bugün

bizzat bende bulunan ve tedavisinin sadece kotalı internet olduğunu bildiğim hastalıktır. indirdiğimiz filmleri de boşa gitmesin diye izlemek ayrı bir derttir.
sonucunda bir türlü izlenememiş ve hatta altyazıları bile indirilmemiş onlarca filmin bilgisayarı işgaline neden olan hastalıktır. *
içerik bulunamadı.
"madem ki limitsiz internetim var ttnet e ne kadar sokabilirsem kardır" felsefesiyle kıvılcım alan hastalıktır. iyi huyludur.
zamane internet gençliğinde yaygın görülen bir hastalık.
bende bulunan hastalıktır efendim. kendimi tutamıyorum. dc den indirdiğim film sayısını artık bilmiyorum bile.
(bkz: odtü dc paylaşım ağı)
8 mbit internet ve rapidshare premium sonrası baş gösteren hastalıktır. *
bilgisayarın kapanmamasına sebep olan hadisedir. sürekli film indirirsiniz ama izlemezsinizde. en son harddisk dolar. bir çırpıda silersiniz hepsini.
kota sorunu olmayan kişilerde rastlanandır. aksi taktirde babadan ağır laflar işitilir yahut maaşın internet faturasına yatırılıp, sonrasında ise açlıktan yerlerde sürünme ile son bulur...
izletirken öğreten cinsten bir hastalıktır. ufkun genişlemesini sağlar, olaylara daha farklı açılardan bakılmasına yardımcı olur. kelime dağarcığını her geçen gün geliştirir.
internet sınırsızsa hastalığınızın belirtileri görülmeye başlamıştır.
warez gibi süper siteler, divxplanet gibi destekleyen kavramlarla çığrından çıkan olay. hele ki farenin orta tuşuyla(scroll) linkin yeni sekmede açılması bir devrim kabul edilmedi. on onbeş saniyede sekme sayısı üçten yirmiyediye çıkar mı? çıkıyor işte!
10 mbps fiber optik internetiniz varsa hastalık haline gelebilir. bende ki hastalığın gelişimi şu şekilde seyretti: yurtdışında okuyoruz, haliyle memleketi özlüyoruz. birgün okulun çalışma salonunda youtubeda takılırken, youtube videolarını indirmeyi keşfettim. Avrupa yakasını ilk öyle indirmiştim.

Başka birgün bu dizilerin, görüntü kalitesi yüksek şekilde* rapidshare le yayıldığına şahit oldum. Sonra rapidshare hesabı aldım, divx olayına girdim. Sonra standartlar yükseldi tabi. Unseen falan tanımış olduk. Her indirdiğimiz film 2 gb falan.

Kendimizi geliştire geliştire 1080p izlemeye kadar geldik. Ha bu işin sonu var mı, kesinlikle yok. Filmleri arşivlemek mantıklı mı, kesinlikle hayır. Bugun divx olanlar yarın x264 olmuş. bugun x264 olanlar yarın başka bir format olcak. hep en kalitelisi çıkcak. bütün filmleri indir dur baştan. iyi kalite bir divx 2 gb - 3gb arası, iyi bir x264 720p film 4.6gb - 9gb, iyi bir 1080p film yaklaşık 20 gb. kalite arttıkça, boyutta artar, donanım gereksinimide artar. en iyisi izleyip silmek o yüzden.

(bkz: divx)
(bkz: rapidshare)
(bkz: x264)
(bkz: 720p)
(bkz: 1080p)
bu hastalığa sahip insanların bilgisayarlarından mütemadiyen bıdıp bıdıp diye sesler çıkar ve bu sesleri her duyduğumda benim aklıma nedense hep gizlice bilgisayar oynadığım, 146'dan kaçak bağlanıp fear of the dark'ı bir günde indirdiğim, babamın fatura ayrıntısında kuzey koreyi görüp bilgisayarıma linç girişiminde bulunduğu zamanlar gelir. ev arkadaşlarınızdan birinin bu illete yakalanması durumunda, sizin de benim gibi nostaljik tatlar yakalamanız kaçınılmazdır.
(bkz: interneti slowmotion kullanmak)