its inkredibıl diye yorumlanacak olaydır.
"çat pat konuşmak" deyiminin tam karşılığıdır.
o adam konuşuyor muydu yahu? ben hep saçmalıyor diye biliyordum onu. bak şimdi de ben saçmaladım. saçmalarken de konuşuyor tabii insan.
üniversite hazırlık sınıflarında herkes şempanzenin kırmızı götü gibi ingilizce konuşurken, puştun birinin kalkıp da çok basitmiş gibi, ağnızı eğip bükerek, sanki az sonra hocaya "hey adamım senin derdin ne ha?" diyecekmişçesine ingilizce konuşmasını anımsatıyor bana.
http://www.youtube.com/watch?v=msRWOU0ZUGI&feature=related
acun'un ingilizcesiyle başa baş kapışabilecek seviyededir. o derece yani gerisini siz düşünün.
ingilizcede yeni bir çağ açmıştır.
allah diyen aslan misali konuşmadır.
engelenemez bazen, what can i do, sometimes hesabı.
in the tabela haha.
vat ken ay du samtaymz cümlesini akıllara getiren konuşmadır.
daha çok fatih terimin ingilizce konuşamamasıdır .
penguenin uçması gibi.
patladigi andan bugune kadar gunde 3 posta izledigim ve her defasinda kicimi yararak guldugum supersonik basin aciklamasi.

abi hani ilkokul cocugu bile yapmiyor artik turkce kelimeleri ingilizceymiscesine okuyarak ingilizce kelime yaratma isini. ayip lan.
'keske olmasaydı' belgeseline konu olabilecek tarihi utanç saniyeleri.
ayrıca toplantıya katılan basın mensuplarından bir kaç tanesinin 'oradaydım: Fatih Terim'in ingilizce Basın Açıklaması' programının gelecekteki bir bölümü için çağrılması gündeme gelebilir.
teknik direktörlükte olduğundan daha başarılıdır.
(bkz: burhan altıntop ingilizcesi) ile büyük benzerlikleri olan konuşmalardır. *
--spoiler--
in the teybıla
i want to look front i don't want to look back
--spoiler--
(bkz: its the football thats the football)
(bkz: what can i do sometimes)
(bkz: everything is something happened)
izmir ekonomi üniversitesi öğretim görevlisi olan julia saraçlı kişisinden 1 ay boyunca efes otelde ders almış kendisi efendim.kadın kendisi söyledi bana ve bir ayda hiçbir şey öğrenemediğinide ekledi. ** *
acun ılıcalı kadar konuşabilir bir ingilizcesi vardır. Sinirlendiği zaman :

'' Bu arada, where are you from? '' şeklinde kontra bir soruyla bayıltabilir dikkat.
ek olarak italyancasını da dinledim, onda da rahat rahat geçer adanalı fatih hoca.
eleştiren çoğu insandan daha iyi olduğuna emin olduğum, herşeye sıfırdan başlamış, hayatında milyarlık özel okullarda okumamış biri için gayet güzel olduğunu düşündüğüm ingilizcedir.
italyan aksanıyla konuşacağı düşünülen dil.
o basın toplantısında meşhur türk futbolu sözü olan " önümüze bakacağız" ı ingilizceye çevirseydi heralde " we will look our front " diyecekti de ne dediğini anlayamayan zavallı yabancı basın mensuplarını da " i will give you lesson, i don't take lesson " diye azarlardı, hatta hızını alamaz " under my thing november pasha " bile derdi.