bugün

hayatımda gördüğüm en saçma film ismi. filmin imdb si 10 olsa bile isminden dolayı seyretmem mk.
ilhami algörün harika eseri, okurken neyin gerçek neyin hayal olduğunu sürekli karıştırıyorsunuz üstelik kısacık tadı damağınızda kalıyor 60 sayfacık bişey.
--spoiler--

oha fakat müzeyyen bu derin bir tutku'nun kitabı mı çıkmış!!! <3<3

--spoiler--

görsel
görsel
Erdal beşikçioğlu başrolde olduğu için bile izlenmeye değer olarak gördüğüm, izledikten sonra tadının damağımda kaldığı ender filmlerden. Filmin konusu çok derin fakat Erdal beşikçioglu karaktere karakter katmış oyunculuk performansı mükemmeldi tiyatrocu olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır.izleyin bu filmi, mümkünse birden fazla izleyin. Şu an için Taksim'de Cine Majestik"te gösterimde hala, şiddetle tavsiye ederim. Not: Trois Couleurs: Blanc filmine biraz benzettim konu olarak, ki bahsettiğim film de güzeldir izlemeye değer.
güzel bir kadının tavsiyesiyle bugün metroyla işe giderken okumaya başladığım kitap.
filmini izlemek için kitabı bitirmeyi beklemek zor.*
ilhami algör'ün muhteşem romanı. Nasıl desem; tarçın gibi bişey... Farklı, çok farklı...
klasik türk filmleri gibi, konusu güzel ama iyi anlatamayan filmdir. beyler kendinize gelin, taksim'de barda çalışmak entel olmak değildir. olsa bile sadece bu açıdan bakmak klişedir. sen asıl konuna dön. anlatamıyoruz bu adamlara. iki film izleyip öyle çekseydiniz bari.
bir gecede kolayca bitirebileceğiniz ihami algör kitabı. çok fantistik. arka kapağındaki yazı mükemmel. bulduğumda entry'i editlicem.

arka kapak:

--spoiler--
böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. dünyanın bütün kızılderilileri yenilir, spartakus kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, sadri alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. o ağladıkça ben de ağlardım. nedenini bilmez ağlardım. ağladıkça sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine.
--spoiler--
Kitabı okumadım filmi izledim. Erdal besikcioglu için izledim ama kadro iyiydi.

Müzeyyen karakterinin biraz şey olması konusu filmin özetini yapmıştır bana göre.
Durgun fakat güzel bir filmdi.
iç aksiyonu epey yüksek kaliteli bir film.
Müzeyyen karakterinin ağzından çıkan çok sağlam cümleler olan film.

Bir de hani kadın Femme fatale yani.
Kitap olarak iyi ama film için iyi yorumu biraz hafif kalır. Kurgu gerçekten de çok iyi ve oyunculuk konusunu hiç söylemiyorum bile.
öncelikle çok kötü bir film izlemeyin. erdal be$ikçioğlu'na da o karakteri yakı$tıramadım.

zaten kadın karakterin yüz siması orospu bir hayat sürmeye müsait değil. a$ik olunabilecek bir yüz bence. hafiflik kaldırmıyor yüzü. yani yazar karakterimiz ise nasıl bir erkekse ayrıldıktan sonra bile kızın evinde kalabiliyor, 5 kuru$ parası yok. üstüne üstlük bir kadını kullanıp duran ve bu toprakların kültürüne uzak bir karakter. ulan kadın senden evlilik teklifi bekliyor sen gidip ba$ka bir kadına iç güveysi gidiyorsun.

sikmi$im senaryosunu. kullanılan kadın var, kadını metala$tırma var, serseri hayata özendirme var. insan kendisinden bir parça hissemedikten sonra sokmu$um filmine kitabına. by.
izlemeye ve okumaya değer sanat eserleridir. erdal beşikçioğlu oynar da izlenmez mi ?
Kitabı güzel, filmi güzel..
imdb puanının neden düşük olduğuna anlam veremediğim film. Oyunculuklar da senaryo da son derece gerçekçi; büyük büyük aşklar yaşayıp acılar çekip mutlu sonla biten filmlerden değil.
Müzikleri de çok hoştu.
dün bir arkadaşımla aldığım ve bu akşam başlayıp bitirdiğim derinden etkileyen ilhami algör romanı.

--spoiler--

Sadri Alışık denen hergele, her filminde ağlardı. o ağladıkça ben de ağlardım. nedenimi bilmez ağlardım. ağladıkça sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...

--spoiler--
2.kez izlemeyi düşündüğüm filmdir. kitabını da ayrıca alacağım.

kendisine kitabını ve filmini önerdiğim kişi ya da kişilerin okuduktan ya da izledikten sonra bir teşekkür dahi etmemeleri kişilik meselesi tabi.
Filmin ilk sahnesinde kendimi gördüm resmen.

Buruk bir gülümseme belirdi yüzümde. dışarıdan bakıldığında nasıl görüldüğümü farkettim. Cidden çekilmez bir adam profili.

filme dönersek tekrar, son söylediğini çoook daha önceleri söylemeliydin arif. Senin çayın içilmeyecek kadar soğuk hale geldiğinde film yarılanmamıştı bile aslanım. Hayat, boşa bir saniye dahi geçirilmeyecek kadar kısa zira.

(bkz: baktın olmuyor takmayacaksın)

Son olarak resmen hayatımı şu sözlerle özetlemiş filmdir.

- o kadar uzun zamandır beraberdik ki, evlenmesek ayrılacaktık gibi bir duygu oluştu.
kafası sağlam film. ve...

bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki...
kendi iç sesiyle zamanını geçiren , avare bir adamın öyküsüdür. kendinin böyle oluşunun nedenlerini sorar muzeyyene , nedenleri bulmaya çalışır. kendi iç dünyasında yaşayan etrafında olup biteni hikayelestiren ve müthiş akıcı bir dile sahip olan mini bir kitaptır , okunması tavsiyedir.
bana tek taraflı ve sapıkça geldi.
erdal beşikçioğlu olduğu için izlediğim film değişik ama çok güzel diyemem.
kadın mesafeli bir yerden başka birinin sesiyle konuşuyordu. oraya nasıl ve ne zaman gitmişti, adam mı göndermişti yoksa taksi tutup kendi mi gitmişti ?