bugün

baş oldum diye sevinme
ne gelirse başa gelir
diz düşerse toprağa
baş düşerse taşa gelir.
ve yine çıka geldim en zemherir örülü kapılardan,
kahrını eskiz ederken bir üsküdar dönüşü...
bir gidimlik kuruşlarım kalmıştı,
nasılda soğuktu kız kulesi bir bilsen,
sanki yandım.. sanki gidişin üşütmüştü
bir yudum sen içtim;
terk olunmuş kir pas içinde bir ihtiyarın şarabından
sen benim şahını koruyan mücrim ismail'im...
sen benim boynu bükük tevbekar uzza'm...
sen zindan aşiftesi züleyham....
bir yakub'un 'ama' gözyaşlarını kırdın..
kıtfir'in hünsalığına rahmet...
seviyorum seni kuyu dibi yusufları gibi...
anlıyorsun değil mi?
tutarım
eteğinden kayan
yıldızları
Öperim
Dudağımda
Kumaşların.
Canım
çeker
Hem
Sen
Hem
Kokoreç
Yüreğim
içi boş
Yarım
Ekmek
Susarım.
kimse karışmasın..
son trende geceler benden.
gözü uzaklara dalanlara, ışığı yanan evleri sayması benden

kimse karışmasın..
sabah korkularına serseri hülyaları benden,
son trende ağlayanlara, sessiz ninnisi benden.

uzatmayın işte son bir tren kalmış,
buyrun geceniz benden..
bir öpücüğe bir gülücük,
bir gizli cigaraya kırpılan göz benden..
son trende ağlayanlara sıska omuzum değil ama
sessiz ninnisi benden..
`http://fizy.com/#s/1c1llw` armağan olsun.
gece bitmedi gs maci bitsin editliycem.
a b c
Adını bulmuş cümle
D e f
Dudaklarım efkarlı falan
G h i
Gebersin haram inceliklerin
J k l
Japon kılıklı lanetlerin
M n o
Memelerin neden ortanca
Prs
Papapatya ruhlu sıradan
Ştu
Şıpır şıpır tanelenir ufuktan
Üvyz
Ümit verdin yarram zorlan!
nasıl iş bu
her yeri çiçek açmış erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
nerden baksan gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor usul usul
adım sonbahar

attila ilhan
Ben sana hep üşüyordum,
çünkü kıştım..
inkar etmiyorum da bunu..
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım..
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım..

Özdemir Asaf
--spoiler--
Cânân'a cân olan bilmez cânının kıymetini.
Cânân da bilmez cânına cân olanın kıymetini
--spoiler--
üşüyorum üşüyorum üşüyorum
gece
kurtların sırtında yüzen su damlası
bu titreme acaba neyin dansı
portakal kabukları ve birkaç izmarit
senden daha kalabalık
üşüyorum çünkü
yırtmış atmışsın ben yokken o valsı.
kar yağıyor
ve belki bu akşam
ıslak ayakların üşüyordur
kar yağıyor
ve ben şimdi düşünürken seni
şurana bir kurşun saplanabilir
ve artık bir daha
ne kar, ne rüzgar, ne gece...
yorgunum
sessizliğin kulağımda yankılanan yalnızlığı kadar yorgun
suç işlemiş bir çocuğun babası karşısındaki duruşu kadar mağrur, çaresiz ve güçsüz
uyusam, şöyle birkaç ömür kadar uyusam
öyle ki sabah olduğunu senin sıcaklığınla anlasam, uyansam
rüyamda tükettiğim her ömür için sadece gülümsesem

yorgunum
depremden yeni çıkmış virane bir şehir kadar yıkık haldeyim, üstümde molozlar
desen ki tut elimi beraber yürüyelim; doğuştan bacağı tutmayan biri kadar uzak kalırım sana
bir yaprak misali sonbahar üşümesindeyim
biliyorum ki bu üşümenin sonunda dalından, canından kopmak var
biliyorum ki hasret var
ta ki ilkbahar gelene kadar

sen gel ki
ilkbahar da gelsin
şu üşümem bitsin.
Sus
Bırak dudağını mahsus
Sus
Sevişelim duvarları teperek sonsuz
Konuş
Bu sana tanrı gibi tapış
Konuş
Sarılsam sana yapış yapış
Dokun
Ellerimiz ayrılmasın sakın
Dokun
Çünkü sen kalbimdeki kadınsın.
Ölüm geliyor aklıma birden ölüm
Bir ağacın gövdesine sarılıyorum.

Cemal SÜREYA
Sen bir gece gelsen
Güneş doğmasa
Gitmeden yine gelsen
Bu yeni geleni
Bu bize bakanı
Sana bir anlatsam
Güneş doğmasa
Sandıkların içini göstersem sana
Çizdiğim resmin
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
Bir rafa koyabilsen
Olup biteni ve onları
Sabaha kadar konuşsak
O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
Ateşi karı tüfeği çeksem
Ocağa pencereye kapıya....sezai karakoc
Nisanlarda, mayıslarda, ayak bastığın yerde
bir garip ürpertiyle büyürdü çimenler
başlardı günlerim o sımsıcak ellerinle
bahçemde çiçeklerim açardı birer birer...
6 Aralık 1945

"Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
— çürüyen diş, dökülen et —,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet..."

Nâzım Hikmet

dört bir yanda, her şekilde direnen yoldaşlara selam olsun!
ona kotu bı sey olsun ıstedım
bana asık olsun ıstedım.
Anam anam garip anam.
benim başak tarlalarından
çıkmayan hırsız kuşum.
ihtirasların kazınmış
gözlerime benim
kurdelesiz öfkelerim.
kanlarınla sabahlı geceme yatışlarını özlerim, geri
dönüşlerin yok mu, atar
damarımı buğday
gerdanına zümrüt kolye
takarım.
sıcacık
göğüslerinin kenarına başımı asudeleştirip
gömerim benim ekmek
kırıntısı avuçlarım.
teraslarım, pencerelerim,
ahşap kapılarım, kapı
tokmaklarım, canımın direklerine yaslanan
kolonlarım, bir yanım
susuz, bir yanım sığ umut
gölü. ağrıyan sırtlarına
tuzlu meltemleri tutar
basarım, o sırtlar benim sırtlarım sevgilim, adının
sıvaları dökülmüş sesli harflerinle şatolar inşa
ederim, gel otur bi yanıma ben ayakta kokunun
sindiği havayı avuçlarım. hayvani sözler koydum
asmalaşmış ellerine vakitleri katleder gelirim,
gemiler yakmam şatolar yıkarım.
hani seni çok seviyorum ya işte öyle sevgilim.
Ağlamadan
Dillerim dolaşmadan
Yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
Şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
Üzerime yüreğimden başka muska takmadan
Konuşmak istiyorum..

ismet Özel..
gecenin mısralarıdır.

Sevmek
Güzel meslek
Ama zor
Can dayanıyor
Dayanmasına
Ama yürek
Gitti gidecek

Bedri rahmi eyüboğlu-gitti gidecek
bundan bilmem kaç yüz gün önce ateşe verilmiş
arabesk günler geceler kaçmıs genzimize
tanrıdan habersiz
bir gün çıkıp gelir bakarsın
hayatı sıfırlanmış mazimiz
zamansız düşmüş yüzüme
arka bahçedeki nefesinin izi
sinsi hastalıklar etrafımda
sürgün eder dizi dizi
yokluğun bir roman
iki nokta üst üste parantez ve düz çizgi...
*
Isigi da kapatalim,
Aşk yapalim.