bugün

aslında tam olarak şöyle bir şeydir. gece saat 2 ye alarmı kurup kimseyi uyandırmadan nba maçını izlemek.

ilkokul, ortaokul ve lisede, basketbolda oynamamın etkisiyle çok fazla yaptığım, yapması da inanılmaz zevkli olan eylemdi. tabi o zamanlar kendime idol olarak seçtiğim basketbolcunun hidayet türkoğlu olması sebebiyle sacramento kings li idik.

peja lı , chris webber li vlade divac lı efsane bir kadroydu o zamanlar. bir de hido vardı, daha nolsun. her gün sabah 7, öğlen yemek arasında yarım saatlik ter idmanı, ve okul çıkışında klüp antremanı falan derken 3 antreman yapan bünye, o yorgunluğa rağmen ulan 2 yeni şey öğreniriz mantığıyla hayvan gibi uykusuz olmama rağmen kalkar izlerdim.

şimdi yapacak hiç bir şey yok, gece 4-5 den önce uyumuyorum bile ama artık seyretmiyorum. belki çocukluk hevesi, o zaman ki büyük basketbolcu olma isteği vs. vs...

güzel günlerdi, tehey tehey...
(bkz: nba playoff maçı vs uykunun en tatlı yeri)
bir sahurdan sonra nba maçı izlemek değil...
jordan'ın chicago'daki son yılı jazz ile yapılan finallerde üstelik son maçtı yanılmıyorsam, gece uyanıp izlemeye çalışmıştık. ufaktık tabi önemsemedik, abimiz kalkmış izlemiş. büyük pişmanlıklardandır.

hido'nun ilk yıllarıdan bir çok gencin yaptığı eylemlerdendi. güzel günlerdi.
Gece uyanıp izlendiği gibi hiç yatmadan bekleyip de izlenebilir. Ve çoğu zaman her saniyesine değer. Bir bugünü unutmam bir de Cleveland-Orlando maçını. ikisinde de Lebron inanılmaz işler yaptı.
hayatımda hiç yapmadığım ve yapmayacağım eylem.
hayatımın en heyecan verici 4 dakikalarından birini yaşamamı sağlayan eylemdir.
artık eski tadı vermesede halak azimle yaptığım şeydir. Gerçi artık hiç uyumadan izliyorum.