bugün

ulus gazetesinin eski genel yayın yönetmeni.
cumhuriyet sonrası türk edebiyatı'nın gezi, anı ve inceleme dalında ünlü olan yazarıdır.
atatürk' ü yakından tanıtan anılarıyla tanınan edebiyatçı.
1894'te istanbul'da doğan Atay, Darülfünun Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi. 1911'de ilk yazıları, Servet-i Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlanan Falih Rıfkı'nın Tecelli(1911) dergisi ile Süleyman Bahri'nin yönettiği Kadın(1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşim'in eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı. Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu. Yedeksubay olarak katıldığı I. Dünya Savaşı'nda yedek subay olarak Suriye'ye gitti ve Cemal Paşa'nın özel katipliğini yaptı. Suriye ve Filistin'deki savaş anılarını "Ateş ve Güneş" (1918) kitabında topladı. Cemal Paşa'nın Bahriye nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına getirildi (1917). Ali Naci (Karacan), Necmettin Sadık (Sadak) ve Kazım Şinasi (Dersan) ile birlikte kurduğu Akşam gazetesinde Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen yazılar yazması nedeniyle Divan-ı Harp'te yargılandı, fakat 2. inönü Savaşı'nın kazanılması üzerine idamdan kurtularak Anadolu'ya geçti.

1923'ten itibaren Bolu ve Ankara milletvekilliği yaptı. izmir'in kurtuluşundan sonra tanıştığı Mustafa Kemal'in dostluğunu kazandı ve bu döneme ilişkin anılarını Atatürk'ün Bana Anlattıkları (1955), Çankaya (1961) ve Atatürk Ne idi? (1968) adlı kitaplarda topladı. Yeni Türk Alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil Encümeninde görev aldı. Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın tutumuna şiddetle karşı çıktı. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve imar Komisyonunda başkanlık yaptı. CHP'nin yayın organı Hakimiyet-i Milliye (daha sonra Ulus) ve Milliyet gazetelerindeki köşe yazılarında Atatürk devrimlerini ve batılılaşmayı savundu. Demokrat Parti'nin 1950'de iktidara geçmesinden sonra Dünya Gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti; yeni iktidara karşı Atatürk devrimlerini savundu.

Falih Rıfkı Atay, gezi yazılarını ve anılarını topladığı kitaplarıyla Cumhuriyet döneminde bu türlerin ilk özgün örneklerini verdi. Zeytindağı (anı-1932, 1964), Faşist Roma, Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya (gezi-1930) ve Pazar Konuşmaları (fıkra-1966) başlıca yapıtlarıdır.

Atay, sağlam, çekici anlatımı ve duru Türkçesiyle basının en usta kalemlerinden biriydi. Siyasi konuları işleyen fıkra ve başyazılarıyla tanınan Atay gezi, anı, makale ve sohbet türlerinde birçok kitap yayımlamıştı; Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerindendi.

Falih Rıfkı Atay 20 Mart 1971’de istanbul’da öldü.

http://tr.wikipedia.org/w...alih_R%C4%B1fk%C4%B1_Atay
ünlü çankaya kitabının yazarı.
necip fazil kisakurek' in vakti zamaninda makara gectigi yazar. efendin olay soyledir, falih rifki evrim teorisini savunan fikirler one surer. bir gun buyuk dogu'nun kapaginda bir yuzunde maymun, diger tarafinda falih rifki olan bir resim yayinlanir. cankaya yazari sinirlenir tabi. ustadi mahkemeye verir. hakim ozur dilemesine soyler necip fazila. ustadin cevabi ise daha da cileden cikartir cankaya yazarini: "tamam ozur dilerim ama maymundan".
makale, anı, gezi yazısı, söyleşi türlerinde eser vermiş olan yazar.
gazeteciliği yanında birinci dünya savaşı'ndan günümüze değin olayları anlatan anılarıyla da tanınmış bir yazardır.
batılılaşma ve atatürk devrimleri konusunu başlıca siyasal ve ulusal bir dava olarak benimsemiştir.

(bkz: ateş ve güneş)
(bkz: çankaya)
(bkz: deniz aşırı)
(bkz: bizim akdeniz)
kazım karabekir'e ruh hastası, rauf orbay'a kafasız, ziya gökalp'e dar kafalı, fevzi çakmak'a "bir lokma bir hırka" ile ömrünü geçiren, zevksiz * diyecek kadar ileri giden kemalist geçinen taklakçı güvercin.
yazmanın "edebiyat yapma" sanıldığı bir dönemde, yazısını, kendi deyişi ile, "fikirleştirmek" için uğraşmıştır. belki, hüseyin cahit yalçın'ın, zeytindağı'nı okuduktan sonra, "yalnızca bu kitabı yazmak için dünyaya gelmeye değer" demesi de bu yüzdendir. ama 'fikir' deyince kim bilir ne anlaşılıyordu o zaman?
tam manasıyla bir iktidar yalakası olan ve kitaplarının tamamını ısmarlama üzerine yazdığı belli olan şahıs.

Jöntürk devrimi döneminde sıkı bir ittihatçı olarak serveti fünun ve tanin gibi ittihat terakki yanlısı gazetelerde yazarlık yapmış, bu sayede cemal paşa'nın yardımcılığına kadar yükselmiş fakat daha sonra cemal paşa'dan enver paşa'ya kadar herkesi yerden yere vurarak kemalist sistemi övmüştür.

Zeytindağı kitabını okuyanlar bilir, kitabın en alakasız yerlerinde o dönemler toplamda 1 veya 2 defa gördüğü atatürk'ü gözlerinin rengine kadar övmüş, atatürk'e muhalif durumda bulunan kazım karabekir, rauf orbay, fevzi çakmak gibi kurtuluş savaşı kahramanlarına hakarete varan söylemlerde bulunmuştur.

Tabi bu sayede çankaya kalemi olmayıda kapmıştır. 27 yıl aralıksız milletvekilliği her kulun ahrcı değil. Sonra yine sistemin gereğinden dolayı bir dönemler paşalara yalakalık olsun diye medine'de namaza durduğu islam'ı satır aralarında kötülemeye başlamıştır. Günümüz kemalist basınının örnek aldığı zatlardandır.
(bkz: zeytindağı)
Aynı zamanda Atatürk'ün sofrasında her daim yer bulabilen zevattandır kendisi. Bu sayede anıları iyice biriktirmiş ve Atatürk'ün vefatı sonrası kendisine bu şekilde gelir kapısı yapmıştır.
çankaya adlı eseriyle türk tarihinin en önemli dönemlerinden birisine ışık tutmuş, atatrük' ün en yakınındaki isimlerden biri.
gerçekten de tam anlamıyla bir kalemşördür. Hatta bu kelime bile onu tanımlamaya yetmeyebilir. "Ölünün arkasından konuşulmaz" düsturu gereği kendisini daha fazla eleştirmeyeceğim ama bu devletin Refik Halit Karay'ı yerin dibine geçirip, 150likler listesiyle sürgüne yollarken, Falih Rıfkı Atay'ı "melek" olarak tanıtan anlayışını da vicdanım kabul edememektedir.
latin abecesinin kabülü dönemleride, k veya q harfini kullanım yeri sorunsalına güzel bir çözüm getirdiği muteber makalesine ait olan bölüm:

''...Latin harfleri Türk abecesine uyarlanırken K harfinin " Q ya da kh " biçiminde yazılması gerektiği tartışılıyordu. Mustafa Kemal herkesi dinledikten sonra eline kağıt kalem aldı. Önce "Kemal" ve sonra "Qemal" yazdı. Her iki sözcüğe de baktıktan sonra, böyle "Qemal" olmaz diyerek bunu karaladı. K bunalımı böylece atlatılmış oldu...''
Falih Rıfkı ATAY
çankaya adlı eserinde hitler'in şu sözüne yer verilmiştir atatürk hakkında: onun* ilk öğrencisi mussolini, ikinci öğrencisi de benim. varın düşünün durumu. inanmayanlar için sayfa 225.
hayatı ve eserleri insanı utandıran cinstendir. panzehiri mehmet akif'tir bu olmamış insanın.
arap dünyasına "osmanlıcılık" oynayanlar falih rıfkı'nın zeytindağı'nı okumalılar.
Sakarya savaşının devam ettiği günlerde 20 Haziran tarihli Dergah gazetesinde şu satırları yazmış adamdır: " bizim genç ihtilâlcilerimiz iptidai vatanpervlik sonra milliyetperverlik örneklerini Rumeli'nin katil ihtilâlcilerinden aldılar. Renkli mitingler feryatlı nümayişler bize Bulgar rençberleri ile Yunan garsonlarının bergüzar bıraktığı emsaliniz çirkinliklerdir. Meşrutiyet istanbula iki Rumeli cemaatinin Bulgar ve Rum ihtilâlcilerinin gıptasına beraber geldi. " bu satırları yazan adam kurtuluş savaşı zaferle bittikten sonra nihayet istanbul dan çıkıp Ankara'ya gelerek yeni rejimin en sadık kalemşörlerinden ve muhafızlarından biri rolünü oynayabilmiştir. Missourri zırhlısının istanbula gelişi dolayısıyla yazdığı yazıda ise şunları demiştir: " Amerika’nın ne istediğini biliyoruz; hür, eşit ve egemen milletlerin ortaklaşa güvenliğine dayanan harpsiz, saldırışsız, sadece ahlak ve kanun bağlaşma ve antlaşmalarının hüküm sürdüğü bir dünya! Böyle bir dünyada yaşamak isteyen herkese, Amerikan bayrağında kendi talih yıldızını da görür. Missouri zırhlısı ve yanındaki harp gemileriyle istanbul’a gelen Amiral, Sunay ve erler sabahtan beri Türk Milletinin, aramızda bulunuşları her yuvaya sevinç ve şenlik veren misafirleridir. Onlar karaya çıktıklarından ayrılacakları dakikaya kadar, Amerika’nın ne kadar sevildiğini, gözlerin bakışında ve yüzlerin neşesinde görecekler, Türk fikrinin ve ülküsünün Amerikan insaniyetçiliği prensiplerinden ne kadar farksız olduğunu görüştüklerinin her sözünden anlayacaklardır” F.Rıfkı Atay, ‘Missouri’, Ulus, 5 Nisan 1946.
bugün 42. ölüm yıldönümü olan yazar.
gazeteci ve yazar. Tanın ve Akşam gazetelerinde makaleler yazdı (1912-1918). Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazılarından dolayı Osmanlı Hükümeti’nce mahkemeye verilip, idam hükmüyle yargılandı. Anadolu’ya geçerek, Bolu Milletvekili oldu, bir yandan da Hakimiyeti Milliye ve Ulus gazetelerinde başyazarlık yaptı. Atatürk’ün yakın dostu ve cumhuriyet döneminin en güçlü kalemlerinden biri olarak, o dönemde Atatürk devrimlerini savundu. 1950'den sonra CHP’den uzaklaşarak, istanbul’da Dünya gazetesini kurdu.

Kaynak: http://www.yeniansikloped...alih-rifki/#ixzz2OPPvPaEC
her konuda eseri olan naçizane yazarımızdır.
yazarımsızıdır. hakaretten başka bir icraatı yok.
Atatürk ü anlatan Zeytin dağı kitabının yazarı.
zeytindagi nda "imparatorluk sanatı sömürge ve Milliyet işlemektir. Osmanlı imparatorluğu, Trakya dan erzurum a doğru, koca gövdesini yatırmış, memelerini sömürge ve milliyetlerin ağzına teslim etmiş, artık sütü kanı ile karışık emilen bir sağmal idi." demiş bir büyük yazardır kendileri.