bugün

Her şeyi biliyoruz çok şükür bilmediğimiz bir şey yok..
Allahım yalan olmasın. 2008-2012 arası cebime 50-150 lira koyup hiç düşünmeden sokağa çıkabiliyordum. Biralar biralar içebilir, sevgilimle yemek yiyebilir, üstüne de vafıl gömebilirdim, üstüne bana eve dönecek para kalırdı.

1 biranın mekanda 5-8 lira olduğu zamanlarda yaşadık. Sinemaya gitmek 'acaba' değildi hiç, bilet alır, mısır kola alır, sonra da bir yerde oturabilirdik. Bunları biz 100-150 lirayla aşırı rahat yapıyorduk. Üstüne çoğu zaman para kalıyordu.

Ben şu an sadece nakit 2-4 bin arası cebimde yoksa, bir balıkçıda otururken, hesabımda, kredi kartımda limit yoksa rahat değilim.

Ben eskiden bir asgari ücretin 4/1 ine tekabül eden haftalıkla, tüm haftalık/gündelik ihtiyaçlarımı karşılayıp, bir de sevgilimle yiyordum içiyordum.

S.oğana moğana, sakın yedirmeyin reisinizi. Güzel günler yakın. Biz diyoruz togg, onlar diyor soğan.
eskiden taso falan oynardık sokakta.. tasoyu başka tasoyla sert şekilde vurup tasoyu döndürmeye çalışırdık döndüren alırdı şüphesiz..
beybladelerimiz vardı. atardık bir tepsiye ve kapıştırırdık. çok eğlenceliydi.
büyüklerimizle ters ters konuşmazdık, yaşlılara metroda, otobüste yer verirdik, birileri inmeden tepelerine binmeye çalışmazdık, bol kitap okurduk.
beyblade Monsuno bakugan pokemon Yo-kai Watch Digimon.

Şu bakugan da Hydranoid gibi ejderha gibi bişey vardı çok havalıydı.
Birde dragonoid evrim geçirmeleri çok güzeldi.

Hep saklardık oyuncakları küçücüktü sonra çöpe.

Güzel çizgifilmlerdi.
bakugan'da maskeli birisi vardı. aralarından arkadaşları çıkıyordu. düşmandı ama arkadaş rolü yapıyordu.
masquerade sanırım.
Daha eskiden taso, beyblade falan yoktu bakkalların önünden toplanılan gazoz kapakları taşla düzeltilip oynanırdı. Sene 90 ların başı falan.
(bkz: parliament pazar gecesi sineması)
(bkz: 9999999 in 1 atari kaseti)
10 yıl önce 100 lira 1 ay yetiyordu bana bebelerim! 15 yıl önce 30 lira.
internete bağlanırken gelen cızırtılı ses.
ev telefonunu da bilmez onlar.
Kırmızı noktalı film, cine5.
Marmaray Pendik-Kadıköy istikameti'nde 8 vagonlu trenin 6. vagonu, arkaya doğru son kapısında beklerseniz; Göztepe istasyonu'nda direkt yürüyen merdivenin önünde iniyorsunuz. Net bilgi!!!
Erbakan'a, Çiller'e, Özal'a, Süleyman Demirel'e ve benim de bilmememe rağmen Menderes'e de Recep gibi tapıyor, tapınıyordu bu sağcılar. Yeni bir şey değil yani.
http://Https://twitter.co...T3Z6MSAHoezgSiWw&s=19
gazoz kapağını taşla düzeltir sonra o tırtıklı yüzeyini ezerdik, sonra ortasından çivi ile iki tane delik açar arasından ip geçirip testere yapardık. hangi testere daha keskin oldu diye kağıt, karton, mukavva üçlüsü ile deneme yapardık.
tecrübe an’larla oluşmaz. tecrübe anılar birikimidir. yaşananların anı olabilmesi için, içinde anlam taşıması gerekir.
ev telefonları demişken kalın telefon rehberleri vardı böyle sarı sayfalı falan.
Gazete kuponuyla cep telefonu, bisiklet hatta laptop alınıyordu.. hatırlayanların gözü yaşlı.
Hiç bişeye yaramayan bilmem ne ansiklopedisi vitrine koymak için eve alınırdı.
Nedense gazetelerde bunları verirdi. ne kültürlü millet olduk bunlar sayesinde anlatamam çocuklar!
2002 öncesinde televizyon, buzdolabı, araba ve daha çok özgürlük vardı.
Z kuşağı okuyamıyor arkadaşlar. Konuşurken harfleri yuttukları gibi, okurken de yutuyorlar. Bunun nedeni de kopyala yapıştır gençliği olmaları. Bizim zamanımızda gazetelerden kupon biriktirip aldığımız ansiklopediler hep vitrinlerde durmuyordu. Defalarca bu ansiklopedilerden okul ödevi hazırladık sayfalarca. Bunları hazırlarken de hem okuduk hem yazdık. Kopyala yapıştır yapmadık. Z kuşağı, kelimenin ilk harfine bakıp hafızadakilerden yola çıkıp okuyor, genelde de tutmuyor. Ben okumak diyorum.
Çocukken cebimizdeki parayla kuruyemişçiye gider 100 gr şundan 100 gr bundan diye diye kuruyemiş alırdık. Şimdi hepsi cep yakıyor çalışıp para kazanmama rağmen koyuyor verilen para. Böyleydik çocukken işte harçlığımız bile değerliydi.