bugün

paslaşma ve ara pası konusunda artık uzmanlık verilebilecek futbol takımı. verilen ara pas o kadar ölümcül ki gol olmadan bitmiyor. bu oturmuş sistem daha barcelonaya çok kupa kazandırır.

sıradaki rakibi süper kupa için porto takımı. onların sonuda pek hayırlı gözükmüyor gibi.
--spoiler--
"teknik direktörlük kariyerim boyunca karşılaştığım en iyi takım bu barcelona. paslarıyla gözünüzü bağlıyorlar. geçtiğimiz sezonlarda bunu söyleyen çok oldu ama biz de messi’yi tutamadık." - sir alex ferguson
--spoiler--
pes te iyi oynamayanların seçtiği kendini kral zannettiği takımdır.
birbirinden zeki insanların birbirinden zeki taşlamalarına maruz kalmaları beni pek bir etkiliyor. bir bakmışsın biri sadece skoru düşünüyorlar hoş futbol oynamıyorlar diye itin götüne sokmuş, bir bakmışsın daha zeki bir başkası kaleye hiç gitmiyorlar sadece pas yapıyorlar çok sıkıcı diye yerin dibine sokmuş. sonra biri kalkıp demiş ki yan pas yapmayı marifet sayanlar yüceltiyor bu takımı falan.

şimdi bu arkadaşların hikmetlerinden sual olunmayacağı için haklı olduklarını kabul etmek zorundayız. barcelona kaleye gitmiyor sadece pas yapıyor ama nasıl oluyorsa şampiyonlar ligi boyunca 4 gol yemiş ingiltere şampiyonuna şampiyonlar ligi finalinda 3 tane atıyorlar. kalelerinde bir şut görüyorlar ve o da aslında ofsayttan atılan bir gol oluyor.

sadece yan pas yapabiliyorlar diye yüceltiyorlar aslında dandik olan bu takımı ama dünyanın en iyi teknik direktörlerinden ikisi, mourinho ve alex ferguson, barcelona'nın mükemmel bir takım olduğunu söylüyorlar. peki bu adamlar barcelona'yı övdüğüne göre futbolu bilmiyorlar ve yan pas yapmayı marifet sayıyorlar bizim çok zeki futbol izleyicisine göre ama neden o süper insanlar mourinho ve alex ferguson gibi kariyer yapamıyorlar, tek sebebi var, şanssızlık.

teknik direktörleri takımın başına geçtiğinden beri real madrid'e rağmen takımı 3 sene üst üste şampiyon yapıyor bu üç senede bir yarı final 2 final oynatıyor takımına şampiyonlar liginde ve ikisini alıyor. sonuç: guardiola çok başarısız, başarılı olsa 3 sene üst üste alırdı şampiyonlar ligini.

bu takım çok kötü sürekli pas yapıyor futbol bu değil. messi çok kötü sürekli çalım atıyor futbol bu değil. futbol ne? topu kaybetmek çalıma girip topu vermek pas yapmayıp habire havadan şişirmek ve yine kaybetmek. bence eğer barcelona'nın oynadığı futbol değil diyorsanız ve futbol oynadığını düşündüğünüz takımları hep yeniyorsa barcelona, o zaman futbol tanımınızı değiştirmeniz gerekli belki de.
dikine oynayan takımları sevdiğimden dolayı bana izlemesi zevk vermeyen takımdır. adamlar gole gidene dek sahanın her karışında pas yapıyor, sağa sola öne arkaya diyagonal yerden havadan, sıkılıyorum yau. ceza sahasının önünde-içinde bile 50 tane pas yapıyorlar. kaleciyle karşı karşıya kalabilecekken ceza yayının dışına pas verip yeni atak deniyorlar filan. hadi artık vurun amına koyim diyorum.

bu takımın maçlarının özetlerini izlemek çok daha zevkli. o zaman direkt golden önce verilen 3-4 güzel pası görüyorsunuz ve bir pozisyon görene kadar içiniz sıkılmıyor.
bu takımda aylardır bir sakat oyuncu göremedim ben abi. nasıl bir takımmış çözemedim.
şampiyonlar ligi şampiyonu olarak, türk hava yollarına yeni bir reklam imkanı sağlamıştır.
barcelonadan teselli sözleri: bildiğiniz başka oyun varsa onu oynayalım.
kendi liginden sonra artık avrupa kulüplerini de nüfusuna geçiren takım. oturttuğu düzen, uyguladığı taktikle bileği bükülmeyen. xavi gibi bir maestronun önderliğinde, üçlü bir hücum hattının mükemmelliğiyle sırtı yere gelmez bu takımın. futbol elçilerinin olduğu ulvi bir oluşum. ayan beyan taşlamalar, istatistiklerle yapılan kıyaslamalar, oyun sistemi yüzünden güzel futbol ortaya koymadıkları gibi nice çamur atmalarla hiç uğraşılmasın. zevkten dört köşe ettiği, izlerken zevk verdiği su götürmez bir gerçektir. kulvar bile kalmadı artık. kabak tadı vermeye başladı.

takım ruhu dendiğinde de başı çeken kulüplerden biridir. daha dün tanık olduk. eric abidal'e seromonide yapılan jest müthişti. pep guardiola'nın oyunun sonlarına doğru yedek oyuncuları alarak onları onore etmesi de çok güzeldi. futbol okullarında konaklıyorlar, gelecekteki yıldız adaylarına, onların idolleri olarak formalarını veriyorlar. hepsi birer hami oluyorlar. kuşaktan kuşağa bir döngü olacak takımdır.
2011 yılında resmi olarak avrupanın en büyüğü olan takım.
kazanan yalnızdır.
bir müddet sonra bozar diye beklediğim takımdı, ama öyle böyle hiç bozmadı, bayağı bozmadı yani, bozar bozar diye bekledik, bir yerden sonra hiç bozmadı. adamlar bozulmanın önünü çok iyi aldı valla.*
nefret ettiğim fakat saygı duyduğum klüp. hep beraber imza toplayalımda messi futbolu bıraksın.
bu yıl şampiyonlar liginin "en" lerinde hep başı çekmişler. en çok kaleyi bulan şut, en çok topa sahip olma, en çok golü atan takım barcelona olmuş.

kaynak ve 2010-11 şampiyonlar ligi detaylı istatistikleri için:
http://samedisler.blogspot.com/2011/05/2010-11-sampiyonlar-ligi-istatistikleri.html
oynadıkları futbola (evet kardeşim bu adamlar futbol oynuyorlar) laf söylemeyi seviyorum veya sevmiyorum, konu bu değil. bu takımdan her ne kadar nefret etsem de (çok iyi futbol oynadıkları için değil, yıllardır sevmiyorum ben bunları) onlar hakkında tartışmaktan, konuşmaktan sıkılmıyorum. hoşuma gidiyor. çünkü tartışacak çok fazla malzemeye sahipler. geçmişlerinden tut, şimdiki hallerine, oyun stillerine, transferlerine, oynattıkları adamlara, yedek kulübelerine kadar tonla şey var konuşacak. eğlenceli de geliyor.

ama tabi şimdi öyle hepsinden uzunca bahsedip sıkıcı bir hal aldırmayacağım, onun yerine oyun stillerini sevmediğimi, sıkıcı olduğunu belirten milyonuncu kişi olacağım ve aynı zamanda barcelona aşığı tiplerin de sataşacağı milyonuncu kişi olacağım, o kesin.

genellikle de savları hep aynı oluyor. "kazanıyoruz işte, ne var?" evet, futbol bu. kazanmak önemli. keyif veren futbolu oynayan takıma vermiyorlar sonuçta kupayı. ama kardeşim, bak şimdi.

sen barcelona'sın. dünya'nın en iyi takımısın. buraya bir anda da gelmedin, yılların emeği var bu takımda. cruyff'un temelini attığı yapıya rijkaard geldi ve aynı şekilde devam ettirdikten sonra guardiola takımı tamamen zirveye taşıdı. evet, zirveye taşıdı. daha önce barcelona'nın böyle futbol oynadığını kimse hatırlamıyordur eminim. çünkü adamların anlayışları güzel aga. o yüzden orada duracaksın.

adamlar topu ayaklarında istiyorlar. mesela bir puyol topla oynadığı zaman ne oluyor? haliyle biraz ilerliyor, pas yapacak adam arıyor. o sırada önünde xavi, iniesta ve busquets; solundaki abidal (veya adriano; artık o anda kim varsa orada), sağında pique topu almak için boşa kaçıyorlar. bu şekilde puyol ani bir baskı bile yese, pas yapmak için beş farklı seçeneği oluyor. hangisine atarsa atsın, onun da aynı şekilde dört veya beş farklı seçeneği olacak, ilk gördüğüne de bu topu atacak ve top aynı şekilde dönecek. ani bir baskı yediğinde bile geri dönüp başka bir yere pas gönderebiliyor.

bunu galatasaray'a yansıt. servet topla ilerlesin. yanındaki gökhan'dan veya solundaki hakan balta'dan başka pas yapacak adamı kalmıyor. hadi öne gönderdi; diyelim barış'a. devamında ne olacak? barış'ın seçenekleri daha kısıtlı olacak, çünkü hem orta sahayı geçtiği için baskı yiyecek, hem de rakip yarı alanda olduğu için rakip takım oyuncularının sayısı çok daha fazla olacak. sonra bizde neden yok diyor.

olmaz tabi. sistem yanlış aga. oyuncular da yanlış. her şey yanlız. barcelona'nın yaptığı çok mu zor bir şey. bence onların eski oyun stilleri daha zordu. mesela ronaldinho diye bir şey vardı adamların elinde, topu verip izliyordun. eto'o vardı ne bileyim, henry vardı, bu adamlar ön plandaydı yani. bireysel özellikleri ön planda kalıyordu. biz de haliyle izliyorduk, böyle oyuncuları neden bulamıyoruz biz diye. hayır şimdi xavi'nin attığı ara pasları da özel bir yeteneğin ürünü, ona bir şey demiyorum, ama sonuçta bu adam bu pası messi oraya kaçtığı için atmıyor mu? bize bakınca ne kaçan var, ne de adamlarda istek var. sonra bizde neden yok diyor.

istersen olur. bu adamların oynadığı oyun çok zor değil ki. zaten "futbol kolay bir oyundur. zor olan oyunu kolay oynamaktır." gibisinden bir söz vardı, şimdi tam net hatırlayamadım, ama böyle bir şeydi. bak işte, adamlar kolay oynuyorlar lan. tık tık tık. gol yemeden devam. araya bir iki tane ara pasını zaten çıkartıyorsun, çünkü adamlar artık bir o yana bir bu yana dönmekten sıkılıyorlar. onlar da zevk almıyorlar ki oyundan. bitsin istiyorlar. yani sen şimdi bir halı saha maçına çıkıp kaleci olsan ve senin takımın da sürekli rakip yarı sahada olsa ne olur? sıkılırsın, maçın bir an önce bitmesini istersin. bu da öyle bir şey işte.

sıkıntı var arkadaş, sıkıntı var. az mantıklı olacaksın o kadar. mantıklı olmadıktan sonra eline bir şey geçmez, kolay oyna yani. olması gereken bu. sonra bizde neden yok diyor.
iyi takımdır, hoş takımdır da adamları daha bir hoştur.
hem ispanya'nın hem dünyanın en büyük iki takımından biri. dünyanın en büyük yıldızlarının tercihi. her futbolcunun hayalini kurduğu takım.
artık sıkan bir futbol oynayan takım. hep pas hep pas nereye kadar kardeşim, yeter doğru düzgün oynayın artık.

(bkz: bir real madrid değil)
dünya ikiye ayrılır barcelonacılar ve anti barcelonacılar ben anti guruptanım tabi yaşasın real yaşasın ronaldo yaşasın mesut nuri hamit ....
şayet bir gün trafiklerinin * sırrını çözebilecek bir futbol felsefesi doğarsa, işte o zaman başa çıkılabilecek bir takım 'olabilir'.
olabilir diyorum çünkü ortada bir de messi faktörü var.
açılış maçını beşiktaş'la oynasa ya.
şu efsane kadrosunu futbolu bırakmalarından, formlarından düşmeden önce türk takımları karşında görmek istediğimiz takım. bakalım takımlarımız futbolun neresinde.
son zamanlardaki başarılarından sonra nefret etmeye başladığım takımdır.
bırakta real de kazansın bi şeyler.
Bu sezon şampiyonlar ligi maçları için kendilerini Türkiye'de görmek istediğimiz, ispanyol devi.
2 milyon taraftar daha bulurlarsa kendilerine şike serbest olacaktır.*
http://www.facebook.com/fcbarcelona