bir emile zolayapıtıdır.maden işçilerinin daha insanca çalışabilmek için verdikleri mücadeleyi ( bu mücadelenin etrafında dönen aslında tüm emekçilerin derdini) anlatmaktadır.
emile zola'nın "meyhane"sinde çocukluğuna az çok değindiği küçük çocuğun annesinden ayrı bir yaşam sürmeye başlayıp işçi olmasıyla başlayan süreci anlatan kitaptır.içerdiği politik anlatımları göze sokmadan alttan alta veren klasik bir emile zola şahaseridir.
edit:küçük çocuğun adı etienne idi yanlış hatırlamıyorsam.
filminde basrolu* gerard depardieu* oynamistir da kitapta bas kahraman 1.80 boylarinda siska bir herif olarak tasvir edilmistir.
ing.insan tohumuyla,germ hücreleriyle alakalı.
zola'nın en iyi kitaplarından biridir. fransız maden işçilerinin sefaletini anlatır. hikayeyi o kadar akıcı anlatır ki sanki o madende çalışır, o barakalarda kahve-ekmekle yaşarsınız siz de.
kitabın acımasız olduğunu düşünenler yazarın realizm akımının iyi bir temsilcisi olduğunu unutmamalıdır. zola kitabı süper bağlar ayrıca. *
düngece üçüncü kere izlediğim belçika,fransa,ingiltere ortak yapım olan bir claude berri flimi.romandaki tadı bulacağınıza eminim.ayrıca gérard depardieu oyunculuğu ile birkez daha devleşmiştir gözümde...
fransiz devrim takvimi'ne göre, ilk ilkbahar ayı, yani fransiz devrim takvimi'nin yedinci ayı.
(bkz: tohum yeşerince)
"ekmek ahlaktan once" *gelir sözünü cok güzel anlatmıştır emıla zole.
ayrıca bu eserine basladığı sırada, emıla zole, maden ocaklarında uzun süre incelemeler yapmıstır.
(bkz: suvarin) *
Emile zola'nın naturalizmini en somut olarak görebileceğimiz eserdir.Kitabın ana karakteri etienne lantier adlı kişidir.Proletarya ve burjuvazinin arasında olan büyük uçurum ustalıkla aktarılmıştır.

(bkz: naturalizm)
yoksul madencilerin karılarının ayaklanma sonrası kendilerini taciz eden simsarın cinsel organını kesmeleri en sarsıcı sahnelerden birini oluşturur... film bu anlamda politik metaforlarla da yüklü bir görsel bir şölene dönüşmektedir. zola'nın dehası öylesine kuşatıcıdır ki, modernizmin şekillenişine tanıklık etmek isteyen herkes, emek ve sömürü denklemini görünür kılan bu romanı okumalı ve sinemaya uyarlanan bu büyük yapıtı izlemelidir. ve tabii zola'nın politik kimliğini, ödünsüz bir entelektüelin duruşunu anlamak adına özyaşam öyküsünü de...
Suvarin karakteri ile okuyucuyu buyuleyen,fransız edebıyatının bas yapıtları arasına girmiş emile zola'nın eşsiz romanı.
belçika 1.ligi takımıdır.

(bkz: germinal ba)
Emile Zola'nın okunduğunda unutulamayacaklar listesine girecek kitabı. Germinali okurken eğer ki ruhunuzda devrim ateşi varsa çılgına döneceksiniz!!Romanın baş kahramanı Etienne olduğunuzu sandığınız andan itibaren madende terleyecek, öfkelenecek, içinizdeki kitleleri yerinden oynatma hissinin alevlendiğini göreceksiniz..işçi halkını daha yakından iredeleyebilme şansına sahip olacak, belki de fikirlerinizi gözden geçirmeniz için güzel bir serüven olacak bu kitap. ilk 50 sayfasında biraz sıkılma duygusu geliverse de bu fırtına öncesi sessizliğin habercisidir!
filminde besili, tosun, semirmiş gerard depardieunun oynaması romanın hatırasını bok etmiştir.
terminal sözünün karadeniz şivesiyle söylenişi.

(bkz: he uşağum valla)

(bkz: kaynağın nerem olduğunu biliyorsun)
devrim ancak bu şekilde anlatılabilir dediğim romandır.
aslinda gelecegi anlatmis romandir.

kapitalizm karsisinda eriyen komunizme dem vurmustur. grev ya da devrim sadece baskaldiri, kirip dokmek ve dayatma ile yapilmayacagini, etraflica incelenip uygun acilimlarla politize edilmedi gerektigini vurgulamistir.

gfilmin ortasinda daha fazla ucret icin baskaldiri yani grev yapan madenciler, eninde sonunda kapitaliz duzeni yansitan maden ocagi sahiplerinin ucretlerini arttiracagini, yeni ise alimlarini da engelleyerek baski olusturacaklarini dusunmuslerdi. halbuki zengin sinif gerekli onlemleri alarak onlari bogmustur. grev yapanlar sig dusuncelerle yapilabilcekleri tartisa dursun yavas yavas kapana kisilmaya baslamislardi bile.

sonunda grev bitti ve herkes yasamina devam etmeye basladi. grevde olenler de niyazi oldu.

kazanim sifir. eski sefaleta devam.
bir adana demirspor fanatiği arkadaşımın, "kutsal kitabımız" dediği kitap.
filmde kitaptaki kadar ayrıntıya girilmemiştir, izleyenlere kitabı da okumaları şahsımca tavsiye edilir. bir yandan insanlar ne kadar yırtınsa da savaşı kazananın yine para olacağını anlatır bu kitap.

kitabı okurken içiniz içinize sığmaz, dünyaya lanet eder, siz de bir maheude kadın olup onları taşlamak, parçalamak istersiniz. günümüzde de bu olaylardan çok farklı bir şey olmamaktadır aslında, kapitalizm her yerde, ezilenler yine işçiler, yine kazanacakları 5 kuruş para için grizu patlamasında ölen, hayatlarını o kömür madenlerinde, fabrikalarda çürütenler. bir tarafta oturdukları yerde paralara boğulan burjuva takımı.

denildiği gibi:
böyle gelmiş böyle gidecek,
korkarım valla.
tıpkı 1984 gibi romanı filminden daha güzel olan eser.
kuzey fransa'da yer alan maden ocaklarında emeğiyle geçinen insanların gündelik yaşantıları tasvir edilir ve onların vahşi kapitalizmden nasıl zarar gördükleri konu edinilir. maden işletmelerinin sahipleri, mallarını eskisi gibi satamamakta ve bir krize doğru sürüklenmektedir. karlarının düşmesini, işçilerden sudan sebepler üreterek kestikleri ücretlerle dengelemeyi amaçlayan işletme sahiplerine verilen cevap grev olur. grevde öne çıkan isimler mahue ailesinin reisi ve grevin asıl örgütleyicisi etienne lantier'dir. roman boyunca anarşist suvarin'in görüşleride olaya dahil edilir. romanın sonunu söylemek gibi olmasın ama suvarin'e dikkat.
ayrıca 1880 öncesi kapitalizminde geçen romanda işçilerin sınıf bilinciyle hareket etmedikleri veya buna henüz başladıkları da unutulmamalıdır. grev sırasında burjuvalara yönelik saldırıları "makine kırıcılık" şekline zühur etmiştir.
mükemmel bir emile zola şaheseri. özellikle kitabın son 30 sayfası çoğu kitapda olmayan bir tat verir. kitabın sonlarındaki duygusallık insanı bile ağlatacak cinstendir.

ölüm lambaya üfledi.
tanrı yoksa bile onların intikamını almak için yeni bir tanrı doğacaktı,
yaşamak iyi şeydi, ihtiyar dünya bir ilkbahar daha geçirmek istiyordu.
sosyalizmi anlatan mükemmel bir kitaptır.
sosyalizmi anlatan bir kitap değildir. emile zola'nın sosyalizm, kapitalizm ve anarşizm arasındaki gelgitlerini ortaya koyan, kararsız ve şüpheci yaklaşımlar sergilediği dönemin eseridir.
emile zola'nın 1860'da kuzey fransa'da aç kalmayı göze alıp uzlaşmaya yanaşmayan maden işçilerinin gerçek grev öyküsünü konu alan mükemmel bir romandır ve ülkemizde madencinin kaderi ölümdür diyen başkanında mutlaka okuması gereken bir kitaptır. 1993 yılında clauda berri tarafından sinemaya uyarlanan filmde Miou Renaud, Jean Carmet, Judith Henry, gerard depardieu gibi isimleri görmek mümkündür...
herkese renkli günler