkalının oynadığı, osmanlı döneminde bir haremağası ile harem güzeli arasında geçen aşkı anlatan film.
yamulmuyorsan pelin batu'nun ustsuz sahneleri vardi bu filmde; galada babasi ile birlikte izlemisti filmi bu kiz garipsemistim hey gidi gunler..
--spoiler--
Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde geçen hikaye bir cariye ve bir harem ağasının iktidarı ele geçirme anlaşmasını anlatır genel anlamda. ama bunun yanı sıra haremdeki cariyeler arasındaki gözde olma mücadelesi, osmanlının zor dönemleri,sona erişi ve harem ağası ile cariyenin * birbirlerine duydukları aşk.
--spoiler--
konular tam anlamıyla iç içe geçirilip, çok güzel ve sakin bir duyguyla anlatılmıştır. oyuncuların performansları tartışılamayacak derecede güzeldir. ve müthiş bir kaç cümleyle de nokta konulmuş, izleyende güzel bir tat bırakmıştır film.
--spoiler--
'mühim olan hayatınızı nasıl yaşayacağınız değildir, kendinize ve başkalarına onu nasıl anlatacağınızdır. ancak bu şekilde hatalara, ızdıraba ve ölüme bir mana katabiliriz.'
--spoiler--
osmanlının sır olarak kalmış mahremini önyargıyla anlatan film. haremağasıyla cariyenin aşkı pek de inandırıcı gelmedi. fantastik bir osmanlı hikayesi yazılmaya çalışılmış. zaten bir taraf osmanlıyı tanrılaştırken diğer taraf da osmanlıyı yerin yedi kat dibine sokma çabasında. bakış açısı böyle birşey olsa gerek.
daha yeni izledim. ve enteresandır ki; bir ferzan özpetek filmini beğenmedim. baya baya toy bir film.
vikipedi'de nedense pelin batu'nun çektiği ilk film olarak geçer.
toy bulmadığım, zaman zaman sıkıcı, bölüm bölüm güzel, bittikten sonra damakta hoş bir tat bırakan, tarihi olguların ışığında imkansız aşk'a selam çakıp vazifesini yerine getiren, ilk özpetek filmi hamam'la uzaktan akraba olduğunu düşündüğüm, ondan 2 yıl sonra kotarılmış ferzan özpetek'in 1999 yapımı 2. filmi.

serra yılmaz'ın son derece başarılı oyunculuğu -hikaye anlatıcılığı-, yerli ve yabancı ortaya karışık tadında genişçe kadrosu, kanun-i esasi sonrası haremlik müessesinin askıya alınması ve kadınların bu yaşamı içselleştirip bir nevi ortada kalmaları, kadın vücudunun estetikliğini göze sokan hamam sahneleri, harem ağası ve parlayan cariyenin önce işbirliği akabinde umutsuz bir imkansız aşka'a yelken açmaları, bir de çocuğun aşkının peşinden gitmesi gibi bir durum da var,klasik osmanlı entrikaları ve tarihsel bir argüman olarak osmanlı'nın son yıllarda içine düştüğü zoraki batı'cılıktan izler taşıması, safiye'nin geçmişte kendisine verilmiş ve sadece güzel bayanların sahipleneceği şeyi anita'ya vermesi, anita'nın treni gelirken safiye'nin söylediği pembe yalan ve film içi incelikli özpetek diyaloglarından en iyisi için:

--spoiler--
''mühim olan hayatınızı nasıl yaşayacağınız değildir, kendinize ve başkalarına onu nasıl anlatacağınızdır. ancak bu şekilde hatalara, ızdıraba ve ölüme bir mana katabiliriz.''
--spoiler--

10 üzerinden 6,5!

edit: yıllar sonra özpetek külliyatına el atıp bu filmi çekildikten 15 yıl sonra izleyince iyiden iyiye yönetmene hak verip kendisini türkiye'de film çekmekten ve türk sinema yönetmeni olarak anılmaktan alıkoyan şeyin aslında türkiye'nin muhafazakarlığı, sansürcülüğü ve onlardan da ziyade eş cinselliği hastalık olarak gören sakat zihniyet olduğunu görmekte yarar var.

harem suare'yi yeni izleyecekler için peşin edit: özpetek filmlerinin içinde en sıkıcı sayılabilecek kareler bu film de mevcuttur. tabii bu filmin kötü olduğu manasına da gelmiyor.
televizyonlarda yayınlandığına şahit olmadığımız film.
buram buram oryantalizm kokan film.